Son yıllarda aralıklı oruç, en çok tercih edilen diyet yöntemlerinden biri haline geldi. “Ne yediğinizden çok, ne zaman yediğiniz önemli” yaklaşımıyla öne çıkan bu beslenme modeli, teknoloji dünyasının önde gelen isimlerinden Hollywood yıldızlarına kadar pek çok kişi tarafından uygulanıyor.
Bazı araştırmalar aralıklı orucun metabolizmayı iyileştirebileceğini, hücresel onarımı destekleyebileceğini ve hatta ömrü uzatabileceğini göstermişti. Ancak beslenme uzmanları, uzun süredir bu yöntemin herkes için güvenli olmayabileceği uyarısında bulunuyor.
Kalp-damar ölümlerinde %135 artış
BBC'nin haberine göre; ABD’de 19 binden fazla yetişkinin katıldığı ve 8 yıl boyunca takip edildiği çalışma, Diabetes & Metabolic Syndrome: Clinical Research and Reviews dergisinde yayımlandı.
Bulgulara göre, günlük öğünlerini 8 saatten daha kısa bir zaman dilimine sıkıştıran kişiler, öğünlerini 12-14 saate yayanlara kıyasla kalp-damar hastalıklarından ölme riskini %135 daha fazla taşıyor.
Araştırmacılar, genel ölüm oranları ile aralıklı oruç arasında zayıf ve tutarsız bir ilişki bulsa da, kalp-damar kaynaklı ölümlerde riskin belirgin şekilde arttığını tespit etti. Bu risk, yaş, cinsiyet ve yaşam tarzı fark etmeksizin tüm gruplarda gözlemlendi.
Çalışmanın baş yazarı Prof. Victor Wenze Zhong, “8 saatten kısa beslenme penceresinin kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm riskini artırması beklenmedik bir bulgu. Bu, kısa vadeli çalışmaların ileri sürdüğü kalp ve metabolizma sağlığı üzerindeki olumlu etkilerle çelişiyor” dedi.
Faydalar ve riskler bir arada
Aynı dergide yayımlanan editöryel yorumda endokrinoloji uzmanı Prof. Anoop Misra, aralıklı orucun avantaj ve dezavantajlarını birlikte ele aldı.
Olumlu yönleri arasında:
- Kilo kaybını desteklemesi,
- İnsülin duyarlılığını artırması,
- Kan basıncını düşürmesi,
- Lipit profilini düzeltmesi,
- Kalori sayımı zorunluluğu olmadan kan şekeri kontrolüne yardımcı olması sayılıyor.

Ancak Prof. Misra, potansiyel olumsuzlukların da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor:
- Besin eksiklikleri, kolesterol artışı,
- Aşırı açlık, sinirlilik, baş ağrısı,
- Diyabet hastalarında tehlikeli kan şekeri düşüşleri,
- Yaşlılarda kas kaybı ve kırılganlığın artması.
Misra ayrıca, oruç döneminde dengesiz şekilde “sağlıksız gıdalara yönelme” riskinin de bulunduğunu belirtiyor.
Aralıklı oruç yönteminin sorgulanmasına neden olan ilk çalışma bu değildi.
2020'de Jama Internal Medicine dergisinde yayımlanan ve üç ay süren bir araştırmada, aralıklı oruç yöntemini kullanan katılımcıların çoğu kas kütlelerinden gelen az bir kilo verdikleri görülmüştü. Bir başka araştırmada da aralıklı orucun halsizlik, açlık, susuzluk, baş ağrıları ve konsantre olmakta zorluklara yol açtığı tespit edilmişti.
Kişiye özel beslenme
Araştırmacılar, bu bulguların aralıklı orucu tamamen terk etmek gerektiği anlamına gelmediğini, ancak kişiye özel beslenme planlarının önemini gösterdiğini vurguluyor.
Prof. Zhong, özellikle kalp-damar hastalığı veya diyabeti olan kişilerin uzun süreli 8 saatlik beslenme penceresini uygularken dikkatli olması gerektiğini belirterek, “Mevcut kanıtlar ışığında, insanların ne zaman yediğinden çok ne yediğine odaklanması daha önemli görünüyor.” dedi.
Şimdilik uzmanların ortak tavsiyesi, saati değil, tabağı gözetmek: Beslenme saatlerini kısıtlamaktansa, dengeli, besleyici ve sürdürülebilir bir diyet tercih etmek en güvenli yol olabilir.