Sağlık Bakanlığı’nın Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin 21. maddesi c bendinde “Sosyal güvenlik kurumları kapsamında veya sosyal güvenlik kurumları kapsamı dışında kalan ve özel kanunlarla düzenlenmiş bulunan diğer sandıklara tabi olarak çalışması halinde en az dört yıl; müracaat tarihi itibari ile son bulunduğu yerde kesintisiz en az iki yıl prim ödediğini, belgelendirmeleri gereklidir.
Durumlarını bu şekilde belgelendirenlerin eşlerinin bulunduğu yerlere atanma talepleri, bu Yönetmelikte belirtilen atama ve yer değiştirme dönemlerine bağlı kalınmaksızın genel hükümler çerçevesinde işlem tesis etmek suretiyle değerlendirilir” denmektedir. Ancak maddenin en sonunda “Stratejik personelin atama taleplerinde bu maddenin (c) bendi ile son fıkrası uygulanmaz.” Şeklinde bir ibare bulunmaktadır. Madde 4’te de “Stratejik Personel: Bakanlık tarafından istihdamında güçlük çekilen uzman tabip ve tabip unvanlarındaki personelini” ifade eder. Bu demektir ki bir doktor (uzman veya pratisyen) eğer sigortalı veya bağkur’lu bir eş ile evliyse bütün şartları yerine getirse bile asla eş durumu talebi kabul olmaz.
Bu uygulama 24.06.2006 yılından bu yana devam etmektedir. Ancak hiçbir sivil toplum örgütü veya hiçbir yayın kuruluşu bu kanayan yaraya parmak basmamaktadır. 2,5 yıldır aynı durumdaki pek çok aile bu durumda sıkıntı içerisinde yaşamaktadır. 4/b’li arkadaşların (sözleşmeyi kabul ederken bildikleri halde) sosyal hakları ile bile bu kadar ilgilenirken, neden doktorların bu yaşadıkları çifte standarda hiç kulak asılmamaktadır. Bu eş durumu mağduriyeti değildir de nedir?
Dr.G.C.
........................
Dr.G.C. nin görüşlerine katılıyorum. Burda eksik birşey daha var. Asistan, öğretim üyesi veya asker olduğunda bu eş değerlendirmeye hangi sebeple alınıyor. Eğer sebep bu görevlilerin yerlerinden ayrılamayacakları nedeniyle ise kendi işini kurmuş bir ecazacı veya kendi işini kurmuş özel çalışan bir doktorun ne farkı var. Eşitlik ilkesine aykırı değil mi?