Medimagazin logo

Doktorlara bir dokun bin ah işit! (2)

Milliyet'ten Abbas Güçlü'nün yazısı...
Doktorlara bir dokun bin ah işit! (2)
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

 

İntörnlerin sıkıntılarını dile getiren dünkü yazıdan sonra mail bombardımanına uğradım. Meğerse doktorların sorunları tahminlerin çok ötesindeymiş.
 
Mailler sadece yurtiçinden gelmedi. Yurtdışındaki uygulamaları anlatan değerlendirmeler de var. İsterseniz gelin sözü hiç uzatmadan gelen iletilere bırakalım. Onlar zaten her şeyi anlatıyor:
 
Kalite çok düşecek!
“31 Ocak 2011’den itibaren üniversite hastanelerinde performans sistemine geçiliyor. Bu tarih, üniversite hastaneleri için karanlık bir dönemin başlangıcı olacaktır. Ne yazık ki, uygulamaya geçilme aşamasında olan yeni düzenlemelerle, eğitim, araştırma ve hizmetin birlikte verildiği, özerk ve akademik kurumlar olan üniversite hastaneleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hizmet hastanelerine dönüşecek, Tıp Fakülteleri ise yüksek okul konumuna getirilecektir. Eğer dayatılan yeni uygulamalara karşı konulmaz ise, tıp eğitiminin çöktüğünü, araştırmaların yapılamadığını, nitelikli sağlık hizmetinin verilemediğini hep birlikte göreceğiz!”
 
Canımız kimlere emanet
“İntörn doktorlar hakkında yazdıklarınızı, bir zamanlar o yollardan geçmiş biri olarak ilgiyle okudum. İstanbul’un en büyük eğitim ve araştırma hastanelerinden birinde cerrahi branşta asistan doktorum.
Büyük hayallerle, dünyayı değiştireceğimi umarak girdiğim tıbbı ve onun ardından TUS’u kazanarak girdiğim asistanlığın, ne kadar boş olduğunu görüyorum.
 
Şu an tüm ülkenin eğitim ve araştırma hastanelerinde, tek kelime ile ne eğitimin e’si var ne de araştırmanın a’sı.
 
Nöbette maksimum 2-3 saat uyku sonrasında çalışmaya zorlandığımız bir ortamda, sezeryanla doğum yapan bir anne ve bir bebeğinin canı veya poliklinikte 50-60 hastanın dikkatle yapılması gereken muayenesi, bize emanet ediliyorsa burada bir yanlış var demektir.” 
 
Prof. olduğuma pişmanım
“Bazen, hatta şimdilerde sık sık neden profesör hatta doktor oldum diye düşünüyorum...” 
 
Fransa’daki durum
Çağlayan Nehir Özkan, Fransa’da yaşayan duyarlı bir okurumuz. Pek çok konu gibi bu konudaki birikim ve gözlemini de bizimle paylaştı:
“Kızımız Özlem, Fransa’da Tıp okuduğu için size bu konuda bilgi vermek istedim. 
 
1- Fransa’da 85 üniversiteden sadece 20’sinde tıp fakültesi var. Özel tıp eğitimi yok. Yani parayı veren doktor olamıyor. 
 
2- Her tıp fakültesinin birinci sınıftan ikinci sınıfa geçiş kontenjanına Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ortak karar veriyor. Örneğin 2001’de kızımın girdiği yıl, Tıp birinci sınıfa, 898 öğrenci yazılmıştı ve sınav sonuçlariına göre ilk 128’i ikinci sınıfa geçti.
 
Bu sene yani tam 10 yıl sonra, Rouen Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi kontenjanı 208 ve birinci sınfa yazılan ögrenci sayısı 1635. Oran pek değişmedi. Yine 9 öğrenciden 1’i Tıp 2’ye geçebiliyor. Tıp 2’ye geçemeyen ögrenciler, sıralamalarına göre isterlerse bir sonraki sene tekrar sınava giriyor ya da ilk 350-400’e girmişlerse diş hekimliği, fiziksel tedavi, ebe, radyolojide kullanılan aletlerin yapım bakım mühendisliği gibi bölümlere gidiyorlar. Eğer 20 üzerinden 10 ve üzeri almışlarsa Fen fakültesi Fizik, Kimya veya Biyoloji bölümleri 2’nci sınıfına yazılabiliyorlar. 
 
Tıp 2’nci sınıfa geçenler, eylül ayında hemen bir hemşire stajı ile öğrenime başlıyorlar. İğne yapmayı, tansiyon ölçmeyi, yara temizlemeyi öğreniyorlar.
 
Tıp 4’üncü sınıfta çıraklık dönemi baslıyor. Ayda 200 euro civarında bir ücret ve 24 saatlik nöbetler için de 25 euro çıraklık ücreti ile hastahane yaşamına merhaba diyorlar. Tek iyi tarafı, bu yıllar emekliliğe sayılıyor. 3 yıl böyle devam ediyorlar. Yılda 5 hafta tatil hakları var. 
 
Tıp 6’ncı sınıf, sınav senesi. Türkiye’deki TUS sınavı gibi. Haziranda oluyor ve 3 gün sürüyor. Sınava o sene 6’ncı sınıfta okuyan 5000-5500 arası öğrenci giriyor. Sınav, 3 kentte aynı zamanda başlayıp, aynı zamanda bitiyor. Sonuçlar, eylülde açıklanıyor. 6’ncı sınıf öğrencileri, hangi uzmanlıklara puanları tuttuğunu ögreniyorlar. Sonra Sağlık Bakanlığı, her gün 500 öğrenciyi Paris’e çağırıyor. 10 gün boyunca öğrenciler tablodan istedikleri uzmanlık dalını ve şehri yani tıp fakültesini seçiyor. Uzmanlık süreci 3 ila 5 yıl arası değişiyor. 
 
Uzmanlığı kazanan Tıp 7’nci sınıf öğrencisi, hastahanede intörn olarak göreve başlıyor. Maaşlar 1500 -euro, nöbet ücretleri de 100 euro civarı.”
 
Özetin özeti: Görüren o ki öğretmenler gibi doktorlar da dert küpü...
doktorlara
bir
dokun
bin
ah
işit!
(2)
Yorum (11)
hayri başkaya
oy gelecek. bina kur. fakulte aç ver mührü bas imzayı. ver diplomayı sal piyasaya . ne kadar iş okadar köfte sonuç sıfır sağlık hepimize... hep aynı kapıyı çalacağız. ben artık o kapıyı çalmak istemiyorum evin iç bozulmuş ... korkuyorum keşke işin içinde olmasam daha çok korkuyorum teknoloji karmaşasında basit bir üşütmenin fayda getirmeyen performans puanında boğulacağım. bundan korkuyorum.
0
Cevapla
Ali Cansu
Sayın Abbas Güçlü Öncelikle doktorların sorunlarına değindiğiniz için çok teşekkür ederim. Doktorların sorunları sanılandan çok çok derin. Tüm doktorlarda olduğu gibi üniversite öğretim üyeleri umutsuz ve kızgın. Tam gün yasasına kimsenin bir dediği yok, herkes tam gün çalışmalı, ancak performans sistemi ne Eğitim Araştırma Hastaneleri için, nede Üniversite Hastaneleri için uyğun bir sistem değil. Eğitim Araştırma Hastanelerinde Eğitim ve araştırma bitti. Lütfen ama lütfen bu konuyu araştırın. Bu durum yakında üniversite hastanelerinide çok ciddi etkileyecek. Burada doktorların sorunları ile ilişkili binlerce şey yazılabilir, ancak şunu söylemek isterim. Doktora sormuşlar, sorunun varmı?. Doktor demiş binlerce, hangisini söyleyeyim?. Demişler baştan başla. Doktor söylemiş, 1. doktorluktan ve akademisyenlikten umudum kalmadı. Demişler diğerlerini sayma. Konunun özeti bu. Doç.Dr.Ali Cansu KTÜ Tıp Fak Çocuk Nöroloji Uzmanı.
0
Cevapla
muhammed
yapacak başka bir işim olsa 1 dk durmam,istifa ederdim doktorluktan...bu kadar yıpranma yetti bana...
0
Cevapla
köle
abbas güçlü'nün fransa'dan verdiği örnek isviçre'de de var. belki bazı diğer avrupa ülkelerinde de vardır. üniversite giriş sınavı yok.lisede belli kriterleri tutturan herkes tıp fakültesine kayıt oluyor (herkese eşitlik/sınvsız ünv girişi diye bizde bağıranlar var ya öyle). peki ne oluyor. eleme acımasız ve tavizsiz bir sınav sitemiyle elene elene 6 sınıfta işte tüm frandada 5000-6000 kişi kalmış. bizde bu sistem yürür mü. af, bir daha sınav, borçlu geçme... eleme bizde başta oluyor. tıbba kapağı atınca arkası geliyor..giriş lise bilgisi üzerinde.. orada mezuniyet tıp sınavları üzerinde..bir dr arkadaşımın oğlu(fransız) lyon tıbba kayıt oldu. ilk yıl bizdeki fkb sınvlarının tümünü haziran eylüde vermen gerekiyor. veremeyen şuuut. oda da diş hekimliğine başladı. sistemin zorluğunu bilen zaten kayıt serbest olsa da kayıt olmuyor.. işte sınavsız üniversite.. tıpta durum tam bir kaos. 5'ten sonra muayenehane izni var. muayenehane ruhsatı yok. özel hastane sadece sgk'sız. anadolu'da sgk'sız özel hastane yok. onların da kadrosu dolu. tam güne çalışana ek gelir yok.devlet hastanesinde performanslar düşüyor. buna bir de 7o tıp eklendi..ne verseler hocalar bgun aldığını alamayacak. ortalama 15 binTL. yeni sistem bunu veremez.gitmek isteyene izin var,ruhsat yok. bu kölelik sistemi..tıp fakültesi tam gün olmalı. tam günde kalana özel fark olmalı.dışarda çalışmak isteyene de engel konmamalı.en adil ve doğrusu bu.bu durum devekuşu. mutlaka lastik patlayacak..
0
Cevapla
S.D.
Sağlıkta hekimlik açısından yaşanan lale devrinin sonuna gelindi.Orta vadede aile hekimliği kadroları dolacaktır. Aile hekimliği yapmayan pratisyen hekimler için tanımlanmış bir görevlendirme biçimi yok.Norm kadro ve çalışan hekim sayısı açısından baktığımızda da 5000-6000 civarında uzman hekim ihtiyacı var. Yılda verilen dr. mezun sayısı 7000 civarında. Çok yakında diplomalı işsiz dr. ve aç kalmamak için ucuza çalışma yarışında olan işçi statüsünde dr.larla karşılaşacağız. Bir diğer önemli nokta da çocuklarımıza bu mesleğin öldüğünü ve dr. olmamaları gerektiğini nasıl izah edebileceğiz?
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir