Akademik Solunum Derneği Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, COVID-19'un varlığını sürdürdüğünü bu süreçte, influenza, Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), adenovirüs ve rinovirüs enfeksiyonlarının da ön planda olduğunu, ayrıca zatürre vakalarının çok fazla görüldüğünü söyledi.
COVID-19 salgını nedeniyle 2-2,5 sene izole yaşam sürülmesi sonucunda bağışıklık sisteminin diğer virüsleri unuttuğunu belirten Tutluoğlu, bu süreçte maske ve mesafeyle, koronavirüsün yanında diğer virüslere karşı da korunma sağlandığını aktardı.
Bağışıklık sistemi zafiyetinde artış olduğuna dikkati çeken Tutluoğlu, "Çocuklar zaten bu enfeksiyonlarla hiç tanışamadı. Bu sene bağışıklık sistemi bu enfeksiyonlarla tekrar tanışıyor gibi. Erişkinler için yeniden bir tanışma, çocuklar için ilk karşılaşma gibi oluyor bu. Ondan dolayı ağır seyrediyor." dedi.
"COVID hala azımsanmayacak ölçüde var"
Bu virüslerden korunma yöntemlerine yönelik önerilerini sıralayan Tutluoğlu, şunları kaydetti:
"COVID hala azımsanmayacak ölçüde hayatımızda var, unutmayalım. Diğer virüslere karşı da koruyuculuk sağlaması adına, özellikle toplu ulaşım araçlarında ve insanların kalabalık bulunduğu, yüz yüze temasın çok olduğu ortamlarda mutlaka maske takalım. Bu enfeksiyonlardan en çok koruyacak şey maske ve mesafedir, özellikle risk grupları için. Grip aşısı yaptırılabilir, 15 gün içinde koruyuculuğu başlıyor. Hastalandıktan sonra da semptomatik tedaviler, kişi gripse verdiğimiz bir antibiyotik var. Erken başvurulursa belirtileri gidermede faydası olabiliyor."
Tutluoğlu, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin kısıtlanması gerektiğini anlatarak, egzersizin, kilolu kişilerin kilo vermesinin, uyku ve yaşam stiline dikkat edilmesinin bağışıklığı güçlü tutacağını dile getirdi.
Çocuklarda hastalıkların çok uzun sürebildiğini ve yatış yapılarak tedavi edilmeleri gerekebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Tutluoğlu, enfeksiyondan korunmaları için okul ortamında maske uygulamasının sürdürülmesinin de kısmi fayda sağlayacağını kaydetti.
"Ellerimizi sık yıkayalım, beslenmemize dikkat edelim"
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Altuntaş Aydın, artık COVID'in şekil değiştirmesi, aşılanmanın olması ya da daha önce COVID geçirilmesi gibi nedenlerle vatandaşlarda koruyucu önlemler açısından rahatlama meydana geldiğini söyledi.
Okul ve toplu taşıma gibi kalabalık alanlarda maske kullanımının azaldığını, ellerin daha az yıkandığını, havanın da soğumasıyla kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirildiğini anlatan Aydın, böylelikle solunum yoluyla bulaşan virüslerin yayıldığını ifade etti.
Şu anda 3 yaşındaki bir çocuğun, COVID-19 sürecinde izole olmasından da dolayı hiç influenza, RSV ve rinovirüs gibi virüslerle karşılaşmadığına işaret eden Aydın, dolayısıyla duyarlı bir grup bulunduğunu, bunların daha çok enfekte olup virüsü daha çok yayabildiğini bildirdi.
Şu anda en çok influenzanın görüldüğüne dikkati çeken Aydın, alınması gereken tedbirlere ilişkin şöyle konuştu:
"COVID'e karşı ne yaptıysak onu yapmalıyız. Maskenin koruduğu tek hastalık COVID gibi düşünülüyor ama değil, bütün solunum yolu hastalıklarından korur. Nezleysek ya da kendimizi iyi hissetmiyorsak maske takalım. Kalabalığa girmekten imtina edelim, giriyorsak bu ortamlarda maske kullanalım. Konuşurken insanlarla aramızda en az 1,5-2 metre kadar mesafe bırakalım. Ellerimizi sık yıkayalım. Beslenmemize, sıvı alımımıza dikkat edelim. Ortamların kuru olması, klimaların yoğun kullanımı... Bunlar burun-ağız mukozalarımızı da kurutuyor ve virüsler daha kolay gelip yapışabiliyor. O yüzden, pencere açarak doğal havayla sirkülasyonu sağlayalım. Sık sık boğazımızı nemlendirelim, sıcak, ılık içecekler tüketelim. Kalp, KOAH gibi kronik hastalığı olanlar başta olmak üzere mutlaka grip aşısı olalım."
"Risk grubundakiler grip aşısı, yaşlı ve vücut direnci düşük olanlar zatürre aşısı yaptırmalı"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş ise her yıl olduğu gibi kasım ve aralıkta viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının sık görüldüğünü, gündüz-gece ısı farkının arttığı durumlarda, toplumun kapalı alanlarda daha çok vakit geçirdiği dönemlerde, kafeterya ve toplu taşıma araçlarında bu enfeksiyonların bulaşma ihtimalinin de artabildiğini ifade etti.
