Medimagazin logo

Kadın Doğum Derneğinden sezaryen ve kürtaj açıklaması

Kadın Doğum Derneğinden sezaryen ve kürtaj açıklaması
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

TÜRK JİNEKOLOJİ ve OBSTETRİK DERNEĞİ (TJOD )’ den KAMUOYU’NA SEZARYEN VE KÜRTAJ HAKKINDA  AÇIKLAMA

 

Sezaryen oranlarındaki artış:

Tüm Dünya’da ve Türkiye’de sezaryen oranlarında artış görülmektedir. Dünya Sağlık örgütü (WHO)’nun önerdiği % 15 ‘lik sezaryen oranları hemen hiç bir ülkede tutturulamamakta ve artış sürmektedir. OECD’nin 2009 yılı sağlık raporunda, OECD ülkeleri arasında ortalama sezaryen oranın % 25.7  olarak bildirilmiştir. Türkiye, İtalya ve Meksika ile birlikte OECD içerisinde en yüksek sezaryen oranlarına sahip ülkeler arasındadır ( % 40 ve üstü ). Bu ülkeleri  % 33’lük oranlarla ABD ve Kore izlemektedir.

 

Sezaryen, tıbbi gereklilik halinde anne ve bebek yaşamını kurtarıcı bir operasyondur. Dünya’da artan sezaryen oranları, doğumla ilgili mediko-legal sorunlar, ilerlemiş anne yaşı, doğum korkusu, anne isteği, makat gelişlerdeki uygulamalar vb. gibi nedenlerle ilişkilendirilmektedir ki, Türkiye’deki durum da benzerdir. Tıbbi gereklilik dışında sezaryenin önlenmesi için tüm dünyada çalışmalar sürmektedir.

 

Türkiye’de ortalama sezaryen oranları yüksektir ve düşürülmesi için önlemler alınması gerekmektedir. TJOD , sezaryen oranlarının artış nedenleri ve düşürme stratejileri ile ilgili 2 yıl önce Sağlık bakanlığı ile ortak bir çalışma yapmış ve önerilerini sunmuştur. Bu öneriler arasında, ebe doğumlarının arttırılması, gebe okullarının yaygınlaştırılması, medya kampanyaları, ağrısız doğumun yaygınlaştırılması ve hekimin malpraktis korkusunun azaltılmasına yönelik çalışmalar vardır. Bu çalışmaların sonucunda zaman içerisinde bir düşüşün gerçekleşebileceği öngörülmüştür.

 

 Sezaryen oranlarını düşürmeye çalışmak önemli olmakla beraber bunu gerçekleştirmek için hasta hakları ile hekimin hukuki sorumluluğunu ihlal edecek uygulamalardan kaçınmak daha önemlidir. Hekimi cezalandırmaya yönelik uygulamaların ise bir yarar sağlamayacağı açıktır.

 

Bugün tüm dünya, yüksek sezaryen oranlarını tartışmakta ve çözümler aramaktadır. Sorun yalnızca ülkemize özgü olmayıp, bir insan hakkı olan “üreme hakkı”ile de yakından ilişkilidir.

 

Kürtaj

İstenmeyen gebeliklerin güvenli koşullarda sonlandırılması ve buna bağlı olarak oluşan anne ölümlerinin engellenmesi, Birleşmiş Milletler’in Binyıl amaçları içerisinde olup ( Millennium Goals ), dünyada ciddi bir sağlık sorununu oluşturmaktadır. Dünya’da her yıl 46 milyon kadın düşük yapmakta ve bunların % 49’u güvenli olmayan koşullarda gerçekleşmektedir.Güvenli olmayan düşükler yüzünden ölümlerin %95’i Afrika ve Asya’da, %4’ü Latin Amerika’da görülmektedir ki , bu ülkelerde isteğe bağlı düşük yasalarla kısıtlanmıştır. İsteğe bağlı düşüklerin kıstlanmadığı dünyanın gelişmiş bölgelerinde , düşüğe bağlı anne ölüm oranları % 1 civarındadır.Yine, isteğe bağlı düşüğün kısıtlandığı  ülkelerde, düşük oranlarının kısıtlanmaya rağmen daha yüksek olduğu görülmektedir.

 

Ülkemizdeki hukuki durum ve üreme hakkı

Ülkemizde isteğe bağlı düşük uygulamaları, 1983 yılında kabul edilen “Nüfus Planlaması Kanunu” na göre yapılmaktadır. Bu kanuna göre,ülkemizde 10 haftaya kadar olan gebelikler isteğe bağlı sonlandırılabilmekte, 10 haftadan sonraki gebeliklerde ise, anne hayatını tehdit eden durumlar ya da bebeğin yaşamsal anomalilerinde, yine hekimlerin önermesiyle gebelik sonlandırılabilmektdir.  Bu kanun sonrası , güvenli olmayan ortamlarda yapılan düşükler azalmış ve anne ölüm oranlarında anlamlı iyileşmeler görülmüştür. Türkiye’de yapılan tüm uygulamlar bu kanun çerçevesinde yapılmaktadır.

 

2004 yılında Kahire’de yapılan International Conference on Population and Development (ICPD ) toplantısında, üreme hakkı “ insnların üreme  ve bunu ne zaman ve ne sıklıkla yapabileceğinin kararını verme hakkına sahip olduğu” şeklinde tanımlanmıştır.Yine aile planlaması yöntemleri konusunda bilgilenme, bu yöntemlere kolay, ucuz olarak ulaşım da bu hak içerisinde vurgulanmıştır.Türkiye’nin aktif olarak rol aldığı toplantı sonrası alınan kararlar onaylanmış ve Sağlık Bakanlığımız aktiviteler planlamış ve bunları Ulusal Eylem Planlarına aktararak uygulamaya koymuştur. Türkiye’de uygulanan planlar başarılı olmuş, anne, bebek ve çocuk ölümlerinde dramatik iyileştirmeler sağlanmıştır. Türkiye 2005 Anne Ölümleri araştırmasına göre doğrudan anne ölümlerinin %2.3’ü erken gebelik döneminde gerçekleşmektedir ve uygun olmayan koşullarda düşüğe bağlı anne ölümü istatistiksel olarak önemli bir parametre olmaktan çıkmış çok ender gerçekleşen bir vaka şeklini almıştır.

 

Elbette kürtaj, bir aile planlaması yöntemi değildir. İstenmeyen gebeliklerin önlenemediği, modern aile planlaması yöntemlerinin uygulanamadığı durumlarda karşılaşılan bir durumdur.İstenmeyen gebeliklerin önlenmesi ve gerektiğinde güvenli düşüğün sağlanabilmesiyle, kürtaj oranları belirgin şekilde düşmektedir.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TÜRK JİNEKOLOJİ ve OBSTTRİK DERNEĞİ ( TJOD )

kadın
doğum
derneğinden
sezaryen
ve
kürtaj
açıklaması
Yorum (22)
Mehmet ekici
Tüm kadın doğumcular devletten istifa etsin, bakan yabancı hekimlere normal doğum yaptırsın. Ne halk bizi anlıyor, Ne de bizi yönetenler...
0
Cevapla
drxyz
Sayın Jinekoloji Derneği, gereksiz sezeryan yapıldığı bir gerçek olduğu kadar gerektiğinde sezeryan yapmayan meslektaşlarınız olduğu da büyük bir gerçek. İri bebek olduğu halde sezeryan yapmayan bir meslektaşımız yüzünden çocuğumda oluşan plexus brakialis felçi yüzünden yıllardır uğraşmaktayım. Bir hekim olarak ailece çektiğimiz maddi ve manevi sıkıntıları kelimelerle anlatamam. Lütfen bu sezeryan konusunu iyi öğretiniz ve endikasyonunu koyamayan hekimleri de uzman yapmayınız.
0
Cevapla
Ali Demir
Bu yazıdan hiç bir şey anlamadım.TJOD yuvarlak kelimeler kullanmış.Kendileri acaba Acıbadem,medikal park gibi hastanelerde %70-80 sezaryen oranlarını nasıl açıklıyorlar.Hele birde özel günler olan sevgililer günü gibi günlerde günde 20-30 isteğe bağlı sezaryen yapılıyor.Dünyada böyle bir örnek yok.
0
Cevapla
gsk
Özel hastanede oran %90, devlettede en az %50-60 dır.%15 nere % 90 nere. Ya kordon dolanır, ya kalp sesi düşer, ya da bilmemne olur hep bahane bulunur ve sezeryan yapılır. Daha katlamalı olsun diye anesteziside epidural yapılır devlet daha çok kazıklansın maksat. SGk efendide sut da buna 3-5 kat fazla para öder... Doğuracam diye sezeryan olmanın bir batın operasyonundan farkı olmadığını kadınlara anlatmalı ve onları bilinçlendirmeliyiz...
0
Cevapla
metin okucu
TJOD Eurovizyon'a katılmalıymış,yazık oldu.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir