Aile hekimleri gelecek kaygısı taşıyor

Şen, yaptığı açıklamada, saha uygulayıcısı olan aile hekimlerinin görüşlerinin, yönetmelikler çıktıktan sonra ancak şekil olarak alındığını, bunun da 'aile hekimliği uygulaması'nda sorunların artarak devam etmesine neden olduğunu belirtti.

Bu konuda gerek Mersin Aile Hekimleri Derneği'nin gerekse diğer illerdeki derneklerin yapmış olduğu çalışmalar ve çözüm önerilerinin kabul görmediğini, bu yüzden de sorunların çığ gibi büyüdüğünü ifade eden Şen, "Toplum Sağlığı Merkezleri hem sayı hem de personel açısından yetersiz bırakılmakta ve bu merkezlerin görevlerini de aile hekimlerine yaptırmak için aile hekimleri zorlanmaktadır. İdari kadrolarda çok sayıda hekim çalıştırıldığından korkarım bu durum uzun süre devam edecektir. Aile Sağlığı Merkezleri yalnız bırakılmakta ve Toplum Sağlığı Merkezleri sadece denetleme ve göz korkutma ile uğraşmaktadır. Birinci basamağın tüm sağlık sorunları aile hekimleri tarafından çözülmek durumunda bırakılmıştır. Aile hekimleri kendi görevi olmayan birçok işi

yapmaktadırlar. Kanunen belediyelerin vermesi gereken defin ruhsatları, tüm girişimlerimize rağmen bizlerin üzerine bırakılmakta ve vatandaş mağdur edilmektedir. Oysa belediyeler vatandaşımızın en acı gününde yanında olmalıdırlar ve kanunen yapmak zorunda oldukları defin ruhsatı işlemlerini yerine getirmelidirler. Bunu nasıl yapabilecekleri konusunda hizmete yönelik çözüm önerilerimizi kendilerine sunmaktan ayrıca gurur duyarız" dedi.

Toplum Sağlığı Merkezlerinin görevi olan adli hizmetler, acil sağlık hizmetleri, okul sağlığı hizmetleri, bulaşıcı hastalık hizmetleri, filyasyonlar, portör muayeneleri, askere alma hizmetleri gibi bir çok hizmetin Aile Sağlığı Merkezlerinden beklendiğini kaydeden Gürbüz Şen, "Tüm bu hizmetler yaklaşık 6 yıldır pilot olarak devam eden aile hekimliği uygulamasında Aile Sağlık Merkezleri ve aile hekimleri tarafından yapılmaktadır. En son Maliye Bakanlığı'nın daha iyi sağlık hizmeti vermek için yer kiralayan aile hekimlerinden kiraladıkları yerlerin stopajını alması, bardağı taşıran son damla olmuştur. Sağlık Bakanlığı Aile Sağlık Merkezlerinin de kamu kurumu olduğunu ısrarla belirtmesine, resmi olarak bildirmesine rağmen Maliye Bakanlığı Aile Sağlık Merkezlerini birer ticarethane olarak görerek stopaj almaya devam etmektedir. Bizler çalıştırdığımız tüm personelin maaş ve tüm sosyal hakları için ki içerisinde devlete ödediğimiz yüzde 18 KDV dahil tüm giderlerini kendimiz karşılamaktayız. Ülkemizde ücretsiz kamu sağlığı hizmeti veren tek sağlık kuruluşu Aile Sağlık Merkezleri olmasına rağmen bu durum kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. Ticari bir kurum mu, yoksa Bakanlığın belirttiği gibi kamu kurumumu olduğumuzun açıklığa kavuşturulması ve tüm uygulamaların bakanlıklar arasında çelişki olmadan ona göre yapılması gerekmektedir" diye konuştu.

Ayrıca kullanılan Aile Hekimliği Bilgi Sistemlerinin veri güvenliğinin de yönetmelikle aile hekimlerine verilmiş olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını da ifade eden Şen, şöyle devam etti; "Basına yansıdığı üzere Bilgi İşlem Dairesinde bile bu güvenlik sağlanamazken, bu güvenliğin aile hekimleri tarafından sağlanması mümkün değildir. Kaldı ki bu konuda Bakanlığın aile hekimlerine yönelik bir eğitim çalışması yapılmamıştır. 'Alın size çok gizli veriler, bunların güvenliğini sağlayın' demek doğru bir uygulama değildir. Bizler aile hekimleri olarak uygulamayı yapan hekimlerin uyarılarının dikkate alınması aksi takdirde hizmet sunumunda ciddi aksaklıklar olacağını düşünmekteyiz."