Medimagazin logo

Radyoloji Derneği: Hastayı muayene edenle tetkikini yapan hekim farklı olmalı

Radyoloji Derneği: Hastayı muayene edenle tetkikini yapan hekim farklı olmalı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

15 Kasım 2011 tarihinde Medimagazinde “MR çektiren Ameliyata gider” başlığı ile bir haber yayınlanmıştır.

Bu haberde belirtilen ana fikir “New York Times Gazetesi’ndeki habere göre Dr. Andrews ve bir grup meslektaşı, çoğu doktorun, kendi MR cihazına sahip olduğu için, her fırsatta hastalarının MR’ını çekerek para kazandığına dikkat çekti. MR çektirmek, doktora bu beklentiyle gelen sporcuları psikolojik olarak rahatlatıyor. Ancak MR’ın yanlış okunmasıyla yanlış teşhisler konulabiliyor ve bunun sonunda sporcuya yararından çok zararı olan tedaviler uygulanabiliyor.” olarak ifade edilmiştir.

Bu haberde çok önemli olan 2 noktayı kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duyuyoruz.

ABD’de birçok ortopedistin kendi MR cihazı vardır. Hastalara kendi cihazlarıyla MR yapmakta ve kendileri görüntüleri yorumlamaktadırlar. Dolayısıyla endikasyonsuz tetkik oranları artmaktadır. Ayrıca yeterli radyolojik bilgileri olmadığı için yanlış yorumlama oranları yükselmektedir. Bu şekilde bir uygulama hastaların aleyhine birçok sonuç doğurmaktadır.

Yukarıda ki haberin ana fikri bu çerçevededir. Zaten bu iki temel sakıncayı ortadan kaldırmak ve hastaları korumak için MR tetkiklerini Radyologlar yapmalı ve yorumlamalıdır. Hastayı muayene eden ve hastanın tetkikini yapan hekimler ayrı olmalı ve tartışarak hastanın tedavisine karar vermelidirler. Bizim ülkemizde Sağlık Bakanlığı bu sakıncaları nedeniyle bu tür yanlış uygulamalara izin vermemektedir.

Türk Radyoloji Derneği
Prof. Dr. Okan Akhan
 

radyoloji
derneği:
hastayı
muayene
edenle
tetkikini
yapan
hekim
farklı
olmalı
Yorum (32)
OsmanD
Yıllardan beri dünyada girişimsel radyoloji diye bir şey çıkarıp birçok cerrahi alanın yapması gereken teadavileri yaparkan iyi de, şimdi klinisyenler usg gibi bazı tanısal uygulamaları kendi yapıyor diye mi sorun oldu? Eğer bu yazıdaki istekleri kabul edecek olursak radyologların da girişimsel işlemleri bırakmaları gerekir. Ya değilse nalıncı keseri gibi devamlı kendine yontmak samimiyetsizlik oluyor.
0
Cevapla
bülent
Osman Bey sizin yorumunuz ile yukarıda yazan yazı arasında bir bağlantı var mı??.Tüm radyolojik görüntüleme modaliteleri ve girişimsel işlemler radyoloji ihtisası sırasında öğrenilir.Bu işlemler büyük bir beceriyi,devamlı okumayı ve kendini geliştirmeyi gerektirir.Girişimsel radyolojik işlemler herşeyden önce radyoloik temel donanımları gerektirir.Klinisyen olmak bu işlemleri mükemmel yapmak ve geliştirmek için yeterli değildir.Unutmayın radyoloji uzmanlarıda aynı zamanda pratisyendir.Bilgi sahibi olmadan fikir sahi olmayın lütfen.
0
Cevapla
radyolog doktor
sayın osmand: girişimsel radyolojiye bakışınız okadar gülünç ki... neden diğer branşların görüntüleme yöntemlerine ellerini bile sürmemelerinin gerekçesi sizin gibi dar bakan hekimler...iyiki varsınız..
0
Cevapla
murat
Sayın OsmanD Nasıl bir yorumda bulundunuz anlamak mümkün değil. Girişimsel radyoloji radyolojinin ana dallarından biridir. Bir cerraha sen sadece ameliyat yap, hastaya ilaç yazma demek gibi bir şey. Yani komik.
0
Cevapla
TIP DR
Onca kötü örneğe rağmen Sağlık Bakanlığı ve SGK nın hiç farketmediği şey nedir? Ülkemizde her alanda yapılan en büyük yanlış DENETİM EKSİKLİĞİdir. Sanki "denetim olmasada olur" gibi görülüyor maalesef.Devletimiz çok güzel yetki verir, suistimali ve denetimi hiç düşünmez nedense. Önce bir sürü insanın canı yanar, ülke zarar görür, sonra denetimi aklına getirir. Denetimin olmadığı yer ve kurumlar içten çürümüş, kokuşmuş hale geliyor. Son yıllarda çeşitli davalarla gördük ki, hiç denetlen(e)meyen en güvenilir! kurumlar sorumsuzlukta sınır tanımamışlar. Aynı bu şekilde bir branş hekimine tek başına hastaya hem muayene, hem tetkik, hem tedavi, hem takip imkanını birlikte verirseniz bu branşta denetimi ortadan kaldırmışsınız demektir. Bu branş hekiminin tek denetleyicisi kendisidir. Bu sınırsız sorumsuz bir yetki anlamına gelir ki hastalar ilgili branş hekiminin vicdanına terk edilmiş demektir. Vicdansız çıkarsa ki; mevcut performans sistemi vicdansızlığı ödüllendiriyor. Kendisine başvuran her hastaya endikasyonsuz bir şekilde istediği tetkiki yapar, istediği girişimsel işlem ve ameliyatı yapar, istediği tedaviyi verir. Şarlatanlıkta sınır tanımaz o insan hekim olsa da. Sonuçta hekime güven azalır, hasta zarar görür, SGK zarar eder, kısaca ülke kaybeder. Örneğin bir radyolog olarak ben bir hastaya röntgen veya hemogram bile isteyemezken, kardiyologları denetleyen hiçbir mekanizma bildiğim kadarıyla yok maalesef. Bir kardiyolog tek başına kendisine gelen hastayı hem muayene eder, hem EKO isteyip EKO yu yapar, hem koroner anjiografi isteyip hastanın anjiosunu yapar, raporunu istediği gibi yazar. hem anjioda istediği damara stent endikasyonunu koyup stenti takar ve bir koroner damarın tıkanma riskini %100 garantiler. Gördüğünüz gibi başka hiçbir başka branş hekiminin kontrolü veya denetimi olmaksızın bu işlemlerin hepsini bir kardiyolog tek başına yapabilmektedir. İşte bu yüzden ülkemizdeki koroner anjiografi sayısı patladı,yirmili yaşlara indi, o yüzden ülkemizdeki anjiografilerin %90-95 i endikasyonsuzdur. O yüzden koroner stentli hasta sayısı patladı. Etik çalışan kardiyologlar arkadaşlar alınmasın lütfen, amacım hiçbir branşı eleştirmek, küçük düşürmek değil, haddim de değil. sadece bir örnekle denetimin önemini vurgulamaktı. Sağlık Bakanlığı ve SGK yetkilileri işte bu noktayı görebilseler hem hekimler, hem hastalar, hem ülkemiz kazanır.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir