ANKARA-Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinde tıp fakülteleri konusunda basın toplantısı düzenlendi.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Bilaloğlu, yabancı doktorlara Türkiye'de çalışma izni verilmesine yönelik açıklamalara ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'de 114 bin civarında hekim bulunduğunu, yaptıkları çalışmalara göre Türkiye için bu kadar hekimin yeterli olduğunu daha önce açıkladıklarını ifade etti. Bilaloğlu, bazı branşlarda fazlalık, bazılarında ise ihtiyaç olduğunu anlatarak, bu dengesizliğin giderilmesi gerektiğini belirtti.
Sağlık Bakanlığının 2023 yılında Türkiye'deki hekim sayısını 225-230 bin olarak planladığını kaydeden Bilaloğlu, Bakanlığın bu hedefe ulaşabilmek için bir kaynak aradığını ve Türkiye dışından hekim getirmeyi amaçladığını söyledi. ''Hekimin yerlisi veya yabancısı'' gibi bir değerlendirme yapmadıklarını, nitelik açısından konuya yaklaştıklarını ifade eden Bilaloğlu, ''Türkiye'ye yabancı hekimler çok para verileceği için gelirler. Çok para verilen hekimler mutlaka nitelikli midir? Türkiye'deki hekimlere verilen ücretler hiç de iyi değildir. Peki daha düşük ücretlere nitelikli hekimler mi gelecek?'' diye sordu.
Böyle bir politikanın Türkiye'de hekimleri tehdit eden bir tarzı bulunduğunu söyleyen Bilaloğlu, şunları söyledi:
''Bunun, onların daha çalışmaları konusunda terbiye etmeyi amaçlayan bir yanı var. Biz bunun Türkiye'deki halk sağlığı açısından çok ciddi bir sıkıntı doğuracağı kaygısını taşıyoruz. Böyle bir şeyin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Türkiye'nin temel sorunu bu değil. Peki neden bu kadar ısrar yapılıyor? Çünkü Türkiye'de kamu özel ortaklıkları, kamu hastaneleri, üniversite hastanelerini küçültecekseniz ve piyasa sağlık hizmeti sunan uluslararası sermayeyi sokacaksanız, Türkiye'deki sağlık emek gücü içerisinde görece en yüksek ücreti olan hekimlerin bir biçimde sayısını artırıp, onların ücretlerini düşürebilecek ortamı sağlamanız lazım. Yani hekim iş gücü piyasasını piyasa lehine düşük ücret ve uzun süre çalıştırmayla ilgili düzenlemeniz lazım. Bunu yaparsanız uluslararası büyük sermaye rahatça gelebilir. Yabancı hekim meselesi bu operasyonun bir parçasıdır. Yabancı hekim gelmesi Türkiye'de sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracak bir şey olmayacak aksine çalışanların emek gücünü daha ucuza satmasına yol açacak. Türkiye'de yerli-yabancı hekim diye bir sıkıntımız yok, ama Türkiye'nin yerli bir sağlık bakanına ihtiyacı olduğu kesin. Biraz daha Türkiye'de yaşayan insanların, sağlık çalışanlarının gözünden de bakabilen bir bakışa ihtiyacımız var.''
-TALEPLERİ İÇEREN İMZA KAMPANYASI BAŞLATILIYOR
Genel Sekreter Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, tıp fakültelerine ''IMF anlaşması'' ile el konulduğunu, 22 tıp fakültesinin mali kaynak için hükümetle protokol imzalamak zorunda kaldığını savundu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin de içinde olduğu 6 tıp fakültesine ''hastane binası karşılığında el konduğunu'' ileri süren Tanık, ''Sırada tıp fakültelerinin Kamu Özel Ortaklığı yoluyla uluslararası sermayeye devri var'' dedi.
Hükümetin, çağdaş ülkelerin tıp fakültelerine ayırdığı kaynağın ''beşte birini bile ayırmadığını'' söyleyen Tanık, üniversite hastanelerinin döner sermaye gelirlerine mahkum bırakıldığını savundu.
Tıp fakültelerinin, hastanelerini işletememe gibi bir sorunları bulunmadığını ifade eden Tanık, hükümetin, çıkardığı yasalarla üniversite hastanelerinin SGK'dan alacaklarını sildiğini belirtti. Tanık, ''Yani AKP hükümeti kendi çıkarttığı yasaya aykırı bir uygulamayla üniversite hastanelerinin alacaklarını ödemeyerek bu hastaneleri borç kıskacına sokmuştur'' diye konuştu.
Bakanlıktan üç ilde dev kampüsler oluşturulacağı yönünde açıklama yapıldığını söyleyen Tanık, bu kampüslerin işletmesinin 49 yıllığına yerli, yabancı uluslararası sermaye kuruluşlarına ait olacağını belirterek, ''Böylece sıra hem devlet hem de üniversite hastanelerinin ulus ötesi sermaye tarafından işletilmesine geliyor'' dedi.
Tanık, şunları kaydetti:
''Tıp fakülteleri yerli yabancı sermayenin karını artırmak için değil, toplum yararına iyi hekim yetiştirmek, sağlık sorunlarının çözümü için nesnel bilimsel kanıtlar ortaya konulan araştırmalar yürütmek ve nitelikli bir sağlık hizmeti üretmek için var olmalıdır. Tıp fakültesi öğretim elemanları fazla bir şey talep etmemektedir. Emekliliğe yansıyan temel ücretin iyileştirdiği, ücretin performansa endekslenmediği, gelecek güvencesi olan, şiddetten ve mesleki risklerden arındırılmış bir çalışma ortamında nitelikli bir tıp eğitimi verebilecekleri ve bilimsel çalışmalarını yürütebilecekleri demokratik, özerk bir üniversite talep etmektedirler. Bu talepleri dile getiren bir imza kampanyası başlatılmaktadır.''