Medimagazin logo

Sağlık Bakanından "Gezi Parkı" açıklaması

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlere ilişkin, "Benim bildiğim Hatay'da bir ölü var. Onun dışında Türkiye genelinde 10'u yoğun bakımda, 69 yaralımız çeşitli hastanelerde tedavi görüyor" dedi.
Sağlık Bakanından "Gezi Parkı" açıklaması
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

EDİRNE-Müezzinoğlu, Lalapaşa ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi'ndeki yatırımcılarla görüştü.

Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Müezzinoğlu, Hatay'da dünkü eylemler  sırasında yaşamını yitirenlerin sayısının sorulması üzerine, "Benim bildiğim Hatay'da bir ölü var.  Onun dışında Türkiye genelinde 10'u yoğun bakımda, 69 yaralımız çeşitli hastanelerde tedavi görüyor" diye konuştu.

Müezzinoğlu, son günlerde Türkiye için tatsız olayların yaşandığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ümit ediyoruz ki sağduyu, milli menfaatler, birbirimizi daha iyi anlama, birlikte yarını planlama anlayışını merkeze alabilirsek en kısa zamanda olayların bitmesini sağlarız. Burada önemli olan birbirimizi daha iyi anlayabilmek, birbirimize değer vermek, toplumu ayrıştıran değil, ortak hedefleri yakalayabilen bir anlayışı merkeze koymak. Tabii ki sivil toplum örgütlerinde, demokrasilerde itiraz hakkı vardır. Protesto hakkı vardır. Ancak yakma yıkma hadiselerinde topluma zarar verebilecek, ülkenin imajını zedeleyecek yanlışları yapmamak gerekir."

 

- "Ambulanslar tahrip edildi"

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, ülke olarak toplumsal sağduyuya ihtiyaç olduğuna inandığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bütün vatandaşlarımızdan sağduyulu olmalarını talep ediyorum. Sağlık Bakanlığı olarak, sağlığın tarifinde der ki 'Ruhen ve fiziken sağlıklı olma halidir'. Biz ruhen sağlıklı olma halimizi merkeze almalıyız ki fiziken ağır bedeller ödemeyelim. Biz olay yerine sağlık ekiplerimizle ambulanslarımızla gidiyoruz. İstanbul'da 17, Ankara'da 10 civarında ambulansımız tahrip edildi. Bizim görevimiz, sağlık sorunu olanları gidip tedavi etmek. O nedenle en kısa zamanda sağduyunun hakim olmasını istiyoruz. Ön yargıları veya ön kabulleri varsa onları da anlayamaya çalışıyoruz. Ben sürecin soğukkanlılıkla atlatılacağına inanıyorum."

- "Türkiye'nin imajına zarar verdirilmemeli"

Türkiye'nin dünyadaki imajını olumsuz yönde etkileyecek bir fotoğrafın oluşmamasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Müezzinoğlu, "Türkiye, bölgesinde farklı bir merkez olma dinamiklerini yakaladı. Ekonomik açıdan farklı boyutlara geldi. Özellikle gençlerimizin gelecekle ilgili duygusal olmaktan ziyade sağduyulu, akılcı hareket etmesi gerekiyor. İnşallah olaylar bugün ve yarın itibarıyla bitmiş olacak" dedi.

Müezzinoğlu, toplumu tahrik etmeye çalışan grupların olduğunu aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Birileri toplumun, Türkiye'nin, duygularıyla oynayarak, tahrik ederek ülkenin imajını bozmaya çalışıyor. Ülkenin iç huzurunu, barışını bozmaya çalışıyor. Bu iç huzur ve barışı, yanlış ve kasıtlı haberlerle bozmak istiyorlar. Mesela benimle ilgili 'Sağlık Bakanı oraya ambulans göndermem dedi' denildi. Biz teröristi bile tedavi ediyoruz. Bizim görevimiz sağlık sorunu olan kişilere en kısa zamanda acil hizmeti verebilmek. Birileri arka planda bu ülkenin huzuru, geleceği ve ekonomik başarıyla oynuyor. Toplumsal barışı ile oynuyor. Toplumsal barışımızı ne pahasına olursa olsun yeniden merkeze almalıyız. Biz birlikte güçlü bir ülkeyiz. Bu olayları sokağa çıkan vatandaşlarımızın sağduyusuyla aşacağız. Sokağa tepki göstererek veya ifade etmek için çıkmak farklı bir şey, yakmak, yıkmak kamuya zarar vermek farklı bir şey. Bunlar medeni insanlara yakışmaz. Sosyal medyadaki yalan haberlere kamuoyunun itibar etmemesini, doğru bilgiye ulaşacak kanalları kullanmasını tavsiye ediyorum.

- "Başbakan'ın tavrına millet karar verir"

Bakan Müezzinoğu, "Başbakan'ın tavırlarının sert olduğu noktasında tepkiler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Sayın Başbakanımız, 1994 yılından beri Türkiye'nin siyasetinde aktif olarak yer alıyor. Siyasi süreçlerinde sandık dışında en ufak bir alanda sayın Başbakanımızı göremezsiniz. Sayın Başbakan İstanbul'da 1 milyon 50 bin oy aldı. Ancak bir şiir dolayısıyla cezaevine gitti. Hiç sesini çıkarmadı, taraftarını ayaklandırmadı. Hiç ona oy verenleri tahrik etmedi. 'Benim ülkem' dedi, 'madem hukuk bir karar vermişti' dedi. Gitti cezasını çekti. Daha sonra arkadaşlarıyla birlikte bir siyasi parti kurdu. 'Milletvekili olamazsın' dediler. Fakat hiçbir zaman toplumu tahrik etmedi. Sandıkta milletvekili olmadığı halde sandıkta birinci parti çıktı. Siirt'te yüzde 84,5 oy alarak milletvekili olarak geldi. Bütün seçimlerinde millete hizmet ederek sandıkla geldi. Dolayısıyla Başbakan'ın tavrı sertti, yumuşaktı, buna millet karar verir. 10 ay sonra sandık gelecek. O sandıkta, millet bu tavırdan rahatsızsa cevabını verecektir. Hatay'da ne oldu ki birileri birbirini vurup öldürüyor? Bu ülkenin kaderiyle oynuyorlar. Birileri siyaseten rant sağlamak için ülkenin kaderiyle oynuyor."

Organize Sanayi Bölgesi'ndeki gazlı bez üreten bir fabrikayı ziyaret eden Bakan Müezzinoğlu, kırık tedavisinde kullanılan alçı teknolojisindeki ilerlemeyi göstermek amacıyla işaret parmağına alçı yaptırdı. 

Müezzinoğlu, bir süre sonra parmağındaki alçıyı çıkardı. 

Jenaratör üreten bir fabrikayı da gezen Müezzinoğlu, yetkililerden bilgi aldı.

sağlık
bakanından
"gezi
parkı"
açıklaması
Yorum (16)
aydin sinal
Sayin bakan,bir hükümet üyesi olarak söyledikleriniz siyasi icerikte olmasi normal,yalniz bir cümleye yorum yazacagim"Türkiyenin imajina zarar verecek"demisiniz.Tarafsiz bir yorumcu ve günlük avrupa medyasini takip ederim,Türkiyenin su andaki imaji bati dünyasinda cok kötü hatta yerde sürünüyor,hele son olaylarda haberlerde suriye ile ayni sirada veriliyor,misir,tunus gibi arap ülkeleriyle kiyaslaniyor.Sayin bakan sandik,kelle sayisi 21.yüzyilda demokrasi degildir,Türkiye yasanacak yerler,insan haklari,basin özgürlügü ve,ve,ve..gibi bati kritirlerinde en son siralarda sürükleniyor.Bir cümlede ekonomi;kisibasi safi geliri 6000$ dan 10200§ cikarmak bir basari degil calisan nufusun %80 ni asgari ücretle-300€-ile calisiyor.Batti denen Yunanistanin hali hazirda KBSG ri 28.000$ ve asgari ücret 680€. Siddet eylemi sadece saglik personeline degil herkesin her yerde basina gelecek rutin olaylar haline geldi,emekli olunca bütün hayalim Türkiyede yasamakti simdi tatile bile gelmeyi istemiyorum .Hürmetler,selamlar
0
Cevapla
Gözde Sağlam
bakanın dediği gibi birbirimizi daha iyi anlamak için "dinlemek" gerek, ben yaptım oldu şeklinde yerine..
0
Cevapla
mücahit altuntaş
Sayın Müezzinoğlu açıklaması önemli. "Tabii ki sivil toplum örgütlerinde, demokrasilerde itiraz hakkı vardır. Protesto hakkı vardır" demiş.Teşekkür ediyorum. Ülkemizdeki Psikiyatri derneğinin sivil toplum örgütü olarak açıklamasını iletiyorum. Ülkemizde artan şiddetin , hekimlere uygulanan şiddetin de kaynağı olabilecek çok katmanlı değerlendermeleri üzerinde düşünmemiz , yanlışları bulmamız gerektiği açıktır. TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ HÜKÜMETE UYARI BASIN AÇIKLAMASI 2. Haziran.2013 6 gün önce Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların alışveriş merkezi yapılması amacıyla kesilmesi ile başlayan ve tüm ülkeye yayılan protesto ve eylemler; insanların devletin kendi yaşama tercihlerine müdahale etmesine, hükümetin kendi politik inançları doğrultusunda tüm toplumun yaşam tarzını düzenleme çabalarına, ülkenin bütün ağaçlarının, derelerinin tepelerinin, hayvanlarının tüm doğa varlığının daha çok ‘kazanç’, daha çok ‘yatırım’ uğruna yok edilmesine ve Türkiye’nin doğusundan batısına silahlarla, insansız hava araçlarıyla, bombalarla, tomalarla, biber gazlarıyla, tazyikli sularla kendi halkına yaptığı zulümlere, verdikleri bir yanıttır. Demokrasilerde hükümetler sadece kendisini seçenlerin, destekleyenlerin değil tüm halkın yararını göz önünde tutmak zorundadır. İktidarlar, halklarının kendilerine biat etmesini talep edemez tam tersine halkın taleplerini demokratik yollarla dile getirmesini desteklemekle yükümlüdür. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak ülkemizde son yıllarda yaşanan her olumsuz gelişmenin takipçisi olmaya çalıştık. Bilge Köyü’ndeydik, Uludere’deydik, Reyhanlı’daydık. Tüm travma mağdurlarının ve arkada kalanların yaralarını sarmaya, seslerini duyurmaya çalıştık. Uygulanan vahşi neoliberal politikaların insan ruhunda açtığı yaraları anlatmaya çalıştık, depresyonun giderek tüm insanları saran bir hastalık olduğunu ve bunun yaşam koşulları, çalışma koşulları, barınma koşulları ile ilişkisini ortaya koyduk. Dereleri, köyleri yok edilen insanların yasına ortak olduk. Ülkemizde giderek yoksulların daha yoksul, varsılların daha varsıl olmasının açtığı yaraları, sosyal dışlanmayı, ayrımcılığı anlatmaya çalıştık. Kadınların tecavüz sonunda oluşan fetüsleri doğurmak zorunda bırakılmasından, kaç çocuk doğuracakları gibi bedenleri konusunda en temel kararlarının yasalarla düzenlenmesine itiraz ettik. Bu ülkenin sokaklarında her gün öldürülen kadınların öldürülme nedenlerinin erkeklerin bozuk ruh sağlığı olmadığını, ruhsal tedavilere değil kadın erkek eşitliğinin gerçek anlamda inşası için, kadınların daha çok eğitim almasını, güvenceli işlerde çalışmasını, sosyal statülerinin geliştirilmesini, kendi yaşamları konusunda kararları kendilerinin vermesi gerektiğini savunduk. Sağlıkta dönüşüm sistemiyle hastaların ‘hasta’ olmaktan çıkarılıp ‘müşteri’ olmasına, paraları kadar sağlık hizmeti alabilmelerine karşı sesimizi yükselttik. Barışı sağlama yolunda, silahların susmasının öncelikli olduğunu ama yeterli olmadığını, birbirimizle, geçmişimizle yüzleşmeyi, hesaplaşabilmeyi, ortak bir toplumsal bellek oluşturmak için çalışmak gerektiğini söyledik. Sivil silahlanmaya karşı koymaya çalıştık. Tüm dünyada, her coğrafyada yüzyıllardır insanların sosyal yaşamda alkollü içecek tüketmelerinin ruhsal hastalık, bağımlılık olarak kabul edilemeyeceğini söyledik. Alkol bağımlılığı gelişmesinin önlenmesine dair yapılan yasal düzenlemelerin Türkiye’deki alkol bağımlılığı gelişme oranları ile oransız olduğu, burada da ‘orantısız şiddet’ kullanıldığını, kamusal alanlarda kendi kültürümüzde yerleştiği şekliyle kırlarda, dere kenarlarında, pikniklerde, deniz kenarında alımının kısıtlanmasının alkol kullanım bozukluklarının gelişimi ile ilişkisiz olduğunu ve sözde toplum ruh sağlığı gözetilerek muhafazakarlığa kılıf bulunduğunu söyledik. Tüm insanlık tarihi boyunca her coğrafyada, her toplumda var olan eşcinselliğin bir ruhsal hastalık ya da normal dışı bir davranış olmadığının altını defalarca çizdik. Meclis duvarlarından yükselen ve eşcinsel insanların varlığını tanımayan, hastalıklı olarak gören her sese karşı eşcinselliğin 40 yıldır uluslararası ve ulusal hekim örgütlerince heteroseksüellik gibi sağlıklı bir durum olarak kabul edildiğine dair bilimsel açıklamalarda bulunduk. Eşcinsellerin, biseksüellerin, transseksüellerin ruh sağlığını bozan şeyin ayrımcılığa uğramaları olduğunu ve hükümetlerin bu ayrımcılığı azaltacak yasal düzenlemeler la sorumlu olduğunun altını çizdik. Tıpkı alkollü içeceklerin kullanımında olduğu gibi sahte, geçersiz, güncel olmayan bilimsel açıklamalarla yükselen muhafazakar anlayışın dayatılmasını ve eşcinsellerin yok sayılmasını, en temel insani haklarını kullanmalarının kısıtlanmasını kınıyoruz. Bugüne kadar bu ülkenin psikiyatristleri olarak biz yukarıda saydığımız açılan tüm ruhsal yaraları tedavi etmeye, yaralananlara şifa bulmaya çalıştık. Ama artık hükümeti uyarıyoruz. Tıpkı en yakınında, en sevdiği annesinden babasından gelen fiziksel şiddetin çocuğun ruh sağlığına açtığı onulmaz yaralar gibi, kendi hükümetinin kendi yöneticilerinin kendi halkına açtığı bu savaşın yara izleri kapanmayacaktır. Bugün ülkenin tüm kentlerinden yükselen insanları kör eden, kalp krizi geçirten, öldüren biber gazlarının, insanların kemiklerini unufak eden tazyikli suların yaraladığı şey sadece beden değildir. Ve ruhsal yaraların izleri beden iyileştikten sonra bazen ölene kadar bizleri etkiler. Biz psikiyatristler bu yaraları kapatamayacağız. HÜKÜMETLER; ADİL ŞEKİLDE YÖNETMEYİ VADETTİKLERİ İNSANLARININ TALEPLERİNİ TIPKI BİZ PSİKİYATRİSTLER GİBİ DİNLEMELİ, DERTLERİNİ ANLAMAYA ÇALIŞMALIDIR, KENDİSİNE YÜKSELEN İTİRAZLARI BİBER GAZLARI VE TAZYİKLİ SULARLA BASTIRAMAZ, KENDİ VATANDAŞLARINA ÖLÜMCÜL ŞEKİLLERDE SALDIRAMAZ! TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ
0
Cevapla
Frankie Bellevan
saygılar aydın abi. tamamen gerçekçi,süper bir yorum yapmışsın.
0
Cevapla
F. Ersoy
Sayın bakan ambulanslarla polis kuvvetlerine gaz kapsülü, plastik mermi vs logistik destek yapılması nedeni ile bu ambulansların hedef alındığı iddialarını da ciddiye almalı, araştırmalı ve kamuoyunu bu konuda aydınlatmalıdır. Eğer iddialar doğruysa ambulanslar amaç dışı kullanılmış ve hem etik hem de idari suç işlenmiştir. Ayrıca dış basını izleyen biri olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki son zamanlarda Türkiye'nin ve Türk Halkı'nın itibarı hiç bu son 5-6 günkü kadar yüksek olmamıştı. İtibar kaybeden hükümet ve başbakandır.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir