Suistimalin önüne geçmek isteyen SGK, hastayı damardan tanıyan sistemini 13 bin kişide test etti ve başarılı oldu. El damar izi uygulamasını bizzat deneyen SGK Başkan Vekili Acar, tüm Türkiye için düğmeye bastı
Sistemin tüm hastanelerde 2012 yılı bitmeden zorunlu olarak uygulanması hedefleniyor. Hastaneye gelen vatandaş, kendisini TC kimlik numarasının yanı sıra damar tanıma yöntemiyle kanıtlamak zorunda olacak
Özel 29 Mayıs Hastanesi’nde çocuk hastalıkları bölümü ve acil servisi dışındaki tüm birimlerinde yaklaşık üç aydan bu yana uygulanan sistemi inceleyen Fatih Acar (solda), kendi damar haritasından kimlik doğrulama testi yaptırarak muayene oldu.
Uzun süredir sessizce sürdürdüğü çalışmalarını tamamlayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Türkiye’de ilk kez tüm ülke ölçeğinde temel güvenlik önlemi olarak kişilerin avuç içi izi-damar yapısı üzerinden kişisel biyolojik şifrelerini çıkartarak, bu şifrelerle işlem yapmaya başladı. Yeni sistem halen Ankara’nın bazı hastanelerinde uygulanıyor. SGK’nın 73.7 milyon vatandaşı ilgilendiren yeni güvenlik uygulamasını, SGK’nın Başkanlığı’nı üstlenen Fatih Acar, yerinde gidip denedi. SGK Başkan vekili Acar, “3 ay içinde 13 bin kişinin avuçiçi damar iziyle oluşturulan şifresi SGK kayıtlarına kaydedildi” dedi. Ankara’da başlayan sistemi yerinde gören ve kendisi de bir vatandaş olarak SGK’nın avuçiçi damar tanıma sistemine kaydolan Acar, göreve başlar başlamaz, kurumda daha önce adım atılan birçok kritik uygulamanın ilk sonuçlarını almaya başladıklarını belirtti. Acar, 1 yıl içinde en önemli hedefinin de, SGK faaliyetlerinin bel kemiğini oluşturacak bir bilgi işlem üssünü kurmak olduğunu da belirtti.
Uygulamanın Türkiye’de 2012 yılı bitmeden zorunlu olarak uygulanması hedeflenirken, TC kimlik numarasına ek olarak zorunlu tutulacak uygulamaya göre, tüm hastane ve sağlık birimlerine gelen vatandaşlar, kendilerini avuç içi izi damar tanıma sistemiyle kanıtlamak zorunda olacaklar. Buna göre sağlık birimlerine gelen vatandaş, burada kurulacak özel cihazlara avuç içlerini okutacak. Vatandaşın avuçiçi damar yapısı üzerinden kişiye özel algoritması çıkarılacak ve bu ‘biyolojik şifre’ SGK kayıtlarında depolanacak.
SGK olarak sağlık harcamalarında suistimali önlemeye dönük birçok adım attıklarını belirten Fatih Acar, “Vatandaşın sağlık harcamalarını artıran suistimalleri önlemek zorundayız. Bunun için kurum olarak çok ciddi adımlar atıyoruz. El damar izi uygulamamız pilot hastanede çok başarılı sonuçlar verdi. 3 ay içinde 13 bin kişinin avuçiçi damar iziyle oluşturulan şifresi SGK kayıtlarına kaydedildi” diye konuştu.
Biyolojik şifre çıkarılıyor
SGK Başkan Vekili Acar, aldıkları sonuçlarla ilgili bir adım daha atıp, vatandaşı tek tek arayacaklarını söyledi. Fatih Acar, “Şifresi oluşturulan vatandaşlar arasından 100 kişi seçip, tek tek arayacağız. Aradıklarımıza soracağız, ‘Bu yöntem sizin tedaviye başvuru sürenizi uzattı mı, aksattı mı, memnun musunuz?’ diyeceğiz. Vatandaşın nabzını tutmayan bir uygulama başarılı olamaz” dedi. İncelemesinde şu ana kadar sisteme kaydolan hastaların yüzde 98 gibi büyük bir kısmının sistemden memnun olduğu bilgisini aldığını belirten Acar, Avuç İçi Damar İzi Tarama Sistemi’nin halen Ankara’da Özel 29 Mayıs Hastanesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi kardiyoloji servisinde pilot olarak uygulandığını anlattı.
Avuç içi izi damar sisteminde kişilerin damar yapısı ve damar içi kan yapısına göre sistem bir algoritma oluşturuyor. Bu algoritma, sayılar ve rakamlardan oluşan bir şifreye karşılık geliyor. Buna göre örneğin bir vatandaş avuç içini makineye koyduğunda, ekranda avuçiçi resmi ve o kişinin damar yolundan gelen bilgileri okuyan bir programdan çeşitli rakamlar ortaya çıkacak. Program saniyelik analiz sonrasında o kişiyle ilgili bütün bu bilgileri toplayarak, hem rakamlardan, hem de harflerden oluşan bir şifre ortaya koyacak.
Sistem fiilen şöyle uygulanıyor: Hastalar ilgili birimin kayıt bölümüne geldiğinde, avuçiçlerini o bölümde hazır bulunan avuçiçi damar izi okuma cihazına yerleştiriyor. Cihaz, avuç içindeki damarların bir özelliğinden hareketle sadece o vatandaşa ait bir algoritma çıkarıyor. Cihaz, avuç içi izini kaydetmiyor, o vatandaşa ait bir tür şifre çıkartıyor. Çıkarılan manyetik şifrenin bir başka insana ait şifreyle örtüşmesi mümkün değil. Çıkarılan şifre SGK’nın merkezinde tutulan kayıtlara kaydediliyor. İlk kayıtta vatandaşın adı soyadı gibi kimlik bilgileri sisteme girilerek, şifrenin kime ait olduğuna dair tanımlama yapılıyor. Bu bilgiler SGK’da depolanıyor. Vatandaşın sonraki gidişlerinde kişinin avucunu cihaza koyduğunda merkezden ‘Evet o sensin’ doğrulaması geliyor. Bu doğrulama saniyenin altında bir sürede tamamlanıyor. Bu sistemle, kaçak çalışan, sigortalı olmayan, hiç ihtiyacı olmayan bir kişinin, bir başkası adına sağlık hizmeti alması önleniyor.
SGK’ya Ankara’da ‘kozmik oda’
SGK Başkan Vekili Fatih Acar, kurumun yeni dönemini ve hedeflerini sıralarken, “İlk işimiz, bilgi işlem üssünü kurmak olacak” dedi. SGK’nın Ankara’da kendisine ait 40 dönümlük bir arazide bir bilgi işlem üssü inşa edeceklerini ve tüm toplumu ilgilendiren işlemlerin bel kemiğini oluşturacak kozmik yapının buradan yönetileceğini anlattı. Bu üssün 1 yıl içinde tamamlanması ve uygulamaya girmesini hedeflediklerini belirten Acar, “TOKİ’yle anlaştık. Kendimize ait 40 dönüm arazide 2 katlı bir bilgi işlem üssü kuracağız. Hedefim buna hemen başlamak ve 1 yıl içinde tamamlamak” diye konuştu.