İstanbul Tabip Odası ile İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin ortak açıklamasında, ''kentteki sağlık kuruluşlarının büyük kısmının yapısal olarak tehlike altında olduğu'' öne sürüldü.
Yapılan yazılı açıklamada, iki meslek örgütünün, olası bir deprem karşısında İstanbul'daki sağlık kuruluşlarının yapısal güvenliğine ilişkin ortak çalışma başlattığı belirtildi. Açıklamada, ''gerek okullar, gerekse de sağlık kuruluşlarının depreme yapısal olarak dayanıklı olup olmadıkları, dayanıklı olmayanların güçlendirilmeleri ve bu çalışmalar için ayrılan kaynakların yeterli olup olmadığı konularının üzerinde önem ve hassasiyetle durulması gerektiği'' kaydedildi.
Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, ''İstanbul'da, 53'ü Sağlık Bakanlığına ait olmak üzere 201 kamu ve 132 özel hastane ile 400 civarında sağlık ocağı bulunduğu'' belirtilen açıklamada, üniversite ve diğer kurumların yaptığı araştırmalardan elde edilen verilerin, kentteki hastane ve diğer sağlık kuruluşu binasından çok azının depreme dayanıklı olduğu ve bu binalara yönelik 1999 depreminden sonra yeterli güçlendirme çalışması yapılmadığının ortaya konulduğu'' iddia edildi.
Ortak açıklamada, ''yapılan açıklamalar ve TBMM'deki soru önergelerine verilen yanıtlara göre, 2002-2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumlarının 265'inde deprem dayanıklılık analizi yapıldığı ve 30 hastanenin güçlendirildiği, bu süre zarfında güçlendirilen hastaneler arasında İstanbul'daki hastanelerin bulunmadığı'' öne sürüldü.
İl özel idaresi rakamlarına göre, ''3 hastanede güçlendirme çalışması yapıldığı, bir kısmına da başlanmak üzere olduğu'' ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Hastane binalarında sonradan yapılan değişiklikler ya da sağlık kuruluşu binası olarak projelendirilmemiş yapıların sağlık kuruluşuna dönüşümü sorunun boyutunu büyütmektedir. Hazırlıklı olma/korunmanın öncelikli olamadığı düşünüldüğünde, deprem sonrası sağlık kuruluşlarının ayakta kalmasının hayati olduğu açıktır. Ancak mevcut durumda başta hastaneler olmak üzere sağlık kuruluşlarının depremdeki akıbetleri açıktır. Sağlık kuruluşlarının büyük kısmı yapısal olarak tehlike altındadır. İlgili kurumların geçtiğimiz 10 yıl içinde bütçelerinin ne kadarını sağlık kuruluşlarının güçlendirilmesine ayırdıkları, bu konuda nasıl bir planlama yapıldığı bilinmemektedir.''
''Kamu hastanelerinin yerleşimiyle ilgili de hatalı eğilimlerin ortaya çıktığı'' öne sürülen açıklamada, ''Kamuya ait bazı hastanelerin bulundukları yerden başka alanlara ve çoğunlukla şehrin çeperine taşınmak istenmesi deprem sonrası bu alanlara nasıl ulaşılacağı sorusunu akla getirmektedir'' denildi.
Açıklamada, özel sağlık kuruluşları ve özel hastanelerin yapısal güvenliğinin de gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi.