Medimagazin logo

Talep çok, tedavi yapacak hekim sayısı hala yeterli değil

GOÜ Ordonti Kliniği bölgeye hizmet veriyor
Talep çok, tedavi yapacak hekim sayısı hala yeterli değil
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

TOKAT-Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Altuğ Bıçakçı, fakülte bünyesinde bulunan Ortodonti Kliniği'nin kısa zamanda bölge çapında hizmet verecek donanıma ulaştığını söyledi.

Bıçakçı, gazetecilere yaptığı açıklamada, GOÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti kliniğinin 2 yıl önce hizmete başladığını hatırlattı.

Ağız hijyeni sağlama ve ağız sağlığı konusunda toplumun aydınlatılması gerektiğini vurgulayan Bıçakçı, "17 sene öncesinde bu bölgede ilk ortodonti hizmetini veren resmi kuruluş Samsun ve Sivas'tı. Sıra için de 3-4 sene bekleniyordu. Talep çok, tedavi yapacak hekim sayısı hala yeterli değil. Ama biz bu durumu Tokat'ta çözdük. Çünkü birden 6-7 ortodontist hizmet üretmeye başladı. Türkiye'de belki sıra olmayan tek yer Tokat diyebiliriz" ifadelerini kullandı.

Kliniğe Tokat ve ilçelerinin yanı sıra Amasya ve Sivas'tan da hastaların geldiğini aktaran Bıçakçı, şunları kaydetti:

"Bu gerçekten büyük bir hizmet. Amasya'dan hastalarımız var. İlçelerimizden hastalarımız var. Tokat merkez ve Sivas'tan hastalarımız var. Orada sıra çok olduğu için buraya gelip burada tedavi oluyorlar. Bunlar Tokat adına güzel gelişmeler. Ortodonti Kliniği iyi çalışan bir klinik. Aynı dönemde Bakanlar Kurulu kararıyla açılan diğer fakülteler öğrencisini alamadı. Klinik hizmetine başlayamadı. Biz 20'nin üzerinde uzman yetiştiriyoruz. Bu uzmanlar 1,5 - 2 sene sonra Türkiye'ye dağılacaklar. Tokat'tan yetişen uzman diş hekimleri olarak. Bu kadar yeni bir fakültenin bir buçuk senede bunları konuşuyor olması gerçekten çok kıymetli ve güzel bir durum."

Bıçakçı, Diş Hekimliği Fakültesi'ni Tokat'a kazandıran GOÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin'e teşekkür etti.

talep
çok
tedavi
yapacak
hekim
sayısı
hala
yeterli
değil
Yorum (5)
www.aciamagercek.com
HASTALIK DEĞİRMENİ HEPİMİZİ ÖĞÜTÜYOR ‘Paramla rezil oldum’ deyimi yalnız Türkçe’mizde var ve yalnız ülkemiz için geçerli. Çünkü dünyada parayla rezil olunmaz, vezir gibi yaşanır. Şimdi güzel türkçemize yeni deyimler ekleyelim; ‘Paramla hasta oldum’, 'Sağlam gittim hasta çıktım' Çünkü paramızla hasta oluyoruz. Performans gereği sunulan satılık hastalıkları alıyor, hasta oluyoruz. Hastalar ise cep telefonlarına gelen mesajlarla ellerinde filmler, tahliller, dosyalar, ilaç torbaları ile bedava çekap modasına uymuş, dev hastaneleri tavaf ediyor. Tekrar tekrar anjiyo olanlar, baypas olanlar, damarlarına pırlanta yüzük taktırmış gibi stentten bahsedenler… Herkes mucize peşinde koşuyor, koruyucu ve önleyici tedaviler zoruna gidiyor. 2008'de muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış. İlaç tüketimi % 300 artarken hasta sayısı azalacağına % 500 artmış. SGK 2011 raporuna göre, sağlığa harcanan para ise, 9 yılda 8 kat artmış. Bu ne iştir? Peki bunca ilaca, tedaviye, astronomik sağlık harcamalarına rağmen tedavide başarılı olabiliyor muyuz? Ne yazık ki akıntıya kürek çekiyoruz. Hipertansiyon tedavisinde başarı oranımız maalesef çok düşük. En modern tansiyon ilaçlarını kullanmamıza rağmen tedavide başarı oranımız maalesef % 14. Büyük çoğunluk olan % 86 hasta ise çaresiz. Hipertansiyon tedavisi ile kalp yetersizliği gelişiminin % 50 azalması, kalp krizi geçirmiş hastalarda ise %80 azalması gerekirdi. Halbuki azalması gereken Kalp yetmezliği oranı HAPPY isimli araştırmaya göre, dünya ortalamasının 3 katına çıkmış, yani dünya ve olimpiyat şampiyonu olmuşuz haberimiz yok. BU NE İŞTİR?
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Eğer HASTALIK DEĞİRMENİ HEPİMİZİ ÖĞÜTÜYOR tesbiti doğruysa bizim akıl yürütme , bilimsel olma , dolaysıyla özerk olma sorunlarımız aşıl(a)mamış demektir. Sayın Yeşilcimen güzel tesbit etmiş.Dolaylı yoldan ifade etmiştir. Kendisine gerçeklik karşında takındığı tutumdan dolayı teşekkür ediyorum. Başka fikirleri , karşı fikirleri olanların ifade etmelerini rica ediyorum.Biz NEDEN bu kadar şizeofrenik ayrışmaya gidebilecek bir fikir yürütme sorunu yaşıyoruz.Herkes nasıl oluyor bu kadar ayrı telden çalabiliyor. Eğer muhtelşem sağlıkta dönüşüm programı varsa bu program nasıl alıyorda hastalık değirmeninde bu kaynakları öğütüyor.Nasıl oluyorda bu memnuniyet bu şiddete dönüşüyor. Akıl dışı , gerçeklik dışı bir algı yanılması yaşıyor olmalıyız ? Dernekler ? Üniversiteler ? Ne diyor ? Nice düşüyor?Hangi kamusal sorunları dile getiriyor ? LCV Yazsınlar aydınlanalım. Türkiyede iş yükü , gereksiz iş , hastalık lobisi, hastalık sistemi ve aşırı maliyet sorunu var mı ? Yok mu? Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 10/04/2015
0
Cevapla
www.aciamagercek.com
KALP KRİZİNDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ Euroaspire III adlı çalışmada, 50 yaş altı kişilerde görülen ölümcül kalp krizlerinde, Türkiye'nin Avrupa'daki en yüksek orana sahip olduğu ortaya çıktı. Türkiye'de her on kişiden dördünün, bir şekilde "kalp ve damar hastalıkları" nedeniyle hayatını kaybedeceğinin ön görüldüğü raporda, 2020 yılına kadar, Türkiye'de yılda toplam 400 bin kişinin kalple ilgili rahatsızlıklardan hayatını kaybetmesi beklendiği belirtildi (Akşam). HAKKIMIZI YEMESİNLER : DÜNYA ve OLİMPİYAT ŞAMPİYONUYUZ ! www.aciamagercek.com Önlenebilir ölümlerde dünya ve olimpiyat şampiyonuyuz. 1994-99 yılları arasında 37 ülkenin bulunduğu sıralamada erkeklerde koroner kalp hastalıklarından ölüm oranı, Kore ve Çin'de 100 binde 50 iken, Türkiye'de 650. Yani 13 misli fazla ama aydın ve bilim dünyamız bilmiyor. Kendi sağlık ve hayatından bile habersiz. Bu ne biçim aydındır, bu ne biçim okumaktır. Sağlık Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi'nin yaptığı araştırma 2005'te yayınlandı. Ölümlerin yüzde 86'sı önlenebilir nedenlerden ama aydın ve bilim dünyamız bunu da bilmiyor. 'Önlenebilir' demek, önlenmediği için pisipisine ölüyor demek. Ölen bir çocuk için dünyayı ayağa kaldıranların, her yıl hastalık üreten küresel yaşam tarzının öldürdüğü yüzbinlerce insanımızın dramına duyarsız kalması ve bu küresel katilin peşinden gitmesi düşündürücü. Alkol, sigara, fastfood kısıtlanmasına karşı çıkan sahte özgürlük şampiyonları bu hayati konuda duyarsız. Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet, metabolik sendrom ve şişmanlık adeta salgına dönüşmüş durumda. 17 milyon kişi hipertansiyon hastası, çoğunun bundan haberi bile yok. CREDİT isimli ulusal araştırmaya göre, Türkiye`de 8 milyon böbrek hastası bulunuyor yani her 7 erişkinden biri böbrek hastası. Şeker hastası sayısı 1990'da 1 milyonken şimdi 10 milyonu geçti. CREDİT 2 araştırması ise cahillerde ölüm oranının 13 misli fazla olduğunu söylüyor. Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de niye oku diye emrediyor? Koroner kalp hastalığı, 1990 yılından beri her yıl % 7 artıyor. 2012'de akut koroner sendromla yatan hasta sayısı 420.000, yıllık ölüm oranı %32. TEKHARF araştırması 2013 verilerine göre, kalpten ölümlerde Avrupa şampiyonuyuz. Kalpten ölümler İngiltere ve Almanya'nın 3 - 4 katı. 3,5 milyon koroner kalp hasta havuzuna, her yıl 120 bin yeni hasta ekleniyor. Kalp hastalıkları hem ekonomik sorun, hem de sosyal bir yara ama kötü kaderimizi 24 yıldır araştıran TEKHARF araştırmasını ve ömrünü bu araştırmaya adayan Prof. Dr. Altan Onat'ı bilmiyoruz. Bilsek söyledikleri karşısında irkilir, gereğini yapardık. Bu ülkede televole yıldızı, şarkıcı, futbolcu daha değerli. Altan hoca yıllardır ısrarla söylüyor : 'Sağlık harcamaları hastalıkları önlemeye ve sağlığı korumaya yönelik olmalı' ama dinleyen yok. Peki ne yapıyoruz? Artan hasta ordusunu, en pahalı ilaç ve teknolojiyle güya tedavi etmeye çalışıyoruz. Ama kime çalışıyoruz? Tabii ki yabancılara. İthal ilaç ve teknolojiyle kimi zengin ediyoruz? Sonuç ne? Fiyasko. Kalp yetmezliğinde dünya şampiyonu olduğumuzu gösteren araştırmanın adı HAPPY. Neden happy, kim happy bilmiyoruz. Bildiğimiz şu : yapay kalp cihazı için SGK 400.000 euro ya kadar veriyor. Hadi mutlu olun. 'Vasküler Risk' isimli araştırma sonuçlarına göre, ülkemizde 5 yıllık dönemde stent ve baypas gibi tedavi yöntemleri % 90 artarken, kalp krizi, felç ve ölüm oranı azalacağına, % 170 neden artmış bilmiyoruz. Her yer hastane doldu. Yoğun bakımlarda ve mezarlarda yer kalmadı, aydınımız bakıyor ama görmüyor. Aydınımız bakarkör ! İLİM KENDİN BİLMEKTİR Bilmek için okumak gerek. İlk emir ; oku ama okumuyoruz. Okumak sebep-sonuç ilişkisi kurmak, bilimsel düşünmek. Okumak idrak etmek, gereğini yapmak, kötü kaderini değiştirmek. Bilim dünyamız, küresel sektörün kendi çıkarları için finanse ettiği araştırmaları en ince ayrıntısına kadar ezbere bilir ama kendi kötü kaderini gösteren araştırmaları bilmez, görmez, duymaz. Bilmiş olsak böyle zavallı durumda olur muyduk : 9 yıllık dönemde sağlık harcamaları % 800 artmış ama daha sağlıklı değiliz. Bu araştırmaları okuyup gereğini yapmayacaksak niye yapıyoruz? Aydın ve bilim dünyamız bu acı gerçekleri bilmez, görmez, duymaz, okumaz, anlamaz, konuşmaz. Bilim; sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer ama bilim dünyamız, bilimin sadece lafını eder. Bunca yıldır milyonlarca insanımız önlenebilir nedenlerden ölmüş ve hastalanmış, umurunda değil. Herkes performansını artırmakla meşgul. Umurunda olsa ülkemizde insanların % 86'sı önlenebilir nedenlerden ölürken önlem alır, tekrarına mani olurdu. Aydın ve bilim dünyamızın idrak yolları hasta, bu yüzden ne yapacağını bilemiyor. SEN KENDİNİ BİLMEZ İSEN TURDEP II 2010 sonuçlarına göre diyabet oranı : % 13.7 yani 10 milyonu geçti. PURE 2013 sonuçları ise felaket : % 18 ! Son 3 yılda %13’ten %18’e çıktı. Hastaların %80’inde kan şekeri kontrolü yetersiz. Aydın ve bilim dünyamız, son 22 yılda % 1000 artan şeker hastalığını önlemeyi akıl edemediğimiz için her yıl 4 milyar doları şekerle ilgili hastalıklara harcıyoruz görmüyor, harcanan paraya rağmen halkımız neden daha sağlıklı değil bilmiyor. Sağlığa harcanan paranın aslan payı ilaç ve ithal teknolojiye gittiği için, 2 TL’ye hasta muayene ediyoruz onu da bilmiyor. Tuvalet ücretinden az bir ücrete muayenenin nedeni, ilaç ve teknoloji ithalatına harcanan paradan geriye bu kadar kalacağını, okuyamadığı içindir. Yarın, sıkışan hastalar daha ucuz diye gelirse şaşırmayın. 2013 yılında muayene olan hasta sayısının 700 milyona ulaştığını hatırlatalım. Zengin olmanın yolu hastalıkları önlemekten geçiyor ama aydın ve bilim dünyamız bilmiyor. Refah ve sağlığın yolu bilim teknolojide keşif, patent ve üretimden geçiyor onu da beceremiyor. İlaçtan yüksek teknolojiye ithal etmek kolayına geliyor. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artarken hastalıklar azalmamış hızla artmış, nedendir düşünemiyor. Ne dev hastaneler, ne sağlığa harcanan milyarlar ve ne de giydiğimiz kırmızılar (kırmızı giy, kalbini koru) sağlığı korumuyor ama görmüyor. Aydın ve bilim dünyamız bu acı gerçekleri bilmez, görmez, duymaz, okumaz, anlamaz, konuşmaz. ‘Neden ilaç ve aşı üretemiyor ve başkalarına milyarlarca dolar ödüyoruz’ diye düşünmez. Niye ‘Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Kanser bilim dalları yok, neden Önleyici Halk Sağlığı Fakülteleri yok’ diye kafa yormaz, mücadele etmez. Kuyruğu peşinde dolanan kedi gibi, kıt kaynaklarımızı, sağlık ve hayatımızı harcıyoruz, görmez. Hastalıkları önlemek sosyetemizi bozuyor. Halbuki Huang Dee, 4600 yıl önce, Çin’in ilk tıp kitabında ne diyor : Süper doktorlar hastalıkları önler, vasat doktorlar erken teşhis ve tedavi eder, diğerleri ise hastalıklardan yarar sağlar. 1923 yılı hekim sayısı : 554, 1960 yılı hekim sayısı : 9826 , 2013 yılı hekim sayısı : 130.000, 2023 yılı hedefi : 300.000, 100.000 doktor ithal edilecek. Herkese bir doktor olsa ne yazar diyemiyor. Dilinde felç var, acı gerçekleri konuşamıyor. Dünya Sağlık Örgütü, çok az masrafla hastalıkların önemli oranda önleneceğini, bu yolla sağlık sistemlerinin iflas etmesinin önleneceğini bildiriyor, okumuyor. Hastalıklara harcadığımız para 67 milyar dolar olmuş ve bu rakam giderek artıyor, SGK bütçesi alarm veriyor. SGK’daki batak; 57.6 milyar TL, aydın ve bilim dünyamız bu artışı az görüyor. Hastalıktan sürünüyor, hasta toplum oluyoruz farkında değil. Modern tıp ilerlerken, hastalıklar azalacağına artıyor, nedendir kafa yormaz. BU NE BİÇİM OKUMAKTIR? Her yer üniversite doldu ama hala bilimsel anlayıştan yoksunuz. Çünkü ezberci, teste ve dersaneye dayalı eğitim sistemi, beyinleri uyuşturuyor ve bilimsel anlayışı yok ediyor. Hatta bu eğitim sisteminin dişlileri arasında ezilen aydın ve okumuş kesimin beyni daha çok hasar görüyor. Bilimsel anlayışın, bu eğitim sistemi ve tahsille köreldiğini unutmadan belirtelim. Üniversitelerin çoğu sosyal bilimler ama sosyal olayları bile analizde, bilimsel sebep – sonuç ilişkileri kuramıyoruz. Bu hastalık özelikle aydınımızda yaygın. Aydın ve bilim dünyamız duyduğunu, tercüme ettiğini basma kalıp tekrarlar durur, sorgulamaz. Teste dayalı ezberci eğitimin sonucu bu. Bilim dünyamız, dış dünyanın yaptığı araştırmaları en ince ayrıntısına kadar ezbere biliyor ama kendi halkının acıklı halini yansıtan araştırmaları bilmiyor. Biliyorsa, bu bilginin hamallığını niye yapıyor? Aydın ve bilim dünyamız bu zavallı halini bilmeden, hiç kimseye ışık veremez. Gönül ve akıl insanımız Yunus Emre ne diyor : ‘İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmez isen bu ne biçim okumaktır’ KAYNAKLAR 1. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap 2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html 3. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1& 4.Erişkin diyabetli sayısı 1990’da 1 milyon. TKD Arşiv 2000; 28: 20-26. KKH riskini yükselten diyabet hızla artıyor. 5.Kalp krizi ölümlerinde Avrupa'nın zirvesindeyiz. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/58911.aspx 6. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx 7. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu – 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432 18. ‘Happy’ araştırması. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html 9. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek 10. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933 11. Türkiye’de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE – 2010.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm 12. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html 13. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/ 14. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar liksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm 1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti 15. SAĞLIK HARCAMALARI 9 YILDA 8 KAT ARTTI. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html 16. 230 milyar lira ''duman'' oldu. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=358195
0
Cevapla
Ailehekimi
Aaa nasıl yani Sağlıkta dönüşüm bir halta yaramamış mı tüh tüh
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Üniversiteler , Sağlık Bakanlığı acıamagerçekin verdiği rakamlar sağlıkta övünmemiz gereken bir tablo olmadığını gösteriyor.Sağlık turizmi yapacağız diye övünenler de şunu bilsin bu ülke sağlıkta %82 dışa bağımlı !Yani sağlıkta gaz verdiğiniz her "gereksiz" tüketim değeri bu ülkenin kaynaklarını bitiriyor ! Peki sağlıkta nitelik var mı? Liyakat ? Empati , eşgüdüm ? Her şey iyi de neden şiddet var o zaman ? Bir hekim kaç dakika muayene eder , nitelikli süre ve ortam üzerinden değerlendirilmiş "performans sistemi" var mı? Obezite artış hızında ve kalp krizinde Avrupa birincisiyiz. Hastaneye müracaat sıklığında Avrupa ortalamasının üstüne çıktık ! Sayın acıamagerçek rakamları vermiş.Övünelim mi ? Bu nedir ? Peki çalışma ortamında nitelikli iş yansıtan , "iş sağlığı güvenliğini yansıtan" çalışma ortamın da iş kazalarından ölümde bilin bakalım Avrupada kaçıncıyız! Birinciyiz birinci ! Sağlık olsun ! Sağlık konusunda bu rakamları da söyleyip öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Sayın acıamagerçek bunu gayet güzel yapmış.Hepimizin , derneklerin , üniversitelerin , bakanlıkların bu öz eleştiriyi yapması gerekiyor. Bekliyoruz. Kamuoyunun doğru ve perspektifi olan bir sağlık sistemiyle çalışması , çalıştırılması , izlemi , denetlenmesi , hesap vermesi GEREKİYOR ! Bilimden bunu bekliyoruz.Demokrasinin bunu mümkün kılması için siyaseti bu bilimsel alandan ayırmak gerektiği çok açıktır.Oyu biz aldık kafamıza göre iş yaparız anlayışıyla bu yanlışlar yapılmıştır.Yapılıyor.Duruma bakılırsa yapılmaya devam edecek. Ne hakla ? Oyu biz aldık biz istediğimizi yaparız ! İyi güzel peki ! Hangi bilimsellikle ? Hangi perspektifle ? Hangi ekonomiyle ? Nereye kadar ? Hangisi doğru ? Acıamagerçekin altını çizdiği sorunların , rakamları gerçekliği nedir ?Anlamı nedir ?Kamusal alanda koltuk sahibi olanların bu soruları karşılama mükellefiyeti vardır. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 11/04/2015
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir