Medimagazin logo

'Doktorlar açık ameliyata zorlanıyor' iddiası

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, hastanelerin zarar ettiği gerekçesiyle doktorların "endovasküler" uygulamalar yerine açık ameliyat yapmaya zorlandığını ileri sürdü.
 'Doktorlar açık ameliyata zorlanıyor' iddiası
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol


Atıcı, AA muhabirine, endovasküler uygulamaların, "damar içinden girilerek yapılan çeşitli tedavi yöntemleri" olduğunu belirtti. Atıcı, halk arasında

"baloncuk" denilen anevrizma hastalıkları, kalbe stent takılması gibi işlemlerin damar içinden girilerek yapıldığını anlattı.

"Endovasküler uygulama yapılmadığında, açık ameliyatlarla bu damarlara müdahale ediliyor. Kalbe stent koyma işlemi yapılmazsa, açık kalp ameliyatıyla o damara by-pass yapılması gerekir" diyen Atıcı, endovasküler uygulamaların son derece güzel ve hayat kurtarıcı uygulamalar olduğunu kaydetti. Endovasküler uygulamaların maliyetinin yüksek olduğuna dikkati çeken Atıcı, şöyle konuştu:

"Sağlık Uygulama Tebliği'nun (SUT) endovasküler uygulamalar için verdiği rakamlar çok düşük. Bu uygulamanın maliyetini karşılamıyor. Hekimler bu yöntemi çok beğendiği için uygulamakta ısrar ediyor ama hastane zarar ediyor. Diyelim ki bir hastanın kalbine bir stent konuldu, bunun maliyeti 100 lira ise SGK 70 lira ödüyor, hastane 30 lira zarara giriyor. Hekimler, 'Bu bizi ilgilendirmez, bize göre en güzel tedavi yöntemi endovaskülerdir ve biz baloncuğu, kalpteki damar tıkanıklığını bu yöntemle açarız. Cerrahi yöntemler daha ucuzdur; SGK'nın endovasküler için verdiği rakamın altındadır, hastane kar eder ama hasta ölür. Bunu kabul edemeyiz' diyorlar. Hekimler, endovasküler yapmakta ısrar ediyorlar.

Sağlık Bakanlığı'nın atadığı kamu hastane birlikleri genel sekreterleri, hekimlere, 'Siz endovasküler yapamazsınız. Tıbbi olarak gerekli görebilirsiniz ama ticari olarak yaptığınız doğru değil. Siz 100 liraya mal ediyorsunuz, SGK bunu ödemiyor' diyor. Doktorlar ise 'Sen buna karışamazsın, bu bir tıbbi uygulamadır, biz yaparız' diyor. Sekreterler, bu durumda doktorların endovasküler uygulamaları yaparken kullanacakları aletleri almıyor. Damar içine girecek çeşitli aletleri olmayınca doktorlar bu uygulamayı yapamıyor, bunun yerine açık ameliyat yapıyorlar. Beyindeki baloncuk için kafatasını açıyorlar. Bu durumda hasta ölebiliyor. "

-"Ölüm oranı yüksek"-

Atıcı, endovasküler uygulamayla ölüm oranının yüzde 10, açık ameliyatta bu oranın yüzde 90'a çıktığını belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın zarar etmeyi istemediğini kaydetti. Zarar durumunda kamu hastane birlikleri genel sekreter ve diğer yöneticilerin yasa uyarınca bir daha atanamadığını ifade eden Atıcı, "ne olursa olsun hastanenin kara geçirilmesinin" amaçlandığını söyledi.

Ülke genelindeki hastaneler veya herhangi bir hastanede bir yıl içinde ne kadar endovasküler uygulama yapıldığının önemli olduğunu belirten Atıcı,

"Endovasküler uygulamalarda dramatik bir düşüş var. Tek tük endovasküler yapılıyor, doktorlar bu yöntemin hayat kurtarıcı olduğunu bildiği için hastanın kullanılacak malzemeleri alması durumunda yapıyor. Ama bu işlerde doktor zan altında kalıyor. Vatandaştan bir şey istemiyorlar. Vatandaş ısrarla istediğinde ancak yapıyor" dedi.

Konuyu Meclis gündemine taşıyacağını bildiren Atıcı, "Endovasküler yapılmayan insanlar ne oldu, kaç kişi öldü- Bunu soracağım. Sağlıkta Dönüşüm Programı artık can alıyor. Çünkü göreve getirilen kamu hastane birlikleri genel sekreterlerinin çoğu hekim değil. Hekim olmayınca Hipokrat yemini etmemiş, vatandaşa karşı onur borcu yok. O tamamen mali açıdan bakıyor ve görevi hastaneyi kara geçirmek. Nerede kaçak varsa onu kısıyor" diye konuştu.

'doktorlar
açık
ameliyata
zorlanıyor'
iddiası
Yorum (9)
Uzman
Evet doğru, Osmaniye Devlet Hastanesi'nde psikolojik olarak fazla hasta yatırmamız için zorlanıyoruz. Yatırdığımız hasta sayısı az denerek hastane ortalamasından, yani yüzde 70 ek ödeme, alamıyoruz. Hastane yöneticisi piskolojik baskı oluşturuyor üzerimizde. Bakanlığa itiraz ettim. Eğer bakanlıktan da olumsuz yanıt alırsam; hem sağlık bakanımıza mail atacağım hemde hakkımı hukuksal yollardan arayacağım. Bir hekim nasıl olur da fazla hasta yatırmaya zorlanır, hiç etik değil, ayrıca bu; milli servetin,milli kaynakların boşa harcanması demektir.
0
Cevapla
İlgili Uzman
Hangi açık ameliyatın mortalitesi %90 mış?
0
Cevapla
kvc
EVAR işlemi kalp damarlarına değil aort anevrizmalrında yapılan bir yöntem olup morbiditesi yüksek hastalarda ve rüptüre abdominal anevrizması hastalarda kullanılması hayat kurtarıcı olmaktadır.maliyeti 35 milyarı bulan bu yöntemin anevrizması olan her hastaya uygulanması tamamen medikal firmaların desteklemesi ile olmaktadır.
0
Cevapla
Hamuş
663 sayılı KHK ile ataması yapılan hastane yöneticilerinin 6 aylık karnelerindeki değerlendirme kriterlerinden biriside yapılan ameliyat sayısı olduğu için hastane yöneticileri ve başhekimleri çalışan doktorları ameliyat için zorlamaya başladılar. Burada da asıl zorlama yöntemi olarak ortalamanın altında kalan doktorlara verecekleri % 70 ek puanı bir baskı aracı olarak kullanıyorlar. Hatta bazıları o kadar ileri gidiyor ki toplantılarda cerrahlara "Neden ameliyat yapmıyorsunuz? Ameliyat sayısını artırın!" diye baskı yapıyorlar. Umarım yeni sağlık bakanımız bu konuda bir tedbir alır da bizler vicdanımızla, kesemiz arasında sıkışıp kalmayız. Her ne kadar doktor olursa olsun hiç bir kimse bir başkasının tanı ve tedavisine karışmamalıdır. bu hem bilime, hem tıp etiğine hemde iş ahlakına aykırıdır. Ancak bazı insanlar kendilerini bütün bunların üstünde görerek kendi karneleri için bu işlere karışmak talar.
0
Cevapla
Osman D
Sn. Milletvekili olaya tam vakıf olmadan birşeyler iddia etmiş. Ancak iddiasında birçok eksikler var. Şöyle ki: 1. Bir kere endovasküler uygulamaların mortalitesi düşük ve her hastaya yapılmalıdır diye birşey yok. Daha çok durumu ağır, ileri yaşlı, açık cerrahiyi kaldıramayacak durumdaki hastalara destek olan bir tedavi. Diğer yandan rüptüre aort anevrizmasında hayat kurtarıcı olabiliyor. Ancak burada da hastanede malzemenin çeşitli ve ideal boylarda stoklaması pahalıya geldiğinden acil uygulama çoğu merkezde mümkün olamıyor. Hekim acil bir olguda firmayı o anda hemen çağırsa bile resmi ihale işlemi yapılmamış bir ürünün kullanımı daha sonraki satınalma ve faturalandırma aşamasında sorun çıkarıyor. 3. Kalp stentleri ise durumu cerrahiyi kaldıramayacak derecede ağır ya da cerrahiye almaya değmeyecek kadar hafif ve sınırlı lezyonları olan hastalarda kullanılan bir yöntem. Özellikle bu alanda açık cerrahinin yerini alacak bir yöntem değil. Bunlar da zaten kardiyoloji dernek kılavuzlarında açıkca belirtilmiştir. 4. Açık cerrahinin mortalitesi de sayın vekilin dediği gibi %90 değil. Tecrübeli ellerde yapıldığında uygun, genç hastalarda endovasküler tedaviye göre çok daha sağlam ve kalıcı bir tedavi sağlıyor. İhtiyacı olan hastalarda tercih edilmeli. 5. Medikal firmaların endovasküler girişimlere hekimleri zorladıkları da bir gerçek. Çoğu zaman diyelim beş liralık malzeme ile çözülecek bir problem yeni teknolojinin kullanımı ile 1500-2000 liraları bulabiliyor. Bu durumda ne mi yapmalı? Tabii ki endovasküler uygulamaları tamamen yasaklamak bir çözüm değil. O işleme gerçekten ihtiyacı olan hastaları ciddi mağdur eder. Yapılacak iş ödemeyi kısmak yerine: 1. Bu işlemleri her hastanede değil, üniversite ve sağlık bakanlığı eğitim hastaneleri ile sınırlandırmak. Onlarda da eğitim kliniği olma şartını koymak. Zaten bu sınırlama son SUT tebliğinde konuldu. 2. Bu işlemleri yaparken hastanın durumunu kriterlere bağlamak. Bu şekilde işlemin her hastaya yapılarak suistimalinin önüne geçmek. Gerçekten ihtiyacı olan hastalara yapılmasını temin etmek. Bu işlem de son SUT tebliğinde bir ölçüde sağlandı. Ancak kurulacak konsey hekimlerinin fazlaca değişik bölümlerden teşkil edilmesi bana bir miktar sakıncalı geldi. Onun yerine aynı bölümden iki-üç hekim imzasının yeterli olması daha iyi olur. Zira anlaşamayan bölüm hekimlerinin konsey imzası vermemesi de hastayı mağdur edebilir. 3. SGK nın ise artık genel kurallar ve sınırlandırmalar koymak yerine kendine doktor ve hukukculardan oluşan yaygın bir denetmen kadrosu oluşturması, bu şekilde özellikle büyük hastaneleri zaman zaman ziyaret ederek hasta bazlı denetlemeler yapması en doğrusu olacaktır. Bildiğim kadarı ile ABD de sigorta şirketleri bunu sıklıkla yapıyorlar. Ancak sayın SGK yetkililerinin zoruna mı gidiyor? Bilmiyorum. Nedense bu denetlemeler yerine genel kısıtlamalar koymak kolaylarına gidiyor. Öyle olunca kurunun yanında yaş da yanıyor. Gerçekten ihtiyacı olan hasta mağdur oluyor. Kuşkusuz bu işe daha fazla kafa yorulabilir. Ancak hekimin de yeni çıkan her yöntemi kullanmadan önce elini vicdanına koyarak masraf-yararlılık dengesini kafasında oturtması ve ona göre işleme girişmesi doğru olacaktır. Değilse bunlara harcanan her kuruş milli servetten gidiyor, ülke zarar görüyor. Saygılarımla...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir