Medimagazin logo

<b>AYIN KONUSU: SUT (SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ)</b> (66)

29 Eylülde Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayınlanan href="http://rega.basbakanlik.gov.tr/main.aspx?home=http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2008/09/20080929m1.htm&main=http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2008/09/20080929m1.htm" class="link" target="_blank">Sağlık Uygulama Tebliği</a> hekimlerin reçeteleme kurallarından özel hastanelerden alınacak katılım payına kadar bir çok yeni değişikliği içermektedir
<b>AYIN KONUSU: SUT (SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ)</b> (66)
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

29 Eylülde Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği hekimlerin reçeteleme kurallarından özel hastanelerden alınacak katılım payına kadar bir çok yeni değişikliği içermektedir.

Konuyla ilgili görüşlerinizi okuyucu@medimagazin.com.tr ye yazabilirsiniz.

........................

AYSADER genel başkanı adına yazılan sözkonusu çirkin yazının,dernek başkanı Uzm Dr Kürşat Özdemir tarafından yazılmamış olması memnuniyet verici.Durumun vahim tarafı ise önemli birinin adını kullanarak fizyoterapistler hakkında gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan şeyleri atıp tutmak.Bu durum aslında fizyoterapistlerin haklılıgını da bi nebze göstermektedir..Biz yeni SUT ta belirtilen ''fizik tedavi uygulamalarının hekim dışı saglık personeli(hemşire,ATT,sağlık memuru,ortez protez teknisyeni,vb) tarafından yapılmalıdır''maddesine haklı bir tepki gösteriyoruz.Çünkü fizik tedavi uygulamaları uzman hekim ve fizyoterapist işidir,böyle ucu açık bir madde olamaz..İnsan sağlığına gereken değerin ülkemizde de en kısa zamanda verilmesini temenni ediyorum..

........................

Öncelikle Medimagazinin böyle güncel konularda görüş sormasına teşekkür ederim. Sitede AYSADER GENEL BAŞKANI adı altında bir yazı mevcut. Ben AYSADER'in Başkanıyım her konuşma ve yazılarımda ismimi açıkça yazarım ve imzamı atarım. Kimseden ve kurumdan da hiç çekinmem. Maalesef ismimi kullanarak bizim dernekden mail atmışlar, ben bu yazıya hiç katılmıyorum.
Ben her meslek kuruluşuna saygı duyan bir insanım, meslek , etiket ayırımı hiç yapmam. İnsanlar etiketleri ile karşılanır, karekterleri ile uğurlanır . Önemli olan insan olmakdır.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hizmeti bir ekip işidir. Bu önemli , bu değerli gibi bir ayrım yapılmaz. Ekip de herkeze ihtiyaç vardır. Tek başına kimse bir yere varamaz. SGK bu konuda yeni düzenlemeyi yaptı.22.10.2008 Tarihli resmi gazetede yayınlandı, bu yazılarda derneğimizin de katkısı olmuştur. Rehabilitasyon hizmetleri Fizik Tedavi Uzmanı veya Fizyoterapistlerce yapılır şeklinde düzenleme olmuşdur.

Birlik ve beraberlik içinde herkeze iyi sağlıklı çalışma diliyorum. Saygılarımla,
UZ.DR.KÜRŞAD ÖZDEMİR
AYSADER BAŞKANI

(Medimagazin'in Notu: Sayın Özdemir'in bahsettiği mail aysad06@hotmail.com adresinden sitemize yollanmıştır. Bu yanlışlıktan sonra sitemize gelen yorumlardan hiçbirinde isim belirtilmeyecektir))

........................

Sayın AYSADER genel başkanı Kürşad R. Ö.,yazınızı okuduğumda bir fizik tedavi uzmanı oldugunuzu anlamak çok kolaydı..

Öncelikle ben bir fizyoterapistim,doktor olma gibi bir niyetim dün yoktu,bugün yok,yarın da olmayacak.Medimagazin.com sitesinde çogunlukla fizyoterpistlerin şikayetlerinin yer alması,belirttiğiniz gibi sitenin fizyoterapist yanlısı olmasından kaynaklanmıyor.Sitede şikayeti ve görüşü olanların bütün yazıları yayınlanmkta..Bunu yazınızın yayınlanmasından anlayabilirsiniz.Bu durum mesleğimize ve de en başta hastalara yapılan büyük haksızlığa verilen bir cevaptır.

Fizyoterapistlerin maaşlarının 2500 ile 10000 ytl arasında değişitiğini söylüyorsunuz ki belirttğiniz tavanı alan bir fizyoterapist duymadım.Maaşlardan bahsetmişken fizyoterapistler sayesinde fizik tedavi uzmanlarının aylık 30000 YTLye varan kazandıkları paradan da bahsetmelisiniz ki kamuoyu daha çok aydınlansın.Benim kimsenin kazandığı para ile ilgili bi takıntım da yok bunu da belirtmek isterim..Sizin de olmasın lütfen..
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O.nu okumak için öyle fazla başarılı olmaya gerek yok diye çok talihsiz bir açıklama yapmışsınız.Bu okulların en son ki taban puanlarını incelemenizi rica ederim ve her geçen yıl da giriş puanlarının arttıgına da dikkatinizi çekmek isterim.Bu durumda ortada iki seçenek var.
1-Ülkemizdeki meslek gruplarının neredeyse %90 ını okuyan öğrenclerin öyle ahım şahım bi başarısının olmadığını söylüyorsunuz ki bunun içinde çogu eczalık fakültesi mühendislik fakülteleri ve diş hekimlikleri de var
2-Henüz ÖSYS taban puanlarını inceleme vakti bulamadınız.
Lütfen ve lütfen şunu artık anlayın ki hiçbir fizyoterapistin bir fizik tedavi uzmanı olma gibi bir niyeti yoktur.Bizler sizin de oldugunuz gibi fizik tedavi ve rehabilitasyon ekibinin olmazsa olmaz bir parçasıyız.Kaldı ki hiçbir Avrupa ülkesinde fizik tedavi uzmanı yok,ya nörolog ya da romatolog var. mesleğinize olan saygımızdan bunu da dile getirmiyoruz..çogu fizik tedavi uzmanının fazla bi iş yapmadıgını sadece bi ağrı kesici,kas gevşetici yazdıgını,egzersiz olarak da çoğunlukla Wiliams 1-2-3 verdiğini de dile getirmiyoruz.Tüm Avrupa ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerdeki fizyoterapist mesleğine olan saygıyı ve mesleğin bulunduğu noktayı gıbta ile seyretmekteyim..
Son olarak belirtmek isterim ki sağlık ciddi bir iştir.İşin ehli tarafından yapılmalıdır ve fizyoterapistlersiz fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulaması büyük bir eksikliktir,verim beklenemez..Üslubumun biraz sert olmasından dolayı tüm okuyuculardan özür diler saygılarımı sunarım..

FZT Sadır

......................

Bu sitenin, içinde her kesimden insanı barındıran bir grup tarafından takip edilen bir site olduğu düşünülürse, yanlış bilgilendirme yapmamak adına yazılarımızın içeriğini iyice düşünerek yazmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ne fizyoterapistlerin fizik tedavi uzmanlarıyla ne diyetisyenlerin dahiliye uzmanlarıyla ne de herhangi bir meslek grubunun başka herhangi bir alanla eşit olmayı istemesi kadar gereksiz ve geçersiz bir ifade kabul edemiyorum. Ek olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümlerinin güncel puanları yoruma açık olmayıp, puanların yüksek oluşu alenidir.

Burada asıl tartışılan, bir meslek grubunun mesleki icrasıyla ilgili haklara, hasta haklarına tecavüz arz eden bir tebliğdir; ve beraberinde bir takım başka hatalar..
Fizyoterapistler yalnızca ftr uzmanlarıyla değil, mesleki -ve meslek yasasının çıkmasıyla beraber de yasal- haklarına zarar veren ve verecek olan her meslek grubu ve/veya kişisi ile konuşur,tartışırlar; lütfen bunu kabul edelim.

Fizyoterapist Tuba Yüksel Ergene

.......................

Değerli Medimagazin okuyucuları;
Dikkat ettiniz mi SUT yayınlanmış, Ülkemiz de elektrik % 65 artmış, doğalgaz artmış, enflasyon iki haneli rakama gelmiş, SGK eski adı ile SSK, Bağkur ve Emekli Sandığına bağlı sigortalı eş ve çocuklarına uygulanacak tedavi ve muayene ücretlerini bazı branşlarda %20 bazı branşlarda % 50 düşürmüş ve SUT'u yayınlamış. Buna kimler itiraz ediyor sitede sadece Fizyoterapistler yazmış. Ya Medimagazin onları koruyor diğer yazıları yayınlamıyor, yada Merkezler duyarsız kalıyor.

Eski SUT da Fizik Tedavi seansına alınacak hasta sayısı haksız olarak hekim ve fizyoterapiste bağlanmışdı. Ülkemiz de yeterince fizyoterapist olmayınca bu meslek grubuna gün doğdu. Devlet bir daire başkanına genel müdürüne 2000 YTL civarında maaş verirken fizyoterapistler 2500 minumum olmak üzere 3000 Doğu ve güneydoğuda 5000-10.000 YTL arasında maaş aldılar. Yeni SUT bunun önüne geçince Klinikleri kapanma noktasına gelecek hekimlerden önce onlar yazıyor.

Ülkemiz de herkez okumakda ve meslek seçmekde serbest tabiki ÖSYM sınavın da yeterli puanı alırsanız. Fizyoterapist ile Fizik Tedavi Uzmanı eşit tutulmak isteniyor. Fizik Tedavi Uzmanı olmak için önce Tıp Fakültesini kazanıp DOKTOR olacaksın sonra da TUS sınavını geçip şimdi 5 yıl oldu ihtisas yapacaksın. Bunun için de ÖSYM de ilk 10.000 bin öğrenci arasına gireceksin.

Fizyoterapist olmak için öyle çok başarılı bir öğrenci olmana gerek yok normal sıralarda bir puan ile bu okula girebilirsiniz. Sonrada kalkıp 11 yıl liseden sonra sürekli eğitim yapan bir meslek grubu ile eşitim diyeceksin, Yukarda Allah var bu büyük haksızlıktır. Ülkemiz de kim Doktor olmak istiyorsa engel bir durum yok sınava girip meslek değiştire bilirler Fizyoterapist arkadaşlar.

SUT a gelince, Devlet diyor ki ben yanlış yaptım Vatandaşı özele açmak ile ben direk bundan vazgeçersem seçimler de iktidar sıkıntıya düşer. En iyisimi Özel Hastaneler, Tıp Merkezleri Dal Merkezleri ben sizin elinizi kolunuzu bağlayım sizler kendiniz anlaşmaları iptal edin veya iflas edin.

Sayın okuyucular Klinikleri kendimiz yapıyoruz, cihazları kendimiz alıyoruz, personel maaşlarını kendimiz ödüyoruz birde almadığımız paranın vergisini biz ödüyoruz, fakat Devlet resmi hastaneler ile bizi eş değer bile tutmuyor bize daha az ödeme yapmak istiyor. Hastaneyi, cihazları ve çalışanların maaşını hazineden ödüyor birde bizi cezalandırmak için bize gelen hastadan daha fazla olarak 10 YTL katkı payı istiyor, NERDE HAKKANİYET, NERDE REKABET KURULU?

Bu SUT çok davaya konu olacak ve de iptal edilecek...
AYSADer (Ayakda Teşhis ve Tedavi veren Özel Sağlık Kurluşları Derneği) GENEL BAŞKANI

..................

FRANSADAN SUT'A BAKIS
Ben yurtdısında calısan dıploamasını TC.HU. FIZ.TED. VE REH. dan alan ve TC SAGLIK BAKANLIGIN dan onaylatan bır turk fızyoterapıstım.Bu dıplomayla denklıgımı aldım ve ozgurce meslegımı ıcra edıyorum.Bayramda ulkemı aılemı ve meslektaslarımı zıyaret ettım.Bu son gelısmelerı meslektaslarımdan ogrendım.Fransa ya donunce sıtenızden gundemı takıp etmeye basldım.Malesef dunyada hıc bır uygulama ornegıne rastlanmayacak SUT u gordum.Belcıkada 3 sene olan fızyoterapıstlık egıtımı 4 cıkartılmıstır.Bu sene Fransada da 4 seneye cıkacak ıstedıgı uzmanlık dalına gore de egıtımıne 2 sene okul bıttıkten sonra devam eder.Yaklasık en az 6 senede egıtımını tamamlar.Ukraynada da 5 senedır ve dunyanın hıc bır yerınde 2 sene degıldır.Bu SUT'u gordugumde burda kı yabancı meslektaslarıma durumu bahsettım sen Turkçe yı unutmuşsundur dedıler.Bende Turkıyedekı meslektaslarımı aradım onlarda sen Turkceyı unutmamışsın anladıgın dogru dedıler.Anlamadıgım bır nokta da şu nıye bu yanlış uygulamaya sadece fızyoterapıstler karsı cıkıyor.Bır suru farklı uzmanlık dallarında fızyoterapsıtle calısan degerlı doktorlarımız var.
Hukumetımız vatandaslarımızın yasal bosluklardan dolayı kaynaklanan telafı edılmesı olanaksız hak kayıplarına engel olmalıdır.Bu devletımızın bır gorevıdır.Ben burda yurt dısında saglıgını ellerıme teslım eden AB'lıgı vatandaslarını tedavı edıyorum.Dıplomamı Turkıyeden aldım bunuda burda tedavı olan hastalarım çok ıyı bılıyor onlar bana bu ozgurlugu verırken benım ulkemde bu hızmetten vatandaslarım magdur edılıyor.
Burda fızyoterapıstler her uzmanla calısa bılırler kendı yerlerını aça bılırler.Dunyada fızyoterapıde gelıstırılen tedavı yontemlerının %90 dan ustunu fızyoterapıstler tarafından bulunmus uygulanmış ve uygulanmaktadır
SAYIN DEVLET BUYUKLERIMIN BU OLAYLARIN FARKINA VARACAGINI VE VATANDASLARIMZIN SAGLIK HAKKINI KORUYACAGINA EMINIM.
INANIN BENIM SU AN YASADIGIM ULKEDE TURKIYE'YI COK YAKINDAN TAKIP EDIYORLAR BIZI BIZDEN DAHA IYI TANIYORLAR.BIR ARA PARAMIZDAKI 0 LARLA HER FIRSATTA DALGA GECILIYORDUK SIMDI DE BUNLARLA DALGA GECILMEMESI DILEGIYE
SAYGILARIMLA....

.......................
Kadı bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış,sahibini bekleyen nefis bir ördek var.
Kadı,fırıncıya "Ben bunu aldım" demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıvermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş:"Hani bizim ördek?"
Fırıncı boynunu büküp "Uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş.Kavga sırasında fırıncı araya giren bir gayrımüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış...Bir duvardan atlarken,bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.Kadın,çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp düşürdüğü yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar.Kadı sırayla sormuş.
Ördeğin sahibi:"Bu adam ördeğimi hiç etti" diye şikayet etmiş.
Kadı fırıncıya sormuş:"Ne yaptın bu adamın ördeğini?"
Fırıncı:"Uçtu" demiş.Kadı,kara kaplı defterini açmış:
"Ördeğin karşısında tayyar yazılı.Tayyar 'uçar' anlamına gelir.O halde ördeğin kaçması suç değil" diyerek fırıncının beraatine karar vermiş.
Gözü çıkan gayrımüslim vatandaşa sormuş...Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:"Her kim,gayrimüslimin iki gözünü çıkara,onun da tek gözü çıkarıla..."
Davacı:"Ne oalacak?" diye sorunca,Kadı:"Şimdi" demiş,"Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak,biz de onun tek gözünü çıkaracağız."
Tabi gayrımüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş,fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı:"Tamam" demiş,"Karını vereceksin,bu adam yerine yeni çocuk koyacak."
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş.Kadı dönmüş yahudiye,
"Senin şikayetin ne?"
Yahudi ellerini açmış,"Ne diyeyim kadı efendi" demiş,"ADALETİNLE BİN YAŞA SEN E Mİ!!!"

Zaten sayın meslektaşlarım SUT içerisinde fizik tedavi uygulamaları ile bu kadarına da pes dedirten,fizyoterapistin adını bile anmayarak devrin en önemli sağlık komedisine atılan imzayı vurgulamışlar.Ben de zamanında 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından anlatılan bu kıssadan hisseyi yazmak istedim.Şu içinde bulunduğumuz duruma uygun olduğunu düşündüm.İçimizi acıtan başka durum bir taraftan biz fizyoterapistler olarak bize yapılan bu haksızlığa sesimizi yükseltmeye çalışırken fizyoterapistin gereksizliği,"hekimdışı sağlık personeli"nin yeterliliği ile ilgili hiç yakışmayan savunmalar yapılmaktadır,bu vahim bir durum,aynı disiplinde çalıştığımız camiadan duymak daha vahim..Bunun adı şecaat arzederken,sirkatin söylemektir.Bu durumun hastaların lehine olabileceğine ihtimal vermek kadar abes bir hal olmaz.Fizyoterapistin kim olduğunun ve görevinin tam anlamıyla idrak edilememesinin yaşanan bu kargaşada rol oynadığını düşünüyorum,bu tarz az gelişmiş ülkelerin sağlık politikalrıyla idarenin halkımız tarafından hakedilmediğini düşünüyorum,hastalarımızın bu konuda uyanık olmalarını dilemekten başka birşey diyemiyorum.Er ya da geç hatanın farkına varılmasını temenni ediyorum.Saygılar

Fizyoterapist P.T

…………………………………………


Ben özel sektörde 2 yıldır çalışan bir fizyoterapistim. Özel sektörde elektroterapi uygulamalarını yapan meslek lisesi mezunu , düz lise mezunu , sağlık personeli olmayan , masör olup da elektroterapi uygulayan , yaptığını yalan yanlış yapan insanlar var. Kendini fizyoterapist sanan hatta hastaya yanlış bilgiler verip yanlış yönlendirenler var maalesef. Hep karşı çıktık fizyoterapist olmayanların bu işi yapmasına , şimdi SUT ta adımız bile geçmiyor fizik tedavi uygulamarında. Bütün bunlar fizyoterapistlik mesleğinin yasası olmamasından kaynaklanıyor..... Biz fizyoterapistler yasamızı istiyoruz.

SUT 'a göre fizik tedavi işlemlerini hekim dışı sağlık personeli uygular. Ne demek bu ?
Biz niye eğitim alıyoruz. Neden SUT ta adımız bile anılmıyor. Bunu çok uygun bulan fizik tedavi hekimleri fizik tedaviye bu kadar mı değer veriyorsunuz? Bu kadar basit midir hastayı tedavi etmek?

………………………………………….

Hayatımda fizik tedavi doktorunun yaptığı yorum kadar talihsiz bir yorum daha görmedim. Egoları yüzünden fizyoterapi bölümünün anlamını algılayamamış bir doktorun yorumundan ileri gitmemektedir bu yorum. Hangi doktor bir saatlik bir rehabilitasyon programını dolduracak bilgiye sahip oluyor merak ettim. Ben daha öğrenciyken bir fizik tedavi asistanına bizim için çok basit olan skolyoz egzersizlerini öğrettim. Bizim neleri bildiğimizi bilmeden hareket ediyorlar. Ayrıca bizim işimiz yaşam kalitesini artırmak ama malesef türkiyede ölmediğiniz sürece gerisi önemli değil. Doktorlar işin tedavi kısmına bizim kadar hakim olamazlar. Egolarınızı bir kenara bırakıp insan sağlığını düşünün birazda. Biz bize ne doktor denmesini istiyoruz ne de hemşire bizler fizyoterapistiz. Hiçbir hocamızda doktorculuk oynamıyor hepsi her zaman fizyoterapistliğiyle gurur duyuyor merak etmeyin. Ben yeni mezun biri olarak bu yorumu eski kafalı birinin Türkiye'nin eski kafalı yasalarıyla ayakta durmak için çırpınışı olarak değerlendiriyor ve yazık bu ülkeye diyorum.

Fzt. Özge KUŞAKOĞLU

…………………………………………

1 yıllık fizyoterapistim, ne kadar şanslıyım ki bu ülkede olmak istediği şeyi olan ender insanlardan biriyim. Ancak maalesef işimi yapmama birileri engel oluyor. Fizik tedavi sadece elektroterapi değildir birileri bunu anlasın artık. Hekim tanıyı koyacak ve herhangi biri elektroterapi yapacak, belki teşrif edilip herkese verilen egzersiz kağıtları hastaya verilecek ve hasta iyi olacak... Hastalarımızın rehabilitasyon hizmetine ihtiyacı var, bu hizmetin fiziksel bölümünü FİZYOTERAPİST yapar. Durum o kadar komik ki (söyleyecek başka bir şey bulamıyorum) göz göre göre sırf birileri kızmasın diye devletimiz oraya fizyoterapist yazmaktan kaçınmış. Bu durum düzeltilir belki ama düzeltilmesi için 30 - 40 vatandaşımızın canının yanması lazım bu ülkede...

…………………………………………

Çıkan bu tebliği kınıyorum. Çünkü bu bazı insanların düşündüğünün aksine sağlık , alanında uzman olanların uygulamasını yapması gereken bir iştir. Bu dünyanın her yerinde böyledir .Ancak bazı insanlar işlerine gelince avrupayı örnek alırken , asıl alınması gereken konuları maalesef görememektedirler. Bu tebliğle hem halkımızın sağlığı tehlikeye atılmış hem de meslektaşlarımız mağdur edilmiştir. Bu kimin hangi düşünceyle yaptığını anlamadığımız şeylerle uğraşacağımıza bilimsel çalışmalarla uğraşmalıyız. Ayrıca bu tebliği çok uygun bulanlar umarım dışardan doktorların kabulü konusunda da aynı olumlu duyguları taşırlar. Bütün bu kötü zamanlar geçecek ve herkes hak ettiğine kavuşacaktır. O günün en kısa zamanda gelmesi dileğiyle...
fizyoterapist ÜE

…………………………………………

Ftr uzmani doktor rumuzlu bir gorusu uzulerek okudum. 1937 yilinda Fizyoterapistlik meslegi maalesef Turkiye`de yoktu ve oyillarin kosullarinda ancak bu sekilde bir yasa cikarabilmisler. Ayrica bu goruse gore Bilgisayar muhendisligi Uzay bilimleri ve genetik muhendisligi gibi bircok sonradan teknoloji ve bilimin gelismesiyle beraber ortaya cikan meslekleride yok saymamiz gerekir. Biz hic bir sekilde doktorculuk oynamiyoruz , gorevimiz teshisi konmus hastalarin tedavisini yapmak. Gorev tanimlarimiz tamamen farkli. 2008 yilindayiz (bunu ozellikle belirtiyorum cunku bu soylenilen tarihin uzerinden 71 yil gecmistir neredeyse asir olacak) ve artik devletce resmi olarak acilmis ve ogrenci almaya devam eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon okullari var. Sizin bu gorusunuz oldukca cagdisi kalmis bir dusunce maalesef.Devletimiz gerekli gormeseydi bu okullari acmaz ve acmaya devam etmezdi. Bu arada cok sevdigim ve saygi duydugum, beraber calistigimiz ve sizin gibi dusunmeyen FTR uzmani Doktorlar da var onlar kimin ne gorev yaptigini biliyor . Beraber ve uyum icinde calisma bilincine varilmadan hastalara verimli bir hizmet verilemeyecegini dusunuyorum. Kucuk hesaplar pesinde kosmanin faturasi herkese cikar bunuda unutmayin.Soylediklerimin ardinda oldugum ve saklayacak birseyim olmadigi icin adimi da gorusumun altina yaziyorum.
Uz. Fzt. Fatma Z. Eldelekli

…………………………………………

10 yıllık fizyoterapistim bu süre zarfında özeldede devlettede fzt olarak onlarca ftr hekimiyle ve sağlık bakanlığının birçok tebliğiyle çalıştım. ftr uygulamalarına hakim biri olarak biraz sut ta değineyim.

sut un ftr uygulamaları kısmı siyasallaştırılmıştır, aylar önce birçok sitede ftr uzmanlarının dile getirdiği milletvekili seçilen ftr uzman hekimi eliyle fizyoterapistlerin devre dışı bırakılacağı söylemi ne yazık ki sgk vasıtasıyla ve sağlık bakanlığının desteğiyle gerçekleşmiştir.
Sağlık Bakanlığı kendi elemanını yine kendi 1 nolu elemanın baskısına dayanamayıp hiçe saymıştır daha doğrusu buna mecbur kalmıştır çünkü yıllardır çıkarmadığı meslek yasaları elini kolunu bağlamıştır.
Sağlık Bakanlığı ftr uygulamalarının nasıl ve ne şekilde uygulanacağının farkındadır aslında buna uygun genelgelerde yayınlamıştır ancak bu genelgeler ftr uzman hekimleri derneği aracılığıyla danıştayda iptal edilmiştir(çünkü mahkemeler kanuna yasaya uygun haraket eder genelgelere değil)sağlık bakanlığı birçok davada ftr uzman hekim derneğinin karşısında yer almış ancak nafile çünkü çıkarmadığı yasalar davaları kaybettirmiştir.

Son çıkan sut lada ftr uygulamaları her şekilde bitirilmiştir:madem birşey doğru yapılacak onu konuşalım.
fizik tedavi ve rehabilitasyonun fizik tedavi kısmı zaten hikaye konumuna gelmiş sgk birçok ülkede olduğu gibi bunu hiç ödemesin zaten bu elektrikli aletle yapılan kısım sadece 3. dünya ülkelerinde mevcut tamamen kalksın bir takım çevreler nemalansın diye vatandaş hiç aldatılmasın.SGK artık fizik tedavi için para harcamasın buna gerek yok kaynak israfı...

Rehabilitasyon uygulamasında protez ortez teknikeri veya teknisyeni zorunlu konuma gelmiş allah aşkına bunu bana biri anlatsın ne gerek var.hastanın cihazlanması gerekirse bu iş zaten özel çalışan medikallerden sağlanıyo bu tekniker arkadaş ne iş yapacak.rehabilitasyon yapman için pro.ortezçi şart ama protez ortez atölyesine gerek yok şart değil.böyle mantık olamaz ha dersin ki bundan sonra rehabilitasyon uyguladığın hastanın cihazınıda dışarıda yaptırmayacaksın zorunlu atölyen ve ortezcin olacak bu tamam ama atölye zorunlu değil ortezci zorunlu

Pediartrik rehabilitasyon için çocuk gelişimi odası zorunlu ne yapcak çocuk burada kendi kendine oturarak tedavi görecek.herhangi uzmana gerek yok tuaf

Rehabilitasyonda fizyoterapist zounlu eleman değil konuşmaya gerek yok en doğrusu:)

Bu şartlarda fizyoterapist arkadaşlardan isteğim buralarda ağlayıp sızlamanın gereği yok bu ülkede sağlık personeliysen ve sağlık bakanlığı bence 1 numaralı görevi olan meslek kanunlarını çıkarmıyosa (ben sağlık bakanlığıyım sağlık hizmetini ben veririm, tamam kimle verirsin orasını boşver) artık böyle insancıl düşünmeye son vermelisiniz.

Kamuda fizyoterapist açığı mevcut girin devlet memuru olun ama hiç bir iş yapmayın akşama kadar oturun çünkü sen tanımlı değilsin hak,hukuk,yetkin yok öyleyse öyle...
ha ben bunu yapamam vicdan sahibiyim diyenler fizyoterapistin serbest çalışma yetkisi mevcuttur (konu hakkında danıştay kararlarıda var)git şehrin göbeğine bir büro aç yaz fzt diye vatandaş zaten kaliteye muhtaç (seansına devlet 20 ytl öngörmüş)bir stent farkı için 200-7000 ytl aralığında fark ödeyen benim vatandaşın gerekli parayı cebinden verir..

Buralara çıkıp ftr nin f sinden anlamayan kişilerle uğraşmaya gerek yok.anlayanlar zaten susturulmuş...
tüm vatandaşlara ve fzt arkadaşlara hayırlı olsun

…………………………………………

Fizik tedavi uzmanına:
Burada yayınlanan fikirlerinize katılmıyorum; çağımız koşullarında hiç akılcı değiller. Çünkü:
1- Bahsettiğiniz gibi ilgili yasa 1937 yılında çıkarılmıştır ve günümüzde artık ihtiyaçları karşılamamaktadır. Siz burada ısrarcı davranırsanız hala 1937 yılının kafasıyla düşünüyorsunuz demektir. Bugünkü SUT da, ne ftr hekimlerinin ne fizyoterapistlerin ne de hastaların ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir.
2- Ülkemizde üniversitelerde dünya standartlarına uygun fizyoterapistlik eğitimi verilmekte ve nitelikli fizyoterapistler yetiştirilmektedir. Bu yadsınamaz bir 'GERÇEK'tir. Bu nedenledir ki; işin uzmanı (FİZYOTERAPİST) dururken işte teknikerdir, teknisyendir gibi bu tür yollara yönelmek gereksiz ve de mantıksızdır. Bilindiği üzre sağlık ciddi bir iştir ve de UZMAN ellerce verilmelidir.
3- Fizyoterapistler ülkemizde sadece hakları olan mesleklerini icra etmektedirler. Belirttiğiniz üzre doktorculuk oyunu oynamamaktadırlar. Ortada bir oyun varsa; bunu yazan da bellidir oynayan da.
4- Kurguladığınız üzre fizyoterapi hocalarının 'fizik tedavi uzmanlığını sileceğiz' diye bir düşünceleri olamaz. Onlar sadece işlerini yapmaktadırlar: FİZYOTERAPİST yetiştirmek!
5- Şu an fizyoterapi eğitimi alan öğrencilere akıl vermek size düşmez diye düşünüyorum. Çünkü bu insanların çoğu değerli olduğuna inandıkları için bilerek ve isteyerek bu mesleği tercih etmektedirler.
Ömer Doğruer, FİZYOTERAPİST

…………………………………………

Fizik tedavi ve rehabilitasyon bir ekip işidir.Bu ekipte doktordan hemşireye,ortez protez teknisyeninden psikoloğa ve tabiki fizyoterapiste kadar bir çok meslek elemanına ihtiyaç vardır.Bu elemanların hepsinin çalışma alanı farklıdır ve kimsenin diğerinin işini yapma gibi bir arzusu yoktur.Bunu her aklıselim insan bilir.Ama bir fizik tedavi uzmanı kalkıp fizyoterapistlere ne gerek var,bu okulları okuyanlar bıraksınlar,hatta bu okullar kapatılsın,fizyoterapistler ne iş yapıyor gibi talihsiz açıklamalar yaparsa;biriside kalkar bu insana sen bir nöroloji ya da ortopedi ya da nöroşirurji ya da romatoloji uzmanının yaptığından farlı ne yapıyorsun ya da daha farklı ne biliyorsun diye sorar.Daha da vahimi sana gelen hastaya yazdığın bir ağrı kesici ile yazdığın bir kas gevşetici vermek dışında ne yapıyorsun ve ne işe yarıyorsun ya da asıl sana ne gerek var diye sorar.Ben şahsen yukarıda bahsettiğim ekip elemanlarından herhangi birine gereksiz diyebilen kompleksli insanların ne yazık ki diğer meslekdaşlarını da karaladığını,hatta halkın kaliteli sağlık hizmeti almasını umursamadığını ve sadece cebini daha fazla hasta bakıp nasıl daha çok doldurabileceğini düşünen zavallılar olduğunu düşünüyorum.İnşallah yeni SUT da da yapılan hatalardan dönülür ve halkın aldığı sağlık hizmetlerinin kalitesi daha da düşmez.saygıyla..

…………………………………………

Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder diye bir sözü vardır atalarımızın. Çıkarılan bu son SUT ile doktorlarımız yarım doktorluk yapmaya mecbur bırakılmıştır, konuştuğum her branştan doktor kan ağlamaktadır.

19.7. Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemleri:
a)Uygulamaların fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin gözetiminde hekim dışı sağlık personeli tarafından uygulanmış olmadır.

Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder, peki yarım yamalak fizyoterapistlerin işinin yaptırılmaya çalışacağı bu kişiler sizce ne yapar... Belki sizler görmemiş olabilirsiniz ama ben gördüm, hastanın doğru kişilere ulaşana kadar sürünmesine sebep olur... İnşallah kısa zamanda bu yanlıştan dönülür.
Fizyoterapist Burak Koca

…………………………………………

Ben bir fizyoterapistim. doktorculuk oynamayan, ancak konumunun teknikerlik olmadığını da bilen, ilgili uzman doktorlardan gelen konsültasyonlar doğrultusunda tedavi programını çizip uygulaması gerektiğini düşünen bir fizyoterapist.
ülkemizde sağlık sistemi her gün biraz daha avrupa birliği kriterlerine uydurulmaya çalışılırken 4 yıllık fizik tedavi okullarının kapatılması düşüncesi ne kadar da geri kalmış bir düşüncedir. Aksine konuşma terapistliği, iş-meşguliyet terapistliği gibi bölümlerde açılmalıdır. Ancak ne yazık kı ülkemizde henüz fizyoterapistlerin kanunu bile yoktur. Ve ortada kalmışlıkları son çıkan sut uygulaması ile iyice ortaya çıkmıştır. rehabilitasyon yapılan bir yerde fizyoterapist adının geçmemesi kadar tuhaf bi durum olamaz. eğer fizik tedavi uygulaması sadece masaj ve elektrikli aletlerden oluşsaydı bunu yapmayı öğrenmek için 2 yıl bile fazla derdik. ama rehabilitasyon çok daha farklı, strateji geliştirilmesi gereken, çok iyi anatomi, fizyoloji, nöroanatomi ve klinik bilgilerle planlanması gerken bir süreçtir. bu süreci henüz anatomik yapıları tam kavrayamamış teknisyenlerin lise mezunu kişilerin eline teslim etmek tam bir talihsizliktir ve buna göz yuman hekimler ve ilgili kişilerin işlerindeki hassasiyet(!)lerini anlatmaktadır.
Umarım bu konuda daha hassas ve profesyonel yaklaşımlar geliştirilir....

…………………………………………

Mesleğimizi hiçe sayacak kadar ileri görüşlü olan sayın yetkili ve doktorlar, yokluğumuz halinde neler olabileceği konusunda da bir ileri görüş beyanında bulunacak kadar cesaretli mi acaba?sayın doktor hocalarımız derslerimize girip maaşlarını alırken ileri görüşlü değillermiydi acaba?neden ftr okullarımız kurulmadan bir politika belirtilmemiş?neden açılmış o zaman okullarımız?neden bizi tıp okumaya davet eden sayın doktorlarımız bize yüklü bir müfredatla tıp dersleri veriyor?neden stajlarımız üniversite hastanelerinde yapılıyor?
o zaman tüm rehabilitasyon hastalarını kendiniz alabilirsiniz demekki?belki dönerlerinizden fedakarlık etmeniz gerekebilir,belki bir buçuk saat bir hemipleji hastasıyla sizin tabirinizle 'uğraşmak' sizi sıkabiliir, muayene süresinin 2 mi yoksa 10 dakika mı olması konusunda tartıştığınız bir dönemde sorduğum bu soru çok canınızı sıkabililr?
ailenizden birinin başına da rehabilitasyon gerektiren bir durum geldiği zaman kime teslim edeceksiniz? teknisyenemi? yoksa işini iyi yapan bir fizyoterapiste mi? belki muayene dakikalarınızdan kısıp siz alabilirsiniz ki bunun olmayacağını siz de çok iyi bililyorsunuz...
fizik tedavi ve rehabilitasyon bir ekip işidir...iğne ile kuyu kazmaya benzer..hastalarla aylar günler ve hatta yıllarca birebir ilgilenen bir meslek grubu hakkında yaptığınız bu tür konuşmaları kınıyorumm.. çıkan bu yasa ve üzerimize kurulmaya çalışılan özellikle ftr hekimi baskısı tamamen bir prestij kanıtlama yarışı sebebiyledir.. kimin kime prestijini ve otoritesini kanıtlamaya çalıştığını buradan söylememe bile gerek yok sanırım..herkes işini yapıp birbirine karışmasa bu tatsız konuşmalarımız olmayacaktı..Yaratılan suni tartışma ortamından uzak durmaya ve sağduyulu düşünmeye davet ediyorum herkesi..
Son olarak şunu söylemek istiyorum;ben tanısını koyup ilacını yazmış fizyoterapiste göndermiş,fizyoterapiste saldırmak yerine hasta için neler yapılabileceğini düşünen bir doktorla sorun yaşamış bir fizyoterapist olduğunu düşünmüyorum..fizyoterapist rehabilitasyonunu,doktor da tanısını koyar..bunun aksini idda ediyormuşuz havasını neden yaratıyorsunuz?
fiztoterapist Aysun

…………………………………………

SUT'ta yayınlanan sevk zinciri bence doğru fakat geç kalınmış biuygulamadır. SGK'nın bunu,özel sağlık hizmetlerini serbestleştirdiği ilk günden itibaren yapması gerekiyordu. özel sağlık sektörünü bu kadar genişletip,hergün yeni bir hastane,dal,tıp merkezlerinin açılmasına musade etmesi,hastanın bi hafta içerisinde 3-4 sağlık kurumuna gitmesine musade etmesi,sağlık sektörünü bu kadar kontrolsüz bırakması SGK'nın bu işten ne kadar anladığını(!) göstermektedir.hasta ilk önce aile hekimine muayene olup daha sonra gerekirse diğer sağlık kuruluşlarına gönderilmelidir.ama seçim konusunda fiyat farkı olmadan her kuruma gidebilmelidir.o zaman SGK gerçek hizmet kalitesini sunmuş olacaktır.
Ben özel sağlık sektöründe fizyoterapist olarak görev yapmaktayım.mesleğimle ilgili farklı yorumların yapılması çok normaldir. çünkü avrupa birliğinde,avrupa ülkerinde mesleğimin bi yasası olmasına rağmen,10 milyonu aşkın engelli bireyin bulunduğu ülkemizde fizyoterpistlerin belirsiz olması utanç vericidir.bu işi biz yapmazsak kim yapacak?bu mesleğin gereği yok 2yıllık teknik elemanlarda yapabilir diyenler;cp'li bi çocugunuz olsa veya SVO sonucu hemipleji olsanız acaba o saydğınız tekniker arkadaşlardan rehabilitasyon hizmeti alırmısınız?eğer şu mesleğin gereği var bunun yok meselesine girersek tanıyı nörolog,ortapedist,beyin cerrahi uzmanı belirliyor zaten,tedavisinide fizyoterapist yapıyor.diğer uzmanlara gerek yok mu diyelim?hayır tabiki.her uzman mesleğinin gereğini icra ediyor.hiçbir terapistin doktorculuk oyunu oynadıgı yok.ihtiyacıda yok zaten.biz hadimizi biliyoruz.herkeside buna davet ediyoruz.
fizyoterapist G.S

…………………………………………

Konunun içinde çok olmasam da yeni çıkan Sağlık Uygulamaları Tebliğini gerçekten talihsizlik olarak görüyorum. Şöyleki; her alanda olduğu gibi sağlık alanında da uzmanlaşma şartı aranmalı ve hangi işi kimin yapacağı belirgin olarak devlet otoritesi tarafından ortaya konmalıdır. Okunulanlardan ve çevremden aldığım bilgiyle elektro terapinin hatalı kullanımından kaynaklanan yaralanma ve hatta kalıcı zararları olabilecek bu uygulamanın işin ehli kişilerce yapılması muhakkak olmalıdır. "Hekim dışı sağlık personeli" demekle neyin kastedildiği bir muammadan öte geçememektedir. Aldığım bilgiyle bu işin kapsam itibariyla Fizyoterapistlerin görev tanımlarına daha yakın olduğu, aldıkları eğitimle bu işi kolayca yapabilecekleri anlaşılmaktadır. Sağlık personelinin kendi aralarındaki kavgayı tatlıya bağlayarak, dikkatlerini hastalarına verdiği günlere kavuşmak ve bu işi hakkıyla yapanların haklarını almaları umuduyla...

S.M. Mali Müşavir Gökay ERGENE

…………………………………………

Sağlık bakanı "Sosyal bir devlette hastanın cebinden para çıkmasının asla doğru olmadığı kanaatindeyim" bakan herhalde alınan zorunlu 10 ytl yi hatırlamıyor .Yada vatandaşın cebinden sadece devlet alabilir demek istiyor yada ne dediğini bilmiyor. sayın bakan bizimle dalga geçiyor sanki. daha 2 ay önce %30 dan fazla alamazsınız vatandaşı soyamazsınız diyorlardı şimdi kendileri %50 fark alıyorlar nasıl iştir anlamadım

Dr C.I.

…………………………………………

Son zamanlarda sağlık alanındaki bu acayip gelişmeyi hayretler içinde takip ediyorum ve bir kez daha Allahım neden ben bu ülkede yaşıyorumki demekten kendimi alamıyorum. Arkadaşlar bu nasıl bir ülke nasıl bir yönetim anlamadım gitti adamlar bi yasa yapıyolar 3 yıl sonra aaa falan falan yanlış olmuş du biz bi yasa daha yapalım diyolar. Bu kezde doğru olduklarına inandıkları bu yasayı yapıp önümüze sürüyolar, yorumlarda genelde fizyoterapist arkadaşların yazıları var sevgili ftr uzmanları yok, bende ozaman ftr uzmanlarının hepsine değilde %75 lik kısmına diyorumki siz aslında 10 sene değil 10 ay okusanız yeterdi, zira çoban olmak için ve her önüne gelen hastaya göz ucuyla bakıp falan kas fibrozisi tanısını koyup muscoril voltaren yazmak için 10 yıla hiç gerek yok. Bumudur yani bilim anlayışınız sevgili hekimler allah aşkına neden siz bu fzt lerden bukadar korkar oldunuz. Bizim kimsenin mesleğine göz koymuşluğumuz yok doktorculuk oynamak bizim değil o sağlık dışı personelin daha çok yaptığı bişey. Gelin herkes işini yapsın siz hekim olarak işiniz olan tanıyı yapın bizde fizyoterapist olarak tedavimizi yapalım. Her köşebaşına ftr merkezi açıp masörlerle yada sokaktan tutup getirdiğiniz efa makinalarını kullanan zatlarla halkın sağlığıyla oynamayın . Kimse zannetmesin ki susacağız 5500 fizyoterapist olarak gerekirse iş bırakıp meclis önünde yatacağız. SAĞLIK bakanı eminim buraları okumuyodur zaten gereğide yok diymi kendisi tabip ya ttb gereken bilgiyi veriyodur kendine !, hadi hayırlısı bakalım ama şu unutulz fzt arkadaşlar birlikten kuvvet doğar,

…………………………………………

Yıllık fizik tedavi ve rahabilitayon bölümlerinin açılmasının büyük talihsizlik olduğunu ve bu işin iki yıllık teknikerler tarafından yapılmasının daha doğru olacağını söyleyen sayın hocam a ( muhtemelen benim hocam diyebileceğim kadar çok yıl tüketmişsinizdir mesleğinizde. ben 4 aylık mezunum) ülkemde kendi sağlığımdan endişe eder duruma geldim.işini iyi yapan her çalışana saygım sonsuz. her meslek gurubu için geçerli bu söylediğim. Düşünüyorum da madem fizik tedavi ve rehabilitasyonu 2 yılda en iyi şekilde öğrenebilecek ve uygulayabilecek hale gelebiliyor birkişi o zaman haklısınız gerek yok. ülke açısın dan ciddi maddi kayıp ve zaman kaybı söz konusu. bence de kapatılsın okullar. ama benim eğitimini aldığım uygulamasını 1,5 yıl staj yaparak pratiğe dönüştürdüğüm rehabilitasyon 2 yıla sığmaz gibi geliyor. zaten herkes yapabiliyorsa ve amacımız fizik tedavi alanında olan uzman yetersizliğini sona erdirmek dolayısı ile ihtiyacı olan her hastanın fizik tedavi almasını sağlamaksa ( hani fizyoterapist sayısı yeterli olmadığı için diyoruz ya her fırsatta)o zaman sanırım hekim sayısı da yetersiz. (sizin de belirttiğiniz gibi 4 binin üzerinde yani yetersiz sadece benim çalıştığım ilçe de 17 pediatrik rehabilitasyon 4 tane de erişkin fizik tedavi rehabilitasyon yapan merkez var ve Ankarada kaç ilçe var türkiye de kaç merkez var? ) o zaman şöyle bir şey yapalım pratisyen hekimler yapsın bu işi nasıl olsa herkes yapabiliyor uzmanlık tus falan gerek yok vakit kaybı 2 aylık bir kurs her şeyi çözer. zaten gerekli bilgi anatomi dir fizyolojidir histoloji hepsi 6 yılın içinde geriye kalıyor egzersizleri öğrenmeye oda kursla olur? mobilizasyon manupulasyon gereksiz. bantlama, pnf, bobath ne gerek var? therasuit ? o da neymiş ?disk hernisayonu posterior pelvik tilt ve hamstring germe yeterli bir de hotpack olursa süper hastaya bir kez anlatırsak birde, türk vatandaşı hergün kesin yapar günde 3 dafa 10 ar kez yanında onu çalıştırmaya hastaya elini sürmeye gerek yok bir de kas gevşetici yazıldı mı reçete ye tamam .. işini iyi yapan herkese saygım sonsuz demiştim ya gerçekten işini çok iyi yapan hekimler de var işini çok iyi yapan fizyoterapistlerde bunun aksi de söz konusu tabiki ama o guruba siz de ben de aynı tepkiyi takınırız eminim.size saygı duyarım ama ben işimi bu kadar basite almazdım inanın bana bu mesleğe saygıyı gösterir. bu sizin cümleniz ' rehabilitasyon egsersizlerini yapacak yardımcı elemanlarda 2 yıllık okulda rahatça yetişir' ben fizik tedaviyi hele hele rehabilitasyon ki içeriği çok geniş bir kelime bu kadar basit algılamam. ben 4 yıl okudum hala mesleki gelişimim için dünyanın parasını yurt dışından gelen eğitmenler le kurslara döküyorum.bilgi anlamında sınırlama yapılamaz 2 yıl yeter 4 yıl yeter 6 yıl yeter... bence öğrenmek için emekliliği beklemek bile yetmez. ha bu arada inanın bana doktorculuk oynamak gibi bir niyetim yok ben fizyoterapistim ve izin verilirse fizyoterapistin doktor yada hemşire olmadığını ispatlamaya çalışıyorum. ama üzgün olduğum en büyük nokta yı da belirtmek isterim yurt dışındaki forumlara bir göz atarsanız fizyoterapistler hekimler, hastalar onlar da tartışıyor ama artık vaka tartışıyor insan sağlığı tartışıyor kimse kimsenin meslek sınırına girmiyor. sayın hocam gerçekten bana bunları yazma şansını verdiğiniz için teşekkür ederim ama gerçekten..
fzt fatma AKÇAY

…………………………………………

SUT' un fizik tedavi işlemleri ile ilgili olan kısmı hiç uygun değildir. evet ülkemizde fizik tedavi uzmanları vardır. ama şuda unutulmamaki fizyoterapistlerde vardır. Bu ülkedeki fizyoterapistler öyle mesleklerini teknikerlik diye küçümsediğiniz meslek grupları gibi dediklerinizi yaptırabileceğiniz bir camia değillerdir. bu kişiler profesyonel meslek mensuplarıdır. profesyonelliği bitirmeye yönelik yapılan bu uygulamayada her zaman karşı çıkacaktır. ingiltere gibi gelişmiş ülkelerde aile hekimliğinin yaygın olduğu ve fizyoterapistlik mesleğinin bu ülkelerde son derece geçerli bir meslek olduğu doğrudur. ülkemizdede aile hekimliği yavaş yavaş yerleşmektedir. kimi zihniyetler maalesef koskoca diye gözünde büyüttüğü MR makinasını kullanan biriyle insanın hayatında çok önemli yer tutan rehabilitasyonu uygulayan kişiyi aynı kefeye koyabilmektedir. Böyle bir zihniyetin eğitimine maalesef 6 yıl yeterli gelmemiştir. çünkü bu zihniyet kendi mesleğinide küçümsemekte gereksizleştirmektedir. bu kişilere göre fizik tedavi ve rehabilitasyon hotpack,tens,ultrasondur. türkiyedeki fizyoterapistler bu uzmanlara yukarıda saydığım işlemler fizik tedavi ve rehabilitasyonun % 5 dir diye hatırlattıkları için fizyoterapistlerle anlaşamamaktadırlar.bu kişiler % 5 i ile ülkelerine sağlık dağıtmanın mücadelesini vermektedirler. hatta bunuda beceremeyip sağlık meslek lisesi mezunlarından yardım almaktadırlar.
Fizyoterapistler 4 yıllık eğitim bitirmişlerdir. Ama hiçbiri hayal kırıklığına uğramamıştır. aksine fizik tedavi uzmanlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. Ben bir fizyoterapistim ve bir yılda en az 1000 kişiyi referans gösterebilirken benim çalıştığım fizik tedavi uzmanı 10 kişiyi bile referans gösterememektedir. Hastalar saf değildir. Onları kimin iyileştirdiğini gayet iyi bilmektedirler. Ayrıca türkiyede yeni mezun olan fizyoterapistler mezun olurken geleceklerini fizik tedavi uzmanı doktorlara göre planlamamışlardır. Ayrıca fizyoterapist hocaların ve fizyoterapistlerin hiçbiri fizik tedavi uzmanı doktorları sileceğiz diye bir hedefi yoktur. Aksine ekip çalışmasının önemi konusunda nasihatleri vardır. Sağlığı bir profesyonel işi olarak gören fizyoterapistler ekip içerisinde profesyonel olan uzmanlarla çalışmak istemektedir. Ama her nedense fizik tedavi uzmanı doktorlar bunun aksini savunmaktadırlar.
Türkiyede hiçbir fizyoterapist doktorculuk oynamamaktadır. Çünkü insan sağlığının oyun olmayacağının farkındadır. tıp fakültesine puanları yettiği halde insanlar fizyoterapistliği seçiyorsa her halde bir bildikleri vardır. türkiyede doktorluk mesleği hastaların gözünde değerli bir meslektir. çünkü bu kişi onları hastalığından iyeleşmesi konusunda yardımcı olmaktadır. Fizik tedavi uzmanları bunu sağlayamamaktadır. Fizyoterapistler bunu sağladığı için hastalar onlara doktor diye hitap ettikleri doğrudur. Bu doktorculuk oyunu değildir aksine değer verildiğini anlatan bir sıfattır.Keşke fizik tedavi uzmanı doktorlar aldıkları doktor ünvanını doğru ve insana yararlı şekilde kullanabilseler. keşke % 5 in savaşında olmasalar. fizyoterapistler fizik tedavi ve rehabilitasyonun %95 ine hakimdirler. Ama fizyoterapistlerin hiç birinin doktorluk mesleğinde gözü ve hayali yoktur.bu ülkede hiçbir fizyoterapistin ne tanı koyma hayali nede ilaç yazma isteği vardır. olsa zaten tekrar sınava girip tibbiyeyide kazanabilecek düzeydedirler.bu ülkedeki fizyoterapistlerin tek istediği kaliteli ,haraketli yaşam için uzman oldukları tedavi alanına müdahale edilmemesidir.

Fizyoterapistler türk halkına sağlık dağıtmaktan mutluluk duymaktadır. Bu dağıtım ekibinde tüm tıp doktorlarıyla (buna fizik tedavi uzmanı doktorlarda dahildir) birlikte olmak istemektedir.

Fizyoterapi Uzmanı Fizyoterapist

…………………………………………

Bütün bu ftr ile ilgili sorunlar aslında fizyoterapistin değil fizik tedavi doktorlarının olmasıdan kaynaklanıyor..1937 yılında ki kanunu önümüze koyuyorlar 70 sene önceki bi kanunu tabi işlerine geliyor çünkü istedikleri gibi tebliler genelgelerle boşlukları doldurabiliyorlar. sorarım size hangi uygar dünya ülkesinin sağlk sistemi yapboz gibidir.ayrıca sorulması gereken bi soruda fizik tedavi hekimi kimdir?cevabı çok basit nöroşirurjen,ortopedist,romatolog,nörolog tarafından da konulabilen tanıyı koyan ,kendini tedavi yaptığına inandırmak için 4 kalem tedavi ajanı yazan ki her hastayada aynısını yazan hasta iyileşmediğinde sadece uyğulanan akımın adını değiştiren,hastayı dinleyen onunla ilgilenen fizyoterapistin iyileştirdiği hastayı kendi üstüne alan kişilerdir.peki şimdi kimin okulu kapatılmalıdır. bu sistem hasta haklarına aykırıdır herkesin en iyi şekilde tedavi olmaya hakkı vardır.bence diğer doktor arkadaşlar hizmetiçi eğitimle fizik tedavi uzmanı olup alt tarafı 4 tedavi ajanı yazabilrler.

…………………………………………

Bir fizyoterapist olarak SUT u duyunca dehşete düştüm. insan sağlığını hiçe sayan ve riske eden böyle yasa olabileceğine inanmak istemedim.bu yasayı çıkartanların sağlığın 's' sini bildiğini düşünmüyorum düşünemiyorum. Bu yasayı çıkaran milletimizin vekilleri; vekili oldukları milletin sağlığını tehlikeye atıyorlar. Soruyorum onlara kendileri yeni doğmuş bebeklerini ve ya felç yada beyin kanaması geçirmiş yakınlarını fizyoterapi ve rehabilitasyonun bırakın önemini anlamını bile bilmeyen bir HEKİM DIŞI SAĞLIK PERSONELİNİN (tıbbi sekreter de sağlık personeli sayılıyor) eline bırakabilecekler mi? çok merak ediyorum... Sut u çıkarana kadar yasası olmayan mesleklerin yasalarını çıkarsalardı bu ülke avrupa standartlarına çok daha çabuk ulaşırdı. Avrupa Birliğine girmek için can atan hükümetimiz neden Avrupa Birliğinin tanıdığı ve saygı duyduğu bir meslek grubu olan fizyoterapistleri tanımaktan ve yasasını çıkarmaktan kaçıyor merak ediyorum. Zaten sağlık kurumları o kadar laçkalaşmış bir durumda ki bu yasayla onların ekmeğine daha da yağ sürülüyor. Fizyoterapistlerin karşı çıkmasına rağmen elektroterapide çalıştırılan basit bir tıbbi müdahaleyi bile yapamayacak sağlık personeli olmayan sağlık personeli adı altında bir sürü vasıfsız eleman var. önceden bunlar bir miktar önlenmeye çalışılıyordu şimdi ise bu uygulama yasallaşıyor. Bırakın elektro terapiyi, rehabilitasyon bile ehil olmayan kişilerin eline bırakılıyor. bu durum sadece fizyoterapistler için değil tüm sağlık çalışanları için geçerli. bir hastaneye temizlik görevlisi olarak giren bir kişi birkaç ay sonra ameliyathanede yrd. sağlık personeli olabiliyor.bu nasıl bir zihniyettir anlamıyorum. bunu denetlemek sağlık bakanlığının görevidir.Ama bu denetlemeyi biz geliyoruz diye birgün önceden haber vererek değil, bir hasta olarak gelip denetleseler tüm özel sağlık kuruluşlarının tamamına yakını kapanır. çünkü özel sağlık kuruluşları bu işi ticarethaneye dönüştürmüşler ve insanı mal olarak görüp öyle davranılıyor sadece ambalajı şaşalı.ve bu yasa ile onlara daha çok çanak tutuluyor. bu ülkede kaç tane ftr uzmanı doktor bırakın elekroterapi veya rehabiltasyon yapmayı fizyoterapist veya diğer sağlık personeli tarafından(!!!) tedavi edilen hastasını tedavi esnasında ziyaret edip durumunu soruyor. veya kaç tane doktor ilaç yazmak ve yapılan işin ismi dışında rehabilitasyonu biliyor,kaç tanesi odalarından dışarı çıkıp rehabilitasyon yapıyor??? Cevap: Ben şuana kadar görmedim. Bu ülkede fizyoterapist yetiştiren okulların açılmasını eleştiren uzman doktor bu mesleğin ülkemizde değil aile hekimliğinin olduğu ingiltere gibi ülkelerde geçerliliği olduğunu yazmış.Sanırım onun dünyadan haberi yok 1-1,5 sene evvel İzmir başta olmak üzere birkaç ilde aile hekimliğine geçildi ve şimdi bursa gibi birkaç ilde de aile hekimliğine geçiliyor. bu sistem layığıyla oturtulduğunda kendi durumlarını düşünseler daha iyi olur. Bu yasaları hazırlayan ve çıkaran vekillerimizi 60 lardan beri fizyoterapist mezun eden yanı başlarında bulunan Hacettepe Ünv. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO. gitmelerini ve herhangi bir özel eğitim kurumunda fizyoterapi görenleri ziyaret etmelerini istiyorum. Böylece fizyoterapistliğin fizik tedavi,pediyatrik rehabilitasyon ve nörolojik rehabilitasyondan ibaret olmadığını göreceklerinden eminim.Ayrıca vekillerimize ülkemize heryıl binlerce turistin fizyoterapist eşliğinde termal tedavi ve rehabilitasyon görmek için geldiğini belirtmek isterim.
Fzt. S.Ç.Y

…………………………………………

Ben bir vatandaşım. Bel fıtığı olduğum için adını vermek istemediğim bir fizik tedavi merkezine gittim ve şuanda da tedaviye devam ediyorum.Geçtiğimiz yılda aynı yerde fizik tedavi görmüştüm.O yıl beni fizyoterapistler tedavi etmişti.Bu yıl ise başka kişiler vardı.Sorduğumda bu kişinin 2 yıl okumuş bir sağlıkçı olduğunu öğrendim.Tedavimle ilgili çeşitli sorular sorduğumda bu kişi bana cevap veremedi ve ben bunun eğitimini almadım dedi.Daha sonradan öğrendiğime göre bu merkez bu yasadan sonra fizyoterapistlerin sayısını azaltmış. Şimdi soruyorum ben iyi olabilecekmiyim?

…………………………………………

SUT fizik tedavi hizmetleri ile ilgili yaptığı değişiklikler oldukca kötüdür. fizyoterapiyi yapan kişi her hangi bir sağlık elamanı diye hitap etmiş nasıl olur fizik tedavi eğitimi almamış bir kişi nasıl verebilir herkesin işi farklı herkes farklı alanda eğitim almıştır hemşire hemşireliğini teknisyen teknisyenliğini hekim hekimliğini fizyoterapist fizyoterapistlik yapsın. yoksa sağlıktaki fizik tedavi hizmeti ve diğer hizmetlerin kalite düşecektir ben şuna eminim ki hemşire veya diğer sağlık elemanları kendi işlerini yapmadığından yakınıyor butun meslek sitelerinde bunları yazıyorlar mesleğimizi yapamıyoruz biz hep ara elaman olarak kullanılıyoruz şeklinde yorumlar okudum bütün dünyada halka daha kaliteli daha iyi hizmet verelim derken bizim ülkemiz giderek kötü hizmete dönüyor isteğim ve herkesin isteği daha iyi hizmet buda ancak mesleklerin kendi işlerini yapmalarıdır.


........................

Ben 13 yıllık doktor ve 7 yıllık nöroloji uzmanıyım. Bu süre içinde sağlıkta zaman zaman benim de anlamadığım pek çok değişiklik oldu. Her değişimde olduğu gibi bundan zarar görenler mutlaka itiraz etti. Ülkemizin durumunu düşünmeden yapılması gereken tasarruf hamlelerine karşı çıkıldı. Haa devlet tasarruf yaptı mı hayır. Bence bu özel hastanelerin önü açılırken kontrol elden kaçırıldı. Katkı payı ve %30 sınırlaması o zamandan konulmalıydı. Ancak böyle yapılmadığı için hastane yönetmeyi bilen de bilmeyen de bu işe girdi ve hekim arkadaşlar da para için devleti terk etti. Neden sonra devletin aklı başına geldi, çünkü dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde en basit 1. basamak sorununun dahi direk 2 hatta 3. basamağa gitmesi mümkün değildir.
Şimdi benim merak ettiğim nokta şu; aile hekimliğinin kuruluş amacı hiç olmazsa basit bir baş ağrısı, bel ağrısı, idrarda yanma, nezle, grip gibi basit sorunların tedavisi değil midir? Neden bu hastalar ileri merkezlere giderler? Oradaki doktor bunları tedavi etmek için mi uzmanlaşmıştır? İnsanlar bir hastaneye gittiğinde aynı anda bir sürü farklı doktora gitmekte hatta hastayı kapıdaki kayıt görevlisi yönlendirmektedir. Bu nedenle bazen sadece aile hekiminin halledebileceği bir sorun için hasta 3-4 farklı daldan uzmana muayene olabilmektedir. Bunlara önlemek neden suç olmaktadır acaba? Yine 1 hafta başka bir hastanede her türlü tetkiki yapılan hasta, nasıl olsa tekrarlanır diyerek başka hastaneye bu tetkiklerini dahi götürmemektedir.
Lütfen sistemi eleştirirken sadece kendi açımızdan değerlendirmeyelim. Şu hali ile sağlıkta bu kadar sosyal bir devlet olamaz. Yeşil kart sistemi kim de var, yeni sağlık sigortasının kapsamı hangi ülkede bu kadar geniş?
Lütfen bunları da düşünün
Dr. E. K.

........................

Neden Özel Sağlık Kurumlarını hedef alıyor sayın Bakan normal şartlarda DEMOKRATİK bir ülkede bunu anlamak mümkün değil. Bu uygulamaların altında başka amaçlar olduğunu biliyoruz. Bu şekilde insanımızın devlet katkısı üzerine kendinden birşeyler katarak KALİTELİ bir hizmet alması engelleniyor.Halkımız kandırılıyor fark üzreti almadan muayene oluyorsunuz diye. Hekim istediği tetkikleri yapabiliyor mu? Yok niye verilen rakamlar çok komik. Hastalar tedavi ediliyor mu? Seçmeli olarak. Ancak bu kanunları çıkaranlar tam bir KOMİNİZM yaklaşımı içindeler. Kendileri en kaliteli, en rahat şekilde tedavilerini olurken vatandaş Devlet Hastanesine gidiyor YIĞILMA sonuç yok.Üniversite Hastanesine gidiyor YIĞILMA ve TEDAVİ sallama. Soruyorum ÜSTTEKİ DEVLET ERKANINA siz hiç muayene sırası beklediniz mi? Siz hiç 2 ay-6ay-1 yıl gün verilen tekkik yaptırdınız mı? Ameliyat tarihiniz 6 ay ileriye atıldı mı?

Dr.E.S.

........................

Sağlık Uygulama Tebliği Hk.

Ülkemde her geçen gün daha da büyük bir tedirginliğe sevkediliyor olmaktan ötürü son derece ürkek oldum gelişmelere karşı.

Mesleğim bir yana, insan sağlığını bir yana bırakan bu tebliğ ne enteresandır ki SAĞLIK alanında çıkmıştır.Bazı yanlışların telafisi mümkün olmayabilir, sağlık alanı da bunlardan biri ve belki de en ön sırada gelenidir.
Ehil kişiler yetişmişken, onların imza veya gözetimi olmadan bilgi ve tecrübeden yoksun uygulayıcılar kime ne kazandıracaktır?
Devlet bütçesine zarar verecek olan bu uygulamalarla hastalar iyileşemeyip yeniden ve yeniden tedaviye muhtaç olacaktır.

Fizyoterapi ve rehabilitasyon fizyoterapistin işidir, bunu çok sık hatırlatma gereği duyuyor olmamız ne acı..

Memleketimin başına daha akılcı çözümler üreten, işini bilen ve YAPAN yöneticiler diliyorum..

Fizyoterapist Tuba ERGENE


........................

SUT un fizik tedavi ile ilgili kısmı son derecede uygundur. Ülkemizde fizik tedavi uzmanları vardır. Fizik tedavi ile ilgili 3153 sayılı yasa 1937 yılında çıkmıştır. Bu yasa varken ülkede 4 yıllık fizyoterapist okulları açmak talihsizlik olmuştur. 4 yıllık fizyoterapistlik uygulamaları İngiltere gibi hekimliğin daha çok aile hekimleri eliyle yürütüldüğü ülkeler için geçerlidir. ülkemizde 4 binin üzerinde tıp doktoru fizik tedavi uzmanı ve 800 tıp doktoru fizik tedavi asistanı vardır. Bu nedenle 4 yıllık fizik tedavi yüksek okulları acilen kapatılarak tıpkı anestezi teknikerliği, ortopedi teknikerliği, diyaliz teknikerliği, radyoloji teknikerliği, radyoterapi teknikerliği v.s. gibi 2 yıllık fizik tedavi teknikerliği okulları yaygınlaştırılmalıdır. 4 yıllık okullara girenler 3153 sayılı yasayı okusalardı bu okullara boşuna girmezlerdi. koskoca MR makinasını kullanan radyoloji teknisyeni sağlık meslek lisesinde veya en fazla 2 yıllık teknikerlik yüksek okulunda yetişiyor, rehabilitasyon egsersizlerini yapacak yardımcı elemanlarda 2 yıllık okulda rahatça yetişir. 4 yıllık okul bitirenler maalesef hayal kırıklığına uğruyorlar. Yazık bu çocuklara ve bu çocukları biz fizik tedavi uzmanlığını sileceğiz diye kandıran fizyoterapist hocalarına. Sevgili fizyoterapist öğrencileri yol yakınken bu okulları bırakın ve yeniden sınava girip tıbbiyeyi kazanın yoksa bu ülkede 4 yıllık yüksek okul bitirip doktorculuk oynamaya izin verilmez.

FTR uzmanı DOKTOR

........................

Ne yapmaya çalışılıyor hiç anlam veremiyoruz.İnsan hayatı bu kadar ucuzmu hani her şeyin başı sağlıktı,gerçekten mesleğimizin ve alınan 4 yıllık üniversite eğitiminin böylesine küçümsenmesinden ve hiçbir şekilde fizik tedavi ve rehabilitasyonu anlamayan insanların yapabileceğini belirten böyle bir yasa taslağının sunulması gerçekten çok üzücü.Her yıl milyonlarca üniversite mezunu genç işsiz sayısı artıyor derken devletimiz bu listeye fizyoterapistlerimizi eklemek için sanki çaba harcıyor.Halkımıza sesleniyorum lütfen bilinçli olalım sağlık bu kadar ucuz değil sizlerde birgün yapılan yanlışların kurbanı olabilirsiniz.Devlet size her türlü olanağı sunuyor lütfen bu hizmeti uzmanlarından (Fizyoterapistlerden )alın fakat piyasada fizyoterapist kimliğine bürünmüş bir çok insan bulunmakta gerekirse diplomalarını görmek isteyin.

………………

İstanbul Üniversitesi Fizik Tedavi ve ehabilitasyon Yüksek Okulu 4. sınıf öğrencisiyim. Mesleğimizin aleyhine çıkan bu yasalardan oldukça rahatsız olduğumu belirtmek isterim. Bu yapılanlar sadece bize değil aslında tüm halkımıza yapılmaktadır. Halkımızın sağlığı, bu konuda hiçbir bilgi ve eğitimi olmayan sağlık elemanlarına emanet edilmektedir. Büyüklerimizi bir kez daha sağlıklı düşünüp, kendilerini veya yakınlarını Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulamalarına gereksinim duyan hastaların yerine koymalarını rica ediyorum. İnsanların sağlığıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı. Lütfen hepimiz kendi işimizi yapalım. Doktoruyla, hemşiresiyle, psikologuyla, fizyoterapistiyle, sosyal hizmet uzmanıyla ve ismini sayamadığım diğer birçok meslek grubuna mensup görvlilerle biz bir ekibiz ve işimiz sağlık. Lütfen bunu unutmayalım.

………………

Katkı paylarıyla Devlet Özel Hastanelere verdiği hasta başı muayene ücretini nerdeyse bedavaya getirdi. Şöyle ki 1 dahiliye muayenesine tetkik dahil 27 YTL veriyor. 9 YTL sini vergi olarak geri alıyor. Geriye 18 YTL kalıyor. Bunun 10 YTL sini vatandaştan alıyor. Geriye 8 YTL kalıyor. Bu da poliklinikte yapılacak tahlil parası. Özel hastanelere acımadım desem yalan olur. Muayeneyi bedavaya getirmedi mi?


........................

2 ytl' den fazla muayene katılım payı 5510 sayılı GSS kanununa göre yasal değildir. Çünkü bu yasanın ilgili maddesine göre 2 ytl belirlene katılım payı yürürlük tarihinden itibaren ancak vergi usul kanunu hükümlerine göre yeniden değerlenme oranına göre arttırılabilir.
5510 sayılı kanunda 18 yaş altı güvencesi olmayan kişilerin tedavi giderleri karşılanması gerekirken SUT 2008 de bununla ilgili bir hüküm bulunmamaktadır...

…………………………………..

SGK kendi yayınladığı talimatnamesinde özel poliklinikleri birinci basamak olarak tanımlayıp ve katılım payı alınmayacakların listesine koyup ve şuanda da polikliniklerde muayene olanların maaşında 10 YTL kesintiye gidiyor.SGK 1.Basamak muayeneye 9 YTL veriyor,ama katılım payı olarak 10 YTL kesiyor,bu nasıl bir çelişkidir,dünyanın neresinde böyle bir uygulama var.Bu talimatnameleri hazırlayanların özel sağlık sektörüne karşı iyi niyet taşımadıklarını biliyoruz ama sonuçta biz bu işyerlerini sizlerin çıkarmış olduğu kanunlara göre açtık,yatırımlar yaptık,kurumlarımızdan istifa ettik ve en önemlisi bizlerle çalışan işyerini ekmek kapısı olarak gören bir sürü insan var.Lütfen şu koltuklarınızdan kalkıp aramıza karışıp hangi niyetle ve nasıl çalıştığımızı bir görün.Suistimaller var diye bütün özel sağlık sektörünü cezalandırmaya kimin hakkı var..

…………………………………..

Türk halkına kalitesiz ve "tehlikeli" sağlık hizmeti sunulması devlet tarafından onaylanmış ve kanunlaştırılmıştır...işin ehli olmayanlar tarafından telafisi mümkün olmayan arazların yaratılmasının hesabın verecek kişiler eminim o günlerde ortalarda olmayacaklar.tabi kimin başına nezaman ne gelir o belli olmaz işte...

…………………………………..

İşlemlerin tekrar edilme süreleri için getirilen kısıtlamalar, pratik uygulamada olmayan kişilerce hazırlandığı belli. Mesela serebral atak durumlarında erken ve geç dönem (bir kaç gün arayla) BT olayından hiç haberleri yok herhalde. Miyokard perfuzyon sinigrafilerinde 180 gün yani 8 ay süre kısıtlaması verilmiş. Her halde enfarktüs geçiren hastalarda bir çekimden sonra 6 ay süreyle hastada bir daha atak olmayacağını garanti ediyorlar. Aslında belki de iyi biliyorlar da işlerine gelmiyor. SGK işi bu zaten eski SSK zihniyeti bu değilmiydi. Tüm hastaneler birleşti diye çok sevinmiştik. Ama herhalde hepsi SSK hastanesine dönüşecek zamanla. Yani hekimin ve hastanın gereksinimleri değil SGK nın takdir ettiği kadar hizmet.....

…………………………………..

Ben Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü 3.sınıf öğrencisiyim.Gerek SUT (Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği) olsun, gerekse fizik tedavi ile ilgili gündemdeki diğer gelişmelerden oldukça tedirgin olduğumu belirtmek isterim.Ülkemizde fizyoterapistlik mesleğinin tanınmaması,dönem dönem sağlık sektöründe yer alan diğer meslek gruplarının fizyoterapistliğe soyunması oldukça iç karartıcı.Bölümümüz dünyadaki bilimsel gelişimi takip eden, yoğun ve anlamlı bir eğitim sürecine sahip olup,insan sağlığı konusunda gereken özeni göstermektedir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’ne eşdeğer eğitim donanımına sahip olmayan,kulaktan dolma bilgilerini kullanan sözde uygulayıcıları ürkütücü buluyorum.Aynı şekilde sırf maddi kaygılarla sağlık kurumlarını ticarethane gibi gören hastane yönetimlerini kınıyorum.Söz konusu insan sağlığı ise herkesi kendi görevini layığıyla üstlenmeye davet ediyorum.Ben edineceğim meslek için emek harcadığıma;gerekli özveriyi gösterdiğime inanıyorum.Sağlık Bakamlığı’nın de insan sağlığı konusunda gerekli özveriyi göstereceğine,fizyoterapistlerin yasayla hakkettikleri sınırlara kavuşacağına inanıyorum.

Esra ATEŞ

…………………………………..

Sağlık uygulama tebliğinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları ile ilgili bölüm çok düşündürücü. Fizik tedavi uygulamalarının bu işin uzmanları olan fizyoterapistler yerine hekim dışı sağlık personeline verilmesi halkın sağlığını hiçe saymaktan başka birşey değildir. 4 yıl boyunca okuyup bu işi en iyi şekilde öğrenen üniversite mezunu fizyoterapistlerin hakkı yıllardır verilmiyor ve yasaları çıkmıyor bu son yayınlanan tebliğ ile de en büyük darbe vurulmuştur. buradan tüm yetkililere sesleniyorum umarım ne kadar büyük bir hata yaptığınızı ve halkın sağlığını hiçe saydığınızı farkedersiniz ve halkımıza sesleniyorum kesinlikle fizyoterapist dışında bu işi bilmeden uygulayan insanlara tedavi olmayın sonuçları sizler için çok kötü olabilir halkımızın ve ülkemizin bu gerçeği bir an önce farketmesi lazım. fizyoterapistleri hiçe sayan ve halkın sağlığını hiçe sayan bu tebliği şiddetle kınıyorum..

…………………………………..

Sut yayınlandı ama ftr için tam bir facia. ftr uygulamalarını hekimdışı saglık personeli yapar deniyor buna herşey giriyor hemşire laborant tıbbi sekreter att diyetisyen psikolog vs bu meslekler yapar deniyorsa bu ülkenin üniversiteleri neden peki fizyoterapist yetiştiriyor?fizik tedaviyi vatandaşlarımıza ehil olmayan eller tarafından verilerek devlet kaynaklarını israf etmiş olmaz mıyız? fizyoterapistin kapsamdışı bırakılması tüm dünyada yapılan uygulamaların aksine yapılıyorsa bu sizce çok primitif sayılmaz mı?evrensel boyutlarda ve bilimsel normların dışına çıkmanın ne kadar kötü oldu u ve bunun yurdum insanının hak etmediğini düşünüyorum.
Rehabilitasyonu asıl hizmet veren fizyoterapisti zorunlu eleman olmaktan çıkartıp ortez protez teknikeri ve psikolog zorunlu eleman yapmanın ne mantığı var tartışılır.ve bize her zaman söylenenen klişe cümle sizin meslek yasanız olmaduğından dolayı birşey yapamıyoruz deniyordu peki psikologun ortez protez teknikerinin meslek yasası var mı peki?meslek yasası olmayan elemanları zorunlu eleman yapıp fizyoterapisti es geçmenin sizce de anayasının eşitlik ilkesine aykırı değil mi?özel sektörde hem ürodinami ünitesi(ürolog bulundurmak zorundasınız) hem emg ünitesi(nörolog bulundurmak zorundasınız)hem psikoterapi ünitesi (psikiyatrist bulundurmak zorundasın) birde üstüne psikolog ve ortez protez teknikeri bulundurma zorunlulugu şartları hangi özel hastane veya merkez verebilir.bundan öncede hangi devlet ve üniversite hastanesinde rehabilitasyon ünitelerinde bu şartlara sahipti?ben şahsen görmedim...
Rehabilitasyonu yalnızca nörolojik ve pediatrik olarak sınıflamanın ne kadar yanlış olduğu aşikar.bir fizyoterapist bir el cerrahı ve ortepedistten gönderilmis hastalarla çoğunlukla ugrastığı bilindigine gore ama bu sutta el rehabilitasyonu ve ortepedik reh. neden yok peki?
Ülkemizin vazgecilmez saglık elemanları olan fizyoterapıstlerin dunya olceklerıne ve bilimsel normlara uygun olarak meslek kanunlarının bir an once
cıkartılarak kanunlar karsısında yalnız bırakılmamasını temenni ederim.

…………………………………..

İnanmıyorum inanamıyorum ben nedir bu SUT yasası? Bu yasanın gelmesindeki amaç nedir? Daha iyi bir sağlık hizmeti sunmak mı? Yoksa özel sektör patronlarını zengin etmek mi? Yoksa hakkı olmadığı halde birtakım sağlık elemanlarına para kazandırmak mı? Ben bir FİZYOTERAPİST adayıyım ve bu yaz mezun olacağım güya son senemiz mesleğimizi elimize alıp hayata atılacağız....Ama bütün şevkimiz kırıldı bu yasa ki hiçbir anlam veremediğim mantıksız ve amaçsız... Üniversite sınavından en yüksek puanları alıyorsun yıllarca çok yoğun bir eğitim alıyorsun çalışıyor çabalıyor okulunu bitiriyorsun ama ordan FİZYOTERAPİST kelimesinin bile geçmediği bir yasa çıkıyor ve bütün hayallerim havaya uçuyor. Sorarım size bu revamıdır? İnsan sağlığı bu kadar ucuzmuki her türlü eleman fizik tedaviyi yapsın madem bu kadar kolay neden fizik tedavi ve rehabilitasyon okulları var ve burdan her sene öğrenci mezun oluyor. Yapmayın lütfen insan hayatı bu kadar ucuz değil. Lütfen hastalarımıza ve bu ülkenin evlatları olan FİZYOTERAPİSTLERE sahip çıkın ve bu yasayı çok geçmeden geri çekin....S.Ş.

…………………………………..

bir fizyoterapist olarak okuduğum SUT yasası karşısında derin üzüntüye kapıldım. yıllardır kesin bir kanununun bile çıkartılmayıp bir kenara itilen 46 yıllık geçmişi olan mesleğimin,birisi veya birileri tarafından yok sayılarak;yaptığımız işi bu konuda eğitim görmemiş,konuyla ilgisi olmayan insanlara emanet edildiğini görmek cidden hayret verici.artık bu taslakları hazırlayan insanların uyanmasını;uyandırılmasını bekliyorum.5000 kişilik fizyoterapist camiasının diplomalarını meclis önünde yaklama zorlayan yasaların,taslakların biran önce düzeltilmesini düzenlenmesini bekliyorum. bu devlet bu konuda bu kadar bilgisiz ve cahilse,her sene birçok okulda neden fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü açılıyor,neden bu kadar insan güvencesiz bir mesleğe yönlendiriliyor. devletin bizlere ve yeni öğrenci arkadaşlara istihdam ve güvence sağlaması gerekirken,bizi elinin tersiyle bir kenara itmesi bizi yok sayması kabul edilir gibi değil. biz bu ülkede doğduk,bu ülkede büyüdük,bu ülkenin insanlarına yararlı olabilmek için okuduk bitirdik okullarımızı,diplomalarımız devlet onaylıydı şimdi ise resmen bize gidin ne yaparsanız yapın deniyor. başka ülkeleremi gidelim? hayır. hepimiz kendi ülkemize ve vatandaşlarımıza hizmet etmek için bekliyoruz,buradayız ve burada olacağız.her nekadar birileri veya bazı çevreler bizi yok saysada. umarım enkısa zamanda mesleğimizle ilgili bu gaflet verici olaylar düzeltilir düzenlenir ve biz FİZYOTERAPİSTLERDE hak ettiğimiz yasamıza kavuşuruz. Saygılarımla...

…………………………………..

Ben olaya biraz daha duygusal açıdan yaklaşmak istiyorum.Meslek hayatıma atılalı bir sene oldu ama daha bunun mutluluğunu bile yaşayamadan bi kez daha hayal kırıklığı yaşıyorum.bir fizyoterapist olarak, SUT tüm meslektaşlarım gibi beni de şok etti.hepimiz TC vatandaşıyız,hepimiz ülkemizin üniversitelerinde eğitim gördük fakat ne acıdır ki gururla hizmet ettiğimiz ülkemizde,mesleğimizi hiçe sayan bi yasa ile tekrar üvey evlat yerine konuyoruz.SUT tan önce canımızı yakan bi yasa eksikliğimiz vardı ama en azından mesleğini seven her insan gibi işini layıkiyle yapan kişilerdik.Fakat bu uygulama ile kendi mesleğimizde bile zorunlu eleman sayılmıyoruz.Madem herkesin yapabileceği bi iştir neden fizyoterapistlik mesleği uğruna yıllarımızı verdik,veriyoruz??? Sağlık bu kadar ucuz mu??? bu yasayı tüm meslektaşlarım gibi kınıyorum ve yeniden düzenlenmesini ümit ediyorum.

…………………………………..

2008 SUT!!!
1ekim'de yürürlüğe giren bu tebliğin FTR uygulamaları kısmı hasta hakları,sağlık hizmeti sunumu,ödenekler konularında büyük yanlışlıklar içermektedir.yok sayılan 5000kişi,4yıllık eğitim emek alın teri ve dahası...
bir meslek bundan daha güzel yok edilemezdi.diplomamızı onaylayan sağlık bakanlığının 40 yıldır yanlışa yanlış eklemesi 40 yıldır anlatılan problemlerimizin görmezden gelinmesi yetmiyo gibi 5000 fizyoterapistin yok sayılması...
daha 5 yıl önce 340puan alarak bu bölümü kazandım severek okudum ve 1yıl boyunca da gerçekten özveriyle tüm meslektaşlarım gibi mesleğimi icra ettim,sağlık bakanlığımızın SUT'la taçlandırdığı sıkıntılarla dolu 1yılı geride bıraktım ama 20 yıl çalışmış kadar yorgun hissediyorum kendimi.bu politikalarla Avrupa birliği bizim için hayalden öteye gidemez.''hekim dışı sağlık personeli''adı altında bir mesleğin yetkilerinin bu konuda en ufak fikri dahi olmayan bu konuda sokaktaki herhangi bir insandan hiçbir farkı olmayan sağlık personellerine bırakılıyor olması bırakın Avrupa'yı Afrika'da dahi örneği olmayan bir uygulamadır.
Ayrıca rehabilitasyon uygulamaları kısmında nrolojik ve pediatrik rehabilitasyon için yerine getirilmesi istenen şartlar çoğu dal merkezleri için ütopyadan başka birşey değil.bu durumda sağlık bakanlığı dal merkezlerinin kapısına kilit vurmak için büyük bir hamle yapmış oluyo.
yanlışlarla,haksızlıklarla dolu bu tebliğ sağlık bakanlığının ayağına dolaşmadan ve hiçbir hasta bundan zarar görmeden umarım bu yanlışlardan dönülür ve artık 40 yıldır gaspedilen hakkımız gecikmeli de olsa teslim edilir.
fzt.f.karlık

…………………………………..

Resmi gazetede 29 eylulde yayinlanmis olan Saglik Uygulama Tebligi'nin 19.7.1.a'ya gore;
***Uygulamaların fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin gözetiminde hekim dışı sağlık personeli tarafından uygulanmış olmalıdır.
ve yine ayni tebligin 19.7.2'ne gore rehabilitasyon sadece ''nörolojik ve pediatrik rehabilitasyon ile sınırlı tutulmustur.
Bunlardan yola cikarak bir kac soru sormak isterim;

1. Fizik tedavi hizmetlerini hekim denetiminde olsa bile, bu alanla ilgili hic bir egitimi olmayan saglik personeline yaptirmakla herhangi birine yaptirmak arasinda bir fark varmidir? Ulkemiz insaninin sagligi bu kadar ucuzmudur?r

2. Bir ftr merkezinin ayakta kalabilmesi icin gunluk en azindan 80-90 hasta almasi gerekmektedir. Bu hastalar hekim disi saglik elemani tarafindan alindiginda ilgili ftr hekimi hem denetim, hem gozertim hem hasta muayenesi, epikrizlerin yazilmasi gibi cok yonlu bir calismanin hangisine yetisecektir. Bizim ftr hekimlerimiz super hekimmidir?

3. Ortopedik rehabilitasyon, kardiopulmoner rehabilitasyon, occupational terapi, obstetrik rehabilitasyon, mesleki rehabilitasyon, protez-ortez rehabilitasyonu gibi diger rehabilitasyon uygulamalarinin ucretlendirilmesi nasil yapilacaktir. Bu programlar yokmu sayilmistir?

4. Tum gelismis ulkelerde fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetleri basta aile hekimligi olmak uzere ilgili butun uzmanlik branslari ile bire bir calisan fizyoterapistler tarafindan verilirken, bizim ulkemizde bu hizmetleri tek bir hekim grubunun hegomanyasi altina sokmak saglik sistemine nasil bir katki saglayacaktir?

5. Avrupa birligi uyeligine girme hedefinde olan ulkemizin SGK'nun cikarmis oldugu bu teblikte yukarda bahsedilen noktalar avrupa birligine uye hangi ulkenin saglik sistemi ile uyum gostermektedir?

uzman fizyoterapist

…………………………………..

Ben bir fizyoterapistim.Sesimizi duyurmaya çalıştık,mail attık,yürüyüş yaptık,faks çektik.Daha ne yapalım...Yeni çıkan kanuna göre o kadar geniş kapsamlı eğitimini aldığımız elektroterapi için fztler zorunlu eleman değil!Üstelik rehabilitasyon kapsamına ortopedik rehabilitasyon bile alınmamış ve diğer rehabilitasyonlar için zorunlu eleman fztlerin yanına bir sürü ek zorunluluklar getirilmiş.Devlet kendi bütçesini düşünürken fztlerin iş imkanlarını zora sokmuş durumda ve hastalarıda 2 yıl okuyan sıradan sağlık personeline emanet etmiş durumda.Devletimiz ekonomimizi düzelteyim derken sağlığımızı hiç düşünmüyor,kalite umurlarında değil.Mutlaka bu yasa ya düzeltilmeli yada geri çekilmeli. Başka yolu yok.

…………………………………..

Merhaba,ben bir fizyoterapist olarak sutla ilgili görüşlerimi belirmek istedim.sağlık alanında hep fizyoterapist açığıından yakınılıyordu.bunun için YÖK bir sürü üniversitede ftr bölümü açtı.bu tebliğ ile fizyoterapist açığı kapatılmak mı istendi anlamadım ama şu anda ftr dal merkezlerinde çalışan fizyoterapistler işten çıkarılıyor.çünkü onların yerine hemşireler, 2 yıllık mezun daha anatominin ne olduğunu bile bilmeyen insanlar işe alınıyor.açık böyle kapatılıyor.hastalar özellikle bu duruma çok tepkili.çünkü bir lenf ödem hastasına drenajı kim yapacak ya da kırık sekeli olan hastayı kim rehabilite edecek hemşire mi 2 yıllık mezun att mi .insan sağlığı Türkiye de maalesef bu kadar ucuz. Sağlık bakanlığı bu tebliği yayınlarken çok geniş tanımlamalar kullanmış. Lütfen fizyoterapistin görev ve yetkilerini tam olarak belirlesin. insanlar mağdur olmasın.manşetlerde yanlış fizik tedavi uygulaması sonucu ve yanlış tedavi yüzünden oluşacak durumlarla karşılaşılmasın.umarım sağlık yetkilileri bu durumu dikkate alır.insan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı.

…………………………………..

Türkiyem de yapabileceğim güzel bir iş için iyi bir bölüme girebilme hayaliyle girdim öss'e.güzel de puan alarak biçok insanı geçtim.az uz değil tam 345.751 puan alarak girdik biz bu bölüme sayısaldan.. edinmeye başladığım mesleğin nasıl da insanlar için hayati önem taşıdığını gördüm okuduğum yıllar içinde. ve bu bana insanlarıma faydalı olabilmenin onları daha iyi yaşam standartlaRINA yükseltebilmenin haklı gururunu da veriyordu. dikkat edin geçmiş zaman cümlesi kurdum.çünkü böle bir yasa olmaz dedirten türden bir yasanın çıktığını duydum ve tüm hayallerim birbir yıkıldı. saçlarıma düşen beyazlarımamı yanayım...bükülen belimize mi yanayım... ülkemizin cehaletine mi yanayım.. başımızdaki sağlık bakanımızın bilgisizliğine mi yanayım.. hastalarımızın başına geleceklerine mi yanayım..yasasızlığımıza mı yanayım... yasamızın çıkma hayaliyle yatıp kalkarken devlet tarafından tanınmıyor olmamıza mı yanayım..bu ülkede işinin ehli olmayan insanların bir kez daha hiç çekinmeden iş başına geçirilişlerine mi yanayım... avrupa birliğine girmeyi isteyen devletimizin yaptığı böle yasalarla avrupa birliğinin sadece sözünü etmeye devam edeceğine mi yanayım...ben neye yanayım? inanın artık neye yanacağımı da bilemiorum.ama tek bildiğim birşey war devlet fizyoterapistleri bilmiyor.bu insanlar aceb ne iş yaparlar die merak dahi etmiyorlar... anlayamıyorum illa bizleri tanımaları için felç mi olmaları lazım, dizlerini mi kırıp yürüyememlerimi lazım...ama birşeyden çok eminim..allahın adını hiçkimse ağzından düşürmüyor.. birçok insan böle bir yasa karşısında ilgilere hiçbişey yapamasalarda beddua okuyolar' allah sizi ATT lerin hemşirelerin eline düşürsün!' düşürsünkü anlayın mesleğin erbabına umut bağlamayı.. bu beddua yı şimdilik fizyoterapistler ediyor olabilir ama az değil yaklaşık birkaç sene sonra özürlü çocuklar ve aileleri, ağrısız günü geçmeyenler,sporcular ve teknik direktörleri,inme geçirenler....kısacası tüm mağdurlar beddua edecek ve birgün gelecek ya onların başına ya da (allah korusun tabe büyüklerimiz allah bi bela felaket vermesin) yakınlarına bu saydıklarımdan biri veya başka bişey oduğunda kendi kendilerine farkında olmadan beddua edecekler........ benim gördüğüm gelecek bu. biz heryerdeyiz çünkü bizlere heryerde ihtiyaç var sayın bakanım! gelin bu saydıklarım ülkemizin başına gelmeden daha da önemlisi sizlerin veya bir yakınınızın başına gelmedenbi bizler neler yapıoruz bi araştırın.hatta sizi okuduğum okula HACETTEPE ÜNİVERSİTESİNE FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON BÖLÜMÜNE davet ediyorum.gelin de ünitelerimizi bir gezin. BİLGİLENİN.bilmemek değil öğrenmemk ayıptır..önce bizleri öğrenin ve sonra şu yasayı tekrar bir gözden geçirin.buna bizlerin değil TÜRKİYE'NİN ihtiyacı var.
Bir konuya daha değinmeden edinemeyeceğim. yukarda bölümüzün tam adını yazdığım gibi bize sadece rehabilitasyon eğitimi verilmiyor. bize fizik tedavi de öğretiliyor.biz bir bütünüz mesleğimizi bölmeyin. çünkü insan bir bütündür!
BU YAZIYI ES GEÇMEYİP OKUYAN BİR DEVLET BÜYÜĞÜNÜN ÇIKMASI DİLEĞİYLE! SAYGILARIMLA!

…………………………………..

Ekim tarihi itibariyle yürürlüğe giren yeni SUT yasası sonrası adeta şoka girdik.Bu denli bilinçsizce,halk sağlığını hiçe sayan,modern çağda verilmesi gereken sağlık hizmetlerinin çok gerisinde kalan,sözde alanında (uzman) kişiler tarafından hazırlanmış tasarı kabul edilmiş bulunmakta.
Yeni çıkan SUT a göre;
‘’ 19.7. Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemleri:
a)Uygulamaların fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin gözetiminde hekim dışı sağlık personeli tarafından uygulanmış olmadır.’’
İbaresi yer almaktadır.
Buna göre sağlık hizmeti verilen en büyük alanlardan biri olan fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında uygulayıcı olacak kişi tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir fizyoterapist tarafından değil,her hangi bir sağlık personeli(ATT,HEMŞİRE,EBE,RADYOLOJİ TEKNİKERİ,HASTA BAKICI,…vs) tarafından verilebilecektir.Bunun adı net olarak halk sağlığıyla oynamak ve hiçe saymaktır.Oluşturulan ortamda fizyoterapist olmanın hiçbir anlamı yok çünkü onun işini sözde yapacak bi sürü sağlık personeli var.Siz değerli okuyuculara ve kamuoyuna sorarım;ben orta öğretimi yüksek dereceyle bir Anadolu lisesinde neden bitirdim,neden yüzde 7 lik dilimle bir fizik tedavi ve rehabilitasyon yüksek okulunu kazanarak burada dört yıllık lisans düzeyinde bir eğitim aldım ve neden ortopedik rehabilitasyon,kardiyopulmoner rehabilitasyon,kadın-doğum rehabilitasyonu,nörolojik rehabilitasyon,romatolojik hastalıklarda rehabilitasyon,sporcu sağlığı gibi alanlarda lisans düzeyinde eğitim aldım..Neden,neden??
Umarım en kısa sürede bu büyük yanlışlıktan dönülür.Çünkü fizik tedavi uygulamalarında en ufak bir dikkatsizlik ve bilinçsizce yapılcak bir uygulama hasta vücudunda ciddi problemlere neden olabilecektir.Kaldı ki son dönemlerde kamu oyunu meşgul eden bebek ölümlerinin en büyük nedenleri arasında da ehil olmayan kişilerin yoğun bakımda ekip içerisinde yer almasıydı..Saygılarımla Fzt Serkan…

…………………………………..

SUT yayınlandı her kesim kendi açısından değerlendiriyordur bende bir FİZYOTERAPİST olarak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının ne kadar büyük yanlışlıklarla önümüze sunulduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum
2) Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmeti sunucularında fizik tedavi uygulamalı bedellerinin ödenmesi için;
a) Uygulamaların fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin gözetiminde HEKİM DIŞI SAĞLIK PERSONELİ tarafından uygulanmış olmalıdır.
hani bunun başka bir türkçe açıklaması yok ama yine de yazayım SUT a göre fizik tedaviyi fiziksel tıp uzmanı veya hekim dışı sağlık personeli ( ECZACI,PSİKOLOG,DİYETİSYEN, SAĞLIK MEMURU,ORTEZ PROTEZ TEKNİKERİ, HEMŞİRE,EBE HEMŞİRE,RADYOLOJİ TEKNİSYENİ/TEKNİKERİ,ANESTEZİ TEKNİSYENİ/TEKNİKERİ,ACİL TIP TEKNİSYENİ ve ismini yazamadığım bir çok sağlık personeli ) uygular.Bu şu demek oluyor ki yukarıda adı geçen ve geçmeyen hekim dışı tüm sağlık personelleri almış oldukları ortaöğrenim,önlisan,lisans eğitimlerinde fizik tedavi uygulamaları ile ilgili eğitimi almış olup gerekli tedaviyi uygulabilecek seviyedeler.Burda tek tek şu dersleri şu eğitimi aldık diyecek değilim ama sayın SUT u hazırlayan yetkililer FİZİK TEDAVİ UYGULAMALARI konusunda büyük emeklerle almış olduğum eğitimi yukarıdaki meslek gruplarının FİZİK TEDAVİ UYGULAMALARI ile ilgili almış oldukları eğitimle EŞDEĞER tutmayın.Yukarıda yazmış olduğum ve yazamadığım tüm sağlık personellerine saygılarımı sunar yanlış bir anlamaya mehal vermemek için yazıyı dikkatlice okumalarını tavsiye ediyorum...
Fizyoterapist İbrahim AKTÜRK

…………………………………..

merhaba,ülkemizdeki sağlık politikalarının gün geçtikçe iyileştirilmesini belkerken ne yazık ki daha da kötüye gittiğini görüyoruz.Vatandaşların en önemli haklarından olan sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması,uygulamaların meslek elemanları tarafından yapılması konusundaki beklentilerimiz ne yazık ki boşa çıkıyor.Yeni SUT yapılan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarını bu konuda 4 yıllık eğitim alan ve ülkesine hizmet etmek isteyen FİZYOTERAPİSTLER in elinden alıp,bu konuda hiç bir eğitimi olmayan ve sadece 'sağlık personeli' diye geçiştirilen insanların eline bırakmaktadır.Hasta haklarının hiçe sayıldığı bu düzenlemedeki yanlışlıkların düzeltilmesini önce bir FİZYOTERAPİST sonra da bir vatandaş olarak bekliyorum. Fizyoterapist Okan KELEŞ

…………………………………..


Evet bende bu ülkenin evladıyım. Güzel ülkemin okullarında okudum, onun hamuruyla yoğruldum... Atalarımın yaşadığı topraklar ve benimde hayatımın sonuna kadar yaşayacağım topraklar buralar..
Ben bir vatandaşım, Türkiye Cumuriyeti VATANDAŞI..
"Devlet millet için millet devlet içindir" dediler ve biz öyle yetiştik.. Devlet baba ne dediyse ona uyduk, aşırılığa kaçmadık, isyan etmedik, adam dövmedik, soygun yapmadık vs... Okunacak denildi okuduk, çalışılacak denildi çalıştık ve belli bir müddet sonra belli bir olgunluğa erişince de, sizin vazifeniz budur denildi yaptık.. Tamamen teslim olduk.. Çünkü devlet bizim için kutsaldır... KUTSALDA KALACAKTIR..
Benim ülkem için biçilen işim, sağlık personeli olmaktı.... Sağlık hizmeti sunacaktım... Ama hizmet etmem engelleniyor...
Ben FİZYOTERAPİSTİM... Beni ülkemde meslek olarak pek kimse bilmez... Ne iş yaptığım meçhuldur... Diplomlarımız vardır SAĞLIK BAKANLIĞI ONAYLI... Sanırım onaylayan sağlık bakanıda ne iş yaptığımı bilmez.... Ben bu ülkenin yetimi değilim, evladıydım... Ama bizi yetim bıraktılar.....
Ben okul okumam için büyük fedakarlıklar yapan bir ailenin evladıyım... Ben ailem için gelecek adına bir mutluluk, milletim adına gelecek kaynağıyım,çünkü ben onların evladıım...
Beni engelli çocuklarım ve aileleri çok iyidir tanır, beni felçli hastalarım ve aileleri çok iyi tanır, beni beli-boynu ağrıyan hastalarım ve yakınarı çok ii tanır, beni nöroloji-ftr-ortopedi-yoğun bakım hocalarım çok iyi tanır... ama başka kimse tanımaz... Özellikle devletim beni hiç tanımıyor...
2008 SUT kararları ile mesleğim elimden alınmış yardımcı diğer sağlık personeline verilmiş, yıllardır meslek yasam çıkarılmamış hep kandırılmış hep kandırılmışım... Ben artık bu memleketin,istenildiği zaman ordan oraya atılan yetimİolmak istemiyorum... Bana ve meslektaşlarıma sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum.... SAHİP ÇIKILMAYI BEKLİYORUZ....


........................

Uzun uzadıya yazarak karmakarısık olan halkımızın kafasını dahada karıştırmadan şunu söylemek istiyorum;Son çıkan SUT yasasında fizik tedavi uygulamalarını hekim kontrölünde diğer sağlık personeli yapabilir diye bir ifade koymuş sağlık bakanlığı. Merak ediyorum Sağlık bakanlığı bu maddeyle Üniversitelerin Fizik tedavi ve Rehabilitasyon bölümlerinden yetişen fizyoterapistlere sadece Rehabilitasyon vazifesimi yüklemiş oluyor. İnanın böyle bir sağlık anlayışından utanmaktayım. Benim sağlık bakanlığına teklifim şu; Bu bölümlerden fizik tedavi ibaresini kaldırsınlar ve yaptıkları işi yasal bir zemine oturtsunlar. Zaten bizim halkımız işin ehlinden tedavi almaya layık değil. Meslek sahipleride sürekli stres ve endişeyle yaşamaya mahkum. Tek temennim sağlık Bakanlığının bu yanlıştan bir an önce dönmesidir.İnsan sağlığın kalifiye eleman bulunamayınca işin ehli olmayan insanlara teslim edilecek kadar basit olmadığını, o ülkenin sağlık sistemini idare edenlerin biliyor olması gerektiğini düşünüyorum.

........................

meslegim geregi yeni sutun fizik tedaviyle ilgili kismi beni sok etti.insanimizin sagligi bu kadarmi onemsiz,fizik tedavi uygulamalari hekim disi personelce yapilir tabiri cok ucu acik kalan bir tanim.bu tanim ehil olmayan egitimsiz kisilerin ftr alanina girmesinin onunu acacaktir.ayrica rehabilitasyon hizmetleri icin getirilen sartlar dal merkezlerini cok zorlayici mahiyette,sgk sanki dal merkezlerinin onunu tikamak istiyormus gibi bir izlenim edindim.
meslek yasamim boyunca hic bu kadar rencide edilmemistik sagolsun hukumetimiz bunuda yasatti bize.avrupaya uyum calismalari icin meslegimiz daha iyi konuma gelmesi gerekirken bir devlet kurumunun yayinladigi teblig bizi yok saymis hatta meslegimizi bile dogru durust yazamamistir.halen hayretler icindeyim.
umarim bir gun hersey guzel olur.herkese saglikli gunler.
FZT.Hasan TEMIZKAN

........................

Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye'mde yayınlanan tebliğleri üzüntüyle ve kaygıyla takip ediyorum. Son yayınlanan tebliği görünce bir Fizyoterapist olarak kadar haklı olduğumu bir kez daha gördüm. Fizik Tedavi uygulamalarını FTR Hekimi ve hekim dışı sağlık personeli uygular diye bir madde geçmiş. Bu tebliği hazırlayan idarecilerin bilgisizliğinden mi kaynaklanıyor yoksa gerçekten giderleri azaltarak halkımın kaliteli hizmet almasını göz ardı edilebilir olmasından mı kaynaklanıyor bilemiyorum. Bir fizyoterapiste söylenebilecek en komik cümle "Senin yaptığın işi herhangi bir sağlık personeli(diyetisyen,sağlık meslek lisesi mezunu herhangi biri,psikolog,Att) de yapabilir" olsa gerek. Bu örneği hiç bir Avrupa ülkesinde görmek mümkün değildir. Madem bu mümkündü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti neden bana Fizyoterapist ünvanı verdi?, neden beni bu konuda 4 yıl boyunca eğitti? Ve ben neden ÖSS'de %5 lik dilime girme başarısını gösterip Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon bölümünde eğitim aldım?. Bu tebliğ ile lise mezunu sağlık personeli fizyoterapistin işini yapabilir hale gelmiştir. Bu ileride diş teknikerlerinin diş hekimliği hizmeti verebileceği, pratisyen hekimlerin uzman hekim gibi çalışabileceği, sokakta elektrikçi dükkanı olan elektrikçilerin, elektrik elektronik mühendisleri gibi çalışabileceği anlamına mı gelmektedir? Burda amaç lise mezununu hemşire gibi,hemşireyi fizyoterapist gibi,fizyoterapisti doktor gibi çalışmasına izin vererek toplumun her kesimine sınıf atlatmak mıdır? Eğer amaç buysa lütfen bunu sağlık gibi geri dönüşü olmayan sektörlerde uygulamaya çalışmayın,sonuçlar hepimizin kaldıramayacağı kadar ağır olabilir.Fizyoterapist S.G

........................

Şimdi ne olacak!!!
örnek verecek olursak;
perifer bir hastanede radyoloji uzmanının yapmadığı, ama sırf döner sermayeden pay almak uğruna bir uzman(ki bu uzmanlar bunun için uzman gözetiminde eğitimden geçmemiştir!!dahiliye,cerrahi vs..)tarafından yapılmış ultrasonografi raporu olduğunda 3.basamak sağlık kuruluşu ultrason isteyemicek mi?veya dış merekzde kesit aralığı fazla olan tomografi ,tomografi istenmiş diye daha ince kesitli tomografi istenemeyecek veya yine aynı hastanelerden yine aynı sebeble endoskopi,kolonoskopi yapılan hastalardan(dahiliye veya g.cerrahi uzmanı ki bu konuda bir uzman gözetiminde ve asistanlık dönemlerinde bu eğitimi almamışlardır) 3.basamak sağlık kuruluşlarında medullada görünüyor diye bu işlemler istenemeyecek?
yani demek istediğim;
uzman olmayan kişilerin yaptığı işlemler medullada görünüyor,yapılmış denerek, tekrar yapılamayacak.bu durumda mağdur hasta olacak,tanısı konulamayacak(ki bunun örnekleri her saat görülmektedir)
yine aynı şekilde Devletimiz bundan zarar görecek hem fazla geri ödeme yapacak(bu sağlık harcamalarının şişmesi en doğru tabirle şişirilmesi demek) hemde vatandaşının işi çözülmeyecek.
SUt yeniden gözden geçirilmeli, uzman olan kişilerin yaptığı işler belli olmalı ,sınırları olmalı,uzman olmayan kişilerin veya bu eğitimi almamış kişilerin yaptığı işlemlerin geri ödemesi yapılmamalı..
saygılar
drsa

........................

Ben 2.5 yıllık fizyoterapistim.Hacettepe mezunuyum.Üniversite ile beraber tam 17 sene okudum.Dünyadaki en saygın mesleklerden birine sahip oldum.Üniversite hocalarımız bizi en güzel şekilde yetiştirdiler insanımıza fizik tedavi alanında faydalı olabilmek için .mezun olduk eğitimlerimiz yine devam etti.kurslara , seminerlere gidiyoruz.yeni mezunlar değil 30 yıllık mezunlarda kendini insanımıza faydalı olmak için geliştirmeye adadı.Ama kıymetimiz hiç bilinmedi.Sadece sürekli değişen tebliğ ve uygulamalar sebebiyle kıymetimiz bir arttı bir azaldı.En son çıkarılan SUT tebiliği ile bize çok büyük bir darbe vuruldu.Sadece bize değil tedaviye gelen insanlara da büyük bir darbe bu.Bu insanların eğitimini bize değil bu işi bilmeyen lise mezunununa bırakmak ne elim ne acı bir karardır.bu sadece bir yönü.daha düne kadar yüksek bir maaş alıyordum.bugün ben dahil 20 fizyoterapist arkadaşım işten atıldık bu tebliğ yüzünden.ve zannetmiyorum hemen tekrar iş bulalım.çünkü tüm kurumların ekmeğine yağ sürüldü.kalifiye eleman fizyoterapist yerine çooook daha ucuza çalışacak elemanı tercih ediyorlar.Hastaların iyiliğine düşünen yok.
ben buradan soruyorum.yani bu tebliğin amacı bu mu idi.işin okulunu okuyanlar işsiz , haketmeyenler bu işten kazançlı ve hastalar mağdur.lütfen buradan yetkililere sesleniyorum.artık hakettiğimiz haklarımızı verin .artık bizim üzerimizden oynanan oyunlar bitsin

........................

SUT ta fizik tedavi uygulamaları tamda avrupa birliği uyum sürecinde
bize yakışmayacak şekilde çıkartılmış.Fizik tedavi hizmetini hekim dışı sağlık personeli yapar tanımlaması
FİZYOTERAPİSTLİK MESLEĞİNE VE İNSAN SAĞLIĞINA yapılmış bir saygısızlıktır.
Doğru bilgi alınmadan ve araştırılmadan hazırlanmış olan bu tebliği bir fizyoterapist ve insan sağlığına değer veren bir türk vatandaşı olarak
kınıyorum.

FZT.SEDEF UYSAL
........................

Son yayınlanan SUT fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları açısından tam bir felaket.5000 kişilik fizyoterapist camiası yok sayılmış ve tedavide onların bilgi ve tecrübesinden faydalanma gereği duyulmamış ve uygulamaları hekimdışı herhangi bir sağlık personelinin yapacağı belirtilmiştir.yazık bu sistemden hizmet alan hastalara.Fzt.Ahmet Doğan

........................

Yeni çıkan SUT a göre;
19.7. Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemleri:
a)Uygulamaların fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin gözetiminde hekim dışı sağlık personeli tarafından uygulanmış olmadır.
İbaresi yer almaktadır.
Burada adı geçen sağlık personeli;ülkemizde 1965 yılından bugüne kadar bu hizmeti vermekte olan,4 veya 5 yıllık lisans mezunu,alanda her türlü eğitimini devlet üniversitelerinde tamamlamış,diplomaları sağlık bakanlığı tarafından onaylanan FİZYOTERAPİSTLER dir.Bakanlık bu kısımda FİZYOTERAPİST ünvanı yerine hekim dışı sağlık personeli diyerek,büyük bir yanlışlık yapmakta ve bu uygulamaların alanda hiçbir bilgi ve becerisi olmayan ATT,HEMŞİRE,SAĞLIK MEMURU,RÖNTGEN TEKNİSYENİ vb. ünvanlara sahip kişiler tarafından yapılabilirliğini ortaya çıkarmıştır.Oysa ki bu uygulamalar yeterli beceri ve bilgiye sahip kişiler tarafından uygulanmak zorundadır.Bunu bir örnekle açıklayacak olursak;ehliyeti olmayan kişiler tarafından yapılan elektroterapi sayesinde hastalarda ciddi derecede yanıklar oluşabilmektedir.Bu da insan sağlığı açısından bir devletin göz önünde bulundurması gereken bir husustur.Nitekim milletimiz bu tür uygulamalardan yeterince ders almıştır.(Hastanelerde hemşireler yerine hasta bakıcılar yeni doğan ünitelerinde çalıştırılmış ve sonucunda bir çok yenidoğan bebek yaşama veda etmiştir.)Şu an için Bakanlık doğabilecek aksaklıkların sebebi konumundadır.
Yine SUT ta
19.7.2. Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmeti sunucularında rehabilitasyon uygulamaları;
(1) Nörolojik rehabilitasyon uygulanan merkezlerde, psikolog ve ortez-protez teknisyeni/ teknikeri, egzersiz salonu, EMG ünitesi, ürodinami ünitesi ve psikoterapi ünitesi bulunması zorunludur.
(2) Pediatrik rehabilitasyon uygulanan merkezlerde, ortez-protez teknisyeni/ teknikeri, egzersiz salonu, EMG ünitesi, ürodinami ünitesi, çocuk gelişimi ve eğitimi ünitesi bulunması zorunludur.
Burada adı geçen rehabilitasyon bölümlerinde ekibin olmazsa olmaz üyesi olan FİZYOTERAPİSTLER
yine yer almamaktadır.Ayrıca FİZYOTERAPİSTLER üniversitelerin ilgili bölümlerinde Sporcu Rehabilitasyonu ,Ortopedik Rehabilitasyon,Kardiyak Rehabilitasyon,Pulmoner Rehabilitasyon,Kadın –Doğum Rehabilitasyonu, Yanık Rehabilitasyon vb.alanlarda Avrupa standartlarında eğitim almaktadırlar.Bu alanların da rehabilitasyon alanına dahil edilmemesi gözlerin kapalı tutulmasından kaynaklıdır.Türkiye’de bir çok hastanede ürodinami ve psikoterapi ünitesi yoktur.Bunların kurulması ise zaman alacaktır.Sağlık konusunu hiç kimsenin inkar edemeyeceği şekilde bir ekip işidir.Bu ekipte doktor, fizyoterapist, hemşire, psikolog, diyetisyen, ortez-protez teknisyeni bulunması gerekmektedir.Devletimiz öncelikle bu meslek gruplarının çalışma yasalarını çıkarmalı,cezai müeyyideleri belirlemeli ve daha sonra istihdam çalışması yapmalıdır.Ancak bu meslek grupları birbirlerinin işini yapamazlar. Yaparlarsa iş burada hasta memnuniyeti ile değil,hasta memnuniyetsizliği ile sonuçlanır.Kişiler sağlıklarına kavuşmak yerine,mevcut sağlıklarından da olabilirler.
İlgili alanlarda acilen düzenlemeler yapılmalı ve bayram telaşı ile çıkmış olan bu tebliğin bir an önce durdurulması gerekmektedir.

FİZYOTERAPİST TAYFUN ANIK



........................

Fizik tedavi uygulamalarının anlatıldığı 19. maddenin kim tarafından kimlere danışılırak yazıldığını çok merak ediyorum.

Böyle kaba bir tabir olamaz. SGK nın daha net daha anlaşılır olmasını beklerdim. FTR uygulamaları hekim dışı sağlık personeli tarafından yapılırdan kasıt nedir?. Bir işi bir kişi yapar, bin kişiye yaptırmaya kalkmanın nedeni nedir? Birilerini memnun etmeye mi çalışmaktır? Yoksa cahillik, cehalet midir?

Ülkemizde 46 yıldır varolan bir mesleği hiçe sayarak ,ki bu fizyoterapist, FTR ve rehabilitasyon uygulamalarında olmasada olur tarzından bir yaklaşımı hoş karşılamadım.Psikolog ve ortez protez teknisyeni zornlu elemanken fizyoterapistin zorunlu eleman olup olmadığı bile kesin değil.

Sadece neden nörolojik ve pediatrik rehabilitasyon başlıkları atılmış.ortopedik rehabilitasyon en fazla ihtiyaç duyulan, yoğun olan alan iken neden yer verilmemiş? Solunum ,yanık ,kardiak rehabilitasyona ihtiyaç yok mu ülkemizde? Fizik tedaviye girecek hastaların egzersizlerini kim verecek,kim gösterecek? hekim mi? Yoksa hekim dışı sağlık personeli mi? hekim gösterecekse bunca işi nasıl yapabilecek? Bence hiç gerçekçi olmamış.

Özetle üzerinde düşünülmeden gerekli yerlerden destek, fikir alınmadan hazırlanan bu tebliğin fizyoterapistlik mesleğine gerekli ilgiyi göstermemiş olmasını kınıyor ve yadırgıyorum
Fizyoterapist
Dursun Sumer

........................

SUT`da 6.5`de,Katılım Payı Alınmayacak Haller kısmında,6.5.4 de,Birinci basamak sağlık hizmet sunucularında yapılan muayenelerde katılım payı alınmaz deniyor.SGK SUTda birinci basamak sunucusu tanımladığı polikliniklerde yapılan muayenelerden neden 3 ytl kesmektedir.


........................

Yazıma medyadan birkaç haber aktararak başlamak istiyorum.

“ÖSS Sınavı’nda GATA’yı kazananlar kayıt yaptırmamaya başladı. Sebebin çok uzun zorunlu hizmet, düşük ücret politikası, tam gün yasası tasarısı ile muayenehane açma ve özelde çalışmaya ilişkin yasaklar getirilmesine ilişkin hazırlıklar olduğu belirtiliyor. Kontenjanların dolmaması nedeniyle, daha önce sağlık durumu mazeret gösterilerek elenmiş olanların tekrar görüşmeye çağrılması, GATA’nın itibarının zedelendiği şeklindeki eleştirilere neden oldu”

“%30 fark ücreti ile çalışmaya evet deyip SGK sistemi içinde kalan hastanelerde 4 ytl’lik fark ücreti ile muayene olma şansı belirince, koridorlarda eski SSK Hastanelerini andıran kuyruklar oluşmaya ve muayene süresi 10 dk’ya inmeye başladı”

“Karaciğer nakli için sırası gelen Merve, devam ettiği özel hastanenin SGK anlaşmasından çıkmasının şokunu yaşıyor. Daha önce organ naklinin 30 bin ytl’sini SGK karşılıyordu ve Merve’nin yakınları fark ücretini tedarik etmişlerdi. Ancak şimdi SGK anlaşması feshedilince ayrıca 30 bin ytl’nin de bulunması sorunu ortaya çıktı”

“İstanbul İl Sağlık Müdürü M.Bakar, muayene süresi kısaldığı için tam tedavi olamayan hastaların doktor doktor gezdiğini ve bunun devlete ek masraf çıkardığını ifade etti. Bakar, her hastayla 10 dk ilgilenilmesi için idari görevdeki doktorların da hekimliğe başlatılacağını belirtti.”

Bu haberler, aslında sıradan vatandaş için birkaç basit gazete haberi olarak görülüp es geçilecek mahiyette. Ama hemen yakında bizi nelerin beklediğine ilişkin çok önemli işaretler taşıyorlar.

Sağlık Bakanlığı’nın, özellikle ilk AKP Hükümeti döneminde sergilediği performans hayli göz doldurdu. Özellikle farklı kurum hastanelerinin birleştirilmesi, şimdiye kadar bu ülkede sağlık alanında yapılmış en büyük hizmet oldu. Özel hastaneciliğin de teşvikiyle, kamu hastanelerindeki yığılma bir ölçüde hafifledi. Verilen hizmetin yaygınlaşması ve hizmete ulaşımın kolaylaşması, vatandaşın önünün açılmasını sağladı.

Ancak sağlık hizmetine kolayca ulaşma kapısını açmanın kaçınılmaz sonucu gecikmedi. Patlayan sağlık harcamaları sağlık finansmanının döndürülmesini imkansız kılmaya başladı. Hem rahata alışan vatandaşın giderek artan talebi ve hem de sıkışan sağlık finansmanı nedeniyle yukarıdaki adımlardan artık zorunlu geri dönüşün başladığı bir sürece girmiş bulunmaktayız. Yeni SUT ile birlikte bunu, şimdilik sadece aile hekimliğine geçen illerde başlamış ama hızla tüm ülkeye yayılacak olan sevk mekanizması, özel sağlık işletmelerine gelen hastaların 10 ytl’lik zorunlu bir ek bir fark ücreti ödemesi ve bunun da daha sonra devlete iadesi, Danıştay’ın iptal ettiği paket ücret sisteminin tekrar devreye sokulmuş olması, bu paket bedellerinin de birçoğunda eskiye göre indirime gidilmesi ve bu indirilmiş bedeller üzerinden özel merkezin türüne göre %10-30 arasında değişen bir ek iskontoya daha gidilmesi gibi kararlarla daha iyi göreceğiz.

Özellikle ayaktan tanı-tedavi merkezleri bağlamında, tıp merkezleri için %20 ve dal merkezleri için de %30 civarında olan bu iskontoların ve bunu telafi edebilecek bir fark ücreti alabilmenin önünü de kapatmanın ne anlama geldiği ve neyi amaçladığı açık. Poliklinik hizmetlerini asıl yürütmesi gereken ve dünyada teşvik dilen ayakta-tanı tedavi merkezlerine namlu doğrultuluyor ve esas alanı yataklı tedavi hizmetleri olan özel hastanecilik kayırılıyor.

Alınan yeni kararlarda, hem kamu hem de özel sağlık sektörü daha az kazançla daha çok hasta bakmaya itiliyor. Bunun anlamının hastaya vakit ayırmama ve mümkünse paket dışından olan birkaç tetkik yazıp ve de eline bir reçete tutuşturup hemen sıradaki hastayı almak olduğu açık. Zaten böyleydi, artık daha da böyle. Devlet hastanelerinde 6-7 dakika olarak ayarlanan hasta randevuları hala büyük bir sıkıntı. Sadece reçete yazılabilecek bu kadar dar bir aralıkta, derdini anlatıp muayene olmaya gelen ve soracak soruları olan hastaların tatmin olması zaten mümkün değil. Bu problemin, Sn. M. Bakar’ın belirttiği “idari görevdeki hekimlerin de artık hekimlik yapması” ile de aşılabilmesi mümkün görünmüyor. Bu hasta kitlesi, şimdiye kadar kendilerine uygun bir fark ücretiyle çalışan yerler arayıp bulup gidebiliyor ve istediğini de büyük ölçüde elde edebiliyordu. Ama şimdi, kamu hastanelerindeki sıkıntının aynen özele de taşındığı bir aşamaya geldik. Artık özel merkezlerde de istendiği kadar fark ücreti alınamayacak ve hatta SGK tarafından ödenen paket ücretleri de merkezin türüne göre ucundan kenarından kırpılacak.

Şimdi gelelim yeni SUT ile alınan kararların günlük hayata nasıl yansıyacağına:

1) Varlığını SGK’ya dayayan Tıp merkezleri ve Dal Merkezlerinin var olma şansı artık kesinlikle yok. Ancak hizmet kalitesi itibarı ile kendini ispat eden merkezler, çalışan doktorların zaten kurucu ortaklar olması kaydıyla SGK anlaşması olmadan ve sadece ücretli hasta bakarak yaşayabilir.

2) Birkaç istisna haricinde, artık Özel Hastane diye bir şey olmayacaktır. Daha doğrusu, kağıt üzerinde olacak da, görünüşte olmayacaktır. Zira artık “Özel Devlet Hastaneleri” diye bir kavramla tanışmış bulunmaktayız. Özel sağlık sektörü için artık iki seçenek vardır: Ya çok düşük kar marjları, buna bağlı olarak yetersiz-tatminsiz-memnuniyetsiz-yüzü bir karış ve sürekli değişen doktor, hemşire ve personel altyapısı ile 6-7 dakikada bir hasta bakılarak doldur-boşalt usulü çalışılan, bunun karşılığının mümkün olan en az kesintiyle tahsil edilmesi ümidiyle SGK’nın ağzına bakılıp insaf kapısı önünde titrenilen ve kamu hastaneciliğinin aynen transfer edildiği bir (özel) devlet hastanesi olmak veya bu şartları kabul etmeyip gerçekten bir özel merkez gibi çalışmak. Yine hastalar için de iki seçenek var. Onların da artık ya astronomik bedellerle SGK anlaşmasız yerlere baş vurmak, ya da SGK anlaşmalı merkezlerin kalabalık koridorlarında epeyce bekleyip, sonunda 5 dakika içinde ve üstünkörü değerlendirilip elinde tetkik listesi ve reçeteyle kendini kapı önünde bulmak dışında seçenekleri kalmadı.

3) “Olsun, sürümden kazanırım” diyenlere de iki sürpriz var. Artık hastalar maksimum %30 fark ücretine ek olarak bir de 10 ytl ödeyecekler. Bu 10 ytl de daha sonra devlete ödenecek. Bu 10 ytl’lik bedel de “şimdilik”. Aile hekimliği yerleştikçe bu bedel daha da artacak. Ayrıca Medula sistemindeki revizyonlar sayesinde, artık bir hastanın belli bir sebepten dolayı canı istediği gibi gezmesinin önü de kapatılmış olacak. Böyle hastalar için ya provizyon alınamayacak, ya da daha sonra kesintiler yapılacak. Bunlar, özellikle doldur boşalt şeklinde çalışan varoş hastanelerine gereksiz başvuruyu frenlemek için konulmuş olan ve aslında mantıklı olan kararlar. Önce sağlık ocağı veya aile hekimine gidilecek, o da ancak uygun görürse ve bu sevk karşılığında kendi kazancının törpüleneceğini bile bile sevk edecek. Sonucun ne olacağı yeterince açık değil mi?

4) Tüm bunların doğal sonucu olarak hem sağlık ocaklarında veya aile hekimi ofislerinde, hem kamu hastaneciliğinde, hem de artık kamu hastanesine dönüşen SGK anlaşmalı özel sağlık işletmelerinde, o daha önce sigorta hastanelerinde gördüğümüz kuyruklar, beklemeler, kavgalar, tatminsizlikler tekrar gündelik hayatımızın bir parçası olacak. Eskiden biraz fark ücreti ödeyerek de olsa muayenehanesinde, üniversitedeki odasında veya özel hastanede ulaşılabilen ve doyurucu hizmet alınan kaliteli kamu doktorlarına veya üniversitedeki hocalara artık kimse ulaşamayacak veya ulaşılsa da “5 dakkada Beşiktaş” anlayışı içinde hayal kırıklığına uğranılacak. Çünkü hala yerlerinde duruyorlarsa, zavallıların 1300-1500 ytl’lik net maaşlarının yanında performanstan para kazanmak için çok fazla hasta bakmak dışında bir seçenekleri kalmamış olacak. Bu kadar çabaya rağmen, ellerine geçen para ancak resmi yoksulluk sınırı etrafında olacak.

Peki tüm bunlar ne uğruna? Söyleyelim, sadece bir inat uğruna... %30 ile limitlenen fark ücreti ile bir hastanenin-merkezin nasıl dönebileceğine ilişkin finansal ve işletimsel tartışmalar belki yapabilirsiniz. Ama şu kesin ki; bu rakamlar, limitler ve cadı kazanı içinde ne hastayı, ne hekimi ve hemşireyi, ne de hastanecilik yapanları mutlu edemezsiniz, kaybedersiniz. İleride bu meslekleri tercih etmeyi düşünenleri bile kaybedersiniz. Yoksulluk sınırından biraz hallice bir kazancın yolu ancak mümkün olan en çok sayıda hasta bakmaktan geçtiği için, doktorlar sadece “Neyin var?” diye sorup yerinden kalk(a)madan 5 dk içinde reçete yazıp sıradaki diğer hastayı almak zorundadır. Bunu sadece özel hastane doktorları için söylediğimiz zannedilmesin, 1300 ytl civarı net maaşı olup tüm beklentisini performans ücretine dayayan kamu doktorları için de durum farksızdır. Düşen paket ücret bedelleri onların da o çok güvendiği dağlara (performans ücreti) kar yağdıracaktır. Bu gerçeği tartışmayalım. Sıkıntı ve stresten suratı mahkeme duvarı gibi olan böyle doktorlara ve fark ücretiyle de olsa önceden rahatlıkla ulaşabildiği alternatiflerden artık kendisini mahrum bırakan bu anlayışa, hastaların da eskisi gibi “Allah razı olsun” demeyeceği kesindir. Sonuçtan tatmin olacak tek kişi de herhalde sayın Sağlık Bakanı olur.

Bakanlık tüm bunlara rağmen sağlık hizmetinin kalitesine ve doyuruculuğuna değil sayısal özelliklerine bakma ve yaşanan her sağlık skandalında, kaliteden önce sayısal performansa bakan kendi sorumluluğunu unutarak, müfettişleri cephede o en ön safa sürdüğü doktorların üzerine yöneltme inadında kararlı. Doktorları müfettişle sorgularsınız. Peki bakanlığı kim sorgulayacak? Toplu bebek ölümlerine yol açan etken infeksiyondur deniliyor. Peki böyle yaygın ve önü bir türlü alınamayan bu infeksiyonlara ne yol açıyor? Yer yok diye kapıdan hasta çevirdiğinde soruşturmaya tabi tutulan doktorların mecbur kalıp bir kuvöze iki-üç bebek yatırmak, poliklinikte de performans ücreti kazanmak için çılgın sayılarda hasta bakmak zorunda kalmaları olmasın? Peki yanlışlıkla böbreği alınan, ismi karışan, vs hasta öykülerini, basılan hastane ve sövülen, dövülen, vurulan, öldürülen hekim hikayelerini başka bir devirde bu kadar sık duymuş muydunuz?

Bu eleştirilerimi yaparken, iyi niyetle ve ne kadar yoğun emek harcayarak bu mevzuatları oluşturduğunu ve yürüttüğünü çok iyi bildiğim Sağlık Bakanlığı bürokratlarını kötülemek gibi bir gaye kesinlikle gütmüyorum ve pek çok icraati takdir de ediyorum. Ama son karar süreçleri feci derecede kötü yönetilmiş ve bu noktaya gelinmiştir, bu yol yanlıştır ve sonu da çıkmaz sokaktır.

Buraya kadar eleştirilerimi ortaya koydum. Şimdi gelelim çözüm önerilerine;

1) Fark ücretlerinin limitlendirilmesi kararından derhal dönülmelidir. Bu limitlendirme, ülkemizde sağlık sistemini tehdit eden en büyük kötülüktür ve aslında tüm fitnenin başıdır. Bu öyle büyük bir fitnedir ki, sağlık sektöründe özel veya kamusal, bulaşıp bozmadığı hiçbir şey kalmamıştır. Sunulan sağlık hizmetinin kalitesi, kamu maliyesi ve de hizmet sunan ve alanların memnuniyeti adına her şeyi toz duman etmiştir. Sanıldığı gibi halkın lehine değil, kesinlikle aleyhinedir. İyi düşünülürse, maliyenin de aleyhine olduğu görülecektir. Durum daha da kötüleşecektir. Bu çok yanlış kararın acilen ortadan kaldırılması için, mümkün olan tüm siyasi, hukuki ve sosyal baskı unsurları kullanılmalıdır. Doğru olan, bakanlığın şu hizmet için ben bu kadar verebilirim demesi, bu hizmeti sunan herkese aynı bedeli ödemesi, hastadan alınacak bir fark ücreti varsa buna da her kuruluşun kendi şartlarına göre kendisinin karar vermesidir.

2) Özel sağlık kuruluşlarını sınıflayan ve buna göre farklı ödemeler yapılmasını hükme bağlayan kararlar büyük bir hızla yargıya götürülmelidir. Katkı payı kavramının kendisi değil ama bunun kuruluşun türüne göre 2-10 ytl arasında değişmesi ve işlem bedellerinde de yine kuruluşa göre belirlenen farklılıklar derhal yargıya taşınmalıdır. Bu kararın ardındaki asıl niyet, bu kararla kimlerin önünün açılmak ve neyin önünün kapatılmak istendiği de çok iyi sorgulanmalıdır. Başvuruda “Kalite ve yeterlilik standartlarına uygun oldukları zaten bakanlıkça teyid edilmiş olan sağlık işletmeleri arasında, belli bir hizmet kalemi için kuruma göre değişen ödeme protokolleri oluşturulmasının ayrımcılık olduğu, hakkaniyet ilkesine ve serbest rekabete aykırı olduğu” vurgulanarak acilen dava açılmalı ve hızla en azından yürütmenin durdurulması kararı çıkarılmalıdır.

3) Paket ücret sistemi uygulanacaksa bile, laboratuar masrafları kesinlikle hariç tutulmalıdır. Ya da rutin kan testleri için ayrı bir paket değeri biçilmelidir. Laboratuar harcamalarını da muayene ile pakete sokmak, hiç abartmıyorum, sunulan hizmetin güvenilirliğine ve dolayısı ile insan hayatına kastetmektir.

4) Tam Gün Yasası hazırlıklarına son verilmelidir. Bunun gerektirdiği ne finansal, ne de personel alt yapısına bu ülkenin sahip olmadığı gerçeği bu kadar ayan beyan ortadayken, kamunun doktor kaybı hala sürerken, SB müsteşarı “büyüteçle doktor arıyoruz” derken, bakanlık özel hastaneciliği sırf bu sebeple cezalandırırken ve bir Sağlık Müdürü bile idari görevdeki hekimleri poliklinik ve servislere çekme noktasına gelindiğini itiraf ederken, sektörün artık, bürokratların halka yaranmak uğruna icat ettiği içi boş böyle saçmalıklarla ve bunun sonuçlarını telafiyle uğraşma lüksü yoktur.

5) Fark ücreti limitindeki bu kadar ısrar ve inadın ardındaki temel etmenin, hem şimdi, hem de yakında çıkarılacak olan “Tam Gün Yasası” sonrasında kamudan doktor kaçışını frenlemek olduğu zaten Bakanlık kaynaklarınca da ifade edilmekte. Bakanlık, kamu doktorunu küstürmemek için performans ücretleri dağıtımındaki korkunç haksızlıkları gidereceği, paranın şef ve şef muavini, asistan ve başhekim muavini enflasyonuna ve diğer ölçüsüz harcamalara akıtılmasını önleyecek tedbirler alacağı, askerlere, hakim ve savcılara tanınan emeklilik haklarının aynısının hekim camiasına da sağlanmasını temin edeceği yerde, kamu doktorları istifa ettiğinde önlerinin kapanmasını sağlayacak tedbirlerle bunu sağlamaya çalışıyor. Kamu hastanelerinde performans ücreti dağıtımında hakkaniyeti sağlamak, bu ülkede hekimlerin de en az askerler veya yargı mensupları kadar kıymetli ve emeklilik hakları gözetilesi insanlar olduğunu kabul etmek çok mu zordur?

6) Son sözüm de hekimlere. SB’nın, bizleri her şartta çalıştırabileceği ve sektör olarak bizi neye isterse razı edebileceği inancının hatalı olduğunu göstermemiz, ekmeğine yağ sürüp politikalarına yardımcı olmaktan kaçınmamız ve kendisini yanlış kararlarının sonuçları ile baş başa bırakmamız lazım. “Özel sektörde bile olsa, bir doktor nasıl çocuğunu özel okula gönderecek kadar para kazanabilirmiş, ne münasebet” cümlesini ayan beyan sarf edebilmiş bir zihniyete karşı, bunu yaparken en ufak bir vicdan azabı duymayınız. Bunu yapabilmemiz, en azından SGK anlaşmasından kurumsal veya bireysel çekilmelerimizle olur. Bir düşünün, çalıştığınız kurumla 20-25 ytl’lik bir paket ücret bedelinin daha neyini paylaşacaksınız? Çalıştığınız hastanelerde veya kamuda kalma inadınız, sadece hasta başına 5, bilemediniz 10 ytl kazanacaksınız diye mi? Derdiniz para kazanmak değil vatana millete hizmet de olsa, bunu öyle bir hastanede 5 liradan günde 50 hasta bakmaktansa, size ait ve düşük kiralı bir ofiste kendi başınıza çalışıp sadece 25 liradan sadece 10 hasta bakarak da yapabileceğinizi ve yine aynı parayı kazanabileceğinizi hiç düşünmediniz mi? Size yakın başka branş doktorları ile de bir araya gelip müşterek yerler kurabilirsiniz, böylece hem daha göz alıcı ve merkezi yerler kurabilir ve maliyetleri de düşürebilirsiniz. Laboratuar, ilaç yazımı, hasta yatışı gibi ayrıntılar için de istediğiniz merkezle anlaşabilirsiniz. Kendisine 5 dakika değil 20 dakika ayırmanız karşılığında 25 ytl ödeyecek 10 hastanız bile yok mudur? Bu hastalar hiç fark ücreti almayan bir yere bile gitseler artık zaten 10 ytl ödemeyecekler midir? 5-10 ytl’den 50 hasta bakmaya nasıl razı oluyorsunuz? Sizin kendisine vakit ayıracak eşiniz, aileniz, istikbalini düşünecek çoluk çocuğunuz yok mudur?

Mevcut politika, kalite ve tatminkarlık bakımından hiçbir alt yapısı olmayan, hatta eskiyi de aratan ama ucuzlamış bir sağlık hizmeti sunmaktır. Bunun sosyal bilimlerdeki adı da popülizmdir.

Son söz: Popülizm, çıkmaz sokaktır. Önce vezir, sonra rezil eder.




........................

SUT ta FTR uygulamaları tam bir facia olmuş. Fizik tedavi hizmetlerini hekim dışı sağlık personeli yarar denmiş yani eczacı, diyetisyen, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, tıbbı sekreter, ebe v.s. Hiç böyle bir geniş kapsamlı tanımlama olabilir mi? Bundan sonra fizik tedavi hizmetini doktorla beraber herkes yapabilecek çünkü fizik tedavi uygulamaları bu kadar kolay ve Türk insanıda bu kalitede bir hizmete layık. 21 y.y Türkiye’sine bakar mısınız...

Öte yandan rehabilitasyon hizmetlerine baktığımızda SGK rehabilitasyonu nörolojik ve pediartrik olarak ayırmış ancak bu ayırımda gerçek dışı olmuş diğer rehabilitasyon uygulamaları ne olacak yoksa SUT u hazırlayanlar onlardan bi haber mi?

Nörolojik ve pediatrik rehabilitasyon için psikolog ve protez ortez teknisyeni veya teknikeri zorunlu eleman olarak şart koşulmuş ancak tüm dünyada ve Türkiye’de rehabilitasyonu yapan fizyoterapistler zorunlu eleman olarak görülmemiş çünkü bizim insanımızın değeri yok kaliteli hizmeti ne yapacak...

Sözün kısası SUT ta FTR uygulamaları tam bir feleaket olmuş...Yazık Türkiye’me yazık vatandaşlarımıza.....

Dr.İ.T

<b>ayin
konusu:
sut
(sağlik
uygulama
tebli̇ği̇)</b>
(66)
Yorum (1)
kenan yılmaz
fatma z.eldelekli hanıma teşekkür ediyorum, kendisi çok eski bir arkadaşım bu vesile ile temasa geçerse çok memnun olurum,saygılar...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir