Türkiye’nin halk sağlığının 2002’den beri olan gelişmelerinin bir kısmını Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerinden elde ettim. İlginç olanı, bu gelişmeler kendi Sağlık Bakanlığı’mızın sitesinde yok
Türkiye’de sağlıkta dönüşüm programı hazırlanıp uygulamaya konuldu. Sağlık envanteri çıkarıldı. Sağlık kuruluşlarındaki işlemler, TC kimlik numarasıyla yapılmaya başlandı. Acil hizmetler ücretsiz oldu. Herkes genel sağlık sigortasına kavuşturuldu. 18 yaşına kadar herkese ücretsiz sağlık hizmeti başlatıldı. Devlet hastaneleri ile SSK hastaneleri birleştirildi. SSK, bağkur ve emekli sandığı mensuplarının tüm kamu hastanelerinden yararlanması sağlandı. Çiftçiler sigortalı olduktan 30 gün sonra (3-8 ay sonra yerine) sağlık hizmeti almaya başladılar. Aile doktoru uygulaması başlatıldı. Sağlık ocakların sayısı 572’den 5 bin 268’e çıkarıldı ve mobil sağlık ocakları yürürlüğe girdi. 617 olan ambulans sayısı 3 bin 339’a, 481 olan acil müdahale istasyon sayısı 1919’a çıkarıldı. İlk defa 299 paletli ambulans hizmete girdi. 554 hastane olmak üzere 2 bin 114 yeni sağlık tesisi inşa edildi. 869 olan yoğun yatak sayısı 10 bin 321’e çıkarıldı. İçinde banyosu ve tuvaleti olan hastane oda sayısı yüzde 500 arttırıldı. Herkes istediği eczaneden ilaç alabilir hale geldi ve ilaç fiyatlarına yüzde 80’e varan indirim uygulandı. İlaç israfını önlemek için elektronik reçete uygulaması başlatıldı. Sağlık hizmeti halkın ayağına götürüldü, 98 gezici sağlık birimiyle 18 milyondan fazla yerinde muayene yapıldı. Aşı oranı yüzde 70’den yüzde 97’ye çıkarıldı. Ayrıca kaba kulak, kızamıkçık, menenjit ve grip aşıları ulusal aşı programına dahil edildi. Kanserle mücade kapsamında 81 ilde 124 tarama merkezi açıldı. Evde sağlık hizmetleri başlatıldı. Dev şehir hastaneleri kuruluyor.
Bebek ölüm oranı binde 29’dan (2002’de) binde 7.7’ye indirildi. Beklenen yaşam süresi 1935-2009 arasındaki 65 senelik sürecinde kadınlarda 24.3 sene, erkeklerde ise 18 sene artış gösterdi. En güncel rakamlara göre yaşam süresi kadınlar için 76.1 ve erkekler için 69.5 olarak tahmin edilmektedir.
Halk sağlığı kampanyaları başlatıldı
Başbakanlık tarafından Sigarayı Bırakma Kampanyası ve Sağlık Bakanlığı tarafından obeziteyle savaş başlatıldı. Tüketilen sigara sayısı 1970’de 37 bin 506 milyonken, 2000’de bu rakam 115 bin 500 milyona çıktı; yani genelde yüzde 207 artış ve kişi başına yüzde 34 artışa denk gelmektedir. “Türk gibi sigara içmek” deyimi dünyaca bilinir.
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde kapalı alanlarda sigara kullanımı yasaklandı. Bu kampanyanın başlangıcında kamu spotlarıyla halk bilinçlendirildi ve yaptırımlar uygulanmaya başlandı.
Bununla beraber sigara fiyatları artırıldı ve sigaraya DSÖ’nün önerdiği yüzde 75 oranında vergi artışı sağlandı. Bu, DSÖ’nün Avrupa’daki en yüksek vergi oranıdır. Bu kontroller, halkın bilinçlendirilmesi, eğitim ve aktif destekle (halk sağlığı STK’lar vs.) sağlanmıştır.
Sayın Başbakan bu kampanyada aktif olarak yer aldı ve DSÖ’nün istatistiklerine göre dünyada senede 5 milyon ve Türkiye’de 100 bin kişinin sigara kullanımından öldüğünü ve 700 milyon çocuğun pasif olarak sigara dumanına maruz kaldığını bizzat kendisi vurguladı. Bu çalışmalarından dolayı kendisi DSÖ tarafından ödüllendirildi. Koruyucu sağlık hizmetleri bütçesi yüzde 650 oranında arttırıldı.
Yeni tedavi yöntemlerinin uygulanmasında bürokrasi
Geçen gün elime geçen hükümetin 10 yıl kitapçığı içinde, Başbakanımız Türkiye’nin geleceği için sağlık teşkilatının ‘sağlıksız bürokrasi’sini tedavi ettiğini söylüyor. Bir bürokratik sıkıntıyı daha hatırlatmak isterim. Psikiyatrik hastaların ilaçsız ve yan etkisiz tedavilerinden biri olan, FDA onaylı biofeedback yöntemi ABD ve Rusya’da psikolog ve psikiyatristler tarafından bulunup geliştirildiği halde, SGK tarafından biofeedback yöntemi fizik tedavi doktorlarının kullanımı için ödenek almaktadır. Biofeedback yönteminin temelini oluşturan koşullanma yöntemi 2 Nobel ödülü aldı (Pavlov, 1904; Eric Kandel, 2000). ABD’de SGK karşılığı olan Medicaid Sağlık Sigortası, biofeedback yöntemini 10 hastalık için ödemektedir. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan en zor hastalarla uğraşan psikiyatri biliminde farklı tedavi yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu ve buradaki bürokratik sıkıntıları da görüp çözmesini bekliyoruz.