Medimagazin logo

Doktorların durumu bu kadar iyi anlatılır...

Şükrü KÜÇÜKŞAHİN'in dünkü HÜRRİYET'teki yazısı...
Doktorların durumu bu kadar iyi anlatılır...
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İNSANLIK dışı bir yeni canlı bomba eylemi bu kez, özel güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu’yu kurban seçti.



O alçak terör, NTV’de birlikte çalıştığım, en güzel gülümseyen yüzün sahibi, kardeşim Didem Tuncay’ı da alıp götürmek istedi.

Ama önce Didem, sonra da gece-gündüz demeksizin çabalayan, ellerinden gelenin de fazlası için yırtınan sağlık emekçileri buna izin vermedi.

Didem’imiz yakında yine o gülen yüzünü hepimize gösterecek.

İTİBARSIZLAŞTIRMA SORUNU

Annemin ardından Didem’in tedavi süreci de sağlık çalışanlarının, bir anda nasıl ailemiz üyesi haline geldiğini bana yeniden gösterdi.

Evinde çocuğunu severken bir telefonla kendini ameliyathanede bulan, ağzına tek lokma koymadan sabaha dek neşter tutan bu insanlara hepimiz çok şey borçluyuz; en başta da saygı.

Recep Akdağ döneminde evet, sağlık alanında önemli ilerlemeler sağlandı.

Şimdi o görev, yeni bir heyecanla işe başlayan Mehmet Müezzinoğlu’nda.

O nedenle yaşanan ilerlemelerle birlikte ortaya çıkan bazı sorunlar konusunda Müezzinoğlu’nun dikkatini çekmek isterim. 

Güncel ve acil çözüm gerektiren ilk sorun, ‘elit’, ‘paragöz’ denerek itibarsızlaştırılmak istenen sağlık çalışanlarına yönelik kullanılan siyasi dilin son bulmasıdır.

Çünkü bu siyaset dili, -hem de yüzlerce örneği ile- aşağıya doktor ve hemşire öldürme/dayak, hakaret, sürüm sürüm süründürme tehdidi, şikâyet, dava olarak yansıdı.

HASTANE KÖŞELERİNDE AĞLAYANLAR

184 SABİM hattına şikâyetler artık çığırından çıktı; “Falanca hasta, muayene olamadığını iddia etmekte. Bu konuda bilginize başvurulmaktadır, şu gün içinde savunmanızı verin” yazısı almayan kaç doktor kaldı bilinmez.

Her gün 70-150 hasta bakan doktorun, olayı ve detayları anımsaması için ciddi bir süreyi araştırma amaçlı harcaması, sinirlerini de yıpratmaması gerekiyor.

Bakanlık, hasta ve yakınlarını bu şekilde korurken kendini haklı bulabilir; ama dayak yiyen sağlık çalışanına ‘Savcıya git’ dışında seçenek sunmadı. 

Bunun bir yansıması da, “Aman, soruşturmayla uğraşacağıma hasta başına ayıracağım süreyi kısayım” anlayışı oldu.

Küçük bir grup hariç, doktorların büyük çoğunluğu bilimsel eserleri hâlâ fotokopiden okuyor; dergilere abone olamıyor, yenilikleri internetten izlemekle yetiniyor; kongrelere gitmek için sponsor arıyor.

E-reçetenin bazı yararları kesin; ama doktor, hasta yerine bilgisayara bakar oldu.

Tanı nedeniyle, özellikle yeşil/kırmızı reçetede, hastanın alması gereken ama başka bir tanı gerektiren ilacın yazımı dava konusu dahi olabiliyor.

Artık, birer kâr-zarar karnesi olan kamu hastanelerinde, kamu hizmeti görme ve sosyal devlet ilkesi arasındaki denge kaybolurken özel sektördeki ‘Ne kadar çok ameliyat/muayene, o kadar çok para’ anlayışına dönülüyor.

Üniversite hastanelerinin de prestiji sarsıldı; ‘paragöz’ diye suçlanan Prof’lar ayrılınca, ders verme işi Yard. Doç’lara kaldı; oysa ikisi arasındaki fark dağ kadar.

Gelecek 10-20 yılda sayısal hedef tutturulsa dahi ortaya, bir kalite ve zeki öğrencilerin bu mesleği tercih etmemesi sorunu çıkma riski yüksek. 

Sorunlar bu kadar değil; ama yeni bakan bilsin ki, yaşadıkları nedeniyle hastane köşelerinde ağlayan çok doktor, çok hemşire var.

doktorların
durumu
bu
kadar
iyi
anlatılır...
Yorum (53)
murat
bu arada bütün yandaş hekimler yardımcı doçent yapıldı.varmı ötesi.5 yıl a kalmaz hepsi prof olur merak etmeyin.
0
Cevapla
garibandoktor
Ders anlatabilme bir yetenek işidir, profesör, doçent veya Yard.Doç olmak farketmez. Profesr olupta ders anlatamayan bir sürü hoca var. Bildiğini aktarabilmek yetenek işi, ayrı bir uzmanlık ve deneyim ister.
0
Cevapla
ersin
yazar diyor ki; K^.Hastaneleri Kurumu Başkanlığı’nın genelgesi kamu hastanelerinde görevli sağlık çalışanını darmaduman etti. Kamu Hastaneleri Kurumu, “Yeni yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar ikinci ve üçüncü basamak sağlık tesislerinde görevli personele performansa dayalı ek ödeme hesaplamalarına yönelik her hangi bir işlem yapılmayacaktır” şeklinde yazı yayımladı. Yani bu yazı diyor ki, doktorların alacağı paranın 3’de 2’si, yeni yönetmelik hazırlanana ve ikinci bir emre kadar durdurulmuştur. Bu kadar basit işte. Sağlık çalışanlarının maaşı, Akdağ’ın performansı sayesinde döndü kuşa. Döner sermaye ek ödemesi denen şey, performansa dayalı olarak maaşın iki katına kadar çıkabilmekte. Borcu mu var, çocuğunun okul taksiti mi... soran yok. Para veremeyiz size deyip sıyrılacaklarını sanıyorlar işin içinden. Bu genelgeyi yazanlar da sözüm ona, bu işleri yapmak, hastaneleri idare etmek için alıyorlar sözleşmeli ballı maaşlarını. Döner sermaye ek ödemesine güvenip borca girenlerin paçası tutuşmuş durumda. Kredi taksitini, arabanın vergisini ödeyememe korkusuna düşmüş doktorlar, beklemekte sizi hastanelerde. Performans derdi ile şişirildikçe şişirilmiş sağlık hizmeti arzını, geçim derdine düşmüş doktorlarla, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları sağlıyor sağlıkta dönüşümün geldiği noktada. Bu dönüşüm, gerçekten dönüştürdü her şeyi tersine. Yayınlanacak yeni yönetmelik geriye dönük olarak 1 Ocak 2013’den geçerli olacakmış. Ben yaptım oldu işte. Yönetmeliğin geçmişe dönük olanı bile icat edilmiş durumda. Sağlık bürokrasisi, Ocak ayında bir ay boyunca çalışıp didinmiş olanlar, artık yönetmelik ne zaman ve ne şekilde çıkarsa, ona göre alacaklar maaşlarının büyük bir kısmını oluşturan döner sermaye ödemesini. Performansa, döner ödemesine, parça başı ücrete güvenenler, şimdi kara kara düşünmekte. Bir elinde neşter, boynunda steteskop, önünde faturalar... Hasta can derdinde, doktor geçim. Efendilerin paşa gönlü istemezse, yayınlanmazsa yeni yönetmelik ek ödeme falan yok sağlık emekçisine. Dönüşüm masalı kabusa dönmüş durumda. Sağlıkta yalanlar zinciri bitecek gibi değil valla!..
0
Cevapla
IRGAT
1gr vicdanım kaldıysa arab olayım....
0
Cevapla
A.K.
Hocam, %50 oyun en az %20'si bizim üzerimizdendir.O nedenle boşuna yazmış,elini yormuşsun ama yine de sağol.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir