Türkiye’de yaşanan doktor eksikliği nedeniyle randevu bulamayan hastalar, hastanelerde yoğun kalabalıklar oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu bulamayanlar ise yine de muayene olabilmek ümidiyle hastanelerin acil servislerine gitmek zorunda kalıyor. Doktorlar ise günlük bakmaları gereken hasta sayısının çok üzerinde hasta ile ilgilenmek zorunda kalıyor.
Duvar'dan Kadir Cesur'a göre, ülkenin doğusunda ise durum daha vahim. Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus bakımından en büyük şehri olan Van’da, birçok branşta doktor eksikliği yaşanıyor. Van aynı zamanda bölgenin sağlık üssü konumunda bulunuyor. Bu nedenle çevre illerden de çok sayıda hasta Van’a gelmek zorunda kalıyor. Toplam nüfusu 1.127.612 olan kente, Hakkari, Ağrı, Bitlis, Muş, Bingöl gibi şehirlerden ve ilçelerinden gelen hastalar eklenince, hastanelerdeki yoğunluk daha da artıyor.
‘Giden doktorun yerinin doldurulması uzun sürüyor’
Hastanelerde yaşanan yoğunluğun beraberinde şiddet olaylarını getirdiğini belirten Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Ahmet Koç, bu durumun hekimlerin özel sektöre geçmelerinde veya yurt dışına göç etmelerinde etkili olduğunun altını çiziyor:
“Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) verilerine göre, birkaç yıl öncesine kadar yılda ortalama 100 hekim yurt dışına giderken, şu anda yılda yaklaşık 3 bin hekimin yurt dışa gidebilmek için belgelerini hazırladığını görüyoruz. Durum böyle olunca, birçok yerde hekim sayısında azalmalar yaşanıyor. Özellikle yan dal hekimlerde de sayının azaldığını görüyoruz. Gastroenteroloji, onkoloji, çocuk nörolojisi gibi yan dallarda eksiklikler olduğunu görüyoruz. Bir doktorun yetiştirilme süreci uzun ve meşakkatlidir. Böyle olunca giden doktorun yerinin doldurulması da uzun sürüyor.”
Üç ilçede kadın doğum uzmanı yok
Her seçim öncesinin şaşmaz vaatlerinden biri olan “Van bölgenin sağlık üssü olacak” söylemi, özellikle ilçelerde bulunan devlet hastanelerindeki doktor eksikliği nedeniyle hastaların, en az 70 kilometre yol katederek Van şehir merkezine ulaşmak zorunda kalması ile çelişiyor.
Van’ın ilçelerinde en fazla kadın hastalıkları polikliniklerinin eksikliği yaşanıyor. Van şehir merkezine 140 kilometre uzaklıktaki Bahçesaray’da, 80 kilometre uzaklıktaki Saray’da ve 25 kilometre uzaklıktaki Gürpınar’da kadın doğum uzmanı bulunmuyor. Yolu kar ve çığ tehlikesi nedeniyle aylarca kapalı olan Bahçesaray’da acil durumdaki hastalar helikopterle Van’a sevk edilirken, Saray’da bulunan hastalar ise ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Özalp’a gitmek zorunda kalıyor.
‘Doktorlarımızın günlük 100’den fazla hasta baktığını tespit ediyoruz’
Op. Dr. Koç, daha geniş kadroların gerektiğine vurgu yaparak, “İlçe hastaneleri ancak belli hastalara müdahale edebiliyor. Hal böyle olunca, doktorun o hastanede yapabileceği bir şey varsa yapıyor. Yapabileceği bir şey yoksa il merkezine hastasını sevk ediyor. 1-2 hekimin olması o ilçeyi kurtarmıyor. Durum böyle olunca, Van şehir merkezindeki hastanelerde ciddi bir yoğunluk oluşuyor. Van, aslında merkez konumda. Bu yüzden çevre illerdeki hastalar da Van’a geliyor. Bu nedenle, doktorlarımızın günlük 100’den fazla hasta baktığını tespit ediyoruz” dedi.
Yoğunluk aile ve toplum sağlığı merkezlerinde de yaşanıyor
2011’de yaşanan iki büyük Van depremi öncesinde hizmet veren Yüksek İhtisas Hastanesi, İpekyolu Devlet Hastanesi, Van Devlet Hastanesi ve Van Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi, hasar gördüğü gerekçesi ile yıkıldı. Bu hastaneler depremin ardından bir daha inşa edilmedi. Bunun yerine, üçüncü basamak sağlık kuruluşları olan S.B.Ü Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Bölge Hastanesi) ve Van YYÜ Dursun Odabaş Tıp Merkezi kuruldu. Ancak aradan geçen 12 yılda Van’ın nüfusu arttı ve çevre illerden gelen hastalar nedeniyle yoğunluk daha da arttı. Bu iki hastane ise yetersiz kalmaya başladı. Şu anda Van’ın merkez ilçelerinde ikinci basamak sağlık kuruluşu bulunmuyor. İkinci basamak sağlık kuruluşuna ihtiyaç duyanlar ise aile sağlık merkezlerinin yolunu tutuyor.
Hasta yoğunluğunun sadece hastanelerde değil, aile ve toplum sağlığı merkezlerinde de yaşandığına dikkat çeken Koç, “Normalde, aile ve toplum sağlığı merkezlerinin asıl görevi, koruyucu sağlık hizmeti sunmaktır. Buna rağmen, bu merkezlere reçete yazdırmaya veya muayene olmaya gelen çok sayıda hasta olduğunu görüyoruz” dedi.
‘Yeni binalar yapmak çözüm olmuyor’
Koç, ülkedeki doktor eksikliğinin giderilebilmesi için tıp fakültesi sayılarının artırılmaya çalışıldığını ancak bunun bir çözüm olamayacağını da vurguladı:
“Tıp fakültelerinin sayılarının artırılması kaliteli hekim yetiştirilmesini engelliyor. Çünkü, bu kez öğretim görevlisi bulunamıyor. Bu kısır döngü, bu şekilde devam edince bu tür problemler de katlanarak artıyor. Şu anda, mevcut Bölge Hastane’nin kampüsüne ek binalar yapılarak şehir hastanesi yapılacağı söyleniyor. Ancak sadece oraya yeni binalar yapmakla sorun çözülmüyor. Binayı yaptıktan sonra orayı işletecek hekimler gerekiyor. Muhakkak orada da hekim bulmak konusunda sorunlar yaşanacaktır.”