Medimagazin logo

Klinik araştırmada neredeyiz?

Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneği tarafından düzenlenen 1. Sağlık Ekonomisi Kongresi’nde konuşan Dr. Güvenç Koçkaya, İstanbul Üniversitesi Etik Kuruluna yapılan klinik araştırma başvuruları hakkında çarpıcı bilgiler verdi
Kaynak: MEDİMAGAZİN - Helin Aygün/Ankara
Klinik araştırmada neredeyiz?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türkiye’de 2012 verilerine göre, endüstri sponsorlu klinik araştırma sayısının 44 olduğu, bu sayının Almanya’da 476, ABD’de ise 1.912 olduğu belirtildi. Türkiye’de yapılan klinik çalışmaların branşlara göre toplam bütçelerinin varsayımı, ortalama 6 milyon 675 bin dolar olarak öngörüldü.


Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneği (SEPD), 22-24 Kasım tarihleri arasında Ankara Hilton Otel’de “1. Sağlık Ekonomisi Kongresi” düzenledi. Kongre’ye çok sayıda yabancı konuk konuşmacı olarak katılırken, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu bürokratları, akademisyenler ve ilaç sektörü çalışanları yoğun ilgi gösterdi.
Kongre’nin açılışında konuşan SEPD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tokat, tüm ülkelerin sağlık harcamalarını kontrol etmek için çaba harcadığını, sosyal güvenlikte sağlık harcamalarının, Türkiye’nin temel mali sorunlarından biri olduğunu söyledi.


Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Namık Kaya, sağlık ekonomisinin Türkiye’de fazla geçmişi olmadığını, 2005 yılından sonra tüm SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri ve geri ödeme kurumunun sağlık hizmeti satın almasının bu konuda bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Bu tarihten sonra devletin hangi sağlık hizmetine ne ödeyeceği sorununun gündeme geldiğini anımsatan Kaya, diğer ülke modellerini incelediklerini ifade etti. Kaya, “Sağlık ekonomisi alanındaki farkındalık yeni oluşuyor. Bu konunun akademik çevreler ve üniversiteler tarafından ele alınmasının bizlere çok faydası olacağını düşünüyoruz.” dedi.


Açılış konuşmalarının ardından başlayan “Dünyada ve Türkiye’de Sağlık Ekonomisinde Yaşanan Gelişmeler” başlıklı panelin oturum başkanlığını, SEPD Başkanı Prof. Dr. Mehtap Tatar yürüttü. Panelde, Danimarka Syddansk Üniversitesinden Prof. Dr. Terkel Christiansen, hükümetlerin dünya çapında ilaç harcamalarını kontrol altında tutmaya çalıştıklarını söyledi. Christiansen, hükümetlerin bunu bütçe kontrolleri, teşvikler, sağlık hizmetlerinin koordine edilmesi gibi yöntemlerle gerçekleştirdiklerini anlattı.


Daha sonra söz alan Gaziantep Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kısa, Türkiye’de 2010 yılında kişi başına sağlık harcamasının 714 avro, Avrupa Birliği’nde ise ortalama 2 bin 171 avro olduğuna dikkat çekti. 2010 yılı verilerine göre, Türkiye’de sağlık hizmetleri finansmanının yüzde 73’ünün kamu tarafından, yüzde 19’unun cepten karşılandığını belirten Kısa, “2000-2010 yılları arasında cepten yapılan sağlık harcamaları yüzde 10 düzeyinde düşmüş. Bu dönemde sağlık reformları nedeni ile yıllık hekim ziyaret sayısı 7,3’e çıkmış. Bu, Avrupa Birliği rakamlarının üzerinde. Kamu sağlık harcamaları ise 2000’de yüzde 8 iken, 2010’da yüzde 13’e yükselerek, son 10 yılda yaklaşık yüzde 50 artmış.” diye konuştu.

Klinik araştırmalar kötü üne sahip
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yağız Üresin ve SEPD Üyesi Dr. Güvenç Koçkaya, “Klinik Araştırmaların Ekonomik Değeri” başlıklı bir sunum yaptılar.
Prof. Dr. Yağız Üresin, klinik araştırmaların bazı hekimler arasında bile kötü bir üne sahip olduğunu belirterek, “’Uluslararası klinik çalışmalar Türkiye’de de yapılsın.’ dediğimizde ‘Bizi kobay olarak kullanacaksınız.’ tepkisiyle karşılaşıyoruz. Bu da klinik çalışma yapılmasının önünde engel oluşturuyor. İlaç çalışmalarını sadece para kaynağı olarak görmemek lazım. Bu, hastaların yeni tedavilere ulaşmasına da imkân verebilir. Ayrıca, bu çalışmalara katılan hastalar daha iyi hizmet görüyor, tetkikleri daha titizlikle yapılıyor. Araştırmacı da, uluslararası bir çalışma içinde yer almış oluyor.” dedi.
Üresin, klinik çalışmaların bütçesinin SGK tarafından karşılanmaması gerektiğini söyledi. Uzun yıllar süren araştırmalar boyunca hastanın SGK kayıtlarından kaybolmuş gibi göründüğünü dile getiren Üresin, “Araştırmacı, muayene ve laboratuvar masraflarını kendisi karşılıyor. Handikabımız algı. Her türlü ilaç araştırmasının Türkiye’de yapılması taraftarı değilim, ama kuralların stabil olması, şeffaf olması, ödemelerin düzene kavuşması çok önemli.” diye konuştu.

Araştırmaların ekonomik boyutu anlatıldı
Dr. Güvenç Koçkaya da, Etik Kurula 2006-2010 yılları arasında yapılan başvuru dosyalarından İstanbul Tıp Fakültesine yapılan başvuruların incelenmesiyle yapılan geniş kapsamlı bir araştırma hakkında bilgi verdi. Araştırmanın, Türkiye’de yapılması onaylanmış klinik araştırmaların ekonomik boyutunun gösterilmesini amaçladığını belirten Koçkaya, farklı bölümlerden 65 akademisyen ve klinisyen ile bir anket yaptıklarını anlattı.


Dr. Koçkaya, Türkiye’de 2012 verilerine göre, endüstri sponsorlu klinik araştırma sayısının 44 olduğunu, bu sayının İngiltere’de 360, Almanya’da 476, ABD’de ise 1.912 olduğunu söyledi. 2010 yılında küresel ilaç AR-GE’si için 127 milyar dolar harcandığını, Türkiye’de ilaç sektörünün yıllık AR-GE yatırımının ise sadece 60 milyon dolar civarında kaldığını ifade eden Koçkaya, “Dünyada AR-GE yatırımlarını çeken önemli bazı ülkelerin ilaç AR-GE harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)’ya oranları yüzde 0,53-0,03 arasında değişmektedir. Türkiye ilaç AR-GE harcamalarının toplam GSMH’ya oranı ise yüzde 0,007 gibi çok düşük bir seviyede bulunmaktadır.” dedi.  


Klinik araştırmalarla ilgili yapılan yasal düzenlemelerin yargıya gitmesi ve haklarında yürütmeyi durdurma kararı verilmesi nedeni ile 2010 ve 2011 yıllarında bir boşluk yaşandığına dikkat çeken Dr. Güvenç Koçkaya, İstanbul Üniversitesi Etik Kurulunun o dönemde çalışabilen ve en aktif çalışan etik kurul olduğunu kaydetti. Koçkaya, bu nedenle o dönemde yapılan özellikle endüstri destekli klinik araştırma başvurularının Türkiye genelinin büyük çoğunluğunu oluşturduğunun söylenebileceğine işaret etti.


Nöroloji birinci
Koçkaya’nın özetlediği araştırmanın diğer sonuçları şöyle:
-    2006-2010 yılları arasında, Türkiye`de planlanan endüstri destekli ilaç araştırmalarının kliniklere göre varsayılan ortalama bütçesine bakıldığında, nöroloji alanında planlanan çalışmaların en fazla bütçeye sahip olduğu görüldü.
-    İstanbul Tıp Fakültesinde planlanan endüstri destekli ilaç araştırmalarının kliniklere göre toplam bütçelerine bakıldığında, en fazla bütçenin yine nöroloji alanına ayrıldığı gözlendi.
-    İstanbul Tıp Fakültesi Etik Kurul başvurularına göre, Türkiye’de yapılan çalışmaların branşlara göre toplam bütçelerinin varsayımı, ortalama 6 milyon 675 bin dolar olarak öngörüldü.
-    2006-2010 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesinde planlanan endüstri destekli ilaç araştırmalarının branşlara göre ortalama bütçesi değerlendirildiğinde, en fazla bütçeyi genel cerrahi branşının aldığı gözlendi.
-    Ancak hasta başına ortalama bütçe değerlendirmesi yapıldığında, nöroloji alanında planlanan çalışmaların hasta başına bütçesinin en fazla olduğu belirlendi.
-    2006-2010 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesinde planlanan endüstri destekli ilaç araştırmalarının faz türlerine göre bütçeleri incelendiğinde, en fazla bütçeyi Faz III çalışmalarının aldığı saptandı.
-    Ancak planlanan çalışma başına ortalama bütçe açısından bakıldığında; Faz II çalışmalarının ortalama bütçesinin daha fazla olduğu dikkat çekti.
-    Benzer şekilde planlanan çalışmalarda hasta başına en fazla ortalama bütçenin de Faz II çalışmalarında olduğu gözlendi.
-    Araştırmada yapılan varsayıma göre,  2006-2010 yılları arasında, Türkiye’de planlanan ticari ilaç araştırmalarının toplam bütçesinin 111 milyon dolar olduğu tahmin edildi.
-    Aynı yıllarda IMS verilerine göre Türkiye ilaç tüketiminin 44 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’de ilaç sektörünün toplam bütçesinin binde 25’ini ilaç araştırmalarına ayırdığı kaydedildi.
-    2006-2010 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesinin, endüstri destekli ilaç araştırmaları bütçesinden 7,5 milyon dolarlık pay alabildiği tahmin edildi. Başka bir ifade ile İstanbul Tıp Fakültesinin, 2006-2010 yılları arasında endüstri destekli ilaç araştırmalarının toplam bütçesinin yüzde 6,9’unu alabildiği dile getirildi.

 

klinik
araştırmada
neredeyiz?
Yorum (1)
osman tandürek
İlginç, hala bilimsel çalışma yapan var mıymış
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir