Medimagazin logo

Tıbbı şımarıklığım yüzünden bıraktım

Paha biçilmez mücevherlerini ve şaşaalı kostümlerini çıkarıp saray ortamından uzaklaştığı ender günlerden birinde Selma Ergeç’le buluştum. Ve “Muhteşem Yüzyıl”ın Hatice Sultan’ına hakkında merak ettiğim ne varsa sordum.
Kaynak: HÜRRİYET-KELEBEK
Tıbbı şımarıklığım yüzünden bıraktım
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

10 yıldır ekranlardasınız. Selma Ergeç’in oyunculuğunu kanıtladığı film hangisi?  

- Daha öyle bir film yok!       

Çok büyük bir projenin içindesiniz. ıyi bir karakteri canlandırıyorsunuz. ınsanlar hep övüyordur şimdi sizi...

- Genelde bana ulaşan tepkiler, hep iyi tepkiler. Tabii kimse sizi kolunuzdan tutup da “Çok fenasın, çok kötüsün” demez. Gelen yorumlar çok ciddi bir filtreden geçmiş pozitif yorumlar oluyor.

Yakın çevreniz daha acımasız eleştiriyordur o zaman...

- Kardeşim beni çok eleştiriyor.

Ne diyor?

- Onu asla paylaşmam sizinle. O çok doğru, çok net ve acımasızca eleştirir. En çok onu dinlerim. Ama genel olarak eleştirilere çok fazla bakmamaya, bir şey okumamaya, duymamaya çalışıyorum. Çünkü ister istemez sağlıksız bir farkındalık yaratıyor sette. O yüzden biraz daha izole bir halde olmaya çalışıyorum.

HAKKIMDA ÇOK FAZLA ŞEY BİLİNSİN İSTEMEM

Bir de siz çok sessiz sakin bir şekilde gelip girdiniz hayatımıza. ıddialı bir söyleminiz hiç olmadı ama bilinen bir isimsiniz artık. Bu bir strateji miydi?


- Hayır. Bu tamamen benden kaynaklanan bir şey.

Çekingen misinizdir?

- Her zaman değil ama zaman zaman.

Fotoğraflarınızda hep kırılgan, hassas bakışlı bir kadın görüyorum. Gerçekte de o kadar kırılgan mısınız?

- Değilim aslında da fotoğraf çektirmeyi çok sevmiyorum ben.

Çok konuşmayı, poz vermeyi sevmiyorsunuz ama öyle bir işin içindesiniz ki bir anda herkese ulaşabiliyorsunuz ve hiç tanımadığınız insanlar sizi tanıyor. Nasıl bir iştir bu?

- Mümkün olduğu kadar hakkımda her şeyi bilmemelerini diliyorum. Çok fazla bir bilgi akışının çok farz olmadığını düşünüyorum. Fotoğraf çektirmeyi çok sevmediğim için de sanırım o anda öyle bakıyor oluyorum. Çünkü çok isteyerek yaptığım bir şey değil.

NE KADAR SEVİLDİĞİMİN PEK FARKINDA DEĞİLİM

Bir de çoğunluğun estetik ameliyatlarla ifadesini değiştirdiği bir dönemde sizin için “duru güzel” deniyor. ınsanların bunu söylemesi size ne hissettiriyor?


- İyi bir şey duymak, kötü bir şey duymaktan her zaman daha iyidir. “Duru güzel” de iyi bir şey herhalde. Günümüzde photoshop’tan sonra zaten iyice uçtuk. Basında yer alan kusursuz güzellikteki insanlar gerçekte yok! Ama bize bu dayatıldığı için inanıyoruz. “Sen bunu al, alırsan böyle olacak, şöyle olacak” deniyor. Sana bir hayat tarzı, kendini özel hissetme duygusu yaşatılıyor. Olmayan bir ihtiyacı yaratmak üzere inanılmaz kurnazlıkta bir çalışma var. Çok da işe yarıyor maalesef. Orada kullanılan gerçeküstü güzellik de bence çok sağlıklı bir imaj değil. O yüzden “Kusuru da var ama olsun o da iyi” denmesi iyi bir şey benim için.

Olduğunuz gibi görünürken bu kadar sevilmeniz, takdir edilmeniz herhalde en büyük mükafattır...

- Evet yani güzel bir şey tabii de ben o kadar sevildiğimin farkında olduğumu söyleyemem. Kendi gibi bir insanım işte ben.

Şu an röportaj yaptığımız için geriliyorsunuz, farkında mısınız?

- Tuhaf geliyor. Kendini anlat soruları, oyunculukla ilgili konuşmak... Bugün bir şey bildiğimi sanıyorum, yarın hiçbir şey bilmediğimi anlıyorum.

Ama zaten yaşamak böyle bir şey değil mi?

- Evet. O yüzden bununla ilgili ahkam kesmek bana çok beyhude geliyor. şu anki favori kelimem “beyhude”...

SETTE YAŞADIKLARIMIZ GERÇEKTEN MASAL GİBİ

Rol gereği de olsa saray ortamında saatler geçirmek nasıl bir şey?


- Alıştık artık. Çekimlere ilk başladığımızdan beri benim favori mekanım has bahçe. Ben en çok orayı seviyorum. Sete ilk girdiğimizde hepimiz çok etkilendik. Ama tabii her gün orada zaman geçirdiğimiz için gözümüz alıştı.

Peki ya o kostümlere, mücevherlere ne demeli?

- Kostüm giymek şu açıdan çok güzel; ne zaman öyle bir şey olabilir ki! Ne zaman böyle kıyafetler giyebilirsin? Yaşadıklarımız gerçekten masal gibi. Masal tanımı çok güzel bir kapı açtı kafamda. Öyle baktığınız zaman da çok hoş.

TIBBI ŞIMARIKLIĞIM YÜZÜNDEN BIRAKTIM

Bu arada bir de tıp eğitimi almışsınız. Oyunculuk yaptığınız şu 10 yılda “Keşke doktor olsaydım” dediğiniz oldu mu?


- Zaman zaman.

Hangi zamanlar?

- Ben tıbbı da çok severek okudum ve tamamen şımarıklıktan bıraktım. Benim babam çok iyi bir cerrah ama aslında şarkı söylemek istiyor. Durmadan Türk sanat müziği söylüyor. Sanırım ben de onun gibiyim. ıçinde bulunmak istediğim iki alan vardı. Biri tıp, diğeri oyunculuk. Ama oyunculuğu hiç meslek olarak görmedim. Yoksa ıngiltere’de kalıp orada başlardım oyunculuğa. O mantıklı kararı veremedim. Egoist yanımı bastırmak, başkaları için bir şeyler yapmak asıl tercihimdi. Gel gör ki öyle olmadı. Bazen bunun vicdan azabını çekiyorum. Üstelik tıp daha kolaydı oyunculuktan.

Bunu söylerken ciddi misiniz?

- Kesinlikle. Çok iyi yerlerde sağlam stajlar yapma imkanı verdiler bana. Çok zor anlar yaşadığım, hayatla ölümü bir arada gördüğüm acilde çalıştım. Asla oyunculuktaki kadar zorlanmadım. Ne kadar ironik bir durum!

Dönün o zaman doktorluğa, sizi tutan ne?

- Beni neyin tuttuğunu inan ki bilmiyorum. Onu çözdüğüm zaman arayacağım.

AİLEMLE AYNI DİZİDE OYNADIM

“Asi”de oynarken, annemle babamı Antakya’ya davet ettim. Almanya’dan geldiler. Kalabalık bir sahne çekiliyordu ve yardımcı oyuncu eksiğimiz vardı. Yönetmenimiz de rica etti “Acaba arkada dans ederler mi” diye. Sonra görüntü yönetmenimiz babamı çok iyi buldu. Yönetmenimiz de anneme bayıldı. Diyaloglu bir şey oynatmaya karar verdiler. Anneme doktor rolü verdiler, babama da nikah memuru. Çok komikti. Annem Alman, hâlâ Alman aksanı var ve çok zor bir cümle söylemesi gerekiyor. Onunla ezber yaptık. Sahnesi bittiğinde tüm setten alkış aldı. Babamsa rolünün etkisinden çıkamayan bir günlük oyuncu oldu! Akşam yemeğinde bile sahnesini düşünüyordu.

