21-22 Şubat 2012 tarihleri arasında İstanbul’da ilk kez gerçekleştirilen “Eye for Pharma Konferansı”nda, ilaç sektörünün önde gelen uluslararası ve Türk profesyonelleri, sektörün Türkiye’deki durumunu tartıştı.
Türkiye’de yoğun bir değişim ve dönüşüm içinde bulunmakta olan ilaç sektörü, “yapılabilecekler” konusunda çözüm yolları arıyor. İlaçtaki sıkı fiyat politikası, fiyat indirimleri ve kur farkından doğan zararlar ilaç sektörünün ana gündemini oluşturuyor. Endüstri ise bu tür zorluklara karşı bir taraftan fırsat yaratmaya çalışırken, diğer taraftan yeni iş yapış yöntemleri ve yeni teknolojilerin daha da hızlı hayata geçirilmesi konusunda kafa yoruyor.
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen “Eye for Pharma Konferansı”nda yapılan sunumlarda, ilaç sektörünün yeni dinamikleri masaya yatırıldı. Konferans’ta konuşan AstraZeneca Medikal ve Ruhsatlandırma Direktörü Dr. Müjgan Ateş, “Değişen Dünyada Yeni İş Yapış Modelleri” konusunda yaptığı sunumda ilaç sektörünün Türkiye’de bir portresini çizerken, “Gerçek bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız var” diyerek, yapılması gereken yenilikler konusunda görüşlerini sundu.
Toplumda ilaç şirketlerinin algısı konusuna değinen Dr. Ateş, “İlaç şirketleri toplumda insanların hastalıkları, düşkünlükleri üzerinden çok para kazanan ‘açgözlü’ kurumlar olarak algılanıyor. Aynı zamanda, sağlık çalışanlarını ve sağlık otoritesini etkileyerek haksız kazanç elde eden kurumlar gibi bir algı da mevcut” diyerek, ilaç firmalarının bu sorunun üstesinden fark yaratan faaliyetlerde bulunarak, dürüst ve güvenilir hareket ederek ve işleyişlerini şeffaf kılarak geleceğini söyledi.
Bir değişim ve dönüşüm ihtiyacı hissedildiğinin ve bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunun altını çizen Dr. Ateş, “Dünya nüfusu giderek yaşlanıyor, kaynaklar kısıtlanıyor, yasalar daha fazla yaptırım getiriyor ve bütün bunlar değişimi tetikliyor. Türkiye’de de bu değişim hissedilmeye başlamıştır. Sağlık hizmetlerine erişim ve hizmet kullanım oranı artmaktadır. Bunun yanı sıra, sağlık alanında tanı ve tedavi yöntemleri hızla gelişmekte ve her gün bildiklerimize yenileri eklenmektedir. Ancak kaynaklar bu hızlı değişimle paralel olarak artmamakta, aksine azalmaktadır. Bu yüzden bu parametrelerin iyi değerlendirilmesi ve dönüşümün hissedilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Dönüşümü yönetmek için şirketin en üst yönetiminden pazarlama yöneticilerine kadar tüm şirket çalışanlarının tamamının bu dönüşüme sahip çıkması gerektiğini belirten Dr. Ateş, uyum programlarının güçlendirilmesi gerektiğini, daha etkin uyum programları için ise “yazılı politika ve prosedürlerin gözden geçirilmesini, uyum yöneticisi ve uyum komitesinin atanmasını, eğitimlerin güncellenmesini, iletişim kanallarının genişletilmesini, etkin gözlem ve denetim sistemlerinin oluşturulmasını, disiplin ilkelerinin ve yaptırımların tanımlanmasını ve işe alım sürecinde ‘kötü oyuncuların’ uzak tutulmasını” önerdi.
AstraZeneca Pazar Erişim Direktörü Dr. Pelin Eriştiren İncesu ise “Değişen Dünyada Sağlık Otoriteleri ile İlişkiler” konusunda sunum yaptı. Değişimin sadece Türkiye’de ve ilaç sektöründe değil, tüm dünyada ve tüm sağlık sisteminde gerçekleştiğini belirterek, hızla değişen paydaş spektrumu ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni dünyanın farklı yetkinlikler, farklı bakış açıları gerektirdiğini söyledi.
Dr. Eriştiren İncesu, ilaç sektörünün kendisine “Sağlık politikalarının, regülasyonların, bütçelerin hızla değiştiği bir dünyada otoritelerin gözünde ilaç sektörü etkin bir paydaş mıdır? Değilse olabilir mi? Ya da ilaç sektörünün şu an izlediği yol, doğru bir yol mu?” sorularını çok net sorması ve yanıtlarını kısa ve uzun dönem için araması gerektiğini vurguladı.
Paydaş yönetiminde en önemli kısım olan algı ve itibar alanında ilaç sektörünün istenen noktada olmadığını belirten Dr. Eriştiren İncesu, gerçek bir çözüm ortağı olmanın zaman, sabır ve süreklilik gerektirdiğini dile getirdi.
Sağlık sistemindeki iyileştirmelerin tek bir firma tarafından yapılabilmesinin imkânsız olduğunu, farklı paydaşlarla iş birliği yapılması gerektiğini belirten Dr. Eriştiren İncesu, ulusal ve uluslararası sektörel derneklerin gittikçe artan önemine vurgu yaparak, “Her zamankinden daha fazla birlikte ve aynı çatı altında çalışmamız gerekiyor” dedi.
Sektörün hedefinin “reaktif” bir taraf olmaktan, “iş birliği içinde çalışabilen” bir taraf olmaya doğru ilerlediğini, bir sonraki adım olan “saygın bir muhatap” kabul edilmenin ise sektörü son adım olan “güvene dayanan, uzun dönemli ortaklık” noktasına götüreceğini belirten Dr. Eriştiren İncesu, sektörün itibarının güçlendirilmesinin en öncelikli ve temel konu olduğunu ve “güven” inşa edilmeden ilerlemenin mümkün olamayacağını, bu anlamda yeni yaklaşımlara ve cesur adımlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.