Medimagazin logo

Kanser tedavileri kalp ve damarları bozuyor... 'Onkologlar hastalarını bize yollasın'

Kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerin yan etkileri, kalp ve damarların hasarlanmasına yol açabiliyor. KardiyoOnkoloji Polikliniği kurucusu Doç. Dr. Cafer Sadık Zorkun başta onkologların hastalarını paylaşmak istemediğini söyleyerek “Bu yavaş yavaş kırılsa da hastada sorun çıkmadan bize göndermiyorlar. Hastayı erken gönderse, herhangi bir sorunu varsa tedbir alıp, hemen geri göndeririz. ” dedi.
Kaynak: Diken - Mesude Erşan
Kanser tedavileri kalp ve damarları bozuyor... 'Onkologlar hastalarını bize yollasın'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Peş peşe gelişen kanser tedavileri ömrü uzattı. Ama kemoterapi, hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapiler ve radyoterapi, kalp ve damar sistemi üzerinde yan etkiler yapabiliyor.

Bazı araştırmalara göre kanser hastalarının yüzde 10’dan fazlası, kalp ve damar hastalıklarından ölüyor.

Hastaların hem kanser hem de kalp ve damar sistemi hastalıklarıyla uğraşması gerekebiliyor. Kardiyologlar giderek daha fazla kanser hastasıyla karşılaşıyor. Bazı kanser türlerinde tedavi, kalp ve damar rahatsızlıklarını tetikleyebildiği gibi var olan hastalığını gün yüzüne çıkarabiliyor.

Hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesiyle kanser tedavisinde bir devrim oldu. Fakat tedaviler sonucunda, kısa ve uzun dönemde kalp ve damar sistemi üzerindeki toksik etkileri önemli bir sorun olarak karşımızda. Bu da kardiyoonkoloji olarak adlandırılan yeni klinik alanın geliştirilmesini teşvik etti. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ilk kez 2016’da bu konuyla ilgili bir görüş raporu yayınladı. 2022’de de ilk kardiyoonkoloji tedavi kılavuzunu yayınladı.

Kardiyoonkolojinin hedefi, kanserli hastaların tedavilerini güvenli bir şekilde almalarını sağlamak. Kanser tedavisiyle ilişkili kalp damar toksisitesini en aza indirgemek.

İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında bu ihtiyaçtan yola çıkarak açılan ülkenin tek KardiyoOnkoloji Polikliniği hizmet veriyor.

Diken'den Mesude Erşan, kliniğin kurucusu kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Cafer Sadık Zorkun ile kanser tedavileriyle kalp ve damar hastalıkları arasındaki ilişkiyi konuştu.

Gerek kanser gerekse kalp ve damar hastalıkları sık görülen ve sık ölüme yol açan hastalıkların başında geliyor. Her ikisinin de benzer risk faktörleri var. Sigara, alkol, hareketsiz yaşam, diyabet, obezite gibi. Bu benzerliğin üzerine bir de kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerin yan etkileri eklenince kalp ve damarların hasarlanması, ciddi sorunlar gelişmesi kaçınılmaz olabiliyor. Kanser hastalarının kalp krizi geçirme riski, olmayanlara göre daha yüksek.

İdeali önce kardiyolojik kontrol, sonra kanser tedavisi

Zorkun da bu konu üzerine yoğunlaşan kardiyologlardan. Zorkun kanser tanısı alanların henüz tedavilerine başlanmadan kardiyolojik açıdan değerlendirilmesi, varsa risklerinin saptanması ve tedavisinden önce önlemler alınarak hazırlanması gerektiğini söyledi.

Kanser tedavileri kalp kasını etkileyip, kasılma gücünü azaltarak kalp yetersizliğine, koroner arter hastalığı ve damar spazmlarına, kalp kapak hastalıkları ve yüksek tansiyona, ileti sistemini etkileyerek kalp atışı düzensizliklerine (aritmi), pulmoner (akciğer) hipertansiyona, tromboembolik hastalıklara, periferik arter hastalıklarına, inme ve kalp zarı hastalıklarına yol açıyor.

“Kanser tedavisinin her hastanın kalp ve damar sistemi üzerine az ya da çok yan etkisi var” diyen Zorkun,şöyle devam etti: “Dokunun korunma durumuna göre etki gecikiyor ya da anında çıkıyor. Muayene, EKG, ekokardiyografi çekimleri, başka kalp tetkikleri birçok yerde yapılıyor. Ancak atlana atlana geliyor. Daha önce çok yere gitmiş ama gözden kaçmış, bizim 70’li yaşlarda doğumsal kalp teşhisi koyduğumuz hastalarımız var. Bütün bu tetkikleri aynı yerde yapmak çok zor. Kardiyoonkoloji kontrolüne giren hastalara, kanser tedavisi daha güçlü ve kontrollü verilebiliyor.”

Her hastanın tedavi ihtiyacı farklı. Poliklinikte kişiye özel tedavi planlanıyor. Kimine ilaç yetebiliyor, kiminin damarı balonla açılıp, stent takılıyor. Olası yan etkilerin önüne geçiliyor. Stent bile takılsa hasta ertesi günü kemoterapisini alabiliyor.

‘Onkologlar hastalarını bize yollasın‘

Zorkun kardiyoonkolojiyle Türkiye’de sekiz senedir uğraşıyor. Daha önce Trakya Tıp Fakültesinde aynı polikliniği kurmuş. Ancak oradan ayrılınca kapanmış. Zorkun başta onkologların hastalarını paylaşmak istemediğini anlattı:

“Bu yavaş yavaş kırılsa da hastada sorun çıkmadan bize göndermiyorlar. Hastayı erken gönderse, herhangi bir sorunu varsa tedbir alıp, hemen geri göndeririz. Tabii ki biz hiçbir zaman onkolojik tedaviye müdahale etmiyoruz” 

Olası sorunları önleyecek tüm tedbirler alınsa da bazen engellenemiyor. Çok güçlü bir kemoterapi tüm bedeni alt üst edebiliyor. O zaman da araya girip yine kardiyolojik tedavi uygulanabiliyor. Zemindeki sorunu bilmek işlerini kolaylaştırıyor. Zorkun, “Müdahale edilmezse hasta ya acil serviste ya da evde kalp ve damar sistemine bağlı sorun nedeniyle kaybediliyor” dedi.

Zorkun radyoterapi örneğiyle yaptıklarını şöyle anlattı: “Radyoterapide doku sıvısını kaybediyor, gevrekleşiyor, sert bir organ yani yırtılabilir hale geliyor. Radyoterapi alan dokuda damar sertliğinin hızla geliştiğini bilirseniz, önleyecek ilaçlar kullanıyorsunuz. Yapılan iş çok basit. Sadece yerinde müdahale etmek lazım. Görüntüleme bize çok şey söylüyor. Standart yöntemlerle aranan hiçbir şey görünemiyor. Ama bunun mekanizmasını bilip, üzerine giderseniz her şey çok kolay.”

İlk yıl takip çok önemli

Peki kanser hastalarının kardiyolojik takipleri ne kadar sürmeli? Kanser ilaçlarının kalp üzerindeki etkileri ilaç tedavisi esnasında veya sonrasında çıkabiliyor. İlacın cinsi ve kullanılan doz miktarına bağlı değişiyor.  Zorkun çocuk hastaları erişkin yaşa kadar takip ediyor. İlk bir yıl takibin çok önemli olduğunu belirten Zorkun, sonrasını hastanın durumuna göre planladıklarını anlattı.

Tedaviye başlamadan önce hastaların dişlerinin de kontrol edilmesi, eğer var ise diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının tedavi edilmesi önemli. Bakılması gereken bir başka detay, hastada mantar olup olmadığı. Örneğin ayaklardaki mantar kanser tedavisi sırasında başka organlarda sorunlara zemin hazırlayabiliyor.

Araştırmalar ne söylüyor?

Kanser ve kalp damar hastalığı üzerine yapılan araştırmalar özetle şunları söylüyor:

  • Altı aylık bir süre içinde kanser hastalarının kalp krizi riskinin (yüzde 4.7) , kanser olmayan hastalara (yüzde 2.2) göre daha fazla. Oran özellikle akciğer kanser hastalarında daha yüksek (yüzde 8,3). Kanserin ileri evreleriyle de risk artıyor.
  • Kanser hastalarının yüzde 10’undan fazlası kalp-damar hastalıklara bağlı ölüyor. Akciğer kanseri olan hastaların riski en yüksek. 35 yaşından önce kanser teşhisi konulan bireylerde yaşam kaybı riski ciddi bir seviyede. Kanser teşhisi aldıktan sonraki bir yıl içinde risk hayli yüksek.
  • Kanserden kurtulanlarda kalp hastalığı riski (kalp krizi dahil) zamanla da artıyor.
  • Kanserden kurtulan yetişkinlerin kalp-damar hastalık riskinde yüzde 42, kalp yetmezliği riskindeyse yüzde 52 artış görüldü.
kanser tedavisi
kalp sagligi
doc dr cafer sadik zorkun
kardiyolonkoloji
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir