EDİRNE-Üstündağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipertansiyonun her yıl 7 milyon insanın erken ölümüne yol açan çok tehlikeli ve yaygın bir hastalık olduğunu belirtti.
Hipertansiyonu, ''damardaki kan basıncının normalden fazla yükselmesi'' olarak tanımlayan Üstündağ, normal bir insanda büyük tansiyonun 120, küçük tansiyonun ise 80 mmHg civarında olması gerektiğini, bunun dışındaki tansiyon değerlerinin hipertansiyon olarak kabul edildiğini bildirdi.
Hipertansiyon hastalığının ilk dönemlerde kişilerde bazı belirtiler gösterdiğini ifade eden Üstündağ, şunları söyledi:
''Hipertansiyon hastaları, kan basıncının yükseldiği ilk dönemlerde kalabalığa, gürültüye ve kapalı ortamlara tahammül edemezler. Sıcağa dayanamazlar. Stres yaratan olaylar karşısında yüzlerine sıcak basar. Kulaklarda çınlama, enseden başlayarak omuzlara yayılan bir ağrı hissederler. Bu dönemde uyku bozuklukları hipertansiyonun belirtileri arasında yer alır. Bu durumdaki bireyler mutlaka kan basıncını ölçtürmelidir. Kan basıncını ölçmeden hipertansiyon erken teşhis ve tedavisi uygulanamaz. Erken tanı için düzenli tansiyon kontrolü önemli. Hipertansiyon vakalarında ise tedavinin kapsamlı bir şekilde planlanması ve hastanın da yaşam boyu sürecek olan bu plana uyması, hayat tarzını değiştirmesi gerekir.''
Üstündağ, hipertansiyonun başlangıçta öldürücü bir hastalık olmadığını, tedavi edilmediği taktirde kalp krizi, böbrek yetmezliği, beyin kanaması gibi öldürücü sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
-''HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ HİPERTANSİYON HASTASI''
Türkiye'de hipertansiyon hastası sayısının hızla arttığını ifade eden Üstündağ, şunları söyledi:
''Türk Nefroloji Derneği'nce 2009 yılında 10 binden fazla insan üzerinden yapılan ''CREDİT'' çalışmasında, ülkemizde 18 yaş üzeri her üç kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğu ortaya çıktı. Yani Türkiyede yaşayan her yüz kişiden 32 kişi hipertansiyon hastası.
İç Anadolu ve Marmara, hasta sayısının en fazla olduğu bölgeler olarak dikkatimizi çekiyor. Ancak ne yazık ki bu ölümcül sağlık problemi karşısında büyük bir kayıtsızlık söz konusu. 18 yaş üzeri bireylerin üç de biri hayatında bir kere bile tansiyon ölçtürmemiş. Tansiyonu yüksek olanların sadece ve sadece yüzde 40'ı hipertansiyon hastası olduğunu biliyor.
En üzücü nokta ise 18 yaşından 80 yaşına kadar hepimizin sağlığını tehdit eden hipertansiflerin içinde tedavi edilebilenlerin kan basıncı kontrol altında olanların oranı yüzde 8. Okula giden çocuğunuzun karnesinde matematik dersinin 100 üzerinden 8 olduğunu görürseniz ne düşünür ne hissedersiniz? Bence tansiyonunu ölçtürmeyen kişilere ceza verilmeli.''
-TANSİYONLA MÜCADELE DEVLET POLİTİKASI OLMALI
Üstündağ, tansiyonla mücadelenin devlet politikası haline gelmesi gerektiğini savundu. Bazı ülkelerin sadece tuz kullanımını azaltmaya yönelik tedbirler alarak bir çok hastalığa engel olduğunu hatırlatan Üstündağ, şunları söyledi:
''Finlandiya, Japonya sadece tuzu kısıtlamayı devlet politikası haline getirerek, basının da büyük desteği ile felç ve kalp krizi vakalarını yüzde 80 azalttılar. Aşırı kilolularda kilo verme, fiziksel aktiviteyi artırma, taze sebze ve meyveden zengin zengin, doymuş yağlardan fakir diyet uygulamasına geçilmesi, diyet potasyum içeriğinin artırılması, tuz alımının kısıtlanması, alkol alımının kısıtlanması, sigaranın bıraktırılması, aşırı kafein alımından kaçınılması (koyu çay-kahve-kolalı içecekler) ile kan basıncının yükselmesi önlenebilir. Doktor, idareci, basın mensubu, öğretmen; hepimiz ele ele vermezsek bu seri ve sessiz katil çalışmaya devam edecek gibi görünüyor.''