Medimagazin logo

Kolesterol düşüren ilaçlar damar sertliğini gideriyor

Damar sertliği hastaları ve risk altında bulunanlar için müjde niteliği taşıyan gelişme
Kaynak: GAZETE HABERTURK - CEYDA ERENOĞLU
Kolesterol düşüren ilaçlar damar sertliğini gideriyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Cleveland Clinic Kalp Damar Hastalıkları Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun, dün Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde damar sertliğiyle ilgili verdiği haber, yeni araştırma sonuçlarının, damar sertliği hastaları ve risk altında bulunanlar için müjde niteliği taşıdığını ortaya koydu.

Araştırmayla damar sertliğinin durdurulması ve geriletilmesinin mümkün olmadığı inanışını tarihe gömme konusunda önemli bir adım daha atılmış oldu. Prof. Dr. Tuzcu, bu konuda yakın geçmişte aralarında kendisinin de olduğu çeşitli gruplarca pek çok araştırma yapıldığını ve bu sonucu gözler önüne seren kanıtlar elde edilse de yapılan son araştırmanın bu yöndeki umutları güçlendirdiğini söyledi.

Araştırma sonuçları Amerikan Kalp Birliği’nin yıllık toplantısında açıklandı ve aynı gün “New England Journal of Medicine” Dergisi’nde yayımlandı. Gelişmeyi Türkiye’den konunun uzmanı isimlere yorumlattık.

‘Bu sonuçlar umut verici’
Prof. Dr. Hakan Karpuz (İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi):

“Kolesterole karşı çok etkili bir tedavi şekli olan statinler ile yapılan çalışmalarda, koroner kalp hastalığı riskinin azaldığı tespit edildi (özellikle de yüksek doz kullanıldığında.) Kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol seviyesinde sağlanan yüzde 50’lik azalma ve HDL kolesterol miktarının artırılmasının hasta için yararları daha önceden de gösterilmişti. Hatta yapılan çalışmalarla durdurulamaz sanılan damar içi plaklarının geriletilebildiği bile belirtilmiş ve bu durum yapılan araştırmalarda yoğun statin tedavisi ile kanıtlanmıştı. En son araştırma ile yoğun statin te da vi si nin önemi bir kere daha ve oldukça detaylı şekilde araştırıldı ve LDL kolesterolün azaltılmasının önemi tekrar tespit edildi. Her ne kadar plakların geriletilmesi tam olarak hastalığın geriletilmesi anlamına gelmese de elde edilen sonuçlar umut ve cesaret verici.”

Doç. Dr. Ertan Sağbaş: ‘Bu görüşü destekleyen klinik tecrübelerimiz var’

“Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun bir kez daha gündeme getirdiği bu bilimsel sonuçlar bizim de farkında olduğu muz kli nik bir ger çek lik. Üç yıl önce robotik by-pass yaptığımız bir hastamız da buna benzer bir tecrübemiz olmuştu. 3 yılın sonunda anjiyoda damarın başlangıç kısmındaki yüzde 90 darlığın, yüzde 20-30 seviyesine gerilediğini, damardaki akımın normal hale geldiğini ve by-pass’a olan ihtiyacın ortadan kalktığını görmüştük. Bunun tek nedeni, hastanın tedavisine dikkat etmesi ve kolesterol ile kan sulandırıcı ilaçlarını düzenli kullanmasıdır. Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun fikrine katılıyor ama her darlığın gerilemeyeceğinin de altını çizmek istiyorum.”

Prof. Dr. Bingür Sönmez : ‘Stent ve by-pass cerrahisinde azalma olmaz’
“Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun, damar içi ultrason ile tespit ettiği durumu, bazen ameliyat ettiğimiz hastalarımızın 5. yılda yaptırdıkları kontrol anjiyolarında görüyor ve bypass yapılan damarda ameliyat sırasında çok kritik bir darlık olmasına rağmen kontrol anjiyosun da, bu darlığın çok azalmış, hatta normal bir görünüme kavuşmuş olduğunu fark ediyoruz. Bu durum karşımıza damar sertliği plağının gerilemesi, yani “plak regresyonu” olarak çıkıyor. Bu ancak, kireçlenmemiş-taşlaşmamış damar sertliklerin de ve yumuşak plak olgularında meydana geliyor. Çok iyi bir diyet ve günümüzde kan yağlarını düşüren mükemmel ilaçlar sayesinde hastalarımız da böyle bir gerileme olduğunu biz de fark ettik. Ancak bu çok sık rastlanan bir durum olmayıp sadece yumuşak plaklarda görülebildiği için stent ya da by-pass cerrahisinin azalmasına yol açması pratik olarak mümkün değildir. Tüm yeniliklere rağmen koroner by-pass cerrahisi her zaman altın standart olarak yerini koruyacaktır.”

‘Kalp-damar mekanizması yeniden gözden geçiriliyor’ Uzm. Dr. Özgür Şamilgil:
“Son yıllarda giderek artan teknolojik gelişmeler tüm dünyada ölüm nedenleri arasında birinci sırada olan kalp-damar hastalıklarının altında yatan mekanizmanın yeniden gözden geçirilmesini düşündürecek bulgular ortaya koyuyor. Koroner anjiyografi esnasında çok ufak boyutlardaki ultrason aletleri, damarlarda biriken yağ ve kireç tabakalarının aslında düşük yoğunluklu mikropsuz bir iltihaplanma süreci gösterdiğini düşündürtüyor. Birkaç yıldır damar içi ultrason çalışmalarıyla önceleri damarlara yapışan yağ tabakalarının hiç çözülemediği sanılırken şimdi kısmen de olsa küçülebildiği gösterildi. İyi kolesterol denilen yağ-protein topakçığı parçacığını (damarlarda biriken bozuk kolesterolden kurtulmada önemli bir rol oynadığı bilindiğinden) yükseltmemiz gerekiyor. Bunu artırmaya yönelik ilaç çalışmaları geçmişte hüsrana uğrasa da yeni çalışmalar umut vaat ediyor ve kolesterolü düşürmeye yarayan ilaçların kolesterolü düşürmekten ziyade iltihap azaltıcı etkileri bu açıdan çok önemli bulunuyor.”

Araştırma ne diyor?
Araştırmaya göre kalbi besleyen damarların, ultrason yardımıyla yüzlerce kesit halinde görüntülenmesiyle “damar sertliği plağı” milimetrik olarak ölçülebiliyor. Bu sayede kötü kolesterolü, yüksek doz statin ile yüzde 50’ye yakın oranda azaltılan hastalarda plakların küçüldüğü ve hastalığın geriletilebileceği gösteriliyor.

kolesterol
düşüren
ilaçlar
damar
sertliğini
gideriyor
Yorum (4)
kardiolog
Sayın A.R. Küçükusta'ya duyurulur
0
Cevapla
Mevlüt Durmuş
Kardiyoloji dünyasının çok sevdiği REVERSAL adlı araştırmada da Steve Nissen aynı sonuçları bekliyordu. Fakat ilaçlarla (statinlerle) LDL düzeyi düzelmesine rağmen aterom plaklarının gelişmesi hem kontrol grubunda hem de statin alan grupta devam etti. İlaç alan grupta LDL-kolesterol düşmesine rağmen plak oluşumu gerilemedi ve Steve Nissen bu duruma çok şaşırdı ve kabul etmekte zorlandı. Kaldı ki bu ilaçların (statinlerin) ölüm oranları (mortalite) üzerinde çok da önemli bir değişim göstermediği artık metaanalizlerle ortaya çıktı. Yani kardiyolji dünyasının en çok sevdiği (jüpiter gibi şişirilmiş ve ilaç şirketlerinin sponsorluğunda yapılan araştırmalar dahil) araştırmalarda bile göreceli değil,mutlak ölüm risk azalması sadece % 3 kadardır. Mutlak risk azalması şu demektir: Kandaki kolesterol ve LDL düzeyi düşse bile bu ilaçlar yüz kişiden sadece 3 kişiye ancak faydalı olabilir, yan etkiler dikkete alınmasa da, 100 kişiden 97 kişisi boşuna ilaç kullanıyor anlamına gelir. Fakat insanlara kolesterolü düşse bile bunun % 3 kadar faydalı olduğu hiç söylenmez. İnsanlara sürekli olarak göreceli riskteki azalma söylenir ki, bu 25-45 arasındadir. (göreceli riskte kontrol grubu hesaba dahil edilmez?). Bu açıdan yani sadece kolesterolü düşürme değil, mortaliteyi (ölümü) engelleme açısından bakıldığında, statinler bazı kanser ilaçlarından daha kötü durumdadır, kolesterolü yüksek hastalara kanser hastası muamelesi yapılması da bu işin cabasıdır. Bu tip araştırmalarda (benim baktığım ve bakılmasını önerdiğim parametre) mutlak risk parametresidir, göreceli risk (benim için) hiç bir anlam ifade etmez. Ama kardiyoloji dünyası hiç bir zaman bu ilaçlardaki 'mutlak risk' tablosuna bakmaz, bakamaz ve hastalara mutlak risk azalmasını söyleyemezler. Çünkü bu söylendiğinde 'hiçbir hasta' bu ilaçları, yan etkilerinden dolayı kullanmayacaktır... Kardiyoji dünyasını, hastalarına 'statinlerin mutlak risk oranlarını' açıklamaya davet ediyorum. Bunu açıklasınlar, hastalar bu ilacı kullanıp kullanmamaya kendileri karar versin... Yani bu size yazdığımız ilaç (statin) en fazla size %3 fayda sağlar, %97 ihtimalle hiç bir fayda sağlamayacak desinler...(bence sıradan bir şey, günde bir elma, kaliteli bir besin ya da vitamin de, örneğin C vitamini de mutlak risk açısından %3 lük bir başarı kazanabilir, tabii denemek lazım bunu örnek olsun diye yazdım) Sıradan ve statin sevmeyen bir biyolog olarak uzman ve akademisyen arkadaşlara benim önerim, bu tip araştırmalarda göreceli risk azalmasına değil, mutlak risk azalmasındaki oranlarına mutlaka bakın ve daha sonra karar verin ve bu durumu hastalara da söyleyin! Selam ve saygılarımla Mevlüt Durmuş Biyolog
1
Cevapla
Ahmet Rasim Küçükusta
CEVABIMI MERAK EDEN AKRDİYOLOG ARKADAŞIM İÇİN: Ateroskleroz kronik bir enflamatuar bir hastalıktır; kolesterol yüksekliği ile bir alâkası yoktur. Bu kişilerde kolesterol yüksekliği bir iltihapta (mesela pnömoni) lökositlerin artması veya ateşin çıkmasına benzer bir durumdur. Kemik iliğinde lökosit sentezinin önlenmesi veya antipiretikler ile ateşin düşürülmesinin pnömoninin iyileşmesine hiçbir katkısı olmadığı gibi kolesterol sentezini inhibe etmenin de kalp-damar hastalıklarının iyileşmesi üzerine bir faydası yoktur. Her enflamatuar hastalıkta olduğu gibi bu enflamasyonun kendiliğinden veya bazı ilaçlarla azalması mümkündür. Şimdilik şu soruların cevaplarını düşünün: BİR: Aterosklerozu olan hastalarda kolesterol sentezinin artmış olduğunu gösteren bir araştırma var mıdır? İKİ: Kanlarında yüksek LDL-kolesterol olan kişilerde sebep sentez artışı değil de bu partiküllerin kanda birikmesi olamaz mı? ÜÇ: Birkaç dekat içinde insan genetik yapısında bir değişiklik olmayacağına göre milyonlarca insanın karaciğeri hangi sebeple ve mekanizma ile fazla kolesterol yapmaya başlamıştır? DÖRT: Aterom plağının yüzde 50’ si kalsiyum, yüzde 45’ i makrofaj ve hücre artıkları ve sadece yüzde 3’ ü kolesterolden oluştuğunu hesaba katıyor musunuz? BEŞ: Kalp krizi geçiren hastaların yarısında LDL-kolesterol seviyelerinin normal sınırlarda olmasına ne diyeceksiniz? ALTI: LDL-kolesterolü daha fazla azaltmanın da ve HDL-kolesterolü artırmanın bir faydası olmadığını gösteren araştırmalardan haberiniz var mı? YEDİ: Kan kolesterol seviyeleri yüksek olan kişilerin daha uzun yaşamaları ve bunlarda kalp hastalıkları ve her türlü başka sebebe bağlı ölümlerin daha az görülmesi nasıl açıklanabilir? Kolesterolle ilgili yazılarım devam etmektedir. Bunlara aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://www.ahmetrasimkucukusta.com/kategoriler/yazilar/tip-yazilari/kolesterol/
0
Cevapla
Frankie Bellevan
Ahmet Rasim Hocam;İstanbulda düzenlenen Kardiyoloji Kongresine katılabildiniz mi?Katılmadıysanız,neden?Tartışmanın esas yapılması gereken yer orası değilmiydi?Ülkemizde ki Hocalarımızı Bilim İnsanı olarak kabul etmiyorsunuz,peki Prof Dr Murat Tuzcu hakkında ne düşünüyorsunuz?Hem de şu meşhur Cleveland dan.Sizin standartlarınıza göre onu Bilim İnsanı olarak kabul edebilirmiyiz?
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir