Medimagazin logo

Anayasa Mahkemesi: Tıpta uzmanlık eğitimi diğer eğitimlere benzemez!

Anayasa Mahkemesi tıpta uzmanlık eğitiminin özel bir eğitim olduğunu bu yüzden Sağlık Bakanlığının bu konuda söz sahibi olması gerektiğine hükmetti.
Kaynak: MEDİMAGAZİN - HABER MERKEZİ
Anayasa Mahkemesi: Tıpta uzmanlık eğitimi diğer eğitimlere benzemez!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

ANKARA-663 sayılı Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 2 Kasım 2011’de yayınlanmasının ardından Anayasa Mahkemesine dava açılmış ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddeleri iptal edilmişti.

 

Anayasa Mahkemesine iptali için başvurulan maddelerden biri de bu kararnamede belirtilen Tıpta Uzmanlık eğitimiyle ilgili işleri yürütmenin Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne verilmesiydi. Açılan davada bu durumun Anayasaya açıkça aykırı olduğu üniversitelerin tıp fakültelerince de verilen uzmanlık eğitiminde Sağlık Bakanlığının tek düzenleyici kurum olarak belirlendiği, bu durumun Sağlık Bakanlığının yükseköğretim kurumlarına müdahalede bulunması anlamına geldiği belirtilmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etmedi.

 

 

Anayasa Mahkemesinin bugünkü Resmi Gazetede yayınlanan gerekçeli kararında konuyla ilgili şunlar ifade edildi:

 

Anayasa’nın 56. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.” denilerek, devletin sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği açıkça belirtilmiştir. Buna göre, sağlık hizmetlerinde aslibir unsur olan hekimlerin tıpta uzmanlıklarının sağlanması hususunun da Anayasa’nın 56. maddesiyle devlete sağlık hizmetlerine dair verilen görevler kapsamında olduğu açıktır.

 

Anayasa’nın 131. maddesinin birinci fıkrasında, “Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek, bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.” denilmiştir.

 

4.11.1981 günlü, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesinin (t) bendinde “Lisans Üstü: Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsar ve aşağıdaki kademelere ayrılır.” denildikten sonra (t) bendinin (3) numaralı alt bendinde tıpta uzmanlık, “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretimdir.” şeklinde tanımlanmıştır. 2547 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, “Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülme” tıpta uzmanlığın temel bir özelliği olarak vurgulanmıştır.

 

Yükseköğretim Kurumunun (YÖK) görevlerini belirleyen Anayasa’nın 131. maddesinde tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili iş ve işlemleri yürütme görevinin YÖK’everilmesini zorunlu kılan hüküm bulunmadığı gibi bu görevin Sağlık Bakanlığına verilmesi diğer ilgili mevzuatta yer alan hükümlerle de uyumludur.

anayasa
mahkemesi:
tıpta
uzmanlık
eğitimi
diğer
eğitimlere
benzemez!
Yorum (1)
Fevzi Ersoy
Bugün yayınladığınız bu haberden birkaç satır ötede Anayasa Mahkemesinin "Tıpta uzaktan uzmanlık eğitiminin anayasaya uygun olduğunu" belirten kararı ile aynı kurumun tıpta uzmanlık eğitiminin başka eğitimlere benzemediğine dolayısı ile üniversitelerin değil hükümetin yani bakanlığın kontrolünde olması gerektiğine dair karar vermesi "çok anlamlı ve yerinde" olmuş. Bence Üniversitelerin tıpta uzmanlık ve hekim yetiştirmede karar ve kontrol noktalarından uzaklaştırılmasından sonra bakanlığın ağırlıklı kontrolünde yapılacak uzaktan hekimlik ve uzaktan uzmanlık eğitimininden sonra yine bakanlıkça hazırlanan uzaktan doçentlik ve profesörlük de teşvik edilmeli ki üniversitelerimizde de halen yürürlüğe koyulmuş bulunan ve sağlık bakanlığının koyduğu "kalite hedefleri"ni tam olarak tutturamayan üniversitelere ve bakanlığın "üstün" standartlarına asla ulaşamayan akademik eğitime de "neşter atılarak" sık sık yaşadığımız gibi "yeni bir dönem" açılabilsin. Esasen bu "uzaktan akademisyenlik" olayının hayatında ders anlatmamış yeni dönem öğretim üyelerinin sayısının patlama yarattığı günümüzde zaten başlamış bulunduğu da hepimizin malumu ancak tabii bu daha organize bir şekilde, ahbap zincir hastanelerden, sağlık müdürlüğü kadrolarında çalışılırken, parti görevleri yürütülürken, hatta ve hatta evden de yapılabilmeli ki akademisyenlik sık kullanılan ve sevilen bir deyimle bir avuç "elit"in elinde kalmasın. Zaten Sayın Başbakanımız devlet hastanelerindeki uzmanları akademisyen ilan etmenin uygun ve yerinde olduğuna dair görüşlerini geçenlerde ifade ederek gidilmesi gereken yolu açıkça göstermişti. Hayırlı olsun.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir