Müezzinoğlu, Sandıklı ilçesinde bir termal otelde, Türkiye genelindeki İl Sağlık Müdürleri, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterleri ve Halk Sağlığı Müdürlerinin katılımıyla gerçekleştirilen "Koordinasyon Bilgilendirme ve Paylaşım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, 2002 yılında Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında sağlık sektörünün performansına, sağlık sonuçları, mali koruma ve hasta memnuniyeti penceresinden bakıldığında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesinde en alt sırada yer aldığını, 2012 yılında ise Dünya Sağlık Örgütü Tallinn Sözleşmesi'nin sağlıkta hakkaniyet ve cevap verebilirlik prensiplerini uygulayan ülkeler içerisinde Türkiye'nin başarılı bir örnek olarak gösterildiğini söyledi.
Yaklaşık 10 aydır Sağlık Bakanlığı yaptığını anımsatan Müezzinoğlu, döneminde yaklaşık 10 ülkeyi ziyaret ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Hemen hemen bütün ülkelerde 'Türkiye'nin başarısını anlamakta zorlanıyoruz' cümlesiyle karşılaştım. 'Nasıl başardınız'. Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa Bölge Toplantısı'nda da kürsüye çıkan her konuşmacı neredeyse Türkiye'nin başarısından bahsetti. Nasıl başardığımızı algılamakta zorlanıyorlar veya bunu anlamaya çalışıyorlar. Başarının en büyük mimarı sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan. 2002 yılında SSK'ları, Polis Hastaneleri, Milli Eğitim Bakanlığı Hastaneleri, bütün bunlardaki birleşmeyi güçlü bir irade olmasaydı hiçbir bakanın başarabilme şansı olmazdı. Bütün bu başarılarımızın veya gelecekle ilgili çizdiğimiz vizyonun arkasında en büyük irade, siyasi irade başbakanımız ve istikrarlı bir yönetimin gücü var."
AK Parti'nin, Sağlık Bakanlığının ve şahsının başarısını üç kelimeyle özetleyen Müezzinoğlu, bunların samimiyet, saygınlık ve duyarlılık olduğunu bildirdi.
"Torba Kanunu'nda aile hekimleriyle ilgili düzenlemeler var"
Geçtiğimiz yılların büyük başarılardan birinin de aile hekimliği olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, aile hekimliği sisteminin olması gereken idealden uzaklaştırılarak günlük rutine razı olacağı bir yapıya asla mahkum edilmemesi gerektiğini aktardı.
Aile hekimleri ve ekipleriyle önümüzdeki 10 yıllık periyotta sağlık bilincini ve sağlık okur yazarlığını üst noktaya taşıyabilecek bir yolculuğu birlikte yapacaklarını dile getiren Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla biz buralarda yasal düzenlemeler yapıyoruz. Önümüzdeki hafta Torba Kanunu gelecek. Torba Kanunu'nda aile hekimlerimizle ilgili iki önemli düzenleme yapıyoruz. Bunlardan biri aile hekimlerimizin uzaktan eğitimle uzman olabilmeleri. Yasal düzenlemede var ama mecburi hizmet zorunluluğunu kaldırarak onların eğitimlerini daha bir basamak yukarıya taşıyabilmek, bilgi birikimlerini daha iyi noktaya taşıyabilmek adına 6 yıllık süre zarfından bir taraftan aile hekimliğini yaparken bir taraftan uzaktan eğitimle günü geldiğinde de klinik uygulama eğitimlerini yaparak onların bilgi birikimlerini artırma ve insanımızın karşısına kendilerini geliştirmiş ve yenilemiş olarak çıkmalarını sağlamalarını hedefliyoruz. Çünkü yaklaşık 20 bini aşkın aile hekimimiz esasında pratisyen hekim arkadaşımız. Onların da bilgilerini yenileme ve kendilerini geliştirme adına da bu anlamda onları teşvik edici bir kararın hem insanımıza sağlık hizmeti sunmakta hem de aile hekimlerimizin aile hekimliği vizyonunu geliştirme adına önemli katkı sağlayacağına inanıyorum."
Aile hekimlerine yönelik düzenlemeler
Aile hekimlerinin nöbet meselesiyle ilgili de düzenleme yaptıklarını açıklayan Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Bir meslek ki 24 saatinin tamamının planlandığı bir meslek. Biz 8 saatlik icraat yapan bir mesleğin memurları değiliz. Biz 24 saatinin dinamik olduğu, hafta sonunun, bayramının, bütün özel günlerinin planlanmadığı ve hizmet gerektirdiği bir mesleğin mensuplarıyız. Acilinin hiçbir zaman bitmediği, heran heryerde icraat yapabileceğimiz bir mesleğin mensuplarının, hastaneden, acilden, nöbetten koparak bir mesleğin saygınlığını devam ettirebilmesi mümkün değil. Derdimiz ihtiyacımızı çözmek, angarya yüklemek değil. Önümüzdeki yıllarda sağlığımızın en güçlü iki unsurundan biri olarak aile hekimliğini gördüğümüz için ayda en az iki nöbet, 8'er saatten en az 16 saatlik bir nöbeti yasal düzenlemeyle getiriyoruz. Bu mesleğin gelişimi ve geleceği adına bunun doğru olduğuna inanıyoruz ve Aile Sağlığı Merkezlerini istediğimiz vizyonla yaptığımız zaman orada nöbet esasında kendi sistemi içinde dönecek. Ama bugünden 'siz nöbetten arisiniz' diye bir anlayışı kabul etmek mesleğin geleceği açısında da doğru değil."
Müezzinoğlu, gittiği illerde İl Sağlık Müdürlüğünden son bir ayda taburcu olan vatandaşların listesini aldığını ifade ederek, "Aşağı yukarı 4-5 aileyi, il müdürümüzün ve valimizin de bilmediği son bir ayda, doğum yapmış, yoğun bakımdan çıkmış hastaları ziyaret ediyorum. Vali bey ve il müdürümüz o adrese giderken öğreniyorlar. Biz, tesadüfen çaldığımız kapıda, ne düşünüyor, ne var, ne yaşamış onu öğreniyoruz. Çok memnuniyetle karşılaştık. Bunun için sizlere teşekkür ediyorum. Gittiğim bütün evlerde memnuniyet var. Ama orada tespitleri de yapabilme şansımız oluyor" diye konuştu.
İl Sağlık Müdürlerin, Genel Sekreterlerin ve Halk Sağlığı Müdürlerinin birlikte, "ilin bütün dinamiklerini, bir basamak daha yukarı nasıl çıkarırız?" diye düşünmeleri ve bütün dertlerinin bu olması gerektiğini söyleyen Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Asla bir makam yarışı, asla bir nefis mücadelesi, asla bir alana dayalı, bazen duyuyorum 'benim alanıma girdi, benim alanıma giremez'. Arkadaşlar sağlık hepimizin hep birlikte sahiplenebileceği bir alandır. Birinin olmadığı, birinin zayıf kalmadığı, birinin öne çıktığı bir alan olarak düşünürsek hem kendi başarımız herhangi bir nedenle gölgelenir hem de o ilin fotoğrafının bir ayağının özürlü olması, kısa olması herhalde engelli bir yürüyüş, bir duruş olur. Bir ekip ruhu olma ve ilimizin bütün dinamiklerinin sağlık alanında, il müdürümüz koordinasyonunda birlikte yapabilmeliyiz."
"Türkiye, sağlık hizmetleri sunumunda dünyaya örnek olacak noktaya geldi"
"Türkiye sağlık hizmetleri sunumunda dünya standartlarını büyük oranda yakaladı" diyen Müezzinoğlu, Türkiye'nin dünyaya örnek olacak noktaya geldiğini vurguladı.
Türkiye'nin sağlık turiziminde de yakın coğrafyasında, 3 saatlik bir uçuş mesafesinde 1,5 milyar nüfusu olan bir dünya bölgesine hitap edebilme dinamikleri ve gücüne sahip olduğuna değinen Müezzinoğlu, "Bu 1-1,5 milyar nüfusunda, sağlık turizminde çok önemli hizmet alanları oluşturabilir, farklı vizyonlar sunabiliriz. Bakanlık olarak Türkiye için belirli bölgelerde ve stratejik yerlerde, stratejik alanları planlayarak oraları sağlığın belirli alanlarındaki bölgenin merkezi olabilecek noktalara taşımalıyız. Buralarda artık Türkiye'yi farklı bir vizyona getirmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
Basında yer alan "7 bin Yunanlı hekim iş arıyor" haberini de anımsatan Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Bende aynı gün dedim ki 'buyursunlar gelsinler' dedim. 10 Kasım vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Aatatürk'ün doğduğu eve bir organizasyonla Selanik'e gittiğimde Selanik Tabip Odası benimle görüşmek istedi. Yaklaşık yarım saat bir görüşme yaptım. Orada yaptığımız görüşmede bine yakın hekimin Türkçe kursuna gittiğini, Türkiye'de çalışmak istediklerini, 3 bine yakın Yunan vatandaşın Türkçe kursuna gittiğini ve Türkiye'ye iş için gelme arzusunda olduklarını ifade ettiler. O topraklarda doğmuş, o topraklardan çeketini almış gelmiş biri olarak çok mutlu oldum. Yani 15 yıl önce örnek gösterilen Yunanistan, İtalya'ya...Avrupa'ya artık örnek gösterilen bir Türkiye var."
Müezzinoğlu, Sağlık Meslek Liseleriyle ilgili 2014 yılından itibaren Sağlık Meslek Liselerine kayıt olmuş olan çocukların hemşire, ebe olarak mezun olamayacaklarını bildirerek, bugüne kadar kayıt olanların haklarına bir müdahalenin söz konusu olmadığını, gelecek yıldan itibaren öğrencilerin Hemşirelik Bölümü'nden yardımcı hemşire, Ebelik Bölümü'nden yardımcı ebe ve sağlık teknisyeni olarak mezun olacaklarını sözlerine ekledi.
Toplantı, yarın sona erecek.