Döner Sermaye Tarihi Deneyimi Penceresinden Tam Gün Yasasına Bakış
MEDİMAGAZİN-KONUK YAZAR:
Prof. Dr. Muhammet Güven
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi
Bugünlerde gündemde olan ve tıp camiasını en fazla meşgul eden konu tam gün yasasıdır. Hekimlerin önemli bir kısmı yasaya karşı çıkarken Sağlık Bakanlığı bunun nedenin muayenehane rantını kaptırmama gayreti olarak görmektedir. Oysa yasaya karşı çıkan veya bu halini eleştiren kesimin büyük bir kısmının muayenehanesi olmadığı gibi açmayı da hiç düşünmemiştir. Peki neden bu kesim karşı çıkmaktadır? Bunun nedenlerinin bilinçaltındaki döner sermaye tecrübesi olduğunu söyleyebiliriz.
Aşağıdaki tabloya bakacak olursak bunun nedenleri daha iyi anlaşılacaktır. Döner sermaye yasası ilk kez 1988’de öğretim fonksiyonu dışında katma değer de üreten öğretim elemanlarına ilave gelir sağlanması iddiasıyla çıkarılmış ve daha sonra diğer personele yaygınlaştırılmıştır. Oysa yasanın asıl amacı öğretim üyelerini tıp fakültelerinde tutabilmek için verilmesi gereken maaşların yükünün bir kısmının döner sermayelere yüklenmesi idi. Buradan da anlaşılacağı üzere özlük haklarının bir kısmı döner sermayelere devredilmiş ve emekliliğe yansıma imkânı kalmamıştır.
Zaman içinde döner sermaye maskesi ile sağlık çalışanlarının gözleri kapatıldığından maaşlarının erimesinin farkına varamamışlardır. Tabloya bakılacak olursa 20 yılda en az maaş değişiminin doktor ve profesörlerde olduğu görülmektedir. İşte bugün tam gün yasasına karşı çıkmanın bilinç altındaki psikolojik neden budur.
Hekimlerin önemli bir kısmı tam gün yasası sonrası muayenehanesini kapatmış olacağından, özel sektörde kısıtlama olduğu için iş bulamayacağını veya düşük ücretle çalışmak zorunda kalacağını ve zaman içerisinde döner sermaye gölgesinde maaşlarının eridiği gibi döner sermaye katkılarının da eriyeceğini ve bir gün bir maaşla yetinmek zorunda kalacağını düşünmektedir. En azından benim çevremdeki hekimlerin önemli bir kısmı böyle düşünmektedir. Muayenehane açma hakkı hiçbir zaman açmasak ta, istemesek de çalıştığımız kurumlardaki döner sermaye gelirlerinin bir teminatı gibi görülmektedir.
Bugünkü şartlarda tam gün yasası hekimlerin önemli bir kısmını yaralamaktadır. Sağlık Bakanlığı ve hükümetin bu endişeleri gidermesi gerekmektedir. Madem yıllardır maaşların bir kısmı döner sermayelere yüklenmiş, emekliliğe yansıyan haklarda erimeler olmuştur. Tam günün daha iyi uygulanabilmesi ve vicdanları rahatlatması için Maliye Bakanlığının elini taşın altına koyup yıllar içerisinde verilmeyen hatta alınan maaş artışlarını sağlaması, aldıklarını geri vermesi gerekir. Aksi takdirde tam gün hekimlerin önemli bir kısmının vicdanını yaralayacaktır. Hekimlerin özel sektörde çalışması için sınırlandırma olmamalı (sayısal), isteyen özel sağlık kuruluşu istediği kadar hekimi çalıştırabilmelidir.
Bugün beğenmediğimiz ve bazen yetersiz görüp eleştirdiğimiz tıp ve sağlık hizmetinin yerini, aile hekimliği ile başlayan ve tam günle devam edecek olan sistemde sembolik sağlık hizmeti alacaktır. Ülkemizin sadece sağlık hizmetine değil tıp hizmetine de ihtiyacı vardır. Bu fonksiyonu ise tıp fakülteleri ve öğretim üyeleri yerine getirmektedir. Hak ettiği hayat standardını sağlamak için öğretim üyeleri sadece performans üretmek zorunda kalmamalıdır. Her ile açılan hastane ve kadrosu yetersiz fakültelerden mezun olacak yetersiz hekimler, tam gün sonrası birçok haklarını yitirmiş motivasyonsuz sağlık çalışanları, hastalıkları için ulaşması gereken hekimlere ulaşamayan hastalar nedeniyle sağlık hizmetlerini kötü günler bekleyecektir.
Birçok meslektaşım gibi bende tam gün yasasına karşı değilim ve gerekli olduğuna inanıyorum. Ancak yasa çıkarılırken hekimlik mesleğinin geleceği, onuru ve saygınlığı korunmalıdır. Kimsenin mesleğin geleceği hakkında endişe duymaması sağlanmalıdır. Gündemde olan tasarı bende endişe uyandırmaktadır. Bir yıl öncesine kadar çocuklarımı hekim olmaları konusunda teşvik ederken, bugün bunu yapamamaktayım. Bu nedenlerle tam gün yasasının yeniden ele alınması gerekir.
Tüm meslektaşlarıma iyi gelecekler dileğiyle.