Normal şartlar altında beyin enerji üretimi için glikozu kullanır, glikoza bağımlıdır. Dolaşımdaki glikoz seviyesi düştüğünde beyin görevlerini yerine getiremez, şeker düşüklüğü yüzünden bazı rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu rahatsızlıkların oluşturduğu tabloya hipoglisemi adı verilir.
Hipoglisemi kan şekerinin düşük seyretmesi anlamına gelir. Beyin her ne kadar enerji yakıtı olarak glikoza bağımlı ise de keton cisimleri denilen bir yakıt cinsini de kullanabilir. Yağların yıkımı ile oluşan keton cisimleri tokluk durumlarında kanda çok düşük düzeyde bulunur, bu düzeydeki keton cisimleri beyin tarafından alınıp enerji kaynağı olarak kullanılamaz.
Oruç esnasında kanda beyin tarafından kullanılacak kadar keton cismi üretilir. Bu üretim için açlık süresinin yaklaşık olarak 6 saati geçmesi gerekir. Oruç esnasında keton cisimleri alternatif bir yakıt haline gelirler.
Yani kan şekeri üretiminde normalde kullanılamayan keton cisimcikleri, açlığın 6 saaten fazla sürmesi halinde kan şeker düzeyini ayarlamada ikinci bir kaynak rolünü üstlenir.
Oruç esnasında kan glikoz değeri düşer. Bu düşüş normal yaşantımızda bir gecelik uykudan sonra da olur. Bir gecelik uyku esnasında kan glikoz değerlerimiz zaman zaman 80 mg/dl altına iner. Bu inişe cevap olarak insülin salınımı azalarak glikagon salınımı artar. Sağlıklı kişilerde glikoz 60 mg/dl’nin altına düştüğünde hipoglisemik belirtiler ortaya çıkar. 50 mg/dl altında bu belirtiler ağırlaşır.
Oruçta gece uykusundan daha uzun bir zaman aralığında aç kalındığından glikoz düşüşü daha belirgin olabilir. Gece kan glikozu düşmesine rağmen hipoglisemi belirtileri ortaya çıkmaz, adeta bir adaptasyon söz konusudur. Oruç tutanlarda açlık süresi 24 saat kadar uzadığında kan şekeri değeri 50 mg/dl civarında olabilmektedir. Bu kadar düşük bir hipoglisemi düzeyinde şiddetli reaksiyonlar gözükmelidir. Oysa oruç tutanlarda daha düşük kan şekeri değerlerinde bile böyle reaksiyonlar gözükmemektedir.
Oruç tutanlarda gece açlığına adaptasyon daha da gelişir, kan glikoz düzeyleri 25 mg/dl altına düştüğü halde bile hipogliseminin rahatsız edici bulguları ortaya çıkmaz. Bu adaptasyonun sebebi bu kadar düşük glikoz düzeyinde beyinin oruçtan dolayı kanda bol miktarda bulunan keton cisimlerini kullanmasıdır.
Oruçta keton cisimlerini artırmayan bir hipoglisemi normal değildir. Oruç tutarken aşırı terleyen, aşırı halsiz olan, bayılan kişiler mutlaka hastalık açısından araştırılmalıdır.
Hipoglisemi çok ciddi bir tablodur. Geçici hipoglisemi beyinde fonksiyon bozukluğuna sebep olurken uzamış hipoglisemi beyin ölümüne sebep olur.
Hipogliseminin belirtileri solukluk, kalp çarpıntısı, titremeler, terleme, sinirlilik, irritabilite, bulantı, kusma, açlık hissi, anksiete gibi kan şekerinin fazla düşmediği devreye ait belirtiler ile beyin fonksiyonlarında azalma, başağrısı, mental küntlük, vücut ısısında düşüş, görme bulanıklığı, ileri devrede koma gibi ileri evre belirtileridir.
Bu tablo oruçlularda çok hafif seyreder. Orucun ilk günlerinde iftara doğru bazı kişilerde halsizlik, kolay sinirlenme, solukluk, baş ağrıları gibi belirtiler sistemin hafif uyarılması ve henüz kandaki keton düzeyinin beyinin yararlanabileceği düzeye çıkmamasından olabilir. Bu rahatsızlıklardan çoğu orucun ikinci gününden itibaren kaybolmaya başlar.