Medimagazin logo

Prof. Dr. Aydın: Hasta ve yakınları işte o an anladım

Kırıkkale Üniversitesi (KÜ) Tıp Fakültesi'nde 'Hasta ve Yaşlı Bakımında Etkili İletişim' konulu konferans düzenlendi.
Prof. Dr. Aydın: Hasta ve yakınları işte o an anladım
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

KIRIKKALE-Tıp Fakültesi Hastanesi amfisinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölüm başkanı Prof. Dr. Gülümser Aydın yönetiminde verilen konferansa doktorlar, hemşireler, hasta bakım elemanları ve hastane çalışanları katıldı.

Hastane çalışanları olarak farklı alanlarda hizmet verdiklerini kaydeden Prof. Dr. Gülümser Aydın, amaçlarının hastaların hastaneden tedavi sonrası mutlu bir şekilde ayrılmalarını sağlamak olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Aydın, "Belki hayatımızın hiçbir yerinde mesleğimiz dışında başka bir meslek yapmayacağız. Ama hepimiz bir gün ya hasta, yada hasta yakını olacağız. İşte o zaman göreceğiz ki, hastanın memnuniyetinde hekimin doğru tanı ve doğru tedavisi kadar, yardımcı sağlık personelinin de davranışı, hizmet veriş şekli çok önemli. Profesör olana kadar geçen sürede iyi bir hekim olmak için çok zaman ve emek harcadım, hastalara karşı her zaman hassas ve yakın olmaya, onları anlamaya çalıştım. Ama hasta ve hasta yakınlarını ancak bir hastanede hekim değil de hasta yakını olarak bulunduğum zamanlarda anladım. İşte ondan sonra hekimliğimin daha arttığını, hastalarımı biraz daha fazla memnun edebildiğimi hissettim. Hastanın hastaneye girdiği andan doktorun odasına kadar geçen süreci iyi anlamak gerekir. Tedirgindir ve bizlere sığınmıştır. Bu durumda hastanın ihtiyaçlarını okuyarak ona göre hareket etmek, iki taraflı nezaketli ve sabırlı olabilmek memnuniyeti ve tedavi etkinliğini artırmaktadır. En basitinden kanı alınan bir hastaya 'kolunu uzat' sözü yerine 'kolunu uzatır mısın' demek bile ona verilen ilginin göstergesi oluyor ve kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor" dedi.


Konferansta Letonya'da Avrupa Birliği gönüllü eğitim hizmeti alan ve hasta bakım elemanı olarak çalışan Fatih Curtay da konuşma yaparak, hastaların hastane personelinden beklentilerine değinerek bu hususta kendilerine büyük görev düştüğünü ve hasta ve personel arasında güven ile empatiye dayalı bir iletişimin gerekliliğini vurguladı.

prof.
dr.
aydın:
hasta
ve
yakınları
işte
o
an
anladım
Yorum (10)
brk
"hasta tedirgindir ve bizlere sığınmıştır" demişsiniz iyi güzelde hasta: doktor dişimi çektirmeye geldim. (gözü bile kapanmak üzere şişlikten) ben: bu durumda çekemem. iğne kullanman lazım. hasta: iğne falan yaptıramam yerim uzak. sen çek bişey olmaz. ben: hap yazayım o zaman. hasta: onu gider ben de eczaneden alırım.........vs....... hasta 'aslında ben senden daha iyi biliyorum ama kendi dişimi çekemediğim için geldim' havasında geliyor kliniğe. size günde kaç hasta benim şöyle bi şikayetim var. acaba durum nedir. ne yapmam lazım diye geliyor. ben duymuyorum.
1
Cevapla
Tıp doktoru
Sizi bir gece devlet hastanesi acilinde ağırlayalım. Asıl türkiye de doktor olmayı o zaman anlarsınız. Tuzu kuruların akıl vermesi de süper
0
Cevapla
Leş ottomans
Hekimin empati yaptığı bir sağlık sistemi olmalı .TÜkenmişlik sendromu yaşayan hekimlerin durumu acilen maddi ve manevi rehabilite edilmelidir.Aksi takdirde diğer söylemler sadece Laf-I güzaftır.
0
Cevapla
s.k.
Sayın hocam, eminim meslektaşlarınızın serzenişlrri sizi üzüyordur.Birzamanlar hastalardan biriydim ben, yıllarca hastanelerde hasta olarak vardım, büyüdüm dr oldum, sonra uzman.Ne farkettim biliyor musunuz?Mesleğimin ilk aylarında acı çeken hastalara güleryüz göstermeye çalışırken, ordan oraya koştururken, günde 100 hastayla poliklinikte başbaşa kalınca, neyi farkettim biliyor musunuz; 1.biz de insanız ve bu yoğun tempoda akıl ve beden sağlığımızı korumak zorundayız, 2.hekim insan yerine konmuyor, ne bakanlıkça, nehastalarca, 3.güleryüzlü olmak için, önce yüzümüzün gülebileceği bir ortamda çalışmalıyız(en iyi koşullarda çalışan bir hekimin bile haftada bir gün sözlü veya fiziksel tacize ugraması o haftanın rezil olmasına yetiyor)
1
Cevapla
postenflamatuar
Tuzu "ultra kuru" bir meslektaşın szlerini okuyoruz burada. Bu meslektaşımız günde 70-100 hastaya bakmak zorunda değil. Bu meslektaşımız acillerde zorla görevlendirilmiyor. bu meslektaşımız acildeki travma hastasını yönetmek zorunda değil. bu meslektaşımız akut batının ayırıcı tanısını yapmak zorunda değil. bu hastamızın bir memeniti veya intestinal iskemiyi veya mantar intoksikasyonunu atlama problemi dolayısıyla durduk yerde 1 trilyon lira içeri girme riski yok bu meslektaşımız poliklinik yaparken bir hastanın kendisine "içeride sohbet ediyorsun ben burda satlerdir bekliyorum" diye kendisine hakaret eden, tehdit eden, darb eden hasta profillerine maruz kalmıyor. Bunu asistanları çekiyor. bu gibi bir durumda hastaya hehangi "caydırıcı" bir caydırıı müeyyide uyguyalanmadığını bilmiyor. Bu meslektaşımızın ülkemizdeki öalpraktis uygulamalarından haberi yok. Bu meslektaşımız marsta yaşıyor ama dünyadaymış gibi de bize konuşma yapıyor. Bu profildeki meslektaşlarımız uzmanlık derneklerinin yöneticis, başkanı oluyor. bu profildeki üniversite hocası gibi hekimlerin ezeli çoğunlğunun sorunlarını yaşamayan, onların mesleki problerinin farkında bile olmayan "hijyenik ve izole şartlarda" yaşayan bu hekim gibi meslektaşlarımız TTB yönetim kurullarında başkanlık yöneticilik yapıyor. Ey meslektaşlarımız TTB ve uzmanlık derneği yöneticileri bu meslektaşımız gibi hekim sorunlarından azade yaşıyorlar. Azade yaşadıkları gibi acaba diğer hekimlerin bir problemi var mı diye araştırma inceleme ihtiyacı bile duymayan yapıdaki doktorlardır. Bizler dünyalıyız ve bunlar marslıdır. Bunların TTB, uzmanlık derneklerine yöneticilik yapma gayeleri sadece prestij amaçlı veya ideolojik-siyasal amaçlıdır. bu meslektaşımız Marsata yaşıyor, hekimlerin dertlerinden bihaber, bir garp doktor. doktorların dertleri yokmuş hastalarınkine el atmış. peh peh peh. Bir ucubelik örneği, bir cahil cesareti.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir