Tarih boyunca hekim-hasta ilişkisinde hekim belirleyici hatta hükmedici bir rolde olmuştur.
Hakkında hemen hiçbir şey bilmediği bir derdin yarattığı stres ve korkuyla gittiği hekimin karşısında hastanın kendini neden güçlü ve eşit hissetmediğini tahmin etmek hiç de zor değil. Ama yavaş yavaş da olsa bu durum değişiyor.
Hastalar ilişkilerinde daha kuvvetli olmak ve eşit muamele görmek istiyor. Bu dönüşümün gerçekleşmesi için hastanın durumuyla ilgili bilgilenmesi gerekli. Ancak gerekli bilgiyle donanmış hasta, tedavisiyle ilgili verilecek kararlara bilinçli olarak katkıda bulunabilir.
Bilinçli bir hasta yapılan tavsiyeleri uygulamakta ve verilen tedaviyi düzenli biçimde kullanmakta daha titiz olacağı için, doktorlar da hastalarıyla aralarında var olan geleneksel ilişkinin değişmesinden memnundur.
Sanıldığının aksine birçok hekim, hastasının “Doktor Bey, ben sana güveniyorum; sen nasıl uygun görürsen tedavimi öyle yap” demesi yerine, sorup araştırmasını ve seçenekleri anlamasını ister.
Hastalığı anlamada 2 aşama
Hastaların sorunları hakkında yeterli bilgiyle donanmalarında iki aşama var. Birincisi, temel bir sağlık bilgisine sahip olmak. Bunun için, okulda öğrendiklerimizi güncellemek ve dağarcığımıza yeni bilgiler katmak için kolay ulaşılır birçok kaynak var.
İkincisi, kişi hastalandığı zaman ortaya çıkar. Hastanın, hastalık ve tedavi seçenekleri hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olması gerekir. Bu aşamada hastalığın ne olduğu, doğal seyri, tedavi seçenekleri, her birinin riski, tedavi uygulanmazsa ne olacağı hastaya anlayacağı bir dille anlatılmalı.
Çoğu zaman doktorun uzun açıklamalar yapmış olması hastanın anlatılanları doğru olarak anladığı anlamına gelmez. Hastanın verilen bilgileri anlayıp kafasında uyanan sorulara cevap aldığından emin olmak gerekir.
İmzalatılan bir belgeye dayanarak, kişinin tedavi seçenekleri ve riskleri hakkında yeterli bilgi sahibi olup öyle onay verdiği düşünülmemeli. Hastanın, kendisini en zayıf hissettiği, endişe ve tedirginlik içinde olduğu bir zamanda, dikkatini uzun süre yoğunlaştıramayacağı bilinmeli.
Zaten hemen hemen hiçbir şey bilmediği bir konuda verilen bilgiler uzun ve ayrıntılıysa, önemli noktalar ile gereksiz ayrıntılar birbirine karışmışsa, hastanın doğru bilgilendiğini beklemek haksızlık olur.