SCÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Tuğut, Türkiye'deki sezaryen ve normal doğum oranlarına ilişkin bilgi verdi.
Genellikle normal doğumun mümkün olmadığı veya riskli olduğu durumlarda sezaryen doğumun tercih edildiğini söyleyen Prof. Dr. Tuğut, "Ancak zorunluluk, tıbbi gerekçe olmadan bazen sezaryen tercih edilmektedir. Bunun pek çok nedenleri olabilir. Mesela ilk doğum sezaryense birçok hekim tekrar normal doğumu riskli bulur ve otomatik olarak tekrar sezaryen tercih edilir. Sezaryen daha maliyetli bir işlem olduğu için bazı özel hastaneler için daha karlı olabilir. Sezaryen tercihinde diğer önemli etken, anne adayının tercihi olabilir. Kadının doğumda hazır olması önemlidir. Çünkü doğumu kadın yönetir. Doğum sancısından korkan kadınlar genellikle sezaryeni tercih etmektedir. Mesela sezaryenin daha modern ya da kolay, zahmetsiz, ağrısız olduğu algısı önemli bir nedendir. Kadınların doğuma hazırlık konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması, normal doğumun avantajları ve süreçleri hakkında bilgi eksikliği doğum şekli tercihini etkilemektedir. Türkiye'de sezaryen oranları çok yüksek. Dünya Sağlık Örgütü, sezaryen doğum oranlarının yüzde 10-15 aralığında olmasının ideal olduğunu belirtmektedir. Türkiye'de genel ortalama yüzde 57-60 civarındadır" dedi.
"Denetim mekanizmaları oluşturulmalı"
Kadınlara ve eşlerine yönelik ücretsiz doğuma hazırlık kurslarının yaygınlaştırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tuğut, "Gereksiz sezaryene karşı denetim mekanizmaları oluşturulmalı. Ancak bu kadınlar üzerinden değil, sağlık kurumları üzerinden yapılmalıdır. Kadın kendini güvende ve güçlü hissettiğinde normal doğum zaten tercih edilecektir. Toplumda doğum algısının şekillenmesinde sağlık politikaları gibi medya da etkilidir. Televizyon dizileri, sosyal medya gibi kanallar aracılığıyla doğum sahneleri, doğum hikayeleri ile toplumsal algılar şekillenir” diye konutu.
