Medimagazin logo

Bu karar emsal olur

Kaynak: HABERTÜRK
Bu karar emsal olur
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

ursa'da ateşlenince Bursa Çocuk Hastanesi'ne götürülen bebek, acil serviste fitil uygulanıp evine gönderildi. Evde yeniden ateşi yükselen bebek iki ayrı hastaneye daha gitti ama kurtarılamadı. Aile, bebeği ilk götürdükleri hastane görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Yapılan otopside bebeğin menenjit sonucu öldüğü ortaya çıktı. Savcılığın, doktorun kusurlu olup olmadığını sorduğu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu da bebeğin hastaneye yatırılması gerektiğini ve görevli doktorun tıp kurallarına aykırı davrandığı yönünde rapor verdi. Aile bunun üzerine Sağlık Bakanlığı aleyhine tazminat davası açtı. Bakanlık, sorumluğunun olmadığını iddia etse de, Bursa 1. İdare Mahkemesi "çalıştırdığı hekimin bilgi ve becerisinden sorumlu olması" gerektiğini belirtip, bakanlığı aileye 100 bin lira ödemeye mahkum etti.

Olay, 6 Temmuz 2006 günü Bursa Çocuk Hastanesi'nde yaşandı. 11 aylık erkek bebekleri Yücel'in aniden ateşlenmesi üzerine baba Köksal ile anne Saval Gültekin, bebeklerini hastaneye getirdi. Hemşireler tarafından duş aldırılan ve fitil uygulaması yapılan bebeği muayene eden doktor Fatih B., iddiaya göre "Bebekte bir şey yok, boğazı apse yapmış" dedi. Annenin "Vücudunda kızarıklar var, onlar ne olacak?" itirazı üzerine Fatih B., "Bizden iyi biliyorsan niye bebeğe getirdin?" diyerek ilaç yazıp gönderdi. İki saat sonra ateşi yeniden yükselen 11 aylık Yücel bebek, bu kez Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'ne durumunun ciddi olduğunun belirtilmesi üzerine de Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Yapılan müdahaleye rağmen 11 aylık Yücel bebek hayatını kaybetti.

AİLEDEN YANLIŞ TEDAVİ GEREKÇESİYLE SUÇ DUYURUSU

5 çocuklu Saval-Köksal Gültekin çifti, bebeklerine yanlış tedavi uygulandığını iddia ederek hastane görevlileri hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Dr. Fatih B. ve iki hemşire hakkında soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısının talebiyle 11 aylık Yücel bebeğe otopsi yapıldı ve virüse bağlı bulaşıcı menenjitten öldüğü raporu verildi.

ADLİ TIP DOKTORU KUSURLU BULDU

Savcılık bu kez ölümde doktor hatası olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istedi ve Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından 2008'de hazırlanan raporda,doktorun hatalı olduğuna ilişkin rapor verdi. Raporda, "40,5 -41 derece ateşi olan 11 aylık bebeğin ilaç verilip gönderilmesi yerine hastanede yatırılarak gözlem altında tutulmasının uygun olduğu belirlenmiştir. Bebeğin hastaneye yatırılması durumunda ateşin yine yüksek seyrettiği saat 21.00 sıralarında hastalığın ölümcül döneme girmeye başladığı ve bu dönemde acil müdahale yapılabileceği, kurtulma şansının bulunduğu, saat 03.00'te getirildiğinde geri dönülmez tablonun başladığı göz önüne alındığında Dr. Fatih B.'nin eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı oy birliği ile mütalaa edildi" denildi.

SAĞLIK BAKANLIĞI'NA TAZMİNAT DAVASI

Cumhuriyet Savcısı rapor üzerine Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "Meslekte tecrübesizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermek" iddiasıyla Dr. Fatih B. hakkında ceza davası açarken, aile de 2 Haziran 2009'da Bursa 1. İdare Mahkemesi'ne Sağlık Bakanlığı aleyhine tazminat davası açtı. Bakanlık avukatları savunmalarında, "Davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, olayın sağlık personelinin gayretleri ile kontrolü ve önlenmesi mümkün olmayan sebepler nedeniyle gerçekleştiği, hizmetin sunulmasından kaynaklanmadığı ortadadır. Eylem ile netice arasında illiyet bağı bulunmadığı davanın reddi edilmesi gerekir" ifadelerine yer verdi.

MAHKEME 100 BİN LİRA TAZMİNATA HÜKMETTİ

Mahkeme, "İdarenin Kusuru" nedeniyle Sağlık Bakanlığı'nı anne baba ve çocuklara ödenmek üzere yasal faiziyle birlikte 100 bin lira ile, mahkeme masraflarını ödeye mahkum etti.

MAHKEMEDEN DERS GİBİ GEREKÇE

Mahkeme gerekçeli kararında, bebeğin ölümüyle ilgili yanlış teşhis koyan ve hastanede yataklı tedavi görmesi gerekirken, ilaç yazıp evine gönderen doktorun tecrübesizlik sebebiyle yanlış karar verdiğine dikkat çekti. Mahkeme kararında, "İdare kamu hizmeti ifa ederken istihdam ettiği personeli yetiştirmek gerekli bilgi ve donanımı vermekle yükümlü olup, hizmetin yürütülmesi sırasında personele atfedilen kusurun esasen idarenin kusuru olduğu ve bu nedenle meydana gelen zarardan sorumlu olacağı açıktır. Davanın idarenin personeli iyi yetiştirilmemesi ve sunulan sağlık hizmeti sonucu meydana gelen olayda kusurlu olduğu Adli Tıp raporunca da belirlenmiştir" denildi.

BİZ PARANIN PEŞİNDE DEĞİLİZ

Sürdürdükleri hukuk savaşından galip çıkmanın memnuniyetini ama çocuklarının ölümünün de üzüntüsünü yaşayan anne Saval Gültekin, kendilerinin bu davayı açarken paranın peşinde olmadıklarını söyledi. Bebeğinin acısını hala yüreğinde hissettiğini söyleyen anne, "Ben yandım, başka anneler yanmasın. Biz paranın peşinde değiliz. Sorumluların cezalandırılmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Öte yandan halen İstanbul'da görev yaptığı belirtilen doktor Fatih B. hakkında açılan ceza davası ise sürüyor.

bu
karar
emsal
olur
Yorum (6)
ZEKİ YURTSEVEN
Sağlık Bakanımızın hala ve ısrarla hekim açığı var deyip üniversitelerde kadroları alabildiğince açmasının sonuçları bunlar. Bir de heryere TIP FAKÜLTESİ zihniyeti bu hükümetin politikasında revaç bulmuştur. Kalitenin ve hekimlik meslek itibarının bu kadar düşürüldüğü başka bir hükümet politikası görülmemiştir.
0
Cevapla
drpediatrics
Haberi duyunca rahatsız olmamak elde değil, bir yanıyla doğru bir uygulama diğer yanıyla rahatsız edici. Neden mi ? İyi tedavi alma hakkı gaspedilmiş bir çocuğun başına gelen olay "ölüm". Diğer tarafı ise biz hekim camiasını rahatsızlık veriyor hem de çok, Polikliniklerde 100-150, acilde 50-100 hasta arasında hasta bakan doktorlar olarak eleştirimiz sağlıok bakanlığı ü,niversite ve hocalara olacak hem de avazımız çıktığımızca... Siz ne yapıyorsunuz istediğiniz koşullarda hizmet verebilcek KOŞULLARI SAĞLAYINIZ.... Herhalde mahkeme bu kararı verdiğine göre koşullar uygun olmasına rağmen ciddi bir ihmal yakalaömıştır , umarım...
0
Cevapla
mustafa türker
Gerçekten çok üzücü bir durum Allah sabır versin. Şunu söylemek istiyorum ki hiçbir doktor hastasının ölmesini asla istemez. Eminim ki meslektaşımız bebek için elinden geleni yapmıştır. Acilde günde birsürü ateşli çocuk bakıyoruz hepsini yatıracak maalesef yer yok,hepsini müşahede edecek personel yok, maalesef hepsini sevk edecek hastane yok. Neden herşeyin sorumlusu olarak biz doktorlar gösteriliyoruz? Sanki acile gelen hastaları biz hasta etmişiz gibi bir hava dolanıyor ortalıkta. Geçenlerde sevk sorunu yüzünden ölen bir hastanın yakınları(doktor gereken her müdaheleyi yapmış ve ameliyat için hastayı göndermiş)hastayı o hale getireni değil doktoru hedef aldı. Bir pratisyen hekim günde 150-200 hastanın bakıldığı, istediği tetkiklerin yapılamadığı, icapçı dr.ların konsultasyona gelmediği bir hastanede neden bu kadar sorumluluk altında kalıyor?Tekrar söylüyorum, hiçbir hekim hastasının ölmesini istemez. Haşa bizim doğaüstü güçlerimiz yok, sihirli değneğimiz yok,allemicihan da değiliz,uzmanlığımız da yok. Kimseyi suçlamıyorum ama ülkede birsürü hastane var memnun kalmadıysan, hasta iyileşmediyse başka dr.a başka hastaneye gidilebilir. Sonuçta biz kimseye %100 iyileşeceksin demiyoruz diyemiyoruz.Bir de şu yanlış tedavi lafına sinir oluyorum ne demek yanlış tedavi ya.Ateş düşürmek için her dr.un yaptığını yapmış meslektaşımız. Bundan sonra her acile gelen hastayı birşey olur diye müşahede de mi tutacağız?Nerde o bolluk?O zaman hekim arkadaşları hastalardan kendi isteğimizle çıkıyoruz yazılı imza alana kadar acilde tutmaya davet ediyorum başka çözümü yok bunun.Hastayı çekip vursan aynı yani bu mudur? Kusura bakmayın canım çok sıkıldı bu duruma. Artık bu ülkede doktorluk yapmak istemiyorum.Sadece yazık diyorum.
0
Cevapla
dr.mustafa cingi
Çocuk acilde çalışan bir hekim ve bir baba olarak yazıyı okudum ,kaybedilen bir can ve yerine gelmeyecek telafi edilemez bir kayıp var ortada! Allah hiçbir ebeveyne vermesin ama Allah hiçbir hekimede böyle bir sıkıntı vermesin. Bir önceki yorumda DR.Mustafa beyin belirttiği hususlara ve dikkat çektiği konulara aynen katılıyor ve altına imza atıyorum. Bugünki acil başvuruları, acil kavramı , bir pratisyen hekimin gecenin en olmadık saatinde koca bir hastanenin acil servisi,yenidoğan sorunu- doğumhanesi ve servisinde kliniği değişen hastaların sorumluluğu ile acile başvuran 150-200 hastanın omuzuna yıkılan sorumluluğunda ateşli çocuğu ayıklayıp takibinin yapması 2 hemşire ile ve mevcut fiziki mekanla havanda su dövmektir! Fillerin seviştiği-döğüştüğü dünyada kurbandır pratisyen hekimler! Çözümü ise bu kurbanların "meslekte acemilikleri" belirterek çözemezsiniz çünki hemen hemen tüm acillerde yapılan dr. beyin yaptığından farklı değildir!Çözüm; sağlık politikalarını belirleyen "Nil nehrinin yakınında bir kurdun kuzuyu yerse" ondan kendine sorumluluk yazan yazması gerekenlerdedir. Bugünki Türkiye koşullarında temeli ve uygulanabilirliği olmayan malpraktisin mağduru daha çok olacaktır. Kendimce önerim;acil gerçek acilliğini ama sadece acil hastaya bakarsa ve gece polikliniği yapılacaksa ona ayrı bir sistem ,personel ve altyapı oluşturulur hasta sayısı günde 50 i geçmez,acil hekimi joker gibi kullanılmaz acil uzmanının Türkiyede yeterli sayıya ulaşıncaya kadar acilde çalışan pratisyen hekim gerekli sertifikasyondan geçirilmeden acilde hasta baktırılmaz ise o pratisyen hekimden o zaman hesap sorarsınız ve "Nil'in kenarında kurda değil çakalada daha çok kuzu yedirirsiniz".İnanınki yukarıdaki önerilerim iyi bir planlama ile yapılabilir yeterki o hak ve hassasiyet olsun. Aksi durumda bu yolun yolcusu olan sağlık çalışanlarının hepsine Hepimize şimdiden geçmiş olsun!!!!!
0
Cevapla
M.
valla allah kolaylık versin 4 senem acillerde gecti sanırım artık aile hekimliğine gececez su ana kadar malpraktisle karşılaşmadım umarım bu saatte sonrada karşılaşmam. hastaların kalitesiz , mekanın kalitesiz yardımcı sağlık personeli kalitesiz standart dışı olduğu bir memlekette doktordan standart beklemek havanda su dövmektir akşama kadar dava acsınlar nafile. şimdiye kadar entellektüel bir şekilde şikayetlerini dile getirebilen hastaların acil servise gelen toplam hastaların yüzde 5 ini geçtiğini görmedim bunun üstüne 1500-2000 girişin olduğu bir acilede sayın bakanda hasta baksa eminim malpraktis e mutlaka girer değil profesor olmak istersen hazreti profesör ol ordinaryus ol nafile. bu şekilde canlar yanmaya devam ederse acil servislerde cıngar çıkmaya başlar istifalarda üst üste gelmeye başlar.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir