Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD), Sağlık Bakanlığının tam gün çalışma ile ilgili hazırladığı iki maddelik yasa teklifi ile, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına rağmen hukuksuzlukta ısrar ettiğini ve hekim haklarını onarılmaz şekilde zedelediğini bildirdi. Dernek, kamuoyuna yapılan “profesörler mesai sonrası özel hastanelerde serbest olarak çalışabilecek” açıklamasının bir kandırmaca olduğunu ileri sürdü.
TJOD tarafından yapılan açıklamada, “Bilindiği gibi kamuoyunda Tam Gün Yasası olarak bilinen yasa ile ilgili Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını açıklamış ve hekimlerin serbest çalışmasının kısıtlanmasının Anayasa’ya aykırılığını net bir biçimde belirtmiştir. Gerekçeli kararın daha mürekkebi kurumadan, Sağlık Bakanlığı, Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptal edilen maddelerde küçük değişiklikler yaparak, Ocak 2011 içerisinde torba yasa maddeleri ile birlikte yasalaştırmaya çalışmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın kararına rağmen hukuksuzlukta ısrar edilmekte ve hekim hakları onarılmaz biçimde zedelenmektedir” denildi.
Yeni yasa içeriği ile ilgili olarak kamuoyuna yapılan “Profesörler mesai sonrası özel hastanelerde serbest olarak çalışabilecekler” açıklamasının da bir kandırmacadan ibaret olduğunu savunan Dernek, “Kamuoyu şunu iyi bilmelidir ki, profesörlere yalnızca SGK ile anlaşması olmayan hastaneler için izin verilmektedir. Türkiye’de SGK ile anlaşması olmayan hastane sayısı bir elin parmaklarından azdır ve üç büyük şehir dışında bu özellikte hastane de bulunmamaktadır. Profesörlere sanki bir hak veriliyormuş gibi yapılarak, mesai sonrası serbest çalışması Anayasal olarak tanınmış olan tüm hekimlerin bu hakkı elinden alınmakta ve hekimler arasında ayrımcılık körüklenmektedir” denildi.
Tek başına kurtuluş mümkün değil
Açıklamada, sağlıkta yapılanların sadece muayenehanesi olan profesörleri değil, tüm hekimleri ilgilendirdiği dile getirildi. Bu sistem içerisinde Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında Anayasa’ya aykırı olarak nitelenen performans sisteminin yürürlüğe konduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “
Karşılığı olmayan, etik dışı bir rekabet körüklenmiştir. Hekim açığını kapatmak düşüncesiyle, uzmanlık eğitim süreleri düşürülmüş, tıp eğitimi kötüleşmiştir. Türlü vaatlerle sözleşmeli hale getirilen, aile hekimleri 4/C statüsüne düşmüşlerdir. Hekimi ucuz işçi haline getiren, güvencesiz çalışma koşullarına ağır ağır alıştırmayı amaçlayan bu sistem, tüm hekimlerin ve halkın da yararına değildir.
Hekimler yapılanların farkındadır. Taşıma suyla dönen değirmenin er ya da geç suyunun kesileceğini ve sistemin zora düşeceğini de bilmektedir. Suskunluk sistemi kabullenmekten değil, hukuksuzluğun boyutlarına olan şaşkınlık ve çaresizlikle ilişkilidir. Neredeyse her ay yeni bir yasa ya da yönetmelik yapılmış ve her yeni yönetmelik bir eskisini tamamen değiştirmiştir. Hekimler idarenin ardı arkası kesilmeyen , bir hukuk devletinde tasavvur edilemeyecek olan uygulamalarından dolayı umutsuz, yılgın ve gelecekten kaygılı duruma düşürülmüşlerdir. Hiçbir yönetimin hele kendisi de hekim olan bir Bakan’ın böyle bir tablo yaratmaya hakkı yoktur. Sayın Bakan’a düşen, Anayasa Mahkemesi kararlarını tartışmaya yer bırakmayacak tarzda uygulamaktır. Anayasa’ya aykırılığı açık olan yeni bir yasayı, Anaya Mahkemesine iptal başvurusu olasılığını ortadan kaldırmaya çalışarak yasalaştırmak yerine, hekimleri dinlemeli ve sivil toplum örgütlerinin görüşünü almalıdır.”
Yargıya başvurulabilir
TJOD, Anayasa’nın 138/son maddesine göre, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduklarını, idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceğini bildirdi. Anayasa'nın 125. maddesine göre de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır olduğunu anımsatan Dernek, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu vurguladı.
Açıklamada, bu Anayasal ilkeler uyarınca, Anayasa Mahkemesi kararlarını yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar hakkında idari yargıda dava açılabileceği gibi, kişisel kast ve eylemsizlikten kaynaklanan zararlar hakkında adli yargıda dava açılabileceği bildirildi. Açıklamada, “Sağlık Bakanlığını Anayasa Mahkemesi kararlarına uymaya, hekimlere karşı iyi niyetli ve hukuka uygun bir bakış açısı geliştirmeye ve sağlık politikalarında hekimle birlikte hareket etmeye çağırıyoruz. Acele ile hazırlanan ve anayasaya aykırı olan yeni yasa tasarısı hemen geri çekilmelidir. Hekimi kazanmayan hiçbir sağlık politikası uzun vadede başarılı olamaz” denildi.