İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan eczacılılığın, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da önemli meslek gruplarından biri olduğunu söyleyen Saydan, eczacılığın, her şeyden önce insan sağlığını ve dolayısıyla toplum sağlığını merkeze alan bir meslek olduğunun altını çizerek, "Sağlıkta dönüşüm programının faturasının eczacılara kesilmesi, ilaçtaki euro kurunun gerçek kurun yarısından az olması, SGK'nın sorumluluktan kaçarak bu sorumlulukları eczacıların üstüne yüklemesi, özellikle nöbetlerde yaşanan şiddet olayları, eğitim görevlisi bile olmayan çok sayıda fakülte açılması gibi birçok faktör eczacılık mesleğini yapılamaz hale getirmektedir" dedi.
Türkiye'de 25 bin eczane ve KKTC dahil 58 eczacılık fakültesi bulunduğunu söyleyen Saydan, "Öğrenim gören 10 bin öğrenci var ve her yıl 2 bin mezun veriliyor. Dolayısıyla işsiz eczacı sayısı da artıyor" diyerek açıklamasına şöyle devam etti:
Mezun çok ama iş yok
Eczacılık fakülteleri ve kontenjan sayıları çok fazla. Mezun olan eczacıların çoğu mevcut yasanın 3 bin 500 kişiye bir eczane açılmasını önerdiği için eczane açamıyor ve ülkemizde yaşanılan istihdam sorunu nedeniyle de kamuda da iş bulamıyor.
Önümüzdeki dönem yeni mezun olacak genç eczacılar için iş bulma açısından ciddi sorunların yaşanacağı bir dönem olacak. Zira mezun olanların nerede istihdam edileceği düşünülmeden, planlanmadan açılan üniversiteler gençlerimize bir gelecek sunan kurumlar olmak yerine maalesef işsizliği öteleyen bir yapı halini almış durumdalar.
TEİS olarak beklentilerimiz; Öğrencisi olmayan fakat açılmış olan eczacılık fakültelerinin standartları belli kriterlere ulaşmadan öğrenci alımına müsaade edilmemesi, öğrenci almaya müsait fakültelerin taban puanlarının yükseltilmesinin sağlanmasıdır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2023 yılında 9 bin fazla “eczacı” olacağı öngörüsünden hareketle; mesleğimizin geleceği ve işsiz eczacı ordusu oluşmaması için eczacılık fakülteleri kontenjanlarındaki sayıların azaltılması öncelikli hedef olmalıdır.
Eczacılar bir bir kepenk kapatıyor
Eczacıların eczacılık hizmetini sürdürebilmesi, hastaları sağlıklı bir şekilde yaşatabilmesi için onların da ekonomik olarak yaşamlarını sürdürmeleri gerekmektedir.
Eczaneler iflasın eşiğinde. Bankalara depolara borçlu oldukları için eczanelerini kapatmak isteseler dahi borçları nedeniyle kapatamıyorlar.
Dolayısıyla eczacının artık bayram kutlayacak hali kalmamıştır. Eczacı kepenk kapatmamak için direnmektedir. Eczacı tüm bu haksızlıklara rağmen hastasına ilaç verebilmek için mücadele etmektedir. Ama her yıl birçok eczacımız bu mücadeleden yenik çıkmakta ve bir bir kepenk kapatmaktadır.
Eczanelerimizin ekonomileri bir bir eridi, kendi emeğimiz birikimimiz sermayelerimiz tükendi. Bir sürü arkadaşımız eczanelerini kapadı, bir kısmının kalbi dayanamadı maalesef kaybettik onları. Maalesef, bazıları ise değerli hayatlarına kendi elleriyle son verdi."
Şimdiye kadar öncelikli sorun ve taleplerinin hep göz ardı edildiğini söyleyen Saydan, eczacıların taleplerini şu şekilde sıraladı:
Eczacısının değerini bilen ülkelerde uygulanan eczacı meslek hakkımızı istiyoruz.
Sendika olarak kurulduğumuz günden beri ısrarla vurguladığımız, eczacının en temel hakkı olan meslek hakkını istiyoruz.
Eczacılar hastalarına verdikleri ilacın nasıl kullanılacağı, ne zaman kullanılacağı, kullandığı diğer ilaç ve besinle etkileşmeleri gibi ilaç danışmanlık hizmet vermektedir. İlaç danışmanlık hizmetinin ülkemizde bir bedeli bulunmamaktadır. Halbuki ilaç danışmanlık hizmeti akademik bir bilgiyi gerektirir ve dünyanın her yerinde bir bedeli vardır.
Nöbet hakkımızı istiyoruz.
Eczane nöbetlerinde elektrik, su, ısınma, yemek masrafları ve en az 36 saatlik yorgunluğun karşılığı maalesef yoktur. Maddi bir bedel almadan bu ülkede nöbet tutan tek meslek eczacılık mesleğidir. Bu hak kaybının bir an önce telafi edilmesi gerekmektedir.
Muayene ücreti eczacının çilesi
SGK‘lı vatandaşlarımızın muayene ücretlerini tahsil etmek asla bizim görevimiz olamaz. Bu angaryadır ve eczacılara emri vaki yapılarak, muayene ücreti tahsildarlığı yaptırılmaktadır. Yetkililer haklı isteklerimize kulaklarını tıkamakta, bize verilmesi gereken hakları görmezden gelmekte, ama buna karşılık bize ek görevler yüklenmesinde ve zorla tahsilatçılık yaptırılmasında hiçbir sakınca görmemektedir.
Ucuz değil, bulunabilir ilaç istiyoruz.
İlaç fiyatlandırmasına esas olarak alınan ve gerçek değerinin yarısı kadar olan Euro kuru yüzünden hastalarımız yine eczanelerimizde ilaç yokluğu sorunu ile karşı karşıya kalıyor.
Bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır. Yerli ilaç üretimi ve kullanımı özendirme çalışmaları hızlandırılmalıdır. Reel ekonominin kurallarına uygun davranılması ve güncel kurun ekonomik gerçeklere mutlaka uygun hale getirilmesi gerekmektedir
İlaçta dışa bağımlı olduğumuz sürece ilaç yokluğu, bulunamaması gibi sorunlar her zaman yaşanacaktır. Bu yüzden yerli ilaç üretimi ve kullanımı bir an önce hızlandırılmalıdır. Bunun için reçeteye ilaç ismi değil etken maddenin yazılması uygulamasına biran önce geçilmelidir.
İlaç internetten alınacak basit bir ürün değildir.
Takviye edici gıda başlığı altında toplanan “Bitkisel ilaçların” yarattığı, yaşattığı sorun ve sıkıntıları endişe, hayret ve üzüntüyle takip ediyoruz. Maalesef bu ürünler kontrolsüzce, televizyon, internet vb. yerlerde satılarak, halk sağlını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bilinçsiz ilaç kullanımına bağlı olarak gelişen yan etkiler sebebiyle tedavi masrafları ve buna bağlı olarak ilaç harcamalarının maliyeti de artmaktadır.
Eczane eczacılarının sendikası TEİS olarak bugün 14 Mayıs 2019 Eczacılık Bayramı. Bu yıl, sorunlarla boğuştuğumuz son “Eczacılık Bayramı” olmasını istiyoruz. Yetkililerden, “eczane eczacılarına sahip çıkarak, hak ettiği itibarı sağlayacak uygulamaları hayata geçirmelerini bekliyoruz. Bayram gibi kutlanacak “Eczacılık Bayram“larına kavuşacağımız günlere ulaşmayı diliyoruz.