Medimagazin logo

Başhekimler vardiya ve nöbet gibi hizmetler için farklı çalışma saatleri belirleyebilecek

<p> Sağlık Bakanlığı, durumları aciliyet gerektirmeyen, hastanelere mesai saatleri dışında başvuracak hastalar için &#39;&#39;mesai dışı poliklinik&#39;&#39; uygulaması başlatacak</p>
Başhekimler vardiya ve nöbet gibi hizmetler için farklı çalışma saatleri belirleyebilecek
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

ANKARA (A.A) - Selma Bıyıklı - Sağlık Bakanlığı, durumları aciliyet gerektirmeyen, hastanelere mesai saatleri dışında başvuracak hastalar için ''mesai dışı poliklinik'' uygulaması başlatacak.

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun, yayınladığı genelgede, bakanlığa bağlı yataklı tedavi kurumlarında sağlık hizmetlerinin ihtiyaç ve talepler doğrultusunda daha etkin, kaliteli, ulaşılabilir ve zamanında verilmesinin öncelikli hedeflerinden olduğunu bildirdi.

Sağlık Bakanlığına bağlı yataklı tedavi kurumları bünyesindeki acil servislere mesai saatleri haricinde, genel ve resmi tatil günlerinde, acil müdahale gerektirmeyen ve ayaktan tedavisi sağlanabilecek durumdaki hasta başvurusunun yüksek olduğuna dikkati çeken Tosun, bu hastaların ertesi gün tekrar muayene, tetkik ve tahlil için branş polikliniklerine müracaat ettiklerini kaydetti.

Buna bağlı olarak acillerde gereksiz bir yoğunluk yaşandığı için durumları acil olan hastalara zamanında müdahalede aksaklıklar görüldüğünü anlatan Tosun, bunun önlenmesine yönelik yeni düzenlemelere gidileceğini bildirdi.

Buna göre, durumları aciliyet taşımayan, ancak çeşitli sebeplerle mesai harici veya genel ve resmi tatil günlerinde hastanelere başvuran hastaların muayene, tetkik, tahlil ve tedavi taleplerinin karşılanabilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan il ve ilçelerde mesai dışı poliklinik uygulamasına geçilecek.

Bu çerçevede, mesai saatleri dışında hekim ve gerektiğinde uzman hekim düzeyinde poliklinik hizmeti vermek üzere hastanelerin bünyesindeki mevcut poliklinik odaları veya acil servise yakın uygun mekanlar mesai dışı poliklinik hizmetleri için görevlendirilen hekimlerin kullanımına tahsis edilecek.

Mesai dışı poliklinik uygulaması için, aktif olarak çalışan pratisyen hekim sayısının yeterli olması halinde öncelikle bu hekimlerden görevlendirme yapılacak.

Kurumdaki hekim sayısının yetersiz kalması durumunda ise hastanenin bulunduğu belediye mücavir alanı içerisindeki birinci basamak sağlık kuruluşlarından, asli görevlerini aksatmamak kaydıyla görevlendirme yapılacak.

Mesai dışı poliklinik uygulamasına yönelik, hafta içerisinde hasta müracaatının en yoğun olduğu mesai saati bitiminden 24.00'e kadar, hafta sonu ve resmi tatil günlerinde ise 08.00-24.00 saatleri arasında, hasta yoğunluğu ve tabip mevcudu dikkate alınarak yeterli sayıda hekim ve ihtiyaç duyulan diğer sağlık personeli için 8 veya 16 saatlik çalışma süresi düzenlenecek biçimde planlama yapılacak.

Kurum dışından yapılacak görevlendirmeler için ilgili hastane başhekimi ile istişare edilerek il sağlık müdürlüğünce aylık çizelgeler oluşturulup vilayet onayı alınacak.

Mesai dışı poliklinik uygulaması için birinci basamak sağlık kuruluşlarından görevlendirilecek hekimlere ve diğer sağlık personeline, bakanlığın ek ödeme mevzuatı hükümlerine uygun olarak ve ek ödeme miktarları tavanı aşmayacak şekilde, görevlendirildikleri hastane döner sermayesinden ek ödeme yapılabilecek.

Birden fazla müstakil hastane baştabipliği vasıtasıyla sağlık hizmeti sunulan bazı yerleşim yerlerinde, birleştirme yapılarak tek yönetim çatısı altında hizmet sunumu sağlanan il ve ilçelerde de sistem şu şekilde işleyecek:

-Hizmet birleştirmesinin amaç ve esaslarına uygun olarak yoğun bakım, yeni doğan, acil, ameliyathane ve benzeri hayati önemi haiz birimlerin hizmetin ve nitelikli sağlık insan gücünün bölünerek kullanımına mahal verilmeyecek şekilde ana hizmet binalarında planlanma ve yapılandırmaya gidilecek.
-Hizmet birleştirmesi sonrasında mesafe olarak birbirinden uzakta ve birden fazla hizmet binasında hizmet vermek durumunda kalan, birleştirmeye bağlı olarak ek hizmet binası konumuna gelen hastanelerdeki acil servisler kaldırılarak mesai dışı poliklinik yapılacak.
-Bu uygulamalar konusunda vatandaşlar bilgilendirilecek.
-Mesai dışı poliklinik, vardiya uygulamalarından farklı olduğu için, vardiya uygulaması yapan hastanelerdeki mesai dışı poliklinik uygulaması ayrıca planlanarak yürütülecek.

FARKLI ÇALIŞMA SAATLERİ UYGULANABİLECEK

Yataklı tedavi kurumlarında mesai başlama ve bitiş saatlerinin hizmetin ve mahallin özelliği, sosyo-ekonomik ve kültürel etkenler, iklim şartları, personel sayısı gibi hususlar göz önüne alınarak valiliklerce belirlenebildiğine dikkati çeken Tosun, hastane başhekimlerince lüzum görüldüğü takdirde, sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması, yoğunluğun azaltılması amacıyla vardiya ve nöbet gibi hizmetler için farklı çalışma saatleri saptanabileceğini hatırlattı.

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Tosun, bu çerçevede, özellikle polikliniklerde hasta yoğunluğunun yüksek olduğu sabah ve öğle saatlerinde kırsal kesimden gelen hastaların ulaşım sorunları veya diğer bölgesel etkenler göz önünde bulundurularak hastane başhekimliklerince poliklinik muayenesine başlama saatinin 08.00'den önceye çekilmesinin, bitiş saatinin de buna göre ayarlanmasının mümkün olabileceğini belirtti.

Tosun, eğitim ve araştırma hastaneleri dışındaki bakanlık hastanelerinde uygulamanın bu genelgeye uygun olarak yürütülmesini istedi.

başhekimler
vardiya
ve
nöbet
gibi
hizmetler
için
farklı
çalışma
saatleri
belirleyebilecek
Yorum (2)
ENVER GERVAN
acilde çalışan pratisyen hekimlerin ekonomik yönden madur edilmektedir.Hastane muyane ücreti olorak sgk dan ,uzman, pratisyen aynı ücreti alırken pratisyenleri madur etmektedir.kimse bu yüzden acil servislerde çalışmak istememektedir.ya bu sistemi tamamen kaldırsınlar yada bir düzen getirsinler.acil nöbetleri sorun olmaya devam edecektir
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Doç. Dr.Kemal Yeşilçimen "HEKİMDER’in kuruluşu nedeniyle, çorbada tuzumuz olsun.KABAHATIN ÇOĞU SENİN, CANIM KARDEŞİM " yazmış.Güzel yazı.Sağlık sisteminde biryerlerde sorun var.Muayne süreleri , sevk sistemi , ana branş hekimliği , koruyucu hekimlik.Sistemi ve sağlığa bakışı yeniden düşünmek gerekiyor. Doç. Dr.Kemal Yeşilçimen yazısı... Süper doktorlar hastalıkları önler, vasat doktorlar erken teşhis ve tedavi eder, diğerleri ise hastalıklardan yarar sağlar. 4600 yıl önce yazılan Çin’in ilk Tıp kitabı bu cümleyle başlıyor ve bitiyor. 1980 sonrası nesli bu cümleyi bilmez, bilmekte istemez. Halbuki bu cümlenin anlamını bilseydi ve bunun gereğini yapsaydı, şimdi acınacak durumda olmazdık. Hastalıkları önleseydik yani süper doktor olsaydık, her yıl hastalıklara harcanan 60 milyar dolar (30 yılda ne eder hesaplayın) ülkemizde kalır, kimseden borç almadığımız için onların koyduğu kurallara da uymak zorunda kalmazdık. İlaç ve teknoloji üretecek kaynağımız olur, kimseye muhtaç olmazdık. Sosyal, ruhsal, zihinsel ve bedensel hastalıklar patlama yapmaz, sağlıklı bir toplumda yaşadığımız için de mutlu olur ve ‘sürünüyoruz’ türküsüyle ağlamazdık. Şimdi eğer artan sosyal, ruhsal, zihinsel hastalıklar nedeniyle, karısını öldüren, sübyana tecavüz eden, doktorunu döven… sakat yaratıklar trafikten acil servise kadar kol geziyorsa, bunun sorumlusu önleyici süper doktor olamayan, vasat doktor olmayı tercih eden bizleriz. Her hastalığın tedavisi var mı? Sizi döven karakter bozukluğunu nasıl tedavi edeceksiniz? Esas olan önlemek. Artan hastalıklar ve hastalar yüzünden şimdi niye şikayet ediyoruz? Günde 150 hasta bakıyoruz diye neden tafra yapıyoruz? Artan hastalıkları önleseydik. 1990’da sayısı 1 milyonken şimdi 10 milyonu geçen diyabetin artacağını öngörüp önlem alsaydık. 1923 yılında 554 olan doktor sayısı, 1960’ta 10 bine, 2011’de 120 bine çıkmasına rağmen yetmiyor. 2023 hedefimiz ise 300 bin olarak ilan edildi. Doktor sayısının artış hızı bile, hastalık üreten canavarın büyüme hızını özetliyor. Neden fark etmedik? Hastalıkların artışından medet umanların, 'şu kadar nüfusa bu kadar doktor lazım' laflarına, neden ‘biz hastalıkları önleyeceğiz’ diyemedik? Sağlığa harcadığımız para ise SGK 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artmış ama halkımız parasıyla hasta bir topluma dönüşmüş, poliklinikler hasta kaynıyor, tabib odaları dahil milleti uyarıcı kampanyalar neden açmadık? Sefaletimizin gerçek nedeni artan hastalık salgını. Kaynakları tükettiği için bize bir şey kalmıyor. Hem hasta ediyor, hem de fakir. Bu oyunu neden göremedik? ‘Çözüm diye sunulan şeyler, trilyon dolarlık sektörü şişirmekten başka işe yaramıyor. Artan hastalık harcamalarına rağmen, daha sağlıklı değiliz. Sivrisinek bulutlarıyla mücadele çözüm değil diye neden halkı uyarmadık? ‘Halk Sağlığı Fakülteleri, Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Onkoloji bizde neden yok’ deyip, bunların kurulması için yürüyüşler, mitingler yapılmadı? Nedenini söyleyelim: Bilime yön veren sektörler para getiren hastalıklara dayandığı için tıp kurumu dahil hiç kimse bindiği dalı kesemiyor. Sağlığı ticarileştiren ve daha fazla para için hastalık satan küresel anlayış; zincir hastaneler, ithal doktorlar ve milyar dolarlar getiriyor. Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temizleme ise sektör için çöküş getiriyor. Hastalıkları önlerseniz zincir hastaneler, ilaçlar, cihazlar ve gittikçe büyüyen trilyon dolarlık sektör ne olacak? Bu yüzden bataklık kurutma görevini üstlenen yok ama bu konuyu en iyi bilmesi gereken bizler, bu görevi neden üstlenmedik? Bunları görmezden geldiğimiz ve hasta eden akvaryumun kirlenmesine mani olmadığımız için önce hasta olacak, sonra da güya tedavi olacak ve her yıl 60 milyar doları da, bu konuyu idrak edinceye kadar yabancılara hediye edeceğiz. Tükenen kaynaklar nedeniyle de herkes herkesle paylaşım savaşına girecek. Ama kimse hastalıkları önleyelim de kötü kaderimiz değişsin demeyecek. Durum bu kadar açık ve bu kadar basit. Ağlamak boşuna, acı gerçekleri fark edelim artık. Sağlığa ayrılan para; hastalıkları önlemek yerine ilaç, teknoloji ve personele harcanıyor. Paranın çoğu, ilaç ve teknoloji yoluyla dışarıya kaçıyor. Geriye kalan az miktar paranın paylaşımı ise kavgaya yol açıyor. Halbuki sorun, bilim dünyamızın ilaç ve teknoloji üretimindeki kısırlığından kaynaklanıyor. Küresel ilaç ve teknoloji sektörünün taşaronluğunu yapmak, üretmekten daha kolay. Marifet, zor olanı başarmak. Bilim ve teknoloji üretemeyen bilim dünyamız, hastalıkları önleyecek çözümler de üretemiyor. Bu konuda çok ucuz ve kolay olan çözümleri üretebilse, hem sağlıklı toplum olacağız, hem de hastalık harcamaları azalacağı için tasarruf edilen milyarlarca doları kazanmış olacağız. Hastalıklar içinde kıvranan toplumdan ve görevini yapmadığı için tükenen kaynaklardan, sürekli pay isteyen işte bu yapı sorumludur. Bu yapı, bilim ve teknoloji üreterek ve hastalıkları önleme konusunda çözümler üreterek para kazanmanın yolunu da bilmiyor, sadece almak ve tüketmek istiyor. Ne bilim üretiyor, ne teknoloji ve ne de hastalıkları önleyecek çözüm. Sadece laf üretiyor. Hastalıklar ve sağlık harcamaları niye artıyor? Hastalıkları önleyecek, bilim ve teknoloji üretecek şekilde, bu yapının ve sistemin değişmesi gerekiyor. Bizi zavallı hale düşüren, ülke sorunlarına ilgi duymayan işte bu televole nesli. Bu nesil, eğer 4 çeker ciplere, filmlere, dizilere, rock&roll müziğine, ayfon 5 telefonlara kafa yorduğu kadar, bankaların soyulmasına, toplumun hastalık tuzağına itilmesine, sağlıkta küresel oyunlara da kafa yorsaydı şimdi ağlayıp sızlanmazdık. Tweet ve facebook aleminde abuk subuk konularda Amerikan ağzıyla dünyadan habersiz yaşamak yerine, sorunları çözecek şekilde bu teknolojiyi akıllıca kullansaydık böyle acınacak durumda olmazdık. Sağlığı ticari meta haline getiren küresel oyunlar karşısında, bizler dahil toplumun uyanması ve sağlık bilincine kavuşması zaman alacaktır. Sağlıklı toplumu gaye edinen düşüncelerin, ülkemizin en ücra köşelerine kadar yayılması ve doktor ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olmak dileği ile…
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir