SAĞLIK reformu Barack Obama’nın daha başkanlığa adayken en büyük rüyasıydı. Kimse ABD gibi kapitalist sistemin 1 numaralı örneği olan bir ülkede sağlık güvencesinden yoksun 50 milyona varan insana devletin yardım elini uzatabileceği bir sistemin yürürlüğe sokulabileceğine inanmıyordu.
Ancak ülke tarihinin belki de en çok gürültü koparan yasası mart 2010’dan itibaren, aşama aşama yürürlüğe girmeye başladı ve bir mucizenin de gerçekleşmesini sağladı. O mucizenin adı Erin Potter adlı 8 yaşında bir kız çocuğuydu. Erin 2007’de daha üç yaşındayken akut lenfoblastik lösemi hastalığına yakalandı. İki yıllık tedaviden sonra lösemiden kurtulduğu söylendi. Ancak hastalık geçen Mart tekrar nüksetti.
Erin’in ailesi yeniden tedavi olması gereken küçük kızın masraflarının sigorta tarafından artık karşılanamayacağını duyunca yıkıldı. Sigorta limiti dolmak üzereydi. Ama bundan 3 hafta sonra Obama, Cumhuriyetçilerin “Obamacare-Obama Bakımı) diye alay ettiği “Affordable Care Act” (Karşılanabilir Bakım Yasası) adını taşıyan sağlık reformunu imzaladı. Yasa sayesinde Erin’e yeniden sigorta yapıldı ve ona 2009’da doğan kızkardeşi Mary’nin muhafaza edilen göbek bağından alınan ilik nakledildi.
Temmuz ayında tekrar sağlığına kavuşan Erin’in babası Kevin Potter, kapı kapı dolaşıp herkese hikayesini anlattı. Geçen ay Twitter üzerinden de Obama’ya teşekkür etti. Kampanya ekibi de onu geçen hafta Ohio’nun Mentor kentinde Obama’nın toplantısına davet etti. Başkanlık yarışının kilit eyaleti olan Ohio’da Erin örneği seçmeni çok etkiledi. Sonunda Obama önceki günkü zafer konuşmasına Erin’i eklemeyi de unutmadı ve onu sağlık reformunun ne kadar gerekli olduğuna bir örnek
olarak gösterdi.