İzmir’in ilk kurulan hastaneleri arasında gelen Şifa Hastaneler Grubu, bu hafta Milliyet Ege Misafir Odası’nın konuğu oldu. Üniversite ve hastanelerin geçmişten günümüze gelen öyküsünü anlatan ve Şifa Hastaneler Grubu’nun geleceğinden de söz eden Rektör Prof. Yusuf Erdoğan, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Sarsılmaz Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Hüseyin Vural’la birlikte önemli bilgiler verdi. Rektör Erdoğan sorularımızı samimiyetle yanıtladı.
* Önce üniversiteden başlayalım, çünkü bu anlamda sadece sağlık sektörüne yönelik ilk ve tek üniversiteyi siz açtınız...
Evet, ilk yılımızda 246 öğrenciyle eğitime başladık. Tıp, diş fakültesi, hemşirelik, rehabilitasyon ve daha birçok bölümümüzle başladık. Özellikle bu alana yöneldik, çünkü Türkiye’de sağlık sektöründe, sağlıklı elemana ve kadroya ciddi ihtiyaç var. Türkiye’de 100 bine yakın doktor açığı ve bir o kadarda hemşire açığı bulunuyor.
Hemşire maaşı mühendisi geçti
* Bu kadar açık dikkat çekici...
Bakanlığın istatistiklerinde, Avrupa’da doktor sıralamasında sondan ikinciyiz. Tıp fakültelerinde öğretim üyesi sayısı 6 kart arttı ama aldıkları öğrenci artmadı. Bu da doktor, hemşire açığına yol açtı. Hemşirelerin maaşları mühendislerin maaşlarından fazla. Bazı yerlerde hemşire yüksek okulları kapatıldı. Şimdi hemşireler kapışılıyor.
* İzmir’de sağlık hizmetinde kalite ne düzeyde?
Kentte üniversite sayısı bizimle beraber 9’a çıktı. Bunların içerisinde 4’ünde tıp fakültesi var. 5. açılabilir. Ancak İzmir’in üniversite sayısı az. Birkaç senedir üniversiteler olarak biraraya geldiğimizde, “Üniversiteler şehri İzmir” sloganını yaratmaya çalışıyoruz. Eğer EXPO da gelirse, İzmir büyük atak yapabilir. EXPO İzmir’in sağlık konusunda gelişmesi için çok önemli. Kentte birikmiş tecrübeli bir kadromuz var, bu kadronun akademik hayata döndürülerek daha verimli hale gelmesi lazım. Bunun yanında kalp ameliyatlarında da dünyada sayılır ülkeler arasındayız. Birçok kalp ameliyatından başarıyla çıktığımız gibi, ölüm riski oranlarını da en aza indirmeyi başardık. Bunlar EXPO’da da özellikle kullanabileceğimiz temalar olabilir
* Geleceğe yönelik ne planlıyorsunuz?
Öncelikle sağlık sektöründe çorbanın tuzu olmak istiyoruz. Sağlık dışında birşey düşünmüyoruz. Üniversitemiz en fazla 5 bin öğrenci alabilir. Ne kadar hastane açsak da, kadromuzu Sağlık Bakanlığı belirliyordu. Üniversite ile kolaylık sağladık.
Çelişkiler var!
* İzmir’de en büyük ihtiyaç acil servis, yoğun bakımlarda. Bu açık nasıl giderilir?
Kadrolarla alakalı. Üniversiteler olana kadar Bakanlığın tutumu şuydu; hastane açıyorsunuz, size bir kadro tahsis ediliyor. Bir hastaneyi açtığınızda 20-25 tane uzmanla işe başlıyorsunuz ve her dala bir doktor veriyorlar. İkinci doktoru çalıştıramıyorsunuz. Bakanlık doktor vermiyor. Vermeyince de problem oluyor. Özel hastanelerde doğumu mutlaka doktorlar yaptırıyor, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ise ebeler yaptırıyor. Çelişkiler var. Dolayısıyla 2008 Şubat’ta sağlıkta operasyonlar yapıldı ve üç senedir sağlıkta sıkıntılar giderek büyüyor. 70-80 bin kişi hastaneler kapatılınca işinden oldu.
* Tam Gün Yasası’ndan, etkilendiniz mi?
Bu konuda, vakıf üniversitelerinin durumu biraz farklı. Öğretim üyesi sayımız 80’e ulaştı. Büyük çoğunluğu hastanelerimizde çalışıyor. Onlar hem hastanede çalışacaklar, hem akademik hayatına devam edecekler. Yani bizde problem yok. Ama genelde büyük bir kargaşa var. Bakanlık taşları yerine oturtamıyor. Tam Gün Yasası’nda gerginlikler oluyor, rayına oturması çok zor. Hastanelerin gelirleri de düştü. Bu durumda döner sermayeden ne gelir elde edebilirler? Vakıf üniversitelerinde böyle bir problem olmadığı için hocalar artık devlet hastanesinden ayrılıp, bize geliyorlar.
Oturarak yapılan kalp ameliyatı
Sağlık sektöründe Türk hekimlerin önemli aşamalar kaydettiğine işaret eden Prof. Erdoğan bu konuda kendilerinden örnek verdi: “İnsan gücünde A.B.D ve Avrupa ile farkımız olmadığını söyleyebiliriz. Bugün dünyada sadece 5 ülkede bulunan bir cihaz var. Birini biz kullanıyoruz. Doktor oturduğu yerden kalp ameliyatı yapabiliyor. Bu şekilde dünyada bir kısım tıp teknolojilerini ilk kullananlardanız. Methodist Grubu’yla sağlanlaşma yaparak karşılıklı hasta tedavilerine de başladık.”
“GREVE HAKKIMIZ YOK“
Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Sarsılmaz tam gün yasasıyla ortamın gerilmesine rağmen çok önemli bir konuya işaret etti: “Para az verilebilir, bizi kullanıyorlar bunların hepsi doğru. Ancak bizler hastaya müdahele etmek zorundayız. Nerede saat kaç olursa olsun, hastaya bakmaya yeminliyiz. Bunu parayla ölçemeyiz. Nasıl grev yapabilirsiniz? Ama artık öyle değişti ki kanunlar, ben hastaya müdahele ettiğim zaman hapse bile girebilirim. ‘Doktorun sigortası var mı? Hastaya nasıl el sürdün?’ tüm bunlar sorgulanıyor. Düşünebiliyor musunuz hapse girme ihtimali var. ”
İzmir sevdalılarına üniversite kurduk
“Normal şartlarda 2 devlet üniversitemiz var. Vakıf anlamında ise İstanbul’a baktığımızda çok gerisinde kalmıştık. İzmir sevdalısı olan bir kesim var ve onlar İzmir dışına çıkmak istemiyorlar. Bu kesime hitap etmek gerekiyordu. Üniversiteyi İzmir’de okumak isteyen çok başarılı öğrencilerimiz var. Ancak Ege Üniversitesi’nin köhne bir yapısı var, çocuk orada okumak istemeyince bize geliyor. Donanım ve kadro çok önemli. Bu yüzden biz İzmir’e önem verdik ve yatırımlarımızı yaptık.”
Kar topu gibi büyüyoruz
Rektör Yusuf Erdoğan, Şifa’nın kuruluşunu ise şöyle anlattı: “Önce polikinlikle başladık. Sonra Zirai Donanım binasını aldık. İçini nasıl dolduracağız diye düşünürken Amerika’da bir hastanenin satılık olduğunu öğrendik. Yarı fiyatına eşyaları, malzemeleri satın aldık getirdik. Daha sonra Bornova hizmete girdi. Ardından Erzurum açıldı. İzmir’de şu an 5 yerde sağlık hizmeti veriyoruz. Basmane, Bornova Gaziemir, Göztepe ve Bostanlı’da bir yer aldık. Şimdi Bornova Hasta-nemizi büyütmek istiyoruz. Vakıf hastanesi olmanın en büyük artısı kazandığınızı yatırıma dönüştürmek. Bu sayede kar topu gibi yuvarlanarak büyüdük.”