İSTANBUL-Müdürlük binasında düzenlediği basın toplantısında aile hekimliği uygulamasının bir yılını değerlendiren Dokucu, bir Cumhuriyet projesi olan aile hekimliğine geçişle birlikte toplumun sağlık hizmetleri almasında standardın yakalandığını anlattı.
Tüm aile sağlığı merkezlerinin yapılan düzenlemelerle özürlülerin giriş çıkışlarına uygun hale getirildiğini aktaran Dokucu, bunu yapmayanlara aylık olarak aldıkları 2 bin 700 TL'den kesinti uyguladıklarını kaydetti.
Dokucu, şu anda 3 bin 500 aile Hekimliği biriminin dolduğunu, 19 aile hekimi biriminin boş kaldığını dile getirerek, aile hekimliği sistemine geçişle birlikte çok güzel gelişmeler yaşandığını, bunlardan en önemlisinin de kara düzenden kurtularak, tüm bilgilerin merkezden sorgulanabilir hale geldiği bir sistemin oturtulması olduğunu belirtti.
Aile hekimliği uygulamasıyla birlikte hastanelere olan yoğun talepten kısmi olarak bir kayma yaşandığına da işaret eden Dokucu, ''Aile Hekimliği ile vatandaşın ayağına kadar giden bir hizmet ağı, hızlı ve etkin çalışan bir sistemi oluşturduk'' dedi.
Sağlık Müdürü Dokucu, aile sağlık merkezlerine dönüştürülen sağlık ocaklarının sayısının artırıldığını, 1 Kasım 2010'da 609 sağlık ocağı varken, bu rakamın şu anda 867'e yükseltildiğini, tadilatta olan 4 merkezle bunun çok kısa sürede 871'e ulaştırılacağını ancak hedeflerinin 882'ye olduğunu bildirdi.
2010'da 2 bin 7 olan hekim sayısını 3 bin 539'a, 2 bin 970 olan hemşire-ebe sayısını sisteme özel sektörden 900 civarında hemşirenin de katılımıyla 3 bin 504'e çıkarıldığını anlatan Dokucu, ''Kentimizde aile hekimliği birimi doluluk oranı 99,5. 39 ilçemizin 35'inde aile hekimliği birimlerinin yüzde 100 doludur. Arnavutköy, Silivri ve Başakşehir'de aile hekimliği birimleri yüzde 90'dan fazla dolu durumdadır. Sadece Sultangazi ilçemizde doluluk oranı yüzde 90'ının altındadır. Oradaki sorun, 6-8 ay içerisinde giderilecektir'' şeklinde konuştu.
Dokucu, yapılan tüm eleştirilere rağmen bu ilçede de kısıtlı imkanlarla sağlıkta çok önemli atılımlar yaptıklarını, 25 hekim sayını 124'e, 81 olan hemşire sayısını 113'e ulaştırdıklarını, sonuç olarak sağlık hizmetlerinde yüzde 30-40'larda bir büyümeyi gerçekleştirdiklerini vurguladı.
Sağlık ocağı başına düşen ortalama nüfusun 2008'de yaklaşık 26 bin iken aile sağlığı merkezi başına düşen nüfusun 2010'da 22 bin olarak gerçekleştiğini, şu anda ise 15 bin olduğunu dile getiren Dokucu, ''Sağlık ocaklarında hekim başına 2008'de 8 bin 604 hasta düşerken, bu rakam 2007'de 7 bin 219, 30 Ekim itibarıyla da 3 bin 727 oldu. Hemşire olarak da 2009'de 6 bin 403 kişiye bir hemşire düşerken şu anda 3 bin 800 kişiye bir hemşire düşüyor'' diye konuştu.
Ali İhsan Dokucu, aile hekimliği uygulamasında geçen yıl yaklaşık 28 milyon insanın muayene olduğunu, 2011'de muayene olacak toplam insan sayısının 38 milyonu aşacağının hesaplandığını vurgulayarak, Türkiye'de zor olan bir şeyin başarıldığını, temel sağlık birimlerinde muayene olan insan sayısını ilk kez hastanelerde muayene olan insan sayısının üzerine çıktığını bildirdi.
Aile sağlık merkezlerinde ücretsiz olarak tahlillerin de yapıldığına işaret eden Dokucu, tüm laboratuvar masraflarını Sağlık Bakanlığının karşıladığını söyledi.
İl Sağlık Müdürü Dokucu, ''Aile hekimliği konusunda çok iyi bir sınav verdik. Temel sağlık hizmetlerinde vatandaş memnuniyeti zirve yaptı'' dedi.
-İstanbul'da 12 milyon 869 bin kişi sisteme kayıtlı-
Dokucu, ''İstanbul'da aile hekimliği sistemine kayıtlı insan sayımız 12 milyon 869 bin '' dedi.
İstanbul'un kırsalında yaşayan ve çeşitli sebeplerle aile sağlığı birimlerine ulaşamayanlar için gezici sağlık hizmeti de kurduklarını, gezici sağlık ekiplerinin gezici eczanelerle birlikte vatandaşın ayağına kadar gittiğini aktaran Dokucu, 2008'de yapılan Gebe Lohusa İzleme (GEBLİZ) modelinin de başarıyla yürütüldüğünü kaydetti.
Dokucu, doğum yapanların TC kimlik numaralarının kaydedildiği, daha sonra aile hekimlerinin anne ve bebeği evinde ziyaret ettiğini dile getirerek, Aile Hekimliğinde gebe bebek izleminde bir sorun yaşanmadığını belirtti.
Bebek ölüm hızında son yıllarda büyük düşüş meydana geldiğini, 2008'de 1000'de 11,9 olan bebek ölüm oranını, binde 6,6'ya indirildiğini ifade ederek ancak anne ölümlerinde aynı düşüşün sağlanamadığını 2008'de yüz binde 14,2 olan anne ölümlerinin 2011'de 10,6 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.
Dokucu, ''OECD ülkelerinin 30 yılda sağlayamadığı düşüşleri biz 8 yılda sağlamışız'' dedi.
Son 5 yıldaki anne ölümlerine ilişkin bilimsel bir çalışma içinde olduklarını anlatan Dokucu, son 5 yılda toplam 120 kadının doğum yaparken vefat ettiğini, hayatını kaybeden annelerin bir kısmının organizasyonel anlamda sorunlardan kaynaklandığını, diğer ölüm nedenleri arasında yüksek tansiyon, şiddetli kanama gibi nedenlerin geldiğini bildirdi.
Devletin gebelik ve doğumla alakalı hiçbir ücretten hizmet almadığına dikkati çeken Dokucu, ''Buna rağmen evde doğumu tercih edenler çıkabiliyor. İstanbul'un kırsalında evde doğum tahmin edilenin çok üzerinde. Bu konuda bir kayıt yok ancak bu konuda yaptığımız araştırmalar bunu gösteriyor. Doğumda ölen annelerin de büyük çoğunluğu eğitimsiz ve işsiz. Sağlık hizmetlerine ulaşmayla alakalı bir bilinç eksikliği de söz konusu. Bunu da gidermemiz gerekir'' şeklinde konuştu.
Dokucu, bir gazetecinin '' Aile planlaması hizmetleri bu yeni yapı içerisinde eski önemini koruyor mu?'' sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
''Aile hekimliği yapılanması içeresinde aile planlaması hizmetleri de tariflenmiş ancak puantaj içerisinde değil. Dolayısıyla hekimlerin tercihine bırakılmış. Hekim tercihi dikkate alındığında bunun eksik kalan bir kısım olduğunu biz gördük. Yani sahadaki deneyimimiz onu gösteriyor. Bunun mutlaka bir şekilde reaktive edilmesi lazım. Bir kısım arkadaşımız bu işin içinde ama önemli bir kısmı bütün her şeyi eğitimi de var ama yapmak istemiyor.''
''Puantaja alınma ihtimali var mı?'' sorusu üzerine de Dokucu, ''Bunu öneri olarak yazdık, ancak merkezi irade tarafından yürütülmesi gerekiyor. Bunun eksik nokta olduğunu ben gözlemledim'' dedi.
