SAKARYA-Kız çocuğunun sakat kalıp kalmayacağının belirlenmesine yönelik asıl rapor, zaman aşımı süresinin yaklaşmış olması nedeniyle aldırılamadı. Sağlık Bakanlığı'nın 57 bin 500 lira tazminata mahkum edildiği olayda, doktora verilen 283 liralık ceza ailenin üzüntüsünü artırdı.
Deniz -Semra Engin çiftinin büyük kızı İlayda, 2003 yılında, televizyon sehpasından düşerek sağ kolunu kırdı. Ortopedist A.G.'nin tedavi ettiği küçük İlayda'nın kolu, kangren oldu. Küçük kızın kolu, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan müdahaleler sonucu kesilmekten kurtuldu. Engin çifti, yanlış tedavi uygulayarak çocuklarını sakat bıraktığı iddiasıyla A.G. hakkında ceza ve tazminat davası açtı.
2004 yılında hakkında 'taksirle yaralama' suçundan Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılan A.G., Adli Tıp Kurumu'nca 8'de 6 kusurlu bulundu. 3 yıl süren yargılama sonunda doktor, tedbirsizlik ve tedavide gerekli özeni göstermeyerek, düzeltilemeyecek şekilde yaralanmaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle 2 ay 6 gün hapis ve 275 lira para cezasına çarptırıldı. Verilen hapis cezasını az bulan Engin ailesi ile doktor A.G., davayı temyize götürdü. Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nde görülen tazminat davasında ise Sağlık Bakanlığı 57 bin lira tazminata mahkum edildi.
Ceza davasında, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 23 Şubat 2010'da yerel mahkemenin kararını, Yüksek Sağlık Şurası'nın düşüncesi alınmadığı gerekçesiyle bozdu. Yargıtay'ın bozma ilamının ardından yerel mahkemede yeniden görülen davada, görüşü alınan Yüksek Sağlık Şurası, doktor A.G.'ye 8'de 2 oranında kusur yükledi. Küçük kızın ailesi, karar duruşmasında, doktorun kusurunun daha fazla olduğu kanaatinde olduklarını söylemelerine rağmen, davanın zaman aşımı süresinin yaklaştığını gerekçe göstererek yeni bir rapor aldırılması talebinde bulunmadı.
Mağdurun kolu ile ilgili tedavisinin devam ettiğini, ameliyatlar geçirdiğini ve mağdurun asıl raporunun ameliyatlar bittikten sonra aldırılması gerektiğini belirten mahkeme, zaman aşımı süresinin yaklaşmış olduğunu dikkate alınarak mağdurun yeni raporunun aldırılması yoluna gidilmediğini kaydetti.
Mahkeme kararında; yargılama aşamasında açılan tazminat davaları neticesinde, mağdurun zararının giderilmesine yönelik sanık tarafından yapılan ödemelerin olduğu, ancak küçük bir kız çocuğunun çok sayıda ameliyat geçirmesi, yaşıtlarına göre kolunu kullanamaması, yaşıtları arasında farklı görünmesi ve ameliyatların henüz bitmediği dikkate alındığında, belki de kolunu normal insanlar gibi kullanamayacak olması dolayısıyla zararın tam anlamda giderilemediği kanaatine varıldığı ifade edildi. Bu kapsamda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya hapis cezasının ertelenmesi koşullarının oluşmadığı kaydedilirken, yapılan ödemelerin ilgili yasa değerlendirilirken dikkate alınması gerektiği vurgulandı.
Mahkeme, sanık A.G.'yi, suçun işleniş şekil ve özelliği ile mağdurun hayati tehlike geçirmeksizin 25 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle sağlık şurasının verdiği raporu da dikkate alarak, 283 lira adli para cezasıyla cezalandırdı. Yargılama giderleri olan 139 liranın da sanıktan tahsil edilmesine karar verildi. Sanığın avukatı Ömer Selçuk Taşçı, mahkemenin verdiği 283 liralık cezayı Yargıtay'a temyize götürdü.
"CEZA ACIMIZI DİNDİRMEDİ"
Anne Semra Engin, cezanın çok komik olduğunu ve acılarını dindirmediğini söyledi. Kolu kesilmekten kurtulan kızının şimdiye kadar 8 ameliyat geçirdiğini, büyük acılar çektiğini belirten Engin, "Kızım kolunun kangren olduğu dönemde üniversite hastanesinde 40 gün boyunca 4 defa ameliyat geçirdi. Her an kolu kesildi, kesilecek korkusu yaşadık. Çocuğumuz da biz de büyük acılar yaşadık. Şimdiye kadar 8 ameliyat geçirdi. Kas ve damar nakli yapıldı. Yakında bir ameliyatı daha var. Kolunu yüzde 20-30 kullanabiliyor. Sağ elini kullanıyordu. Şimdi sol ele geçmek zorunda kaldı. Psikolojik olarak zarar görüyor." dedi.
Çevresindeki kişilerin, doktora verilen cezayı duyduklarında şaşırdıklarını ifade eden Engin, şöyle konuştu: "Duyanlar ya da görenler çok saçma ve komik bir şey olduğuna inanıyorlar. Şaşırıyorlar, 'böyle mi yürüyor süreç' diye. Öyleymiş, biz de öğrendik. İlayda'dan sonra doktorun başkalarının da canını yaktığını duyduk. Hala çalıştırıyorlar. Ceza acımızı dindirmedi. Çok komik, başka insanların canı yanmasın. Biz çok acı çektik."
Yaşadıklarını anlatırken ağlayan İlayda ise doktorun başkasına zarar vermemesini istedi.