MEDİMAGAZİN - Danimarka'daki Bispebjerg ve Frederiksberg Hastanesi'nden Dr. Anna Meta Kristensen tarafından ESC 2023 Kongresi'nde sunulan bulgulara göre, günlük aspirin alımına uymayan kalp krizi hastalarının, ilacı sürekli olarak alanlara kıyasla tekrarlayan kalp komplikasyonlarıyla karşılaşma olasılığı daha yüksektir.
Aspirinin kalp krizinden sonra kan pıhtısı oluşumunu önlemedeki rolü iyi bilinmekle birlikte, tedavi ve teşhis yöntemlerindeki ilerlemeler prognozun iyileşmesine yol açmış, böylece aspirinin uzun vadeli etkileri daha az belirgin hale gelmiştir. Dahası, aspirinin kan inceltici özelliği, kanama riskinin artmasına ilişkin endişeleri artırmakta ve zaman içinde kardiyovasküler faydalar ile potansiyel yan etkiler arasındaki dengeyi değiştirmektedir.
Kalp krizlerinden sonra aspirinin güncel öneminin araştırılması
Danimarka'da yapılan çalışmada, ülke çapındaki sağlık kayıtları kullanılarak uzun vadeli Aspirin bağlılığı kapsamlı bir şekilde incelendi. Çalışmaya 2004-2017 yılları arasında koroner stent ile tedavi edilen ve kalp krizini takip eden ilk yıl boyunca reçete edildiği şekilde Aspirin alan 40 yaş ve üzeri 40.000'den fazla hasta dahil edildi. Belirli kan inceltici ilaçlar kullananlar gibi bazı hastalar kapsam dışı bırakıldı.
Verileri analiz eden araştırmacılar, aspirin kullanmayan hastaların kalp krizinden iki, dört, altı ve sekiz yıl sonra sırasıyla %29, %40, %31 ve %20 daha fazla tekrarlayan kalp krizi, inme veya ölüm olasılığına sahip olduğunu keşfetti.
Araştırma, Aspirin kullanımına devam etmenin ise kalp krizinden sonra tekrarlama riskinin iki yıl sonra %90'dan sekiz yıl sonra %81'e düştüğünü ortaya koydu.
Öneriler ve uyarılar: Çalışma kalp krizinden kurtulanlar için ne anlama geliyor?
Dr. Kristensen sonuçları yorumlarken temkinli davranmış ve "Sonuçlarımız bir ilişkiyi gösterdiği ancak nedenselliği ortaya koymadığı için dikkatle yorumlanmalıdır" dedi. Ayrıca çalışmanın koroner stent alıcılarına ve diğer kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçları almayanlara özel olarak odaklandığını vurguladı.
Bununla birlikte, bulgular, uzun süreli etkileri konusundaki tartışmalara rağmen, kalp krizinden sonra uzun süreli aspirin kullanımını öneren mevcut kılavuzlar için önemli bir destek sağlıyor.
Dr. Kristensen, kalp krizi geçirenleri, randomize kontrollü çalışmalar aksini kanıtlayana kadar aspirin rejimlerini kılavuzlara uygun olarak sürdürmeye çağırdı ve mevcut kanıtlar ışığında aspirinin tekrarlayan kalp sorunlarını önlemedeki vazgeçilmez rolünü yineledi.
Bu çalışma, kalp krizini takip eden yıllarda aspirinin temel tedavi olarak önemini yeniden teyit ederek uzun vadeli kardiyovasküler bakım anlayışına önemli bir katkı sağlıyor. Ayrıca, hastaların en iyi sonuçları elde etmek için reçete edilen ilaçlara bağlılık konusunda sağlık hizmeti sağlayıcılarıyla iletişim kurmalarının kritik bir ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.