Medimagazin logo

Elitist hekimler depresyon eğilimli

Her şeyi mükemmel yapma yeteneği taşıdığına dair vehme kapılan, omnipotens eğilimli hekimlerin hasta ilişkilerinde başarılı olamadığı bildirildi. Prof. Dr. Kemal Arıkan, omnipotens eğilimi olan hekimlerin depresyona da meyilli olduğunu söyledi. Arıkan, omnipotens eğiliminin kaynağı olarak sosyolojik nedenleri gösterdi.
Elitist hekimler depresyon eğilimli
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Hekimlerin ruhsal şifreleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kemal Arıkan, her şeyi mükemmel yapma yeteneği taşıdığına dair vehme kapılan, omnipotens eğilimli hekimlerin hasta ilişkilerinde başarılı olamadığını kaydetti

 

Omnipotens eğilimi olan hekimlerin hasta ilişkisinde başarısız olduklarını ve depresyon eğilimlerinin arttığını söyleyen Prof. Dr. Kemal Arıkan, depresyondaki hekimin daha fazla ruhsal destek ihtiyacı hissettiğini vurguladı. Prof. Dr. Arıkan, “Narsistik yaralanmaya önlem olarak hekimlerin çoğu, sorunun kendilerinden değil eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünerek rasyonalizasyon yolunu tercih etmektedir” dedi. Arıkan, başarısız bir savunma olan rasyonalizasyonun kendini kandırmaktan öteye gitmediğini ve depresyona çare olmadığını dile getirdi.

 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 56’sı kadın 150 hekim arasında yapılan bir anket çalışması hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kemal Arıkan, mutlak başarı kriterine uyan hekim sayısının sadece iki olduğunu ifade etti.

 

Sosyolojik nedenler etkili

Hasta-hekim ilişkilerine yönelik eğitim talebinin arkasında otoriter-totaliter-dogmatik meslek anlayışını besleme ümidi yatıyor olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Arıkan, omnipotens eğiliminin kaynağı olarak “meslek seçiminde mesleğin popülaritesi, sağlayacağı ekonomik olanaklar ya da başkalarının etkisinde kalmak, doyumsuz ana-babaların doyum yolu olarak çocuklarını görmeleri” gibi birtakım sosyolojik nedenleri gösterdi.

 

Prof. Dr. Kemal Arıkan, “Sosyoekonomik düzeyi düşük olan hastasına tepeden bakan elitist hekim duruşunun günümüze yansıması, bu geniş kitlenin desteğini kaybetmek olarak tezahür etmektedir. Biz hekimlerin en kısa sürede sıkı bir özeleştiri sürecine girmesi, deneyim ve bilgi birikimi ile o kitleden sadece bir adım önde olması gerektiğinin bilincine varması şarttır. Narsisizmde gizli duran elitist tavırdan vazgeçmek, halka hak ettiği kaliteli hizmeti vermek ve onun manevi ve kültürel değerlerine yabancı olmamak en doğru yaklaşım olsa gerek. Sonuçta hekimler üzerinde yoğunlaşan anlamı meçhul iktidar baskısına karşı halk desteği elde edilecek ve sorunlar olması gereken düzeye gelecektir” dedi.

 

Stresi dengeleyen faktörler azaldı

Arıkan, hekimliği en stresli meslek yapan faktörleri de sıraladı. Ölümle iç içe yaşamak, kariyerle aile ilişkileri arasında denge sağlayamamak, otonomiyi azaltan sosyal, ekonomik, hukuksal yaptırımlar, hekimi istemediği bir objeyle özdeşleştiren sorunlu hastalar, yarışmacı ortamın getirdiği meslektaş çatışmaları, fazla çalışma, yeni bilgileri sürekli olarak izleme mecburiyeti, hata yapma kaygısı gibi etmenlerin stres yarattığını vurgulayan Arıkan, “Günümüzde, strese yol açan faktörler artmış, öte yandan dengeleyen faktörler zayıflamıştır. Örneğin; stres faktörü olarak idari baskılar artmış, onu dengeleyen faktörler olan prestij, otonomi ve ekonomik avantajlar azalmıştır” dedi.

elitist
hekimler
depresyon
eğilimli
Yorum (6)
haluk Alnıaçık
Üniversitelerin kaprisli, hazımsız, çevresindeki yağcılarla kendisini bir şey sanan, kinci yöneticileri, dekanları, rektörleri, başhekimleri, öğretim üyelerini depresyona sokar. Üniversitelerin yöneticileri 1940 lı 1930 lu yılların LİSE MÜDÜRLERİ olduklarını bir bilebilseler.
0
Cevapla
potenflamatuar
Bazı cümlelere takıldım: "hekimlerin çoğu, sorunun kendilerinden değil eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünerek rasyonalizasyon yolunu tercih etmektedir" Sorunların gerçekten de eğitim sistemi + devletin düzenlediği ve doktorların 3. plana atıldığı sağlık sunum sisteminden kaynaklanıyor. Dr. Arıkan bey burda derin bir yanılgıya düşmüş. 2. cümle "meslek seçiminde mesleğin popülaritesi, sağlayacağı ekonomik olanaklar ya da başkalarının etkisinde kalmak, doyumsuz ana-babaların doyum yolu olarak çocuklarını görmeleri" Maddi kazancı yüksek olan tüm mesleklerin , futbol, siyaset, köşe yazarlığı, tv sunuculuğu vb, seçiminde sayılan bu faktörler geçerlidir. Bu çerçeveden bakıldığında diğer tüm meslek gruplarına bu kadar şiddetli eleştiri getirildiğini duymazken bizim mesleğimizdekilere getirilmesi düşündürücüdür. Bu elitist yaklaşımlar, omnipotent eğilimler bir çok meslek grubunda fazlasıyla var. en düşüğü olasılıkla tıp mesleğindedir. 3. cümle "Sosyoekonomik düzeyi düşük olan hastasına(müşterisine-vatandaşa) tepeden bakan elitist hekim (hakim-politikacı-bürokrat vb) duruşunun günümüze yansıması, bu geniş kitlenin desteğini kaybetmek olarak tezahür etmektedir." Parantez bazı ifadeler içinde verdiğim kelimeler ile değiştirildiğinde bu cümlenin aynısının başka meslek grupları için çok rahat kullanılabildiğini görülmektedir. Elitist ve omnipotent eğilimlere sahip bir idari amir-bürokratın Diyarbakırda üstü olduğu bir vatandaşa (meslektaşımız)saldırması medyaya yansımıştır. Medyaya yansımayan bunun gibi yüz kızartıcı binlerce örnek olduğu herkesin malumudur. Elitist davranışların sadece bizim meslek grubumuzda fazlaca yaşandığını ifade edip diğer meslek gruplarına eleştiri getirmemek büyük bir talihsizliktir. Bu omnipotent, vatandaşa yukarıdan bakan yaklaşımlar özellikle gücü ellerinde bulunduran atanmış bürokrat kesiminde ve nüfuzlu zengin kişilerde çok yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Bizim mesleğimizde bu oran çok ama çok azdır. Doktorların dört bir taraftan baskı altına alındığı, yıldırma politikalarına günübirlik olarak maruz bırakıldığı bir zaman diliminde haksız bir tavrın meslektaşımızca dile getirilmesi üzücüdür. Dr. Kemal bey halka hak ettiği kaliteli hizmeti vermek ve onun manevi ve kültürel değerlerine yabancı olmamaktan bahsediyor. Bu tür önerilerin apılacağı en son meslek grubu halka en yakın olan biz hekimler değiliz. Bizden önce bürokratlara ve bir çok başka meslektekilere seslenseydi daha isabet olurdu. Ben bu tür tespitlere gülüp geçiyorum sadece, yapacak başka bir şey kalmadı çünkü :).
1
Cevapla
ali Akalın
Muhteşem bir keşif: Günümüzün rektörleri 1940 lı 1950 li yılların lise müdürleridir. Şapka çıkarıyorum.
0
Cevapla
y.yılmaz
postenflamatuar rumuzlu sayın meslekdaşımın yorumu kemal hocanınkinden çok daha bilimsel ve gerçekçi bende kemal hocanın yorumuna gülüp geçiyorum .Bazı çok bilmişler hep bize azı örnek gösteriyor neden aza tamah edelim tabiki hakkımız olanı talep edeceğiz.
0
Cevapla
dr
Sağlık Bakanlığının incelemesi gereken bir yazı.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir