Medimagazin logo

"Hekimlik mesleğinin kamuoyunda kaybolmuş saygınlığı yeniden kazanılmalı"

1. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı"nın sonuç bildirgesi açıklandı...
"Hekimlik mesleğinin kamuoyunda kaybolmuş saygınlığı yeniden kazanılmalı"
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

SAMSUN (İHA) -Samsun'da, 27-28 Kasım 2010 tarihinde yapılan "1. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı"nın sonuç bildirgesini açıklayan Samsun Tabip Odası Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mithat Günaydın, hekimlik mesleğinin kamuoyunda kaybolmuş saygınlığının yeniden kazanılması ve maaşlarında düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.


Samsun Tabip Odası Başkanı Mithat Günaydın, oda binasında düzenlediği basın toplantısında, çalıştayın sonuç bildirgesini açıkladı. Sağduyulu, objektif ve ülke gerçeklerini göz ardı etmeden hekimlerin sağlıkta dönüşüm sürecinde karşı karşıya kaldığı durumun tartışılması, tespitlerin yapılması ve çözüm önerileri bulmak için çalıştayı düzenlediklerini belirten Başkan Günaydın, "1. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı'na 19 ili temsilen 16 tabip odası katıldı. Hekimlerin tükenmişlik sendromu içinde olduğunun anlaşılmasında, önlerinde her gün değişen belirsizliğin giderilmesinde ve mesleki saygınlığın yeniden kazanılmasında, potansiyel suçlu olarak görülmemesinde, sadece hastasına şifa vermek için çalıştığının anlaşılmasında katkı sağlayacağınızı umut ediyoruz. Sultan Süleyman'ın 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' sözünde belirtildiği gibi, sağlık hizmeti sunan hekimlerin yaptığı iş aziz devletimiz kadar muteberdir. Hekimlik mesleği diğer kamu çalışanlarından ayrı değerlendirilmelidir. Çalıştayda üniversite hastaneleri, kamu hastaneleri, aile hekimliği ve özel hastanelerde çalışan hekimler için bazı sonuçlara varılmıştır. Bu sonuç bildirgesi Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Sağlık Bakanımız, TBMM Sağlık Komisyonu, hekim milletvekilleri, Samsun milletvekilleri, YÖK ve diğer ilgili kurumlara kitapçık halinde sunulacaktır" dedi.


Öncelikle hekimlerin mesleklerini icra edebilmek için tabip odalarına zorunlu üye olması gerektiğini hatırlatan Mithat Günaydın, "Bunun için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Hakimlik mesleğinin kamuoyunda kaybolmuş saygınlığını yeniden kazanılmalı ve kazandırılmalıdır. Hekimlerin eşdeğer meslek guruplarına göre çok gerilerde kalmış maaşları artırılmalıdır. Sağlık Bakanlığı bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Üniversite hastanelerinde öğretim üyesi olmak son derece zorlu ve uzun bir süreçtir. Üniversite hastanelerinde büyük, komplike vakalara müdahale edilmektedir. Sadece performansa dayalı döner sermaye uygulaması tıp fakültesi öğretim üyeleri için kabul edilemez. Bu durum yapılan işin tabiatına aykırıdır. Tıp fakülteleri akademik kuruluşlardır. Birinci görevleri bilimsel faaliyette bulunmak, ikinci görevleri eğitim yapmaktır. Hizmet üretmek ancak bunlardan sonra üçüncü sıradaki görevidir. Öğretim üyesinin performans puanı için uğraşması öğrenci ve asistan eğitimini olumsuz yönde etkileyecektir. Mevcut performans sistemi eğer devam edecekse, öğretim üyesinin performansı verilen eğitim, ders, yapılan ameliyat ve bakılan hasta sayısı ile belirlenmelidir. Öğretim üyesinin yaptırdığı ameliyatın, asistanla beraber baktığı hastanın da bir eğitim olduğu göz ardı edilmemelidir. Üniversite hastanelerindeki öğretim üyelerinin de tüm hekimlerle beraber öncellikle maaşları eş değer statüdeki diğer kamu görevlileri olan hakim, savcı ve subay düzeyine çıkarılmalı. Sağlık hizmetinin ertelenemez özelliğinden kaynaklı verilen hizmetin karşılığı olarak sabit bir döner sermaye verilmelidir. Bunun üzerine performans değerlendirilmesi yapılmalıdır. Ayrıca nöbet ve icapçı nöbet ücretleri gerçekçi rakamlarla ücretlendirilmelidir” diye konuştu.

“HEKİMLER TÜKENMİŞLİK SENDROMUNDA”
Üniversite hastanelerinde performansa dayalı döner sermaye ile yüksek gelirler elde edilebilse bile, hastane idarelerinin bunu ödeyebilecek mali gücü olmadığını ifade eden Günaydın, "Üniversite hastaneleri finansal çöküntü içindedir. Üniversitelerdeki asistanların da maaşları düzeltildikten sonra, çalışma saatleri uluslararası standartlara getirilmeli, nöbet izni ve akademik izin kullanmaları sağlanmalıdır. Üniversiteler çalıştıracak asistan bulamamakta ve çoğu bölüm kapanmayla yüz yüze kalmaktadır. Kamu hastaneleri, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hastanelerin fiziki kapasiteleri ve personel sayısı artırılmış, teknolojik alt yapısı geliştirilerek daha kaliteli hizmet verme adına hastaneler daha modern bir yapıya kavuşturulmuştur. Hasta haklarında yapılan düzenlemelerle hasta memnuniyeti ciddi anlamda sağlanmıştır. Ancak, bütün bu düzenlemeler yapılırken hekim hakları ve hekimlerin hizmet standartlarını arttırmasına yönelik yeterli düzenleme yapılmadığı görülmektedir. Hekimler performans sistemi ile hasta peşinde koşmak daha fazla hasta bakmak zorunda bırakılmış ve bütün bu zor şartlara rağmen yine de kamuoyuna yüksek ücret alan, karşılığında da kötü hizmet veren, iş gücü ve yorgunluğu yaşamayan, empati yapmayan, keyfi olarak hizmeti aksatan memurlar olarak yansıtılmıştır. Bu durum sistemin tıkanmasına ve hekimlerin tükenmişlik sendromuna girmesine neden olmuştur. Kısaca sağlıkta dönüşümün olmazsa olmazlarından olan hekim hakları unutulmuştur. Hasta haklarının alabildiğince sınırsız, hekim haklarının göz ardı edilmesi sonucu hekime yönelik şiddetin önü açılmıştır. Hasta haklarının sınırsızlığı neticesinde hekimler hakkında açılan dava sayısı artmıştır. Yine açılan davalar ve maaşlarının 60-100 katına varan tazminatlar yüzünden hekimlerin risk almaktan kaçınmasıyla hastalara yerinde ve sağlıklı hizmet sunma engellenmiştir” şeklinde konuştu.


Hastanelerde mutlaka hekim hakları birimleri oluşturulması gerektiğine işaret eden Günaydın, “Mevcut performans sistemi uygulaması ile çeşitli branştaki hekimler ve hastane yöneticileri cezalandırılmaktadır. Yine şu an Meclis'te görüşülen Kamu Hastaneleri Yasası ile hastanelerin yönetimi hekim olmayan kimselere teslim edilmektedir. Kamu hastaneleri birlikleri yasa tasarısı geri çekilerek, hekimi hekimin yönetmesi uygulamasının devam etmesi sağlanmalıdır. Yine hekimler performans kaygısı nedeniyle yıllık izinlerini kullanamamaktadır. Tüm bu olumsuzlukların yanında hekimlerin hak ettiği ücretler verilmemektedir. Hekim maaşları gösterge, ek gösterge ve tazminatları kapsayacak ve emekliliğe de yansıyacak şekilde ciddi miktarda artırılmalıdır. Çünkü mevcut maaşlar son derece yetersizdir. Burada ölçü hekimlerden daha az eğitim alan ve memuriyete daha erken başlayan diğer yüksek maaşlı kamu görevlilerinin altında olmayan maaş düzenlemesi olmalıdır. Hekimlerimizin şu an aldıkları gerçek maaş kamuoyuna deklare edilmeli, vatandaşın hekimlerin çok yüksek maaş aldığı yönündeki yanlış algısı ortadan kaldırılmalıdır" açıklamasında bulundu.

“AİLE HEKİMLERİ BASKI ALTINDA”
Aile hekimliği uygulamasının birinci basamakta hekim dağılımını olumlu etkilediğini vurgulayan Mithat Günaydın, şunları kaydetti: “Uygulamanın yürütüldüğü illerde vatandaşın bu modelden memnun olduğu açık ve net olarak görülebilmektedir. Ancak bakanlığın, siyasilerin, yöneticilerin, basının, halkın, aile hekimleri dışındaki hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının hepsinin farklı bakış açısı mevcuttur. Bu durum uygulamada karmaşa yaşanmasına neden olmaktadır. Yine aile hekimlerinin aldığı ücretle ilgili kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Son yapılan düzenlemelerle aile hekiminden ultrason cihazı bulundurması gibi hukuki sonuçlara neden olabilecek uygulamalar istenmektedir. Son zamanlarda aile hekimine değişik görevler yüklenmekte, bu da aile hekiminin performansını ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Aile hekimlerinin özlük hakları ve emeklilikle ilgili problemlerine yönelik yeni düzenlemeler yapılmalı, cari giderlerle ilgili desteklere devam edilmelidir. Özel hastanelerin bazılarında çalışan hekimler sözleşmesiz çalıştırılmakta, ücretlerini alamamakta ve gündüz poliklinik, gece ameliyat yapmak zorunda kalmaktadır. Yine tam gün hekim kadrolarının sınırlandırılması ve yeni kadroların verilmemesi kamuda çalışmayan hekimlerin iş bulmasını zorlaştırmaktadır. Özlük hakları sınırlı olan bu hekimlerimizin senelik izinleri kısa ve kongre izinleri sınırlıdır. Bütün bunlardan dolayı hekimlerin çalışma saatleri ve şartları ilgili kurumlar tarafından denetlenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından faturaların değerlendirilmesi yönteminden dolayı yapılan kesintiler, özel hastane hekimlerinin ücretlerinin ödenmesini zorlaştırmaktadır. Bu kesintilerin daha titizlikle yapılması, mağduriyeti giderecektir.”

"hekimlik
mesleğinin
kamuoyunda
kaybolmuş
saygınlığı
yeniden
kazanılmalı"
Yorum (11)
cevdet tokat
Mithat hoca gidenleri geri getirmek zordur. Bu saatten sonra hekim saygınlığı zor kazanılır. 1400 tl emekli maaşıyla, sürekli sırtımıza karşılıksız yüklenen yüklerle, her fırsatta yeni şeyler icad ederken konulan yeni yeni nöbetlerle biz artık zor iflah oluruz. Ruhumuza fatiha...
0
Cevapla
Kadir K
Hekimliğin ayağa alınmasının nedeni hekim birlikleridir. Hiç kimse kusura bakmasın. Bir generale yazı yazıldı diye bütün generaller dava açıp çalıtr çatır tazminat kazandı. Doktorlara çalınan karanın haddi hesabı yok, bizimkilerde tık yok.
0
Cevapla
inanç çağlayan
BENİ NİYE SEVMİYORSUNUZ… Evet ya… beni niye sevmiyorsunuz ?Hiç sevmediniz… ama niye ?Bu sorum siyasetçilere ,basına ,acil sevisdeki hasta yakınlarına. Belki de size … Eğer cevap verebiliyorsanız evet bu sorum size de. Ben kim miyim ? .Ben sade bir vatandaş ve basit bir doktorum. Ne sağlıklı yaşam kitabı yazdım. Ne uzak doğudan tamamlayıcı tıp yöntemleri getirdim. Ne de medyatik birinin özel doktoruyum. Bu yüzden mi sevmiyorsunuz beni ? Ama ben on yıl üniversite düzeyinde okudum. O yıllarla birlikte , otuz yıldır mikroplarla, balgamla, kötü kokularla sağlıksız ve havasız ortamlarda yemek ve uyku zamanlarım size hiç benzemeden yaşıyorum. Her an sizler ızdırap içinde kapımı çalacaksınız diye bekliyorum. Benim işim bu. Nasıl anlamadım ?Kapımı hiç çalmayacak mısınız?. Siyasetçi, kabadayı, basın mensubu, bankacı ,iş adamı olduğunuz için bana hiç ihtiyaç duymayacak mısınız ?. Eminmisiniz.??Ben ne doğuya gitmem dedim, ne boğazda villlar istedim, nede size saldırdım,yumruk attım. Bu kadar zor, pis , sorumluluk taşıyan işim için ,sizlerin ağrılarını gidermenin karşılığında , ben sadece ;bir evim bir arabam olsun ,beni okutan anama babama bayramlarda güzel bir hediye alabileyim, bende çocuklarıma bana verilen imkanları verebileyim, eşimin yanında gururla dolaşabileyim istedim. Ben doğuya pratisyen olarak gidip daha da zor koşullarda ,yokluk içinde çalışayım ama iki sene sonra istediğim ihtisasa girip uzman olmak istedim.Uzman olduktan sonra da doğuya gideyim ama iki sene sonra kendim ve ailem için istediğim yerlerde çalışacak bir hastane istedim. Üniversitelerde kariye yapmak için öğretim üyelerinin çantasını taşımak istemedim Çalıştığım hastanede hastalarıma en az 15 dakika ayırmak ve başarılı olmak istedim. Sizlerden hastane istedim. Muayenehane açmak ve “ille de bana muayene olmak” isteyenlere meslek odamın asgari ücretlerinden hizmet vermek istedim. Bu değerler üzerinden vergi vermek istedim. Hastalarımla aramda para olmasın, ben paramı hastamın kurumundan ,sigortasından almak istedim.Benden günde yüz hasta bakmamı istemeyen başhekimler yada özel hastane sahipleri istedim. Kapasiteme ve görevime göre bana işimi istekle yapabilmem için huzur vermenizi, güvenliğimi sağlamanızı , mesleğim için gerekli alet edevatları istedim sadece. Çoğunuz benim ellerimde hayata veda edeceksiniz.Ben tüm mesleğim boyunca sayısız hata yapacağım ,yapacağım ki sizler öleceksiniz.Belki benim elimde öleceksiniz ama hiç düşündünüz mü bir elimde sizin başınız varken diğer elimin boş ve imkansızlılarla dolu olduğunu..Ben Tanrı değilim, ölümsüzlük sırrını bulamadım daha. Ama benim ellerimde doğanlar, ve şifa bulup sevdiklerine kavuşanları hiç görmediniz, yazmadınız. Hep son nefesini verenleri gördünüz. Bana yumruk attınız. Hiç mi hatam olmadı ? Elbette oldu. Sizlerin hiç hatanız yok mu ??.Benim her hatamda yüzüm kızarır yere bakarım.Ya siz ??Siz pişkin bir doktorun sokaklarda yürüyebildiğini gördünüz mü ??Sahi siz beni neden sevmiyorsunuz ? Kim olursanız olun sokakta başınıza düşen bir saksı , bir milimetrelik yağ zerresi sizi taksiyle bana getirecek .O zaman sevdiğiniz birini görmek istemez misiniz karşınızda.O zaman sevdiğiniz birini seçme şansınız olacak mı? Sevin beni … Ben sizi seviyorum. Benim işim bu …. Dr.İnanç ÇAĞLAYAN 14.3.2006
0
Cevapla
mali mali
bu mesleğin en fazla 3 yılı var. bu ivmeyle giderse kepazelik yakındır. işlek bir caddede büfe açmak, seracılık gibi işler araştırıyorum. oysa mesleğe ne ideallerle başlamıştım.
0
Cevapla
alper
henüz 3 senelik bir doktorum. fakültede hocalarımız hep şunu söyledi bizlere; ''verdiğiniz emeğin karşılığını maddi olarak hiçbir zaman alamayacaksınız ama manevi olarak karşınızdaki hastanın size minnettar gözlerle bakması yetecektir.'' asistan olarak nöbetlerin ağırlığını geçtik, parayı hadi erteledik derken tutunacak tek dalımız olan saygınlığımız da kalmadı. bu kadar yüklenilmez bir meslek grubunun üzerine, yüklenilse bile üstüne bir de halkı galeyana getirir gibi en az 5-6 lira maaş alıyorlar diye açıklamalar yapılmaz televizyonlarda. bordromu gösterdiğim hastanın ağzı açık kalıyor, söylediklerinden utanıyor.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir