BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, üniversite hastanelerinin ciddi zarar ettiklerini söyledi, 'Demek ki bilimsel yönü farklı işletme yönünü farklı götürmemiz lazım' dedi. İstanbul Üniversitesinin (İÜ) yeni akademik yılı açılış töreninde konuşan Erdoğan, İstanbul Üniversitesi'nin artık İstanbul'a yetmediğini belirterek, şunları söyledi:
- (Çapa ve Cerrahpaşa tıp fakültelerinin yaşadığı sorunlarla ilgili) Benim gönlüm olimpiyat stadının yanındaki araziyi vermek süretiyle bu işi kökünden çözmekti. Verdim ama ne yapayım olmadı. Şimdi Sağık Bakanlığı, İstanbul'un en büyük şehir hastanesini yapacak.
- Şu anda üniversite hastanelerinde parasal noktada çok ciddi zarar var. İsim vermeyeceğim, Bir üniversitemize 200 milyon verildiği halde maalesef piyasa olan borcunu kapayamadı. Demek ki işletmede burada bir sıkıntı var, demek ki bilimsel yönü farklı işletme yönünü farklı götürmemiz lazım. Bu konuda da elele vereceğiz, dirayetle inşallah bunu başaracağız.
İSTANBUL GÖÇ MERKEZİ OLDU
- İstanbul'un göç merkezi haline geldiğini belirten Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde nakil ilmühaberinden bahsettiğini, o dönemde medyanın bunu 'şehirden şehire vize' diye verdiğini anlattı. Halbuki kendisinin İstanbul'a gelenlere niçin geldiğinin sorulması anlamında söylediğini kaydetti.
Öte yandan Erdoğan'ın salonda bulunduğu sırada Fen Fakültesi yakınında toplanan Gençlik Federasyonu üyesi yaklaşık 10 kişi, parasız eğitim ve füze kalkanı protestosu yaptı. Grup içerisinde Roman Çalıştayı'nda açtığı parasız eğitim pankartı nedeniyle tutuklanan Ferhat Tüzel ile Berna Yılmaz da vardı. 12 öğrenci gözaltına alındı.
TABİİ Kİ OBEZ OLACAKLAR
- Somali'deki açlığa da değinen Erdoğan, ekledi: Dünyada şu anda 193 BM üyesi ülke var. Bunun 5'ini bir tarafa koyduğunuzda 188 üye, 5 üyenin ağzına bakıyor. BM, böyle adalet dağıtabilir mi? Güney Afrika'da, Somali'de orada hali görüyoruz, sefalet. İnanın pantolonlarının duble paçası içindeki kırıntıları versen oraya ayağa kalkar Afrika. Ama onların oraları gördüğü filan yok. Sonra tabii ki kendileri obezite oluyor, ne olacak başka?