"Bir 14 Mart’ta daha hüsrana uğrayan doktor camiası umutlarını ne yazık ki belirsizliğe ertelemiş durumdadır. Ne yapsak olmuyor. Mart ayında yüksek katılımlı iş bırakma eylemleri oldu ama yine sonuç alınamadı.
Anayasal meslek örgütümüz olan TTB’nin epeydir etkili önderlik görevini yapamamaktadır. Doktorlar meslek örgütlerine üye olmuyorlar ve de eylemlerde yöneticileri yalnız bırakıyorlar. Son iş bırakma eyleminde yerel tabip odası ile birlikte değil, yeni örgütlenen sendikalarla birlikte basın açıklaması yapmayı tercih ettiler. Bu durumu TTB Merkez Konseyi ne derecede sorun olarak algıladı bilemiyorum. Ayrıca epeyce sayıda yerel oda TTB Merkez Konseyi’nden ayrı tavır takınarak güç kaybına neden oluyorlar. Bir de TTB’nin talepleri bakanlıkça dikkate alınmıyor.
Yeni örgütlenen doktor sendikalarının hemen hepsi sanal alemde hızla geliştiler ama sahaya henüz tam olarak inmiş değiller. TTB’den uzak duruyorlar. Üye doktorlar sendikalara sadece kendi sorunlarının esas olduğunu ifade edip, başka alanlarda görüş bildirilmesini ve tavır takınılmasını temel koşul olarak öne sürmektedirler. Eğer aylardır sürüncemede olan doktorların maaşlarını iyileştirme girişiminin gerçekleşmesine ön ayak olurlarsa doktor camiasında etkinlikleri daha da hızlı artar.
Siyasilere gelince garip bir umursamazlık var. İktidar milletvekillerine ulaşmak çok zor. Muhalif partilerin doktor milletvekilleri ise sorunu tam olarak Meclis Sağlık Komisyonunda dile getiremediler.
Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası, işin sadece ceza yönünü dile getirmektedir. Sağlıkta şiddet onlarca nedeni olan ve toplumdaki yaygınlaşan şiddetle de ilgisi olan bir sorundur. Bu yasa öncesi bütün nedenler ortaya koyulup çözümlerin uygulanması birlikte harekete geçirilmelidir.
Malpraktis Yasası dediğimiz yasa aslında bir ölü doğumdur. Nerdeyse hiçbir şey değişmemiştir. Doktorlarla ilgili ceza davası açılması ve tazminat durumunda hekime rücu edilmesinin engellenmesi tüm hekimleri kapsayan bir yasa olmalı ve bu kararı veren kurulun oluşturulması daha objektif kriterleri içermelidir.
Ayrıca bazı hukukçuların dava almak için hastanelerde hasta yakınlarına reklam yapması yasaklanmalıdır. Kadın doğum camiasını sıkıntıya sokan Down Sendromu davaları kesinlikle engellenmelidir. Down sendromlu çocuk doğuran ailelerden vekaletname alıp kadını gebeliğinde bir-iki kez muayene etmiş olan doktorun tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası aleyhine ticaret mahkemelerinde görülen davalar açılması ,astronomik tazminatlar istenmesi ve kanunun yandan dolaşılmasına çözüm bulunmalıdır.
Önemli bir konu da tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası üst sınırının her yıl güncellenmesi gereklidir.
Mutlaka sağlık hukuku mahkemeleri açılmalıdır.
Bu tip yasalar çıkarılırken çalışanların görüşü alınmalıdır."
Dr. Özcan Yılmaz