MEDİMAGAZİN - Journal of Clinical Oncology'de yayımlanan çalışma, akut miyeloid lösemi (AML) geleneksel yöntemlerden çok daha önce tespit ve tedavi eden gelişmiş moleküler test ve hedefe yönelik tedavinin bir kombinasyonunu sunuyor.
Bu teknik, kanser izlerini mikroskop altında görünmeden veya kan sayımlarında önemli değişikliklere neden olmadan önce moleküler düzeyde tanımlayabilen ölçülebilir kalıntı hastalık (MRD) adı verilen bir kavrama odaklanıyor.
Erken tespitin gücü
MRD sayesinde doktorlar löseminin nüksedeceğini aylar öncesinden tahmin ederek önleyici tedaviye olanak sağlayabiliyor. Çalışma, MRD potansiyel bir nükse işaret ettiğinde, venetoklaks ilacı ve enjeksiyon yoluyla uygulanan düşük doz kemoterapiden oluşan bir tedavi kombinasyonunun birçok hastada hastalığın ilerlemesini etkili bir şekilde durdurabileceğini gösterdi.
Peter Mac'te hematolog ve araştırmacı olan Dr. Ing-Soo Tiong, bu yaklaşımın önemini vurgulayarak şunları söyledi:
"Bundan önce, ilk nüksetmeden sonra ortalama sağkalım sadece 6-8 aydı. Şimdi ise bu yeni strateji ile AML hastalarının %50-70'i iki yıl sonra hala hayatta."
Daha az toksik, daha yönetilebilir tedavi
Bu yenilikçi tedavi, hastaların tedaviyi hastane ortamı dışında almalarına olanak tanıyarak önemli bir avantaj sağlıyor.
AML programının eş lideri Profesör Andrew Wei, "Bu seçenek, hastaların daha yoğun kemoterapi rejimleriyle karşılaştırılabilir sonuçlarla ayakta tedavi edilebileceği anlamına geliyor" diyor.