KÜÇÜKKEN BABAMA DELİ GÖZÜYLE BAKIYORDUM

Canlandırdığınız karakterlerden etkilenir misiniz?


- Etkilenmemek mümkün değil! Sadece küçük boyutta bile etkilenirsin. Masada duran şu fincan mesela... Onu görüyorum, gözümü kapatıyorum ve onu hayal ediyorum. Beyin bu iki algının arasındaki farkı algılayamıyor. O hayal şu anda baktığım ve gözümü kapatıp hayal ettiğim tasla aynı ve gerçek. Babam biz küçükken kahkahalarla gülerek meditasyon yapardı. Rol mü yapıyor, içinden gülmek mi geliyor bilemezdik! O zaman ona deli gözüyle bakıyorduk ama aslında bayağı akıllıymış adam! Gülmek gerçekten o anda bazı hormonları dengeliyor. Önce yalandan kahkaha atarsın, sonra o gerçek olur, kendini iyi hissedersin.

selma ergeç
doktor
ünlüler
Yorum (8)
Okan
Ben tıbba niye geri dönmüyor, onu ne tutuyor söyleyeyim, tıbba dönerse hem çok çalışacak hem de az kazanacak. Az okuyup artiz olup çok çalışıp çok kazanmayı tercih etmiştir.
0
Cevapla
EVREN BESLER
Sayın Medimagazin yetkilileri, dergi editörü meslektaşlarım; lütfen bu tip haberleri yayınlamayınız. Şu haberin hekim camiasının sıkıntılarına zerre kadar katkısı olduğunu düşünmüyorum. Yani derginin ismi medimagazin ve hekimlerin sorunlarını gündemde tutması beklenen en çok takip edilen internet sitesi ve gazete ama artık verdiği haberler ile popüler gazete magazin eki kalitesine dönüşmeye başladı. Bizi tv'da beyinleri uyuşturucu bir dizide oynayan bir aktris'in zamanında hekimliğe bulaşmış olması hiç mi hiç ilgilendirmiyor(en azından beni). Daha katı ve acımasız yorum yapmak isterdim ama malumunuz ben de bir kamu görevlisiyim. Hekim maaşları, hasta saldırıları, adaletsiz ek ödenek dağıtımları, özlük hakları, mesleğin ayaklar altına alınması, toplumda saygınlığımızın azalması gibi konular herhalde hekim camiasını çok daha fazla ilgilendiriyordur....
0
Cevapla
dd
Şimdi tıbba yeniden devam et, pratisyen ol, mecburiye git, kapan ders çalış tusu kazan asistanlık yap sonra tekrar mecburiye git, performans ve diğer uygulamalardan yıl, tekrar yan dal yap ( biraz daha bilgileneyim diye) sonra bir mecburi hizmete daha git ve birileri sürekli senin arkandan prim yapsın sen hak ettiğin yaşamı bulamadan 40 yaşına gel. strese ve inaktif yaşama bağlı hastalıklar seni bulsun ve nihayetinde hayatının sonuna kadar onlarla uğraş. Bu arada çoluk çocuk seni doğru dürüst göremeden büyüsün. Haklı Selma Hanım niye tıbba dönsün ki. 20 yılda alacağı parayı bir iki film ile alacaktır. Yazık eder kendine tıbba dönerse...
0
Cevapla
y.y.
vestfalya wilhems münster tıp fakültesinde sadece 3 yıl okumuş ardındanda felsefe bölümünden mezun olmuş muhtemelende başarısızlıktan devam edemedi kendisi doktor falan da değil
0
Cevapla
dr
"Üstelik tıp daha kolaydı oyunculuktan." Bu cümleye dikkatinizi çekerim. Demek ki Pargalı'nın çaldığı kemanı dinleyip bölüm başına 5 tane cümleyi ezberle(yeme)mek, 1 ayda 4000-5000 sayfa final notu ezberlemekten daha zormuş. Hayırlısı, ne diyeyim ben buna.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir