Hekimsen Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, kamuoyunda sıkça tartışılan refah payı konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kurban, refah payının yalnızca toplu sözleşme maddesi değil, Anayasa’nın sosyal devlet ilkesinden kaynaklanan açık bir hak olduğunu belirterek, kamu çalışanlarına yönelik maaş artışlarının Anayasa’ya uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Refah payının kamu çalışanlarının ekonomik ve hukuki mağduriyetini gidermeye yönelik anayasal bir zorunluluk olduğunu belirten Kurban, şu ifadelere yer verdi:
“Refah payı sadece bir toplu sözleşme kalemi değildir. Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesinin doğal bir sonucudur. Bu hakkın tanınmaması, kamu görevlilerinin sadece ekonomik değil, hukuki olarak da mağdur edilmesi anlamına gelir. Bu, açık bir Anayasa ihlalidir.”
“Devlet, insanca yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür”
“Anayasa, kamu görevlilerine yalnızca geçinecek kadar değil, insanca yaşayabilecek bir ücret güvencesi verir. Bu kapsamda enflasyon farkı geçmiş kayıpları telafi ederken; refah payı, yaşam standardını koruma ve artırma işlevi görmelidir” diyen Dr. Kurban sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde, reel ücretlerin korunması ve artırılması, sosyal devlet anlayışının temel gereğidir. Devlet, ekonomik refahı tabana yaymak ve gelir adaletsizliklerini azaltmakla yükümlüdür. Sadece enflasyon oranında yapılan artışlar, bu sorumluluğu karşılamamaktadır.”
“Tek kaynakla hesaplanan enflasyon gerçek alım gücünü yansıtmıyor”
Kamu maaş zamlarında yalnızca TÜİK verilerinin esas alınmasının adil olmadığını belirten Hekimsen Genel Başkanı Dr. Kurban, çok kaynaklı ve güvenilir bir veri sistemine geçilmesi gerektiğini vurguladı:
“Sadece TÜİK verilerine dayalı maaş artış sistemi, kamu çalışanlarının gerçek alım gücünü yansıtmamaktadır. Bu nedenle Hekimsen olarak şu düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ediyoruz:
Enflasyon farkı, TÜİK verileriyle birlikte İTO, Merkez Bankası, YÖK bünyesindeki bir üniversite ya da bağımsız STK’ların açıkladığı verilerle birlikte hesaplanmalı.
Bu üçlü ortalama, toplu sözleşme taraflarının ortak mutabakatıyla belirlenmeli.
Eğer bu ortalama TÜİK’ten düşük çıkarsa, yine de TÜİK oranı esas alınmalı.”
Eşel mobil sistemine geçilmesini de gündeme getiren Dr. Kurban şunları kaydetti:
“Her ay sonunda açıklanan ortalama enflasyon oranına göre, kamu görevlisi maaşları otomatik olarak artırılmalı. Zamlar takip eden ay maaşlara yansıtılmalı ve bu katsayı değişimleri yasal zorunluluk haline getirilmelidir.”
“Refah payı sendikal bir talep değil, anayasal bir hak mücadelesidir”
7. Dönem Toplu Sözleşme’de refah payının verilmemesi nedeniyle yargıya başvuracaklarını açıklayan Kurban, 8. Dönem görüşmeleri için ise mücadele kararlılıklarını şu sözlerle aktardı:
“Refah payı verilmediği sürece kamu çalışanları mağdur edilmeye devam edecek; bu da anayasal düzeni zedeleyecektir. Biz bu süreci sadece sendikal bir talep değil, anayasal bir hak mücadelesi olarak görüyoruz. Bu konuda kararlıyız ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