Dökmetaş, bu yıl, influenza, parainfluenza, RSV, rinovirüs ve adenovirüs gibi viral solunum yolu enfeksiyonlarının biraz daha fazla görüldüğünü ancak dalgalı seyirle polikliniklerde bazen artış bazen azalış yaşandığını dile getirdi.
Bu virüslerden korunma yollarından bahseden Dökmetaş, "Solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlarından korunmanın yolu maske, mesafe, temizlik. Bu dönemde mümkün olduğu kadar kapalı alanlarda maske kullanmaya devam edelim. Kovid tamamen bitmedi, hastalarımız var. Risk grubunda olanların grip aşısıyla aşılanmasını, yaşlı olanların ve vücut direnci düşük, kronik hastalığı olanların zatürre aşısı yaptırmalarını öneriyoruz." dedi.
Prof. Dr. Dökmetaş, bir de koruyucu önlemler bulunduğuna değinerek, "Özellikle çocuklarda hastalık söz konusuysa okula gitmemelerini, rapor almalarını, öğretmenler hastaysa yine rapor almalarını, okula gitmemelerini, gitmek zorundalarsa da maske takarak okullara gidip görevlerini yapmalarını öneriyoruz. Servislerde, okullarda, kafeteryalarda, kantinlerde çocuklar hep yakın mesafedeler. Hasta olan bir çocuktan onlarca diğer çocuğa da bunun bulaşma riski var. Bu nedenle burada hem ailelere hem de öğretmenlerimize görev düşüyor." değerlendirmesini yaptı.
"Çocuklar için hijyenik tedbirlerin yanında uyku düzeni ve beslenmelerine dikkat edilmeli"
Sağlığa Evet Derneği Başkanı ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı da çocuklarda özellikle influenza A, RSV, adenovirüs ve beta hemolitik streptokokun sıkça görüldüğünü söyledi.
Dağlı, 2018'den sonra doğan çocukların, salgında daha çok kapalı alanda kaldıkları ve diğer virüslerle karşılaşmadıkları için immün sistemlerinin bu virüsleri tanımadığını, bu nedenle daha çok hastalandıklarını belirterek, "Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi, 6 aydan büyük bütün çocukların mevsim başında grip aşısı olmalarını önermişti. Türkiye'de bu yaş grubunda az aşı uygulanması var. Şu anda sadece tek virüsle hasta olanları değil, birçok virüsü birlikte geçiren çocukları da görmekteyiz. ABD'deki istatistikler de bunu doğruluyor. Şu anda çok yoğun olmayan Kovid'in aralıkta daha da artabileceğini ve influenza A, RSV ve Kovid'in birlikte üçlü enfeksiyon meydana getirme riski olduğunu söylemekteler." ifadelerini kullandı.
Çocuk yaş grubunu izleyen hekimlerin de gözlemleri doğrultusunda, polikliniklerde geçen yıla göre çok yüksek sayıda solunum yolu enfeksiyonu vakası gördüklerini aktaran Dağlı, bunların ana nefes borusunun girişinde, ses tellerinin olduğu bölgede şişlik meydana getiren enfeksiyonlar olabileceği gibi alt solunum yolu enfeksiyonları şeklinde de görülebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Dağlı, çocuğun alerjik altyapısı veya ailede alerji varsa bu enfeksiyonların bunu tetikleyebildiğini, RSV'nin ise çocuklarda bronşiyolit yaptığını, hastalığın iyileşmesi sırasında çok fazla öksürük, nefes darlığı olduğunu, çocukların çoğunda astım nöbetine benzer tabloların da birlikte görüldüğünü anlattı.
Çocukların solunum yolları hastalıklarına yakalanmamaları için yapılması gerekenlere değinen Dağlı, şunları kaydetti:
"Toplu yaşanan yerlerde, başta okullar olmak üzere, maskelerin tekrar takılması, hasta olan çocukların asla okula gönderilmemesi, ailesinde hastalık olan bireylerin, çocuklarını gözetim altında tutması ve ailedeki hastalık geçtikten sonra okula göndermesi önemlidir. İş yerlerinde, anne ve babaların maske takarak çalışması gereklidir. Çünkü erişkinler arasında dağılım devam etmekte, eve hastalığı getirdikleri takdirde çocuğa bulaşmaktadır. Çocuklarda ortalama iki haftada bir ateşli hastalık görür hale geldik. Bu da toplumsal hijyen ve sağlık kurallarını çok iyi yerine getirmediğimizle ilişkilidir. Kovid sırasında çok sıkılıp, arkasından birdenbire bütün önlemleri hiçe sayar şekilde yaşadığımız için başka mikroplar bundan istifade eder hale gelmiştir. Çocukların hastalığı kapmaması için hijyenik tedbirler alınması gerektiği gibi uyku düzenlerine, beslenmelerine, özellikle C ve D vitaminlerini yeterince almalarına, almıyorlarsa dışarıdan katkı olarak bunların verilmesine dikkat edilmelidir. Onlara el yıkamayı, yüzüne dokunurken elini sabunlamış olması gerektiğini öğretmek önemlidir. Birbirlerini kucaklamalarına, çok yakın mesafede oynamalarına da engel olmak doğru olacaktır."