Tam Gün Yasası dedikoduları gündemde iken ve henüz yasa taslağı tartışılırken çeşitli ortamlarda bir öneride bulunmuştum. Tam Gün Yasası yerine kısmi zamanlı çalışan öğretim üyelerinin hastanede sadece eğitim yapmaları şeklinde idi. Belki bir kısmınız ne var bunda, KHK ile bu sağlandı diyebilirsiniz. O zamanki durumla şimdiki arasında çok önemli farklar vardı. Birincisi öğretim üyeleri kısmi zamanlı çalışıyordu. Sadece çok cüzi bir ücret alıyordu. Kısmi zamanlı statüye geçmek Rektör ve YÖK’nun iznine tabi idi. Rektör ihtiyaç duyulması durumunda izin vermeyebiliyordu. Bu her iki yılda bir yeniden gözden geçiriliyordu. Sadece öğleye kadar çalışan bir öğretim üyesine eğitim için bu zaman yeterli idi. Bugün ise Rektörün izni gerekmiyor, sadece profesörler değil tüm öğretim üyeleri çıkabiliyor. Akşama kadar hangi eğitimleri verecekler? Rektörün bu alanda hizmet açığım var diyerek engelleme hakkı yok.
Her ne ise. Şu anda karmaşık bir durum var. Tüm taraflar çözüm istiyor. Ortaya konulan çözümler ise durumu daha da karmaşıklaştıracak görünüyor. Örneğin daha önce kendi kurumunda herhangi bir bedel almadan ameliyat yapan bir öğretim üyesine “Bu ameliyatı senden başka yapacak yok. Gel hem hasta faydalansın, hem de asistanlar eğitilsin” derseniz ücret ödemesi gerekiyor kurumun. Bu çözüm değil, tam bir günümüzü görme olur. O zaman her öğretim üyesi muayenehane açıp kendisi ile sözleşme yapılmasını isteyecek. Çünkü sarf edilen rakamlar hakikaten çok cazip. Hele Rektörlüğün seçimle olduğu bir ortamda bazı öğretim üyeleri ile sözleşme yapıp, bazısı ile yapılmamasına hangi rektör cesaret edebilecek. Buna çözüm olarak bu öğretim üyelerinin oy hakkının olmaması konuşuluyor. Öğretim üyelerinin %80’i özel çalışma yapan bir üniversite ortaya çıkarsa (ki bu durumda çıkacaktır) kalan %20 mi rektör seçecek. Ayrıca arkadaşlık ilişkileri nedeniyle sen benim arkadaşımla sözleşme yaptın yapmadın gibi nedenlerde seçimi etkileyecek. Ayrıca rektörün bu konuda taraflı davranması da mümkün. Birde diğer fakülte öğretim üyeleri bu işe ne diyecekler? Onlarda aynı şeyi isterse ne olacak? Üniversite eğitimi taşımalı eğitime döner.
Peki çözüm reçetesi nedir?
Aslında çözüm yukarıda bahsedilen ücret ödeme şeklini tersine çevirmek en kolay yol gibi gözüküyor. Öğretim üyeleri kendi kurumlarında zaten ders anlatmak, eğitim vermek için maaş ve ek ders ücreti alacaklar. Bunun için kurumun ayrıca ek bir ödeme yapmasına gerek yok. Öğretim üyeleri hastalarını kendi kurumlarına yatırıp takip edebilsin, ameliyatlarını kurumlarında yapabilsin. Ancak bir şartla. Kurumun onlara ödeme yapmasının yerine, onlar kuruma (resmi olarak belirlenebilecek miktarda,vakaya göre)bir ücret yatırsın (zaten bunu özel hastanelere ödüyorlar). Bu kurumun muayenehanede gördüğü hastasına hastanede sağladığı imkan ve teknik desteğin bir karşılığıdır. Ayrıca asistanlarda bu vakalarda hocalarına yardım edip karşılığında eğitim dağarcıklarına yeni bilgiler katabilir. Bu uygulama ile hem kurum özellikli alanlarda yetişmiş elemanlarından faydalanmaya devam edecek, hem hastalar mağdur olmayacak, hem de öğretim üyeleri vakalarını bildikleri ve güvendikleri bir ortamda tedavi etmiş olacaklar.
Bazı yorumlarda bunun parası da vatandaştan çıkar diyenler olacağını biliyorum. Zaten vatandaş öğretim üyesinin özel hastaneye ödediği miktarı hocasına ödemektedir.
Bir daha tam günü konuşmak istemiyorsak bundan başka bir yol yok gibi geliyor bana. Aslında keşke her şeyi geriye sarıp başta söylediğim şeyi yapabilsek.
Prof. Dr. Muhammet Güven
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı