Medimagazin logo

Doktor adayları eğitimden memnun değil

Prof.Dr.Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA'nın yazısı...
Kaynak: http://www.ahmetrasimkucukusta.com
Doktor adayları eğitimden memnun değil
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Hocam merhaba,

 

O kadar konulara değiniyorsunuz bir de tıp eğitimindeki yanlışlıkları dile getirseniz. Ben Cerrahpaşa’ da 4. sınıfta öğrenciyim. Bence baştan itibaren yanlış bir eğitim sistemi.  Tüm arkadaşlarım da böyle düşünüyor ve mesleğe başladığımızda hepimizde bir güven eksikliği olacağı kesin.

 

Nerdeyse hasta ile karşılaşmadan fakülteden mezun oluyoruz ve ilk atamadaki hastaya yaklaşmadaki korkuları siz düşününüz… 

 

Mesela son sene “internliği” okulda ayak işlerini yapmak için kullanılmak yerine, devlet hastanelerine dağıtılsak oradaki servislerde polikliniklerde pratik yaparak öğrensek daha faydalı olmaz mı?

 

Şimdiden teşekkür ederim ilginiz için.

 

**

 

Sevgili müstakbel meslekdaşım,

 

 Tıp eğitiminin mutlaka yeniden düzenlenmesi ve bunun nasıl olması gerektiğini anlatan pek çok yazı kaleme aldım.

 

Tıp, sadece okuyarak değil, mutlaka pratik uygulamalarla ve usta-çırak ilişkisi ile öğrenilmesi gereken bir sanattır.

 

Tıp eğitimi yeniden düzenlenirken dikkate alınması gereken hususları tekrar özetlemek istiyorum.

 

BİR: Öğretim üyeliği sözleşmeli olmalı, dönem sonunda başarısız olanla sözleşme yenilenmemelidir. Öğrenciler de öğretim üyelerine puan vermeli ve bu puanlar eğitimcilerin sözleşmesinin yenilenmesinde belli bir oranda etkili olmalıdır.

 

İKİ: Tıp fakültelerinde eğitim, araştırma ve hasta hizmetler ayrı öğretim üyeleri tarafından yapılmalıdır.

 

ÜÇ: Bilgiye ulaşmanın yolları değişmiştir. Amfilerde “sadece hocaların konuştuğu derslerin” işlevi kalmamıştır. Dersler karşılıklı tartışma şeklinde yapılmalıdır. İnternet eğitimde mutlaka yer almalıdır.

 

DÖRT: Eğitim mutlaka hasta başında veya laboratuarda yapılmalıdır. Hastabakıcı ve hemşirelerin yaptıkları tüm işler öğrenciler tarafından da bilinmelidir.

 

BEŞ: Tıp fakülteleri kliniklerinde daha ziyade komplike veya ender rastlanan hastalığı olan hastalar yatar. Pratikte sık görülen hastalıkların daha iyi tanınması ve tecrübe kazanılması için üniversite kliniklerinden başka kamu hastane ve polikliniklerinden, hatta muayenehanelerden de yararlanılmalıdır.

 

ALTI: Tıp eğitimi, başka hiçbir kurs, seminer ve eğitime gerek kalmadan pratisyen hekimliğin icap ettirdiği tüm teorik ve pratik bilgi, maharet ve tecrübeyi vermelidir.

 

YEDİ: Her tıp fakültesi mezununun bilmesi ve yapması gereken temel girişimler (idrar, mide sondası konması, entübasyon, lavman, çeşitli ponksiyonlar, normal doğum, basit dikişler, damar yolu açılması vb) belirlenmeli ve tümünün bunları belirli sayılarda uygulamış olmaları sağlanmalıdır.

 

SEKİZ: İnternlik, tıp eğitiminin en önemli dönemidir. Bu dönem hemşirelik veya getir-götür işleri veya kaytararak değil, bir asistan doktor gibi çalışarak geçirilmelidir.

 

DOKUZ: İmtihanlar yazılı, sözlü ve de uygulamalı olmalıdır.  

 

ON: Uzmanlık eğitimi yapacak doktorlar fakülte bittikten sonra değil, “temel eğitimden sonra” belirlenmelidir.

doktor
adayları
eğitimden
memnun
değil
Yorum (7)
K. Aydın
Ahmet rasim hocadan ricam hiçbir konuda özellikle de sağlık ve tıp eğitimi konusunda yazı yazmaması, böylece Türk tıbbına daha yararlı hizmetler etmiş olur...
0
Cevapla
RKTR
(Ahmet Rasim Hocam, çok önemli bir konuyu eksik bıraktığınızı görüyorum). Benim de bazı eğitim önerilerim olacak : 1-) Tıp öğrencilerine Tıp Hukuku dersleri de verilmeli. Doktorlara verilen cezalar (hapis + tazminat + meslekten men) ayrıntılı olarak anlatılmalı. Aleyhlerine açılacak davalardan kaçınmak için neler yapabilecekleri gösterilmeli. 2-) Bütün bunlar, gerçek yaşamdan örneklerle desteklenmeli. İstenen tazminatların 18 trilyona kadar çıkabildiği belirtilmeli. Öğrenciler bir davanın 14 sene sürebildiğini, sonunda aklansa bile hekimin mahkeme köşelerinde perişan olduğunu, Sistem tarafından sürekli aşağılandığını, ruhi dengesinin bozulabildiğini, çevresine rezil-rüsva olduğunu, ailesinin bile çok etkilendiğini, meslekten çok soğuduğunu, hastalardan korkmaya başladığını, çifte davadan 30 milyara yakın avukatlık ücreti ödediğini de bilmeli. Amerika bile tazminat miktarlarına ciddi sınırlamalar getirmeye hazırlanırken, Türkiye’de rakamların sürekli arttığı da belirtilmeli. 3-) Öğrenciler, dava furyasının Defansif Tıp'ı nasıl patlattığını, bunun da sosyal güvenlik sistemi için öldürücü olduğunu öğrenmeli. Batı'da bu konuda yapılmış yığınla çalışma varken, Türkiye'de bunun engellendiği de bilinmeli. 4-) Mevcut sistemde, eğer özel sektörde çalışıyorlarsa, üniversitelerin bile almadığı zorlu hastalara müdahale etmek zorunda kalabilecekleri, bunun da potansiyel olarak çok ciddi sorunlar yaratabileceği öğrencilere anlatılmalı. Geçenlerde medimagazin‘de yazan, devlette kimsenin almadığı, kendisinin de çalıştığı özel hastanede geri çeviremediği el yaralanması vakalarına Allah rızası için müdahale edip elinden geleni yaptığı halde, 5 dava yiyen ortopedist arkadaşın durumu buna örnek olarak verilebilir. 5-) Bu gibi vakalardan kaçınma şanslarının pek olmadığı da tıp öğrencilerine belletilmeli (patron baskısı, dayak, bıçaklanma, Sağlık Bakanlığı şikayet hatlarına veya doğrudan Savcılık’a şikayet edilme, vb..) 6-) Öğrenciler, mesleki sorumluluk sigortasını da incelemeliler. İstenen tazminatların bu sigortayı çok aşabildiğini; keza, şirketlerin ödeme yapmamak için her türlü tertibatı aldıklarını da öğrenmeliler (bu derslere sigortacılar girebilir). 7-) Öğrenciler; avukatların artık tıp kitapları okuduğunu, müvekkillik ücretine ek olarak doktordan alınacak tazminatın önemli bir kısmına el koyduklarını, ve aralarında, hasta yakınlarını dava açmaları yönünde özellikle sıkıştıran insanlar da bulunduğunu bilmeliler elbet. 8-) Öğrenciler Tıp Hukuku Sempozyumlarına da gitmeliler. Orada, hukukçuların kendileri ve tıp mesleği ile ilgili olarak neler düşündüklerini bizzat gözleriyle görmeliler. 9-) Tıp öğrencileri, Devlet’in ve Bakanlık’ın hiçbir yargısal süreçte asla yanlarında yer almayacağını da bilmeliler. Aksine, davaların teşvik edildiğini gözlemlemeliler. 10-) Öğrenciler, son kurulan bürokratlardan müteşekkil meslek kurulunun, hiçbir savunma almadan, ve aslında yargıdan da tamamen bağımsız olarak, şikayet üzerine bir hekimi meslekten atabileceğini de bilmeliler. 11-) Bu durumların artık hiç de nadir olmadığını bilmeli öğrenciler. Ankara’da ... Hastanesi’nin .... Servisindeki doktorların yarısının dava edildiği, bir örnek olabilir. Amerika’da doktorların % 75’inin yaşamları boyunca en az 1 kez dava edildiği, Türkiye’nin de bu yolda hızla ilerlediği öğrencilere anlatılabilir. 12-) Tıp Hukuku derslerinde bir zihin egzersizi olarak, Sağlık Bakanlığı’nın 3. Dünya ülkelerinden ayda 500 dolara getireceği hekimlerin Türk malpraktis yasaları karşısındaki hukuki statüleri de tartışılabilir. 13-) Son olarak, açılacak tek bir davanın bile yurtdışı veya yurtiçi akademik kariyer şanslarını otomatikman sıfırlayacağı da öğrencilere anlatılmalı. Bilmem, Ahmet Rasim Hoca’nın bu önerilere bir itirazı olur mu ..
0
Cevapla
dr mert sahin
yeni açılan üç proflar eğitim veren tıp fakültelrini eleştirmek mümkünse korkmuyora gerçekci olur, aksi halde cerrahpaşa eleştirisi sadece arkadaş çekememzliliğidir.
0
Cevapla
Dr
Benim kısayoldan çözümlerim: 1)Çocuğu sağlıkla ilgili hiçbir mesleğe sokmamak.
0
Cevapla
batur ay
kaynaklarınızı göremedik,bunları siz mi uydurdunuz,sahibi başkaları da biz mi bilmiyoruz,bu konuda eğitim aldınız mı,var ise söylermisiniz.bunu soru soran arkadaşa mı yanıt olarak yazdınız,yoksa herkes faydalansın diye mi?.son derece kötü amatörce,eksik yanlış bilgilerle dolu bir yazı olmuş,yazar diyemeyeceğim,yazana kendini yenilemesini tavsiye ediyorum.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir