Geçtiğimiz haftalarda Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge ile hâkimler ve cumhuriyet savcıları poliklinikte öncelikli gruplar arasına aldı.
Köşe yazıları platformu Akademik Akıl’da kaleme aldığı, "Hakimler ve Savcılar Öncelikli, Hekimler Kuyrukta" başlıklı yazısında Gastroenteroloji Profesörü Ülkü Sarıtaş, konuya şu sözlerle değindi:
"Sağlık personeli daha da özele indirgersek hekimler, sıra beklemeden muayene konusunda 65 yaşından büyük değilse ayrıcalıklı değil. Hekimler çalıştıkları zaman ya devre arkadaşları, ya ihtisas arkadaşları ya da çalıştıkları kurumdaki tanıdıkları aracılığı ve rica ile kendilerini veya yakınlarını muayene ettirebilirler. Ancak bu durum sadece devlet sağlık kurumlarında geçerlidir. Özel sağlık kurumlarında paralarını ödeyerek diğer vatandaşlar gibi muayene olabilirler. Kendilerine sağlık personeli olmaları nedeniyle herhangi bir ayrıcalık tanınmaz.
Sağlık Bakanlığının kendi öz evladı olan hekimler için bu konuda herhangi bir ayrıcalık tanınmasına yönelik resmi kararı yoktur. Altı yıl tıp fakültesi, iki yıl mecburi hizmet, en az dört yıl uzmanlık eğitimi, eğer yan dal uzmanı olmak isterse üç yıl daha yan dal uzmanlık eğitimi olmak üzere toplam 15 yıllık bir mezuniyet sonrası uzmanlık eğitimi ve zorunlu hizmet sonunda, otuzlu yaşlarının ortalarında uzman olur bir hekim. Halk arasında adı düz uzmandır. Doçent ve sonrasında profesör olmak isterse zaman zaman insan gücünü aşan çalışma temposu arasında yayın yapması ve itibarlı dergilerde yayınlaması gerekir. On yılı aşkın bir süre daha yoğun tempoda çalıştıktan sonra dosyası kabul görürse önce doçent, beş yıl daha bekledikten sonra kadro alabilirse profesör olur. Yaşı elliyi çoktan geçmiştir. Yıllar yoğun çalışma temposunda akar gider, bir de bakar ki yaş 65 olmuş. Yaş haddinden emekli olur. Aldığı emekli maaşı yoksulluk sınırının biraz üzerinde olduğu için şansı varsa özel bir hastanede tekrar işe başlar, bu hem sağlık hizmetinden yararlanma hem de emekli maaşına ek gelir elde etmesine olanak verir. Bu şansı olmaz ise yoksulluk sınırındaki emekli maaşı ile kıt kanat geçinir. Yaş itibari ile sağlık sorunları başlar.
Gittiği sağlık kurumlarında kendisini emekli doktor olarak tanıtır, belki muayenede, tetkiklerde bir öncelik tanırlar diye. Ama kimse umursamaz. Boynu bükük, kalbi kırık bekler sırasını. Sırası geldiğinde muayene için girdiği doktor odasında meslektaşına “Ben de doktorum” der. Ancak yüzüne bile bakmaz meslektaşı. Beş dakikalık muayene sonucunda küçük bir kağıt parçasına yazılan reçete numarası verilir eline, korkar herhangi bir şey sormaya. Kalbi daha da kırılmış bu sefer boynunun büküklüğüne beli de eklenerek çıkar meslektaşının odasından. Çok mudur acaba 40 yılı aşkın süre, yani bir ömrü, halkının sağlığına adayan, yaşamı pahasında olsa hastaya hizmeti hiç aksatmamış emekli bir doktora evladı olduğu T.C. Sağlık Bakanlığı’nın sağlık kurum ve kuruluşlarında öncelik tanıması?”
Yazının tamamı için tıklayınız.