Üniversitelere akademik personel alımında devrim niteliğinde yeni bir sisteme geçildi. Star gazetesinin haberine göre, akraba, tanıdık, eş dost arasından seçilen akademik personel alımını tarihe gömen Öğretim Görevlisi Yetiştirme Programı(ÖYP), tamamen objektif koşullar ve maksimum şeffaflık getiriyor. Harran Üniversitesi’ndeki başarılı bir öğrenciye Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyen olma fırsatı veren sistem, modern dünyadaki üniversiteler arası kültürel geçişkenliği de sağlayacak. Böylece bir üniversiteye asistan girip 30 yıl sonra profesör olarak emekli olma şeklinde özetlenen dar pencere dönemi bitecek. “YÖK tarihinde bir devir açacak icraattan bahsediyoruz” diye söze başlayan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Öcan, Araştırma görevlilerinin üniversitelere merkezi sistemle alımı dönemini başlattıklarını açıkladı.
"ÜNİVERSİTELERİ MR'LA SEÇTİK"
41 tane yeni üniversite açtık. Mesela Muş Üniversitesi makine mühendisliği termodinamik bölümünde asistana ihtiyaç var. O noktaya Türkiye’nin her tarafından tercih edilebiliyor. Akabinde konusunda uzmanlaştığı belli olan bizim tarafımızdan da tescil edilen bu 41 üniversitenin dışında kalan ODTÜ gibi Boğaziçi gibi, Gazi gibi büyük ve köklü üniversitelerde uzmanlaşılan bölümde yetiştirilecek. Bu üniversiteler de objektif kriterlerle belirlendi. Eski üniversitelerimize bir form düzenledik. 29 madde akademik kaygıyı ihtiva eden form. Hangi ana bilim dalında kaç doktora yaptırmış? Kaç bilimsel makalesi var? Hocanın üzerinde kaç öğrenci var? Kaç patent almış kaç tane asistan yetiştirmiş? Yani hakikaten bu işi yapabilir mi yapamaz mı? Adeta üniversitelerin röntgeni ve MR’ı çekildi.
ASİSTANA 50 BİN LARA NAKİT PARA
Öğrenci asistan ne kadar maaş alıyorsa o kadar maaş alıyor. Bu yeni sistemle atanan asistanların diğer asistanlardan ödenek farkı var. 20 bin lira proje boyunca öğrencinin laboratuar, teçhizat, kırtasiye harcamalarına veriliyor. 30 bin lira da ayrıca hem yüksek lisans hem de doktora yaparken yurt dışı gibi araştırma harcaması olacak. Burada muhteşem bir kurgu var. Çocuk gidiyor mesela İngiltere’de Blackford Üniversitesi işletme konusunda çok iyidir. Orayla yazışıyor orada kabul ediyor. Devlet ayrıca oranın parasını da ödüyor. 2 yıl master 4 yıl doktora için öngörülüyor. Sekiz dokuz senede bitirme şansı yok. Altı yılda bitiremezse bu imkânlardan yararlanamıyor.
HERKES BİRBİRİNİN PUANINA BAKABİLECEK
Sistemde suistimal olmaması için adayların tamamı birbirinin sonuçlarını görecek. Mesela Diş Hekimliği Ağız Çene ve Diş Hastalıkları Cerrahisi için en yüksek ÖYP puanı 94.553. En düşük puanla da 85.450 puanlı kişi girdi. Bir öğrenci ‘Benin puanım aslında yüksekti ben giremedim’ iddiasında bulunamaz. Herkes birbirinin sonucunu internetten görüyor. Anadolu’da çok başarılı çocuklar var. Esas kritik nokta bu. Bu çocuklar Ankara, İzmir, İstanbul gibi yerlere ulaşamadıkları için akademisyen olamıyorlar. Kafalarda da hep istifham vardır. ‘Nasıl olsa benim dayım yok ben buralara giremem’ Şimdi bu istifham kalktı. Açıkçası akademik düzeyde suiistimal ortadan kalktı. Bizim için mühim olan devletin dengesi. Bu sistem efsanevi bir şey. Türkiye’nin YÖK tarihinde böyle bir şey daha önce olmadı.Sistemin pilot uygulaması geçen yıl yapıldı. Başarılı olundu.
KRİTERLER OBJEKTİF OLACAK
Araştırama görevlileri üniversitelere tamamen objektif kriterlerle alınacak ve şeffaf bir şekilde atanacak. Akademisyen adayları; yüzde 50 ALES, yüzde 35 transkript(mezuniyet not ortalaması), yüzde 15 de yabancı dil sınavı ağırlığından oluşan üçlü bir ortalamayla seçilecek.
Yabancı dilin ağırlığı ilk etapta düşük tutuldu. Anadolu’da dil eğitimi konusundaki eksiklik nedeniyle akademisyen olamayanların önünü açıyoruz. Sisteme giren çocuk, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Marmara gibi üniversitelerde bir yıl boyunca çok ciddi yabancı dil eğitimine tabi tutuluyor.
65 puan alan 3 ay da İngiltere, Kanada, Malta gibi üç seçenekten birine pratik eğitime gidecekler.. Döndükten sonra da İTÜ, Boğaziçi, Marmara, Gazi üniversitelerinde master ve doktoralarını bitiriyorlar.
Bu sistemle çocuklar maksimum altı yıl sonra yardımcı doçent olacaklar. Sistem Başbakan Erdoğan’a da anlatıldı.