Romatoloji ile fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanlarının birbirine karıştırıldığını belirten Prof. Dr. Hasan Yazıcı, romatolojinin iç hastalıkları bilgisi gerektirdiğini kaydetti
Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği (RAED) Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Türkiye’de fizik tedavi ve rehabilitasyon ile romatolojinin çalışma alanlarının birbirine karıştırıldığını söyledi.
Bu sene 5’incisi düzenlenen Türk-Yunan Romatoloji Günleri ve 12’ncisi düzenlenen Ulusal Romatoloji Kongresi, Antalya Belek’te yapıldı. Kongrelerde, romatolojinin güncel konuları yerli ve yabancı davetli konuşmacıların katıldığı konferans, sempozyum ve panellerde işlendi.
2003 yılından bu yana iki yılda bir Türkiye ve Yunanistan’da karşılıklı düzenlenen Türk-Yunan Romatoloji Günleri’ne 80 Türk ve 35 Yunan romatolog katıldı. 12’ncisi düzenlenen Ulusal Romatoloji Kongresi ise 21’i yabancı olmak üzere 500 bilim adamının katılımıyla toplandı.
Kongre ve Türk-Yunan Romatoloji Günleri kapsamında düzenlenen basın toplantısında, daha önce romatologlar tarafından dava konusu edilen, “romatolojinin bağlı bulunduğu ana dallar arasında fiziksel tıp ve rehabilitasyonun da bulunması” gündeme geldi. RAED Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, bu iki alanın birbirine karıştırıldığını, romatolojinin iç hastalıkları bilgisi gerektirdiğini söyledi.
Dünyada fizik tedavicilerle romatologların aynı işi hiç yapmadığını dile getiren Yazıcı, “İyi fizik tedavici bize gelip çok güzel yardım ediyor. Ama romatolog olmak için eğitim alması gerekiyor. Ankara’da politika yaparak bu iş olabilir, ama bilim yaparak olmaz” dedi.
Prof. Dr. Yazıcı, Türkiye’de romatologların sayısının 200’e yaklaşmakla beraber, bu sayının yeterli olmadığını ifade etti. “Bunun yeterli olmaması bu işi fizik tedaviciler yapar, anlamına gelmemeli” diyen Yazıcı, romatolog ile fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı arasında ayrımın kurulamamasında sorumlunun sadece mevcut Sağlık Bakanlığı olmadığını dile getirdi. Yazıcı, “Sayıları bizden çok daha fazla. Birkaç bin mertebesinde insanın yapacağı politik baskı ile birkaç yüzün yapacağı politik baskı farklı oluyor. Böyle olunca daha iyi lobi yaparsın. Sesimizi daha iyi duyurabilmeye başladık. Eskiden hiç duyuramazdık” diye konuştu.
Hastanın eğer romatizmal bir sorunu varsa önce iç hastalıkları uzmanının görmesi gerektiğini belirten Yazıcı, “İç hastalıkları uzmanı görür, kendisi bakamıyorsa romatoloğa danışır. Romatolog ona bir mektup yazar ve tedavi eder. O tedavi bir fizik tedavi gerekiyorsa o zaman oraya gider. Aynı şekilde astımlı hastanın rehabilitasyonu önemli. Önemsiz demiyorum. Ama bir gerilik göstergesi olarak bu böyle devam ediyor. Ama onların arasında fizik tedaviden gelip iyi bir romatolog olanlar var” dedi.
Kılavuzlar yayınlandı
Toplantıda söz alan RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan, romatizmal hastalıkları iki ana gruba ayırdıklarını, iltihapsız olan türde fizik tedavi yöntemlerinin yararlı olabildiğini, ancak kanda iltihap ile giden, iç organların da iltihaplandığı romatizma türünün romatologların ilgi alanında olduğunu kaydetti.
Hastalıklara daha iyi nasıl yaklaşacaklarına dair kılavuzlar yayınlandığını ifade eden Hamuryudan, “Romatoid artritli bir hasta karşınıza geldiği zaman onu çok kolay tanıyabilirsiniz. Ama hastalığı başında tanımanız lazım. Bunun riskini azaltmak için dünyada kılavuzlar yayınlandı. Eskiden kullanmadığımız anti ccp dediğimiz belirteçler kullandık. Son zamanlarda özellikle romatizmal hastalıkların tedavisine yeni biyolojik ilaçlar girdi” diye konuştu.
Kalıcı hasar ilk dönemde oluşuyor
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi, romatoid artritte oluşan kalıcı hasarların hastalığın en erken döneminde oluştuğunu ve bunları tedavi ile önlemenin mümkün olduğunu söyledi. Bundan 10 yıl önce bir romatoloji kliniğine girildiğinde elini kullanamayan birçok hasta ile karşılaşıldığını, ama artık günümüzde iyi tedavi edilmiş hastalarda bunun görülmediğini dile getiren Hatemi, “Bunlar tutukluğun eşlik ettiği zaman daha çok iltihaplı hastalığa işaret ediyor. Bunların en önemlisi romatoid artrid. Şişliği, ağrısı olan hastaların erken dönemde ilk olarak başvurdukları, iç hastalıkları uzmanları. İç hastalıkları uzmanları bu söylediğim özelliklere bakarak bunun iltihabik karakterli bir hastalık mı, yoksa yaşlılığa mı bağlı olduğunu tespit ederler” dedi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melike Melikoğlu da, ailesel Akdeniz ateşi ile ilgili bilgi verdi. Hastalığın genellikle genç yaşta başladığını ve tekrarlayan karın ağrısı ve ateş nöbetleri ile ilerlediğini belirten Melikoğlu, “Tanımazsanız, hastayı atlıyorsunuz. Çok basit bir tedavisi var. Hastaya ileriye yönelik komplikasyonlar açısından yaklaşıyorsunuz, hem de düzenli atakları durdurabiliyorsunuz. Bunun da oranı yüzde 80. Verilmesi gereken mesaj, karın ağrısı olduğu zaman siz otomatikman cerrahinin önüne gidersiniz. İşte o sorgulanması gereken kısımda tekrarlayan ataklar göz ardı edilmişse hastalara çoğunlukla cerrahi müdahale yapılır. O yüzden apandisit çok karışan durumlardan biri.”
“Aile hekimi sadece reçete yazmaz”
RAED Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, ‘Aile hekimlerinde romatoloji uzmanlarının bulunmasına performans sisteminin katkısı olur mu?’ şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Dâhiliye zor bir iş. Dâhiliyeci sanıldığı gibi her işi yapmaz. Aile hekimliği sistemi iki ya da altı ayda düzelmez. Dâhiliyeciliği aile hekimliğinde kullanmak yanlış. 10 sene 20 yıl sonrası için yanlış bir şey. Aile hekimi sadece reçete yazmaz. Gerektiğinde doğum yaptırır, gerektiği yerde de ameliyat yapar. iki-beş aylık kurslarla ile aile hekimleri geldi, olmaz. Çok büyük yanlışlar var. Hekim reçete yazan bir insan değildir. Gerçek aile hekimliği önemlidir. Halka çok dürüst hizmet götürmek gerekir.
Performansa göre demek ne demek? On yıldan beri performansa bağlı sistem konuşuluyor. Bu sistemin tehlikesi de var. Doktorlar komplike vakalar almamaya başlıyorlar, çünkü başarısız oldukları her hastada performansları düşecek. Bizimki performans falan değil. Bizim yaptığımız, şimdiye kadar ölçmediğimiz kalemleri zaten ölçmüyorduk. Kaç işlem yapıldı, bu bilinmiyordu. Batı’nın terk etmek istediği sistemi oturtmaya ‘saymayı’ oturtmaya çalışıyoruz. Performans deyince sayım yapıyoruz.
İngiltere’deki, Batı’daki performans ile bizdeki tamamen ayrıdır.”
“Performans sistemi doktoru anonimleştiriyor”
RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ise “Performans sistemi; farklılıkları ortadan kaldıran, doktorları anonimleştiren, gelişmeleri engelleyen bir sistem. Doktor asistanla aynı işi yapıyorum diyor, farklı olmak istemiyor. Tamamen doktoru anonimleştiren, duraklatan bir sistem” dedi